Kültür Sanat

Behiç Ak Röportajı

Kısaca kendinizden bahseder misiniz? 
1956 yılında Samsun’da doğdum. Yıldız Üniversitesi ve İTÜ’ de mimarlık öğrenimi gördüm. 1982 yılından bu yana, karikatür çiziyorum. Karikatür çizmenin ötesinde, çocuk kitapları da yazıyorum. Yazdığım çocuk kitapları Japonya, Kore, Almanya ve Çin’ de yayınlandı. Japonya’daki yayının ardından Japon çocuklarının sevgilisi olan “Gakken” yayınlarının çıkardığı” Yoiki no gakhuşu” adlı dergide, bir yıl boyunca “Mau mio mi” adlı seri çizgi hikâyesini çizdim. 

Ne zamandan beri çocuk kitapları yazıyorsunuz? Neden çocuk kitapları? 
1980’den beri çocuk kitapları yazıyorum. Çocuk kitapları, yazma ve çizme eylemini birleştirdiğim için, çok sevdiğim bir uğraş. İlk kitaplarım Japonya’da yayınlandı çünkü Türkiye’de benim yapmak istediğim türde kitapları basan yayınevi bulmam imkansızdı. Uluslararası sergilerde, Japon yayınevleri işlerimden etkilendiler ve kitaplarımı basmak istediler. Buna istinaden Gakken, Fukiankan Shoten, Kagyuşa yayınlarından kitaplarım çıktı. 

Çocuklar için kitap yazarken nelerden esinleniyorsunuz? 
Her zaman kendi gözlemlerime dayanan gerçek olaylardan ve kişilerden esinlenirim. 

Sizce bir çocuk kitabı hangi özellikleri taşımalıdır? 
Çocuk kitapları yaş guruplarına göre çeşitli özellikler taşır. 3-6 yaş arası kitaplar, büyük ve çocuğun paylaştığı kitaplardır, bu nedenle kitap büyüklerin de hoşuna gitmelidir. Bu yaşlarda çocuklar, kavram, sembol ve gerçek hayat arasındaki, düşüncenin temelini oluşturan üçlü ilişkiyi, ilk defa kurar. Kitaplar çocuğun bu ilişkiyi kurmasına yardımcı olmalıdır. Bir grafik dersine ödev hazırlar gibi hazırlanmış kitaplar, çoğu zaman bu yüzden başarısız olur. Okuma yazma ile birlikte çocuklar bağımsızlaşır. Kitap onların üzerinde baskı kurmamalı, onları özgürleştirmelidir. Özgür ve açık fikirli olmayı savunurken, pozitif olmalıdır. Çocuk negatif bakışlarla, büyüyünce nasıl olsa karşılaşacak, ama pozitif temeli olmayan çocuk, negatifi ayırt edemez. O yüzden eğitmenler çoğu zaman pozitiften önce negatifi öğreterek, büyük bir hata işlerler. 

Çocuklar için karikatür çizmeye ne zaman başladınız? Çocukların anlayabileceği bir dille karikatürü tanımlar mısınız?
Önceleri karikatürlerimi büyükler için çizdim ama bir süre sonra içinde çocuk olanları, çocukların büyüklerden daha iyi anladığını gördüm ve şaşırdım. Aslında çocuk karikatürlerim büyükler ve çocuklar arasında bir köprü oluşturuyor. Tıpkı diğer çocuk kitaplarım gibi. 

“Karikatür Kitabı”nızdan bahseder misiniz? Karikatür çizerken nelerden esinleniyorsunuz? 
Karikatür çizerken de gerçek duygulardan ve fikirlerden esinlenirim. Asla espri yapmaya çalışmam. Espri hayatın içinden çıktığı zaman anlam taşır, yoksa klişelerin esiri olursunuz. 

Bugüne kadar çocuklar için yaptıklarınızdan bahseder misiniz? 
Okul öncesi ve okuma yazma bilen çocukları için onlarca kitap yazdım. Bu kitaplar, Japonya, Kore, Çin Almanya ve Türkiye’de yayınlanıyor. 

Çocuklara kitap sevgisi aşılamak için neler yapılmalıdır? 
Çocukların bize çocukluklarını aşılamasına izin vermeden, onlara bir şey “aşılayamayız”. O yüzden onlarla oynayarak, kitabı birlikte keşfedelim. 

Çocuk yetiştirirken dikkat edilmesi gerekenler nelerdir? 
Çocukların her ilgi alanını, eğitime dönüştürmemeye dikkat etmeliyiz. O zaman, oto didakt (kendi kendine eğitim) eğitimi göz ardı ederiz. Eğitim, dışarıdan verilenler ve kendi kendine eğitim olarak ikilidir. Oysa eğitim endüstrisi, kendi kendine eğitimi baltalayan bir hal aldı. Çocuklar en küçük yetenekleri görüldüğünde, kurslardan kurslara taşınıyor. Belki bir şeyler öğreniyorlar ama kendi özerk alanlarını kaybediyorlar. Çocuğun özerk alanını yok eden eğitim, bir fiyaskodur. 
Mahalle kavramı çocukları geliştirir, farklı tipte ve kültürde çocukla arkadaşlık etmek, çocuğun “bağışıklık sistemini” güçlendirir. Sadece aynı gelir gurubundan çocuklarla ilişkisi olan ve bir yere götürülmek için anneye babaya bağımlı olup, sokak ilişkisi olmayan çocuk, başarısızlığa itilecektir. 

Çocuklara yönelik, yakın zamanlı projeleriniz var mıdır? Varsa kısaca bahsedebilir misiniz? 
Kitaplarıma devam ediyorum. 

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı? 
Mutluluk eğitimin önüne geçmemeli. Tıpkı eğitimin mutluluğun önüne geçmemesinin gerektiği gibi. 
Sevgiler. 

Yorumları Göster

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir