Kültür Sanat

Arzu Yüksel Röportajı – Arzu Yüksel Kimdir?

19 yıldır eğitim programları hakkında araştırmalar yapan ve “Farklılaştırılmış Öğretim” konusunda önemli çalışmalara imza atan Arzu Yüksel ile öğretmenlere yol gösterecek keyifli bir röportaj yaptık.

arzu-yuksel

Arzu Yüksel sizi kısaca tanıyabilir miyiz? Kimdir Arzu Yüksel? Nasıl bir eğitimcidir?

Merhabalar. Arzu Yüksel 19 yıllık bir eğitimci. İstanbul Erkek Liseliler Eğitim Vakfı Okulları, MEF Okullarında ve Avrupa Koleji Okullarında eğitim uzmanı ve eğitim yöneticisi olarak görev yaptım.  Hacettepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümünden mezunum. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Eğitim Programları ve Öğretim ABD’de yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Yine aynı üniversite ve programda doktora programına başlamıştım. Dersleri tamamladım. Her zaman işim ön planda olduğu için doktora eğitimimi tamamlayamadım. Bir eğitim uzmanı olarak her zaman öğretmelerle çalıştım. Bu benim için çok keyifliydi.  Bir de belli bir süre alanda çalıştıktan sonra lisansüstü eğitime başlamanın avantajlarını yaşadım. Böylece asında bazı soruları dikkate alarak eğitimimi yapmaya çalıştım. Bunlar neydi:

  • Sınıf ortamında neye ihtiyaç var?
  • Ele aldığımız konu ihtiyaçları nasıl karşılayabilir?
  • Bu konunun sınıf ortamına yansıtılması kolay mı?
  • Okul ve sınıf ortamında daha iyi işleyebilmesi için ne tür değişiklikler yapmamız gerekecektir?

Bir de öğrendiğim her şeyi uygulama konusundaki hassasiyetimi de söylemek isterim. Bu hassasiyetimi okulda çalıştığım için uygulama şansım vardı. Böylece uygulama boyutunu görme ve değişiklik yapma fırsatını da yaşadım. Elbette bunların hepsini öğretmenlerimizle birlikte yaptım. Bu uygulamalardan on tane de makale yaptık. Makalelere uygulamaya katılan öğretmenlerimiz de ortak oldular. Bu aslında motivasyonumuzu da artırdı.

‘Farklılaştırılmış Öğrenme’ derken isminden anlaşılan bazı şeyleri farklı yapmanın gerekliliği anlaşılıyor. Lütfen biraz bize Farklılaştırılmış Öğretimden bahseder misiniz?

Benim Farklılaştırılmış Öğrenme ile ilk tanışmam 2003 yılına dayanmaktadır. Lisansüstü programda araştırmakla ve bu konuda bir sunum hazırlamakla görevlendirilmiştim. Yukarıda da değindiğim gibi çalıştığım okullarda da uygulama şansını bulmam, makalelerle de bilimsel kanıtlar sağlamış olmam Farklılaştırılmış Öğretimin gerekliliğini güvenle meslektaşlarıma aktırma imkanı verdi.

Şimdi Farklılaştırılmış Öğretim her öğrenciye aynı eğitim-öğretim sürecinin yaşatılması yerine öğrencilerin

  • İlgileri
  • Ön öğrenmeleri ve
  • Öğrenme stillerini dikkate alarak
  • Öğretimde
  • Süreçte
  • İçerikte

Üründe farklılıklar yapmayı ön plana çıkarmıştır. Bunu gerçekleştirirken akran öğrenmesi dediğimiz öğrencilerin birbirlerinden öğrenmesini, öğrencileri kendilerini ve grup arkadaşlarını değerlendirmelerini de sıklıkla kullanılmasını da savunmuştur. Öğretmenlerimiz ders planlarını yaparken öğrencilerinin tümünü düşünerek planlama yaparlar. Bu planda yukarıda değindiğim başlıkları daha da titizlikle ele alarak oluşturulacak öğrenme ortamları öğrencilerin ihtiyaçlarına yönelik olacağı için hem öğrencilerin derse aktif atılımlarını sağlayacak hem öğrenmelerini gerçekleşecek hem de öğrenmeden zevk almalarını sağlayacaktır. Bu da öğretmenin sınıf yönetimini de katkı sağlayacaktır.

Arzu Hocam söyledikleriniz kulağa gerçekten hoş geliyor ama öğretmenlerimiz bunu nasıl gerçekleştireceklerine de değinebilir misiniz? Elbette kitabınızda bu ayrıntılar yer alıyordur ama kısaca vereceğiniz bilgiler bizlere ışık tutacaktır.

Öncelikle öğrencilerimizin dersin konusu ve kazanımlarıyla ilgili neler bildiklerini saptayarak başlamak gerekiyor. Şimdi bir “mevsimler” desek sınıfta 30 öğrenci var ise emin olun her birinin mevsimlerle ilgili ön öğrenmeleri, deneyimleri o kadar farklıdır ki, kimi size mevsimlerin tümünün tüm özelliklerini sayarken kimi sadece dört tane olduğunu söyleyebilecek kimi de hiçbir şey hatırlamadığını dile getirecektir. Farklılaştırılmış öğretimde öğrencilerin ön öğrenmelerini ortaya çıkaracak uygulaması çok basit teknikler vardır. Köşe Kapmaca, Evet-Hayır kartları gibi. Bu öz değerlendirme tekniklerinde öğrencilere güvenmek gerekli. Bir anımı anlatmak isterim. Dördüncü sınıflarda Köşe Kapmaca tekniğini kullandığımız bir uygulamada sınıfın bir köşesine ‘Çok İyi Biliyorum’, ‘Biliyorum’, ‘Az Biliyorum’, ‘Bilmiyorum’ yazlarını asarak öğrencilere “Yeryüzü şekilleri ile ilgili bilgilerinizi hatırlamanızı ve değerlendirmenizi istiyoruz. Kendi değerlendirmenize göre sınıfta köşelere asılı olan yazılara gidin. Orada arkadaşlarınızla neler bildiğinizi paylaşın.” demiştik. Sınıf öğretmenimizle birlikte hepimizin aklındaki soru ‘Çok iyi biliyorum’ yazan köşeye giden öğrencilerimizin bilgileriydi. Ve biraz mahcup biçimde diyebilir ki bu köşeye gittiğimizde öğrencilerin aslında çok da bir şey bilmedikleri halde geldiklerini ve bir şey bilmediklerini görerek siz yanlış köşeye gelmişsiniz deyip onları diğer köşelere yönlendireceğimizi düşünmüştük. Ama o köşeye 22 kişilik sınıftan 3 öğrenci gitti ve paylaştıklarından da konuya hakim olduklarını görmüştük. Diyeceğim o ki lütfen öğrencilerimize güvenelim. Onlara güvenilir olduklarını gösterebilecekleri fırsatlar verelim.

  1. Öğretime başlamadan önce ve öğretim sürecinde kullandığımız öz değerlendirme tekniklerin sonuçlarını dikkate alalım. Bunlarla tüm sınıf çalışması mı yapacağız yoksa aynı sınıfta, aynı zaman diliminde farklı etkinliklerle paralel etkinlikler mi düzenleyeceğiz. Bu paralel etkinlilerdeki amaç öğrenciler kendi öğrenme düzeyine, öğrenme eksiğine göre farklı bir çalışma yapabilsin. Bir çocuk çok iyi bir şekilde dört işlem problemini yapabiliyorken bir başka öğrenci henüz çarpma işleminde anlamadığı yerler olabilir. Çarpmayı tam olarak anlayabilmesi için biraz daha çarpma işlemi yapmaya ihtiyacı olabilecektir. Şimdi çarpma işlemi yapsanız dört işlem problemini çok iyi yapabilen çocuk sıkılacaktır. Dört işlem problemleri için etkinlik yapsanız çarpmada sıkıntı yaşayan öğrenci zorlanacaktır. İşte istasyon, öğrenme merkezleri, katlı öğretim gibi tekniklerle bu problemin üstesinden gelebileceğiz. Eş zamanlı etkinliklerle tüm öğrencilerin öğrenmelerini destekleyeceğimizi unutmayalım.
  2. Öğrencinin öğrendiğini kanıtlayacak yegane teknik ‘sınavlar’ mıdır? Ebette değildir. Sınavlar sadece biridir. Nasıl ki biz eğitimciler öğrenme sürecini farklılaştırıyorsak öğrenme ürününü de farklılaştırmaktayız. Kimi öğrenci öğrendiklerini 3 boyutlu bir maketle sergilerken kimi bir kompozisyon yazmayı tercih edecektir. Çünkü demiyor muyuz öğrencilerimizin ilgileri, yetenekleri farklıdır diye. Bunları dikkate alarak öğrencilerimizin öğrenmediklerinin kanıtını değil, öğrendiklerinin kanıtı peşinde koşturacağız. Üstelik bu öğrenmelerin araştırma yapma, rapor hazırlama, karşılaştırma, hata analizi yapma gibi üst zihinsel becerileri de içerdiğini görmek biz eğitimcileri de çok mutlu edecektir.
  3. Bir öğretmen olarak öğrencilerin kendi öğrenmelerinin sorumluluğunu almaları hatta arkadaşlarının öğrenmelerine destek olmaları için hem kendinize hem de öğrencilerinize fırsat verin. Öğrencilerin arkadaşlarından daha iyi öğrendiklerini unutmayın. Öğrencileriniz zorladıkları yerde sizden kesinlikle yardım alacaklardır. Ama çalışma özgürlüğü içinde grup çalışması yapmaktan büyük zevk aldıklarını göz ardı etmeyelim lütfen.

Şimdi de sanki öğretmenlerimizin bazı sorularını duyuyor gibiyim. Örneğin; biz bunların hepsini 40 dakikada nasıl yapacağız, müfredat yetişir mi, öğrenciler sınıf içinde kontrol etmek çok zor olacaktır ve sınıfta çok gürültü olacaktır gibi. Bu konuyla ilgili neler söylemek istersiniz?

Öncelikle şunu söylemeliyim; öğrencilerin ilgilerine ve ihtiyaçlarına göre düzenlenmemiş bir derste öğretmenin sınıf yönetimini sağlamak için sarf ettiği enerjiden daha az enerji harcayacakları ve daha az yorulacaklarının garantisini verebilirim. Öğretmenlerimizin aslında çok iyi bildikleri birkaç konuyu burada söylersek bilgilerimiz tazelenecektir.

  • Dersten önce yapılacak titiz bir hazırlık öğretmenin sınıf içinde rehber rolünü daha iyi gerçekleştirmesini sağlayacaktır.
  • Bir öğretmenin sınıftaki her öğrenciye yetişmesi neredeyse mümkün değildir. Her öğrencinin katılımını sağlamak, öğrenme ortamını ilgi ve ihtiyaçlarına göre düzenleyebilmek için öğrencilere sorumluluk vermesi gereklidir. Bunun için de öğrencilerin grupla çalışma, paylaşma, sorumluluklarını yerine getirme, özdenetim ve zaman yönetimi gibi temel yaşam becerilerini kazanmaları için muhakkak çalışmalar yapılması gereklidir.
  • Öğrenciler bu temel becerileri kazanana kadar daha fazla ders süresi içinde öğretimi gerçekleştireceksiniz. Ama bu becerileri kazandıktan sonra müfredatı yetişmesi gibi sorunlar bir tarafta dursun öğrencilerinizin daha iyi öğrendiklerini göreceksiniz. Hatta öğrencilerinizi daha iyi tanıyacaksınız. Şöyle ki çalıştığım okullarda yaptığımız uygulamalarda öğretmenlerimiz derse katılmayı sevmeyen ve öğrenmediklerini düşündükleri öğrencilerinin şaşırtıcı performanslarıyla öğrencileri daha yakından tanıma fırsatını bulduklarını söylediler.

Bir de biliyoruz ki öğrencilerin girmiş oldukları ulusal sınavlar var. Farklılaştırmış Öğretim bu sınavlara hazırlığı engelliyor mu sizce?

Bu soruyu sorduğunuz için çok teşekkür ederim. Faklılaştırılmış Öğretim öğrencilerin öğrenmelerini destekleyen bir ortam sunar. Öğrencilerin öğrenmeleri için gerekli zamanı ve gerekli çalışmaları öğrencilere sağlar. Sınav tekniklerinin çocuklara kazandırılması kolaydır. Öncelikle öğrencinin bilgiyi içselleştirmesi, uygulama boyutuna geçirmesi, farklı durumlara transfer etmesi gereklidir.  Bunu da Farklılaştırılmış Öğrenme teknikleriyle ziyadesiyle sağlayabiliriz.

Son olarak bizlere ne söylemek istersiniz?

Biz yaptığımız uygulamalardan sonra öğrencilerimizle görüşmeler gerçekleştiririz. Bu görüşmelerde öğrencilere sorular sorarız. Bu görüşmelerde öğrenciler yapılan her çalışmanın amacını o kadar net ifade ettikleri gördüğümüzde dedik ki bu öğrenciler ne yapılmak istendiğini çok ama çok iyi biliyorlar ve her şeyin farkındalar. Ve bir görüşmede öğrencilere grev paylaşımını nasıl yaptıklarını sormuştuk. Öğrencilerden biri “Orhan’ın sözel yeteneği çok iyi olduğu için ona senaryo yazma görevi verdik.” demişti. Oysa ki Orhan daha önce sınıfta pasif ve diğer öğrenciler tarafından başarılı olarak nitelendirilmeyen bir öğrenciydi. İşte bu fırsatlarla öğrenciler birbirlerini daha yakın tanıma şansı buluyorlar. Birbirlerini motive ediyorlar.  Ve birbirlerine değerli olduklarını gösterme fırsatı sunuyorlar.

Ben de son olarak benimle bağlantıya geçmek isteyen öğretmenlerimizin arzyksl@gmail.com adresini kullanabileceklerini söyleyerek bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim. Unutmayalım ki her öğrenci başarılı olma fırsatını alabilecek kadar kıymetlidir, biriciktir ve yeganedir.

1 Yorum

1 Yorum

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir