Pooh’nun Müzikal Mirasını Büyütmek
Üç kısa filmin ve 2000 yılı yapımı “The Tigger Movie” filminin yapım sürecinde Richard M. ve Robert B. Sherman (nam-ı diğer Sherman Kardeşler) tüm zamanların en unutulmaz film müziklerinden bazılarının yaratılmasına, Winnie the Pooh ve Yüz Dönüm Ormanı’ndaki dostları için bir müzik dünyası kurulmasına yardım etti. Bu son “Winnie the Pooh” filmiyle oyuncu/müzisyen/şarkıcı/şarkı yazarı Zooey Deschanel, günümüzün en yetenekli şarkı yazarlarından ikisi olan Bobby Lopez (“Avenue Q”daki işbirliği ile bir Tony ödülü kazanan ve önümüzdeki dönemlerde sahnelenecek Broadway müzikali “The Book of Mormon”daki üç kişilik şarkı yazarları ekibinin bir parçası olan) ve karısı Kristen Anderson-Lopez’e katılarak, müzikal mirasa sinemaseverlerin ritm tutacakları ve eşlik edecekleri yedi yeni şarkı ekliyor.
Hikâyenin garipliğini, coşkusunu ve duygusunu yakalayan filmin müziklerini yapan isim ise Henry Jackman (“Monsters vs. Aliens/Canavarlar Yaratıklara Karşı”, “Gulliver’s Travels/Güliver’in Seyahatleri” ayrıca “Pirates of the Caribbean/Karayip Korsanları” filmlerinden ikisinin müzikleri ve “The Simpsons Movie/Simpsonlar”).
Filmin müzikleri arasında, Sherman Kardeşler imzası taşıyan iki şarkı “Winnie the Pooh” ve “The Wonderful Thing About Tiggers” yer alıyor. Deschanel, yeteneğini tıknaz ayının tema şarkısına katıyor ve Tigger’ı seslendiren Jim Cummings, coşkulu kaplanın müzikal kartvizitinin icrasına yeni bir soluk getiriyor.
Filmin altı yeni şarkısı için film yapımcıları, Lopez’in ve Anderson-Lopez’in yeteneğine başvurdu. İkilinin daha önceki işbirlikleri arasında, ilk kez 2007 yılında Disney’in Orlando’daki Hayvan Krallığı’nda sahnelenen, “Finding Nemo/Kayıp Balık Nemo”nun 40 dakikalık müzikal yapımı da bulunuyor.
“Winnie the Pooh’ya takıntılı bir şekilde büyüdüm” diyor Anderson-Lopez. “Bu filmde çalışma fırsatını yakaladığımızda, kızımız daha üç haftalıktı ve ben ‘Bunu halletmek için ne yapmamız gerektiği umurumda değil’ dedim. Bu iş için sabahladık. Gerçi biz zaten her hâlükârda sabahlamak zorunda kalıyoruz ama neticede ilk şarkıyı yazdık. Bizim bu filmdeki çalışmamızın kaynağı sevgi. Bu, kesinlikle tutkulu bir projeydi. Çünkü üzerinde çalışmamız gereken şey, çok sevdiğimiz bu karakterlerdi”.
Lopez ekliyor: “Çocukken Pooh karakterlerini çok seviyorsunuz. Çünkü onlar çok sevimli, çok yumuşak ve çok komik. Onlar büyümeye devam etmeseler bile, mizah unsurlarını vaat etmeye devam ediyorlar. Bana göre onları hayatınızın her noktasında sevebiliyorsunuz. Winnie the Pooh’yu sevmek için asla çok yaşlı değilsiniz”.
“Her birinin ayırt edilebilir kişilik özellikleri var” diyor Anderson-Lopez. “Herkes sürekli kendisi için küçük bir parti veren Eeyore gibi birisini tanıyordur. Herkes kendi gölgesinden bile korkan bir Piglet tanıyordur. Bu karakterlerin hepsinin tanıdık gelen insani davranışları var. Bu yüzden bu iş, her insanın en uç yönleri için yazmak gibi”.
Lopez’in söylediğine göre, Lopez ve Anderson-Lopez şarkı yazma görevlerine koyulduklarında, içlerindeki Sherman Kardeşler’e yönelmişler. “Bu, başından beri bizim rehberimizdi. Şarkı yazarları olarak, Sherman Kardeşler’in başarılarına ve herkesin ruhuna işleme tarzlarına büyük saygı duyuyoruz. Onlar, asla unutamayacağınız ve size zaten her zaman varmış gibi gelen melodiler yazdı. Onlar çok doğal. Basitleştirmeden basit bir materyal yazmak, üzerinde uğraşılması gereken bir şeydi”.
“The Tummy Song”da şarkı yazım ekibi, Pooh’nun dolu bir mide sayesinde elde ettiği tarifsiz neşeyi anıyor. Lopez, bu parçada boğuk mide seslerini bile sağlıyor ve bu süreçte onun “küçük diliyle yaptığı ses titretmesi”nden faydalanıldığını iddia ediyor. “Mide, gerçekten de kötü giden şeylerin sorumlusu. Çünkü Pooh’u olması gerektiğinden daha bencil davranmaya sevk ediyor” diye açıklıyor Lopez.
“The Winner Song”un ilham kaynağı, Lopez’in öğrenim gördüğü prestijli Yale Üniversitesi. “Mory’s song adlı çok ünlü bir içme şarkısı vardır, bu bir okul geleneğidir” diyor Lopez. “Mory’s sürekli değişen kıdemli Yale öğrencilerinin oluşturduğu özel bir kulüp. Bu kulüp Whiffenpoofs olarak biliniyor ve acapella söylüyorlar. Bu melodiyi, insanı dans etmeye ve alkışlamaya sevk eden bu şarkıda anıyoruz”.
Döncem Şarkısında”, karakterlerin Christopher Robin’i kaçırdığına inandıkları mistik canavarın görüntüsünün, müzikal anlamda akıllarda canlanmasını sağlıyor. Anderson-Lopez’e göre “Baykuş’un çılgınca bir şeyi herkesin aklına sokması fikrine bayılıyoruz. Bu karakterler müthiş çünkü onlar olayları derinden hissediyor ve bu her zaman çok gülünç oluyor”.
“Onlar birer çılgın” diye ekliyor Lopez. “Ortaya konan şey oldukça aşırı, aslında bu bir kaşık suda fırtına koparmak gibi. Dolayısıyla biz bunu mümkün olduğunca dramatik bir hale getirmeye çalıştık. ‘Heffalump’ şarkısını dinledik. O, bunun öncüsüydü”.
Anderson-Lopez, Tigger ve Eeyore tarafından söylenen Tigger melodisi “It’s Gonna Be Great”in özünü oluşturmak için kendi ailesinin anılarıyla bağlantı kurdu. Anderson-Lopez bunu şöyle anlatıyor: “Babam her zaman aşırı coşkulu olan ve ‘Pekala kampçılar, 10 kilometre yürüyeceğiz ve çok iyi vakit geçireceğiz! Zirveye ulaştığımızda geceyi orada geçireceğiz. Yağmur yağacak ama her şey harika olacak!’ gibi şeyler söyleyen o adamlardan biriydi”.
“Daha önce şarkı söylemek için Tigger ve Eeyore’nin bir araya getirilmemiş olması çılgınca bir durumdu. Çünkü elinizde biri depresif biri manik iki karakter var.” diye ekliyor Lopez. “’I am Tigger’ şarkısı zaten Sherman Kardeşler tarafından yazılmıştı ama bu, Tigger’a eşlik eden ve bunu yenileyen değişik bir yoldu”.
Lopez ve Anderson-Lopez “Everything Is Honey” şarkısını “Bir Fellini anı” olarak tanımlıyor. Deschanel ana vokal görevini üstlenirken, şarkı yazarı çift ona katılıyor. Lopez ayrıca “bal, bal, bal, bal” sözlerinin olduğu kısma bir tenor solosu ekliyor.
“Bir rapsodiye girmenin çok eğlenceli olacağını düşündük, orada neredeyse operavari bir an var, bir Winnie the Pooh filminde hiç olamayacak kadar zengin ve romantik” diyor Anderson-Lopez.
Lopez ekliyor: “Şarkılar arasında en sevdiğim, giriş şarkısı. Bu şarkıda koro ve Pooh’nun gerçeküstü anı, bir fantezinin içine çekiliyor. Bu, benim film için yaptığım ilk şarkı ve bunu nasıl görüneceğini göstermek için bize gönderdikleri küçük bir storyboard’dan yola çıkarak, tamamen doğaçlama bir şekilde yaptık”.