İ harfi ile başlayan deyimler ve anlamları hakkında her şeyi bu sayfada bulabilirsiniz. Deyimler örnekleri, Türkçe deyimler, en güzel deyimler.
İ Harfi ile Başlayan Deyimler Örnekleri ve Anlamları
A | B | C | Ç | D | E | F | G | H | I | İ | K | L | M | N | O | Ö | P | R | S | Ş | T | U | Ü | V | Y | Z |
İbret almak
Kötü bir olaydan etkilenerek ders almak.”Görmesini bilseydi ibret alırdı her hâlde.”
İcabına bakmak
- Gereğini yerine getirmek.
- Yok etmek, ortadan kaldırmak.”O adamın icabına bakarız, merak etme sen.”
İç çekmek
Üzüntüyle göğüs geçirmek, derin derin soluk alıp hıçkırıkla ağlamak.”Yavrucağın iç çekişi dayanılır gibi değildi.”
İç etmek
Eline geçen bir şeyi sahibine bildirmeden kendisine mal etmek, ortadan kaldırıp kimseye göstermemek.”Babasına bildirmeden o kadar parayı iç etmiş.”
İç gıcıklamak
- Huylandırmak.
- İstek uyandırmak.
İçi açılmak
Sıkıntısı dağılıp gitmek, ferahlamak.”Denizi, kuşları, ağaçları seyre dalarım, böylelikle içim açılır, rahatlarım.”
İçi cız etmek
Ansızın içi sızlamak, çok üzülmek.”O zavallı ihtiyarı birden bire karşımda görünce içim cız etti.”
İçi çekmek
Canı arzu etmek, istek duymak.
İçi çıfıt çarşısı
- Başkaları için daima art niyet besleyen, içinden türlü kötülükler geçiren.
- Çok karışık.
İçi dışı bir
İkircikli olmayan, iki yüzlü davranmayan, düşündüğünü açıkça söyleyen, özü sözü bir olan.”İçi dışı bir olan insanlara her zaman güvenebiliriz.”
İçi dışına çıkmak
- Kusmaktan ötürü çok fena olmak.
- Bindiği taşıtın çok sarsılması yüzünden bedenî rahatsızlık duymak.
İçi erimek
Kaygı duymak, çok üzülmek.
İçi geçmek
- İstemediği hâlde uyuya kalmak.
- İşe yaramaz duruma gelmek.
- Yaşlılıktan, zayıflıktan gücü azalmış olmak; hiçbir şeye ilgi duymamak.”O artık içi geçmiş bir ihtiyardır.”
İçi gitmek
Çok fazla istek duymak.”Vitrindeki kızarmış tavuklara içim gidiyordu ama param olmadığı için alıp yiyemiyordum.”
İçi içine sığmamak
Çok heyecanlanmak, coşkunluk duymak ve sevincini belli etmekten kendini alamamak.”Annemi karşımda görünce ne yapacağımı şaşırdım, içim içime sığmıyordu, koşup boynuna sarıldım.”
İçi kabarmak (kalkmak)
- Midesi bulanmak.
- Duygulanıp heyecanlanmak.
- Taşkın bir ağlama duygusu içinde olmak.”Ne berbat bir koku, içimiz kabarmadan kalkalım buradan.”
İçi kan ağlamak
İçten, büyük bir üzüntü duymak; dıştan belli etmeyerek çok acımak.”Çocuğunun yüzüne bakarken içim kan ağlıyordu.”
İçi kazınmak
Çok acıktığından ötürü midesinde eziklik duymak.”Sabahtan beri açtı, içi kazınıyor ama belli etmemeye çalışıyordu.”
İçi sevinçle dolmak
O kadar mutlu olmak ki yerinde duramamak.
İçinden gülmek
Birisine sezdirmeden içten içe gülmek, eğlenmek.
İçinden okumak
- Dudaklarını kıpırdatmadan, hiç ses çıkarmadan okumak.
- Ses çıkarmadan sövmek, beddua etmek.”Hikâyeyi şimdi de içinizden okuyacaksınız.”
İçinden pazarlıklı
Sinsi, yapacağı kötülükleri sezdirmeyen.”Senin gibi içten pazarlıklı adamlarla iş yapmam ben.”
İçine atmak
- Derdini, sıkıntısını kimseye söylememek.
- Kendisine yapılan kötülüğe karşı sesini çıkarmamakla beraber, bunu unutmamak.”O her şeyi içine atar, bir gün kanser olacak diye korkuyorum.”
İçine dert olmak
Yapmak istediği bir şeyi yapamadığı için kaygılanıp üzüntü duymak.”Hastahanedeki arkadaşımı ziyarete bir türlü gidemedim, bu da içime dert oldu.”
İçine doğmak
Malûm olmak, bir işin olduğunu ya da olacağını sezinlemek, tahmin etmek.”Onun bize geleceği sanki içime doğmuştu.”
İçine işlemek
Duygulanmak, etkilenmek, dokunmak.”Babamın o etkili sözleri âdeta içime işlemişti sanki.”
İçine çekilmek (kapanmak)
Duygularını kimseye açmamak, çevresindeki kişilerle ilişkisini kesmek, yalnızlığa gömülmek.”Kardeşinin ölümünden sonra içine çekildi, kimseyle görüşmüyor.”
İçine kurt düşmek
Kuşkulanmak, kendisine zarar geleceğinden şüphe etmek.”Tilkiyi civarda dolaşırken gördüğü andan itibaren içine kurt düşmüştü.”
İçine sindirmek
Benimsemek, iyice kabul etmek.
İçine sinmemek
- İçi rahat etmemek, yaptığı şeyden memnun olmamak.
- İstediği gibi olmadığı için rahatlık, mutluluk duymamak; tadına varamamak.”İşi bitirdim ama hiç de içime sinmedi.”
İçine sokacağı gelmek
İ harfi ile başlayan deyimler arasındadır. Anlamı: Birini aşırı ölçüde, çok sevmek.
İçine yedirememek
Benimsememek, kabul edememek.
İçini dökmek
Dertlerini, sıkıntılarını, üzüntülerini anlatmak.”Şu koca dünyada içimi dökecek bir insan bulamadım.”
İçini kemirmek
Bir üzüntü ve düşünce dolayısıyla rahatsızlık duymak.”İçini kemiren bu düşünceden kurtulmak istiyordu.”
İçini (bir) kurt yemek
Sürekli olarak bir kaygı içinde olmak.
İçi parçalanmak (paralanmak)
Birine acıyarak çok üzülmek.”Onun bu hâlini gördükçe içim parçalanıyor.”
İçi rahat etmek
Endişelenecek bir durum bulunmadığını öğrenerek sıkıntıdan kurtulmak, rahatlamak.”Ne yapayım, ben anneyim, onlar sağ salim dönerlerse içim rahat edecektir ancak.”
İçi sızlamak
Bir şey veya kişinin içine düştüğü durum sebebiyle üzülmek.
İçi titremek
- Çok üşümek.
- Çok istek duymak.
- Bir zarar gelecek korkusu içinde bulunmak.”Hava iyice soğudu, içim titremeye başladı, haydi içeri girelim.”
İçi yanmak
- Çok susamak.
- Büyük bir acı sebebiyle çok fazla üzülmek.”Sanki yalnız onun içi yanıyordu.”
İçler acısı
Oldukça üzücü, çok acıklı.
İçli dışlı olmak
Teklifsiz, çok samimi, sıkı fıkı, senli benli olmak.”Biz Fatma’yla iyice içli dışlı olduk.”
İçtikleri su ayrı gitmemek
İ harfi ile başlayan deyimler arasındadır. Anlamı: Sıkı fıkı dost, samimi arkadaş olmak; birbirlerinden saklayacakları bir şeyleri bulunmamak.
İdare etmek
- Yönetmek, çekip çevirmek.
- Tutumlu olmak, kullanmak.
- Elvermek, yetmek, yetişmek, korumak, kurtarmak.
- Hoş görmek, göz yummak.
- Örtbas etmek.”Bu ayakkabıyı bu fiyata veremem, çünkü idare etmez.”
İfade vermek
Sorguya cevap vermek.
İflâhını kesmek
Gücünü tamamiyle yok edip bir daha karşı koyamayacak, düzelemeyecek, iş yapamayacak duruma getirmek.”Ben adamın iflâhını keserim, anladın mı?”
İfrit olmak
Çok öfkelenmek; aşırı ölçüde, kendini kaybedecek kadar sinirlenip kızmak.”İfrit oluyorum şu adamın hareketlerine.”
İğne atsan yere düşmez
Çok kalabalık, yürünecek gibi değil.
İğne ile kuyu kazmak
Zor denecek bir işi yetersiz araç ve gereçlerle başarmaya çalışmak.
İğne ipliğe dönmek
Aşırı derecede zayıflamak, kilo vermek.”O iri yarı adam hapisten çıktı ki iğne ipliğe dönmüş.”
İğneli söz
Dokunaklı, kırıcı, üzücü söz.”O iğneli sözlere ben bile dayanamazdım doğrusu.”
İki ahbap çavuşlar
Hemen her yerde birlikte görülen, birbirlerinden ayrılmayan iki arkadaş, dost.
İki arada bir derede (kalmak)
Sıkışık, zor şartlar altında (kalmak).
İki ayağını bir pabuca sokmak
Bir kimseyi, bir işi yapması için zorlamak, sıkıntıya sokmak.
İki cami arasında kalmış beynamaza dönmek
İki yoldan hangisini tutacağını; şöyle mi, böyle mi yapacağını bilememek; şaşırıp bir şey yapamaz olmak.
İki cihanda yüzü ak olmak
Doğru ve faziletli yaşayıp dünya ve ahrette mükâfat görmek.
İki çift söz etmek
Bir araya gelip birkaç söz söylemek.”Ne zamandır seninle bir araya gelip de iki çift söz edemedik.”
İki eli kanda olsa
Ne kadar önemli olursa olsun, elindeki iş hiç bırakılamayacak derecede olsa bile.”Söyleyin ona, iki eli kanda olsa da durmasın gelsin.”
İki eli (birinin) yakasında olmak
Ahrette, hesap gününde ondan davacı olmak; hakkını istemek.
İki gözü iki çeşme
Sürekli, çok ağlayarak.”Kadıncağız iki gözü iki çeşme ağlayıp duruyormuş.”
İkili oynamak
Birbirine karşı olanlardan hem birini, hem ötekini çıkarı için destelemek.”Sendika başkanı ikili oynuyormuş.”
İki paralık etmek
İ harfi ile başlayan deyimler arasındadır. Anlamı: Değerini, onurunu çok düşürmek.”Seni arlanmaz utanmaz seni, beni iki paralık ettin, senin yüzünden topluma çıkamaz oldum!”
İki rahmetten biri
Ağır hasta olan birisi için “ya şifa, ya ölüm” anlamında kullanılır.
İki sözü bir araya getirememek
Düşüncelerini, duygularını düzgün bir biçimde anlatamamak, güzel konuşma becerisinden yoksun olmak.
İki yakası bir araya gelmemek
Geçim sıkıntısı içinde olmak ve borçtan kurtulamamak, gelir ve giderini denkleştirememek.”Bilmiyorum ne zaman iki yakamız bir araya gelecek.”
İleri geri konuşmak
Yersiz, kırıcı, yaralayıcı biçimde konuşmak.
İleri gitmek
Söz ve davranışta ölçü dışına çıkmak; gereksiz, aşırı davranışta bulunmak ve haddi aşmak.”O saygısız adamın daha fazla ileri gitmesine fırsat verilmemelidir.”
İlk göz ağrısı
- İlk doğan çocuk.
- İlk sevgili.
İmana gelmek
- Hak dini olan İslâm`ı kabul etmek.
- En sonunda doğruyu söylemek.
- Önceden kabul etmediği şeyi sonradan kabul edip uymak.”İmana gel, tövbe et ki öbür dünyada mutluluğa eresin.”
İnce eleyip sık dokumak
Titizlik göstermek, bir şeyi en ince ayrıntılarına kadar araştırmak, gözden geçirmek.”O kadar da ince eleyip sık dokunacak bir iş değil, kaygılanma.”
İn cin top oynamak
Issız, sessiz olmak, bir yerde hiçbir canlı yaratık bulunmamak.”Adada in cin top oynuyordu sanki.”
İncir çekirdeğini doldurmaz
Çok az veya pek önemsiz.”Ne akılsız adam bunlar, kavga etmelerine sebep olan mesele incir çekirdeğini doldurmaz bile, ayırın şunları.”
İnme inmek
Felç olmak, bedenin bir yeri hareketsiz ve duygusuz duruma gelmek.”Adamın sağ yanına inme inmiş diyorlar.”
İnsan eti yemek
Birini çekiştirmek.
İnsan evlâdı
İ harfi ile başlayan deyimler arasındadır. Anlamı: İyi, anlayışlı, ahlâk sahibi insan.”İnsan evlâdı olmasaydı, tanımadığı birine onca yardım yapar mıydı?”
İnsan hâli
Olabilir, doğaldır, hoş karşılamak gerekir.
İnsanlıktan çıkmak
- Çok zayıflamış, bir deri bir kemik kalmış olmak.
- İnsanî niteliklerini yitirmek, insana yakışmayacak davranışlarda bulunmak.
İnsan sarrafı (olmak)
İnsanların karakterini çabucak anlayacak duruma gelmiş (olmak).”Dedem insan sarrafıdır, onu bir görse ne biçim bir adam olduğunu hemen anlayıverir.”
İpe çekmek
Asarak öldürmek.
İpe un sermek
İstenilen işi yapmamak için birtakım bahaneler, sebepler ileri sürmek, güçlük çıkarmak, engeller göstermek.
İpi koparmak
Bağlı bulunduğu yer ya da kişi ile ilişkisini kesmek, aradaki anlaşmazlığı artırmak.
İpin ucunu kaçırmak
Bir yeri yönetmede veya bir şeyi kullanmada gereken ölçüyü kaçırıp, artık duruma hâkim olamamak; çıkmaza girmek.”Biraz daha dikkatli olmalıyız, yoksa ipin ucunu kaçıracağız.”
İpi sapı yok
Birbirini tutmaz, yersiz, anlamsız, işsiz, yersiz yurtsuz, saçma sapan.”İpi sapı yok bu sözlerin, daha inandırıcı olmalısın.”
İpiyle kuyuya inilmez
Kendisine güvenilmez, ona güvenilerek bir işe girilmez.”O ipiyle kuyuya inilmez adamla yola çıkmam ben.”
İple çekmek
İ harfi ile başlayan deyimler arasındadır. Anlamı: Zamanın gelmesini sabırsızlıkla beklemek, çok istemek.”Yarını iple çekiyorum.”
İpucu vermek
Aranılan şeyi bulmaya yarayan işareti, onu açıklamaya yarayan bilgiyi vermek.”Bir ipucu vermezsen bu bilmeceyi çözemeyeceğim.”
İsabet etmek
- Nişan alınan yere değmek, rastlamak.
- Çıkmak.
- Yerinde iş görmüş olmak.”Böyle karar vermekte çok isabet ettiniz.”
İskele vermek
Vapura binmek, vapurdan inmek için iskeleyi uzatmak.
İsmi var, cismi yok
- Sözü edilen bir kimse veya şeyin gerçekte var olmadığını anlatmak için kullanılır.
- Adı olmasına karşılık görevini ve etkinliğini yerine getirmeyen, varlığı ile yokluğu arasında bir fark bulunmayan.
İster istemez
- Zorunlu olarak, elinde olmadan.
- İstemesi üzerine, hiç vakit geçirmeden, istediği anda.”İster istemez ben de ona bağırdım.”
İstifini bozmamak
Bir olay karşısında aldırış etmemek, durum ve davranışını hiç değiştirmemek.”Karşıma geçmiş avazı çıktığı kadar bağırıyordu, bense istifimi bozmadan bekledim.”
İş ayağa düşmek
İş sorumsuz, yetkisiz ve beceriksizlerin elinde kalmak.”Bunlar da işi iyice ayağa düşürdüler.”
İş başa düşmek
Beklediği yardım gelmeyince, kendi işini kendisi yapmak zorunda kalmak.”İş başa düştü desene!..”
İş çatallanmak (çatallaşmak)
Bir işin sonuca oluşması konusunda türlü güçlüklerle karşılaşmak, ya da çeşitli seçeneklerle yüz yüze gelmek, sonuca nasıl ulaştırılacağı bilinemez olmak.”İş gittikçe çatallaşıyor, sense aldırmıyorsun bile.”
İş çığırından çıkmak
Bir iş asıl amaçtan çıkarak düzelmesi güç bir durum almak, bir bozukluk ve kargaşalık baş göstermek.
İş inada binmek
Bir işi yapmakta direnmek.
İşi düşmek
İ harfi ile başlayan deyimler arasındadır. Anlamı: Birinin yardımına ihtiyaç duymak.”Eh, onun da bize işi düşecek bir gün.”
İşe koşmak
Birini bir iş yapmak üzere görevlendirmek, göndermek.
İşi ağırdan almak
Acele etmemek, bir işi yapmak için isteksiz görünmek.”Söyle onlara, işi ağırdan almasınlar, müşteriler mal bekliyor.”
İşi azıtmak
Yanlış ve aşırı yollara sapmak.”Bu çocuk da işi iyice azıttı.”
İşi Allah’a kalmak
Güç şartlar altında, beşerden hiçbir yardım umudu kalmamak.”Kime baş vurduysa bir sonuç alamadı, artık işi Allah`a kalmıştı.”
İşi başından aşmak
Pek çok işi olmak, iş içinde kaybolmak.
İşi bitmek
- Hâli, gücü kalmamak.
- Yaptığı işi sona ermek.”Git de bak, babanın işi bitmiş mi?”
İşi duman olmak
İşi ve durumu kötü olmak, berbat bir durumda bulunmak.
İşi iş olmak
İşi yolunda, iyi olmak; hâlinden memnun bulunmak.”İşi iş herifin, baksana yan gelip yatıyor her gün.”
İşinden olmak
Bir süredir yaptığı işi elinden gitmek, görevini yitirmek.”Haydi canım, yoluna git de patronunla kavga etme; yoksa işinden olacaksın.”
İşi sıkı tutmak
Gevşekliğe yol açmamak, işe gereken önemi vermek ve sağlıklı yürümesini sağlamak.
İşi tıkırında olmak
İ harfi ile başlayan deyimler ve anlamları arasındadır. Anlamı: İşi çok uygun ve iyi olmak.”O konuşmayacak da ben mi konuşacağım, işi tıkırında adamın.”
İşi yokuşa sürmek
Yapılabilir, görülebilir işi yapmamak için güçlük çıkarmak, bahaneler ileri sürmek.
İşkembeden atmak
Uydurarak söylemek, tutarı olmayan sözler sarf etmek.”Ona sakın inanmayın, işkembeden atıyor.”
İş sarpa sarmak
İş, içinden çıkılması zor bir durum almak; engellerle karşılaşmak.”İşler sarpa sarmadan çekip gidelim buradan.”
İşten el çektirmek
Görevden uzaklaştırmak.”Yolsuzluk yaptığı iddiası ile işten el çektirdiler ona.”
İş yok
O şeyde yarar yok, faydası olmaz.”O arabada hiç iş yok, almaya değmez.”
İte kaka
İ harfi ile başlayan deyimler ve anlamları arasındadır. Anlamı: Zorla, güçlükle.”Adamı her sabah ite kaka işe götürüyoruz.”
İtibar kazanmak
Saygınlık görmek, kendisine değer verilmek.
İt sürüsü kadar
Gereğinden fazla, oldukça çok, kalabalık.”İt sürüsü kadar adam, nasıl başa çıkacağız bunlarla.”
İyi etmek
- Hastalıktan kurtarmak, sıhhatine kavuşturmak.
- Yerinde bir davranışta bulunmak.
- Bir şeyi gizlice almak, kendisine mal etmek.
İyi gözle bakmamak
Birisi hakkında iyi düşünmemek, kötü niyet beslemek.”Komşuları ona hiçbir zaman iyi gözle bakmadılar.”
İyi gün dostu
Dostlarının sıkıntılı günlerinde onlardan kaçan kimse.”Bize iyi gün dostu gerekli değil.”
İyi saatte olsunlar
Cinlerden söz edilirken kullanılır.
İzinden yürümek
İ harfi ile başlayan deyimler ve anlamları arasındadır. Anlamı: Birine içten bağlanarak onun başladığı işi aynı anlayışla sürdürmek, fikirlerini ve hareketlerini aynen benimsemek.
İzi silinmek
Yok olmak, ortadan kaybolmak.”Çiçek hastalığının bu kasabada izi silindi hemen hemen, çünkü çocuklar aşılanıyorlar.”
Deyimler ve anlamları hakkında aradığınız her şeye sayfamızdan ulaşabilirsiniz.