Anne baba adayları için doğuma hazırlık süreci, hamileliğin sorunsuz bir şekilde geçmesi ve bebeğin sağlıklı bir şekilde dünyaya gelmesi için oldukça önemlidir. Doğuma doğru şekilde hazırlık yapmak hem gebelik sürecinde hem de anne baba olma sürecinde yaşanabilecek sorunlarla mücadele etmeyi kolaylaştırır.
Hamileliğin 40 haftası, anne baba adayları için ebeveynliğe ve bebekleriyle yeni bir yaşama hazırlandıkları önemli bir yaşam dönemi olma özelliği taşıyor. Doğum öncesi stres ve ebeveyn olmanın sorumluluğu gibi anne babaların sık karşılaştıkları sorunların çözümünde, anne baba adaylarının kendileri ya da aileleri kadar, Doğuma Hazırlık Kursları, Doula’lar gibi yardımcılar da devreye girebiliyor.
İstanbul Doğum Akademisi Hamilelik ve Doğum Psikologu Neşe Karabekir ile anne baba adaylarının hamilelik ve doğuma hazırlık sürecinde karşılaştıkları psikolojik değişimleri, zorlukları ve çözüm önerilerini konuştuk.
Planlanmış ve planlanmamış gebeliklerde anne ve baba adaylarının karşılaştıkları temel duygusal değişimleri anlatır mısınız?
Anne baba olmak toplumsal hayat içinde önemli bir geçiş süreci. Aileye yeni bir birey katılacak ve bu bireyin tüm sorumluluğu size ait olacak. Pek çok toplum tarafından çok önemsenen bu süreçte hem toplumsal kurallar, hem de anne-baba adaylarının hazır hissetmeleri belirleyici. Ülkemizde çocuk sahibi olmak teşvik edilirken, anne-baba adaylarının çocuk eğitimi ve gelişimi konusundaki bilgilenmeleri geleneksel yöntemlerin kullanılması yoluyla gerçekleşiyor. Aile büyükleri çocuğun nasıl büyütülmesi ve nasıl eğitilmesi gerektiği konusunda söz sahibi.
Anne-baba adayları da bu konuda bilgi ve deneyime sahip olmadıkları için kendilerinden daha deneyimli kişilerin yöntemlerini uygulamayı tercih ediyorlar. Aslında anne-baba olmak çok ciddi hazırlık gerektiren bir durum. Anne-baba rolü çok fazla sorumluluk isteyen, geri dönüşü olmayan, birçok bilgi ve beceri edinmeyi ve sosyal anlamda çeşitli fedakarlıklar yapmayı gerektiren bir rol. Tüm kaygılardan, endişelerden kurtulmak içinse, anne baba adaylarının öncelikle ebeveynliğe hazırlanması gerekiyor.
Stressiz ve mutlu bir hamilelik için kadınların dikkate alması gereken temel konular neler?
Ben bu süreci “Anneliğe Doğmak” olarak tanımlıyorum. Anne de bebeği ile beraber yeniden hayata geliyor. İnanılmaz ve mucizevi bir geçiş dönemi bu. Anne adayları öncelikle, doğum şekli ne olursa olsun, seçeneklerini öğrenmeli ve kendisine yatırım yapmalı. Anne ve bebek dostu doğum felsefelerini öğrenmek üzere, bilinçaltından yüzeye doğru gelen duyguların farkına varmak ve bunlar üzerinde doğumdan önce çalışmak için profesyonel doğuma hazırlık kursları birçok açıdan rehberlik edebilir.
Hamile ve doğum psikoloğu artık hamilelik ve doğumun ayrılmaz bir parçası. Paylaşılmayan tüm bilinç ve bilinçaltı duygular doğuma taşınır. Oysa doğumda sadece o an yaşanmalıdır. Anne tüm benliği ile orada olmalıdır. Hamile ve doğum psikoloğu, hamilelik ve doğum sırasında bu negatif duygulardan özgürleşmenizi sağlar. Bu sayede geçmişin ürünü birçok negatif duygunun bebeğe geçişi de önlenmiş olur. Stressiz bir hamilelik için önce zihinsel olarak arınmalı, bedensel olarak da hazırlık yapılmalı.
Hamilelik döneminde, eş ya da aile çevresinin bu anlamda nasıl bir desteği, katkısı olmalıdır?
Anne adayı öncelikle kendisine bir doğum ekibi oluşturmalı, bu ekipte doktoru, hamile ve doğum psikoloğu ve ebesi olmalıdır. Normal doğum düşünüyorsanız, en önemli yardımcınız ebedir. Ne yaptığını bilen bir ebeyle kendinize güveniniz artar, çok daha coşkulu bir doğum tecrübesi yaşarsınız. O, sizin ihtiyaçlarınızı sizden önce tahmin eder ve size hep destek olur. Doğumun en pozitif yardımcısıdır, hep yapabileceğinizi söyler. Bazen hareket ettirir, bazen duşa sokar, bazen yağlarla masajlar yapar ve sonunda hep size hizmet eder. Ona göre doğum anı ve doğum yapan anne hep kutsaldır, tıpkı kendisi gibi.
Doğum bir ekip işidir ve ekipteki herkesin anneyi merkezde tutarak ona hizmetin kalitesini arttırması önemlidir. Ekip içindeki çelişkilerin hepsi anneye ve doğuma yansır. Bu ekip ruhu, annenin ve ailesinin kendini güvende hissetmesini sağlar. Anneyi her yönüyle tanıyan ve destek olan bir ekiple doğum anı bir mucizeye dönüşebilir. Hamileliğinizi ve doğumunuzu nasıl yaşamak istiyorsanız, ona göre ilaveler yapabilirsiniz.
Geçmişten gelen tüm doğum tecrübeleri doğumunuzu etkiler; kendi doğumunuz, kardeşlerinizin doğumları, annenizin doğumu, belki de yakın akrabalarınızın doğumu. O güne kadar duyduğunuz veya yaşadığınız tüm doğum tecrübeleri bilinçaltınızda kayıtlıdır. Genellikle olumsuz örneklerden oluşan bu kayıtlar, bu korkuların kaynağıdır. Bunlar ilk günlerde masumca orada beklerken, doğumun sonlarına doğru yavaş yavaş canlanmaya ve sizi yönetmeye başlarlar. Buna ek olarak izlediğiniz; film ve dizilerdeki korkutucu doğum sahneleri ve olumsuz deneyimler de zihin tarafından kayıt altına alınır.
Doğumla ilgili korkuların temellerinden biri; yine dönüp dolaşıp kendi annemizin gebeliği ve doğumumuzla ilgili travmalara denk gelebilir. Gebelik ve doğum anında bir bebeğin henüz bilişsel süreçleri oluşmadığı ve kelime hazinesi olmadığı için bu dönemde olanlar sadece vücut hafızasına geçer ve orada kaydolur. Dolayısıyla bu travmaları ortaya çıkarmak için kelimeler ve sözel terapiler yetmez. Bu nedenle, vücut hafızasındaki kayıtlara ulaşmayı hedefleyen terapileri seçmek gereklidir. Psikodrama bunlardan biridir ve kişi daha önce yaşadığı sahneye geri döndürülür ve zihinsel olarak hatırlaması değil vücudunun hatırlaması yeterlidir.
Geri döndüğümüz bu sahnelerde oralardaki duygular yenilenir, kayıtlar tazelenir. Bazen tüm hayatını farklı bir duyguyla geçirmiş olan kişi, bu dönüşümden sonra tamamen başka bir duygu ve bakış açısına sahip olabilir. Bu çalışmalarda kişi psikodrama içinde o andaki kişi ve duyguların yerine geçerek hisseder ve konuşur.
Vücut hafızasından gelen bu bilgiler en doğru bilgilerdir. Ama sözel süreçlerde bu hatırlamalara ulaşmak mümkün olmayabilir. Bazen tek bir kelime, bazen tek bir an tüm hayatımızı etkiler. Doğum ve hamilelikle ilgili tüm olumsuz kayıtlar elbette vücut hafızasında, ona benzer bir durumda ortaya çıkmak üzere saklandığı için, gebelik ve doğum esnasında çıkacaktır. Bu nedenle, bu çalışmaların hem sağlıklı bir gebelik, hem sağlıklı bir doğum, hem de rahat bir doğum sonrası için yapılması şarttır. Biz İstanbul Doğum Akademisi’nde verdiğimiz doğuma hazırlık kurslarında, psikodrama tekniğini kullanarak bu hatırlamanın doğumdan önce gerçekleşmesini sağlıyoruz.
Doula’lık nedir ve Doula’lar ne zamandan itibaren anne adaylarının yanında olmaya başlar? Doula ve anne adayı ilişkisinin nasıl yürüdüğünü anlatır mısınız?
Doula’lar aslında doğuma hizmet eden kişilerdir. Doğumda anneler merkezde olacak şekilde onların doğum öncesi tercihlerine ulaşabilmek için çalışırlar. Gerektiğinde doğumda bulunan diğer kişilere gerekli desteği ve bilgiyi aktarırlar.
Bir yandan, bebeğin ve annenin sağlık durumunu takip ederlerken, diğer yandan da masaj teknikleri, pozisyon teknikleri, rahatlatıcı aromaterapiler, gerektiğinde homeopatik yöntemlerle, annenin doğum dalgalarını daha rahat karşılamasını sağlarlar. Doula’ların tıbbi eğitimleri yoktur, bu nedenle tıbbi hizmet desteği veremezler. Bunun için, bir profesyonel ebe ile çalışılabilir. Böylece, dilerseniz doğumunuz evde ebe eşliğinde başlayabilir ve takipte olabilirsiniz.
Gebelik sürecindeki kaygıların yok edilmesi, sağlıklı hamilelik gibi konularda Doula’lar anne adaylarına nasıl bir destek sağlıyor?
Doula’lar hastane süreci ile birlikte aktif rol almaya başlarlar. Hastaneye giriş ile birlikte yürüyüş, yemek, duş, rahatlatıcı banyo, gebeye ve eşine duygusal destek, aktif doğum pozisyonlarının uygulanması gibi, doğuma destek sağlayan kişilerdir. Hastane personeli ile sürekli irtibatta olarak ve bilgi vererek, tüm ilaç dışı teknikleri gebenin ihtiyacına ve yapısına göre uygulamak da, yine Doula’ların görevleri arasında bulunuyor. Gebenin eşi, ailesi ve doktoruyla arasında bazen bir köprü, bazen iletişim noktası olup, doğuma şahit olan herkesin süreçlerini takip ederler. Ama en öncelikli görevleri; gebenin yerine düşünüp, onun mümkün olduğunca kendine ve bebeğine odaklanmasını sağlamak ve gerektiğinde baba ve ailenin diğer üyelerini desteklemektir. Doula’nın en temel görevi; anne adayının ihtiyaç duyduğu kutsal ve mahrem alanı korumaya yardımcı olmaktır.
Kimler Doula olabilir? Dünyada ve ülkemizde doula’lık ne kadar biliniyor ve anne adayları tarafından, ne oranda tercih ediliyor?
Doula’lar öncelikle kadının bedenine ve doğumun mahremiyetine saygılı kişilerdir. Doula için kendi tercihleri değil, gebenin tercihleri ve öncelikleri önemlidir. Doula anneyi veya tercihlerini yargılamaz. Doula, yanında kendinizi rahat hissettiğiniz biridir. Anne adayı için onu en çok rahat ettirebilecek, hamileliğine ve bebeğine konsantre olmasını sağlayacak kişiler Doula olabilir. Gebe için Doula dışarıdan eğitim almış biri olacağı gibi, yakın çevresinden biri; yani eşi, kardeşi, arkadaşı olabilir. Bu kişiler için mutlaka eğitim öneriyoruz. İstanbul Doğum Akademisi’nde sunduğumuz “Keşkesiz Doğum Doula”sı eğitimleri ile gebeye hamilelik süresince ve hastanede doğum için her daim yardımcı olabilirler.
Yurtdışında yapılan araştırmalar Doula’ların katıldığı doğumların daha kısa sürede gerçekleştiğini, memnuniyetin daha fazla olduğunu, daha az ağrı kesici kullanıldığını, daha az sezaryen ameliyatına gereksinim duyulduğunu, daha az müdahale gereksinimi duyulduğunu ve bebeklerin daha sağlıklı doğduğunu göstermektedir. Ülkemizde ise, normal doğum tercihlerinin artmasına eş oranda daha fazla tercih edilmeye başlamıştır.
Son olarak mutlu bir hamilelik için anne ve baba adaylarına başlıca tavsiyeleriniz nelerdir?
Aktif hamilelerin doğumları çok daha kolay ve huzurlu oluyor. Hamile kaldıktan sonra önünüzde iki yol var; birinci grup hamileliği riskli bir hastalık gibi görüyor ve hamilelik boyunca her türlü riskten kaçınarak, fazla aktivasyon yapmadan bebeğinin büyümesini bekliyor. İkinci grup ise; hamileliği doğal fizyolojik bir olay olarak algıladığı için yaşam biçimini sadece olumlu yönde değiştiriyor. Hamileliği, hem bebeğinin sağlıklı büyümesi, hem de kendi kişisel gelişimine ayırıyor. Çok daha huzurlu ve heyecanlı bir hamilelik geçiriyor. İşte bu dönemlerde yapabileceğiniz birçok aktivite var. Bunların birçoğu, hem bebeğin sağlıklı büyümesi, hem de doğuma olumlu katkılarından dolayı, anne adayları tarafından tercih ediliyor.
Doğumu Kolaylaştıracak Çalışmalar
Yüzün: Artık kışın da gidebileceğiniz birçok havuz var. Hem spor, hem gevşeme, hem de meditasyon anlamına geliyor yüzme. Havuzda kulaklarınız suyun içinde kalacak şekilde bir süre sırt üstü yatın ve çevreyi duymaya çalışın. Dış sesleri ve suyun içinden gelen sesleri hissedin. İşte o anda bebeğinizin içerde neler hissettiğini ve duyduğunu çok daha iyi anlayabilirsiniz. Eğer biraz meditasyon tecrübeniz varsa, bir süre sonra kendi bebekliğinize kadar bile gidebilirsiniz.
Tango derslerine katılın: Nereden çıktı demeyin. Tangoda hem müzik, hem ritim, hem de uyum var. Uyum, hamilelik ve özellikle doğumda en çok ihtiyaç duyacağınız değişimdir. Doğum; kendini bırakmak ve güvenmektir. Tangoda kadın, kendini bırakmayı ve karşısındakine güvenmeyi öğrenir. Eşinizle birlikte, hamilelikte, yeniden birlikte yeni bir şey öğrenmenin heyecanını yaşayabilirsiniz.
Yoga yapın: Bütün gerginliklerden kurtulacak ve çok daha zinde hissedeceksiniz. Gittikçe esneyeceksiniz ve doğumda bebeğinizin geçişine çok daha fazla yardımcı olabileceksiniz. Son güne kadar yoga yapabilirsiniz. Yoga yapan anneler çok daha kolay doğumlar yapıyorlar. Dikkat edeceğiniz şey; eğitmeninizin doğum ve hamile yogası konusunda sertifikalı olmasıdır.
Doğuma hazırlık kurslarına katılın: Doğuma giderken birçok ailenin, “riskler ve korkular” adı altında negatif duygu taşıdığını görüyoruz. Doğumu, bebeğinizin beklentilerini, annenin doğumdaki görevlerini, eşlerin nasıl destek olacaklarını ne kadar erken öğrenirseniz, hamilelik o kadar bilinçli ve huzurlu geçiyor. Kurslar aynı zamanda “anne baba okulu” oluyor. Kurslarda birbirinizi ve beklentilerinizi çok daha iyi tanıyabiliyorsunuz. Doğumla ilgili tercihler yapabileceğinizi keşfediyorsunuz. Kurs sonrası, kadınlar biraz daha anne, erkekler biraz daha baba oluyorlar. Kurs sonrası, birçok korkunuzun kendiliğinden geçtiğini, bedeninize ve bebeğinize ne kadar güvendiğinizi görünce şaşırıyorsunuz.
Aile ağacınıza bakın: Ailenizin geçmişte yaşadıkları olayların, hatta duyguların genetik olarak da aktarıldığını artık biliyoruz. Yani, sebebini bilmediğiniz birçok negatif duygu belki 1-2 nesil önceki yaşananlardan kaynaklanıyor olabilir. Hamilelikte tüm duygular çok daha yüzeye çıkıyor ve fark edilmeye başlanıyor. Hamilelerin çok hassas olma sebeplerinden biri de bu. Ama bunu avantaja dönüştürebilirsiniz. “Aile Ağacı” çalışması ile kendi köklerinize ve size getirdiklerine yeniden tüm şeffaflığı ile bakma ve negatif olayları bir sonraki nesile, yani bebeğinize taşımama şansını yakalayabilirsiniz.
Anne – Bebek Psikodrama gruplarına katılın: Hamilelik sizi her şeyi sorguladığınız bir sürece sokuyor. Bu gruplarda annelik rolleri, doğumla ve sonrası ile ilgili endişeler, bebek sorumluluğu alma ile ilgili tatlı kaygılar, sanki yapay ve güvenli laboratuvar ortamında uzman bir kişi tarafından basit tekniklerle yeniden inceleniyor. Kendinize bile itiraf edemediğiniz ama bütün bedeninizi etkileyen birçok duygunun açığa çıkması sağlanıyor. Tüm anneler buradan hafiflemiş ve yenilenmiş olarak ayrılıyorlar.