Kategorisiz

Söyleşi: “Çocuk Edebiyatında Olmazsa Olmazlar”


Konuşmacılar:
Yahya Türkeli, Semra Atasoy

Düzenleyen: Edebiyatçılar Derneği

Tarih: 20.11.2012

Yahya Türkeli ve Semra Atasoy çocuk edebiyatı üzerine, hem anne-babaları, hem de çocukları yakından ilgilendiren bir söyleşi gerçekleştirdi.

Yahya Türkeli:

Kitap, insan yaşamına girmiş ve yaşamın parçası haline gelmiştir. Kitap zaman içerisinde bir takım değişimler geçirmiş; duvardan kile, levhaya ve sonra kağıda yazılmıştır. Günümüzde ise e-kitap olarak yazılıyor.

Çocuk edebiyatı, yetişkin edebiyatından ayrı tutulamaz. Yetişkinlerin kullandığı kaşık ile, çocuğun kullandığı kaşık aynıdır. Ancak, çocuğunki onun ağzına göre yapılmıştır, küçüktür. Kitap da, gelişim düzeyi, yaşı ve zihnine göre dizayn edilir.

Semra Atasoy:

Çocuk edebiyatında en sevdiğim bölüm hayal gücü. Einstein’ın bir sözü vardır; “Mantık sizi a noktasından, b noktasına götürür. Hayal gücü her yere. “

Çocuk, 7-11 yaş aralığında çevre, aile, arkadaş etkileri ile somut yaşama geçer. 11 yaşından sonra ise tekrar soyut yaşama geçer. Hayali kahramanları, hayal gücü ile yaşar ve istediği yere gidebilir. Sınırsız bir genişliğe sahiptir. Benim çocukluğumda, “Kara Şimşek” dizisi vardı. Kara Şimşek hayal ürünü, üstün özelliklere sahip bir arabaydı. Günümüzde üretilen arabalar ise, bu hayal ürününün özelliklerini taşıyor.

Yahya Türkeli:

Yetişkine yazmak, çocuğa yazmaktan daha kolaydır. Çocuk edebiyatı şiddet, öfke ve korkudan uzak, sevgi ve umut içermelidir. Negatif duygular ve durumlar işlenebilir, ama ustaca işlenerek çocuğu korkudan, şiddetten uzaklaştırması önemlidir. Ustaca işlenmemesi halinde, bunlar çocuğun yaşamına girer ve onu umutsuz kılar, olumsuz etkiler.

Okul öncesi kitaplarında çocuğu eğlendiren, birlikte oynatabilen ve görselliğin ağırlıkta olduğu, içinde müzik olan kitaplar önerilir. Daha sonraki yaşlarda, görsellik azalır ve yazı ön plana çıkar. Çocuğu düşünmeye, yaratıcı gücünü geliştirmeye, eleştirmeye yönlendiren, çocuğun yaşına uygun kitaplar tasarlanmalıdır. Dil ve anlatım çocuğa göre tasarlanmalıdır; devrik ve karmaşık cümlelere yer verilmez, onun kullandığı dili içeren, kısa, öz kendi edebiyat diline uygun bir yapıdadır.

Çocuğa bilime ters düşen şeyler göstermek, anlamasını ve iyi bir okuyucu olmasını olumsuz etkiler. Ona hayatı ile bütünleştirebileceği bilgiler sunmak gerekir. Yani çocuk edebiyatında yazar; eğitsel, görsel, bilimsel içerik, dil ve anlatımı önemseyerek yazmalıdır.

Tüm yazarlar ilk olarak kendi çocukluğunu, kendi yaşantısını yazıya katar. Ancak, şimdiki çocuklar 50 yıl önceki yaşantıdan çok uzaktadır. Geçmiş bugüne adapte edilmezse sorun yaşanır ve kitap çocuğun ilgisini çekmez. Nitelikli bir kitap, geçmişi değerlendirirken bile bugün ile bağlantı kurmalı, çocuğa uygun olmalıdır.

Görsel tasarımda bazı şartlar vardır ve yazı karakteri ve puntosu da buna dahildir. Okul öncesi kitaplarında, harfler 14- 16 punto, biraz daha büyüdüğünde 12 punto olarak kullanılır. İkinci veya üçüncü sınıfa giden bir çocuk kitabı 30 sayfa, dördüncü veya beşinci sınıfa giden bir çocuk kitabı 80 sayfa olmalıdır. Çocuk sayfa sayısı fazla kitap okumak istese de, bu önerilmez çünkü kitabın bilimsel içeriği ve ağırlığı değişir.

Çocuk kitabında, kapak üzerindeki isim ve kapak resmi çerçeve içerisinde olmamalıdır, ucu açık olmalıdır. Çocuğun sınırsız hayal dünyası herhangi bir kalıba sokulamaz. Bu yüzden, nitelikli bir çocuk kitabı her şeyi ile, çocuğun hayal dünyasını sınırlamayan ve ufkunu açan bir yapıda olmalıdır.

Diğer bir konu, kitabın çocuğun ilgi ve yeteneklerine hitap etmesidir. Her çocukta; sözel-dilsel, matematik-mantıksal,kinetik-spor, görsel zeka farklıdır. Kinetik-spor zekasına sahip bir çocuğa, “Bu kitabı oku, özetini çıkar” dendiğinde çocuk bunu yapar, ama okumaktan kaçar ve rol yapar. Sözel zekaya sahip bir çocuk bundan zaten hoşlanır. Matematik-mantık zekası gelişmiş bir çocuk için, metinde aynı sözcüğün kaç kere tekrarlandığı, metindeki zamir, sıfat sayısını bulması gibi yöntemler uygulanarak, okumaktan keyif alması sağlanabilir. Görsel zekaya sahip bir çocuk, kitabın özetini çıkararak değil, resmini çizerek anlatmaktan zevk alır. Bu yüzden kitaplara anlatma, yazma, çizme gibi farklı bölümler koyulmalıdır. Herkes için aynı uygulama yapılırsa, okuma gelişmez.

Yazarlık da farklılıklar gösterir; “öğretici yazar”, “ideal çocuk yaratmaya çalışan yazar”, “çocukluğuna öykünen yazar” , “ideolojik yazar”, “gerçekçi yazar” gibi. “Öğretici yazar”, yazının çocuğun yaşamına yönelik olmasını önemsemez, din, ahlak ve gelenekleri anlatır. “İdeal çocuk yaratmaya çalışan yazar” da öğretici yazar ile benzerlik gösterir; çocuğun anne-babayı örnek alıp, onlar gibi olmasını ister. “Çocukluğuna öykünen yazar”, kendi çocukluğunu roman ya da öykü konusu yapar. Bu yazım, çocuğun ilgisini çekmez hatta çocuk bunu garipser. “İdeolojik yazar”, çocuğa tek bir bakış açısı verir, bu yüzden doğru bilgileri vermemiş olur ve çocuk okumaktan uzaklaşır. “Gerçekçi yazar” çocuğu anlamaya çalışır ve edebiyat aracılığı ile onun yaşamına eşlik eder. Kendini ve çevresini iyi anlamasını sağlar. Ruhsal, toplumsal ve bilişsel yapısına dokunur.

Yorumları Göster

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir