Kültür Sanat

Aslı Tohumcu Röportajı

Aslı Tohumcu yazmaya erken yaşta başlamış, kısa edebiyat yaşamına yetişkinler için 5 roman sığdırmış bir yazar. Çocuklar için yazdığı ilk kitabı “Üç, İkiii, Birr, Ateş!”’in ardından, üç kitaplık gizem macera dizisi “Bolbadim Günlükleri”, geçtiğimiz günlerde Günışığı Kitaplığı baskısıyla okuyucularla buluştu. 8-12 yaş grubundaki okurlara seslenen kitapta, yatılı okulda okuyan iki arkadaşın başından geçen tuhaf ama bir o kadar eğlenceli olaylar yer alıyor.

Aslı Tohumcu’dan yazma serüvenini, sevdiği çocuk kitabı yazarlarını, anne babaların çocuklarına kitap alırken nelere dikkat edebileceği üzerine tavsiyelerini ve “Bolbadim Günlükleri”nin hikayesini dinledik.

İlk çocuk kitabınızın kapağında yazarlığa başlamanızı “Bursa’da dedesinin dizinin dibinde komik masallar dinleyerek büyüdü. En büyük hayali çizgi film oyuncusu olmaktı. Oyunculuğa yeteneği olmadığından yazarlıkta karar kıldı.”  sözleriyle tanımlıyorsunuz.  Yazmaya ne zaman ve nasıl başladınız?

Sanırım on beş yaşındaydım. Jules Verne‘in “Karpatlar Şatosu”nun kapağını kapattığımda kitaptan o kadar etkilenmiştim ki, “Ben de insanlar üzerinde böyle bir etki bırakmak istiyorum” diye düşündüğümü hatırlıyorum. O gün anneme gidip, “Ben yazar olacağım” dedim. Annem de ertesi gün bana bir daktilo ile bir top samanlı kağıt aldı. O gün bugündür aralıksız yazıyorum diyebilirim. Ama ne yalan söylemeli, çocuk edebiyatına bulaşana kadar, yazmanın eğlenceli olabileceğini deneyimlememiştim.

“Üç, İkii, Birr, Ateş!” adlı çocuk kitabınız mizahi ve çok eğlenceli bir kitap. Bu kitabın kafanızda nasıl oluştuğunu anlatır mısınız?

Ben normalde gündelik hayattaki şiddet üzerine kalem sallıyorum. Ama sürekli şiddeti düşünmek ve yazmak çok yorucu bir iş, hatta beni depresifleştirdiğini söyleyebilirim. Çok yorulduğum bir dönemde, galiba 2010 yazıydı, Ateş adında yaramaz bir veledin hikâyesini yazdım. Samiye Öz, Ateş’in başka hikâyelerini de yazmaya teşvik etti beni ve “Üç, İkiii, Birr, Ateş!” isimli kitap ortaya çıktı, Can Çocuk koleksiyonunda yerini aldı.

Radikal Kitap ekinde uzun süre çocuk kitabı tanıtımları yaptınız. Çocuk kitapları okumak, yazarlığınıza neler kattı?

Israrla çocuk edebiyatı okumak, okumanın keyifli bir eylem olduğunu ve yaratıcılığın ne menem bir şey olduğunu hatırlamamı sağladı hep. Onca çocuk kitabı, herhalde beni bu alanda kalem sallamaya da yöneltmiştir, ne dersiniz? Özellikle de çocukluğumda okuduğum “Gizli Yediler”, “Afacan Beşler” gibi diziler. Radikal Kitap’ta yedi yıla yakın zaman çocuk edebiyatı tanıtımları yaptıktan sonra, son bir yıldır bu yazılara veda edip, dünya edebiyatının sıra dışı örneklerine yöneldim.

En sevdiğiniz çocuk kitabı yazarları kimlerdir? Bize seçtiğiniz isimleri neden sevdiğinizi de anlatır mısınız?

Sanırım Rene Goscinny‘yi tek geçerim. Çünkü Pıtırcık gibi ölümsüz bir çocuk yarattı, her devrin çocuğuna söyleyecek sözü olan, yetişkinlerle ve kendisiyle dalgasını geçen, defalarca okunsa bile gülümseten bir karakterdir Goscinny’nin Pıtırcık’ı. Ama mesela Pierdomenico Baccalario‘nun da hakkını yemek istemem; onun Ulysses Moore serisi gibi bir şey okumadım hayatımda, şahanedir. Behiç Ak’ın tüketim toplumu karşısındaki duruşuna, Arslan Sayman’ın şiirselliğine, Burcu Aktaş‘ın görünenin arkasındakine bakmaya çağıran romanlarına da hayranım diyebilirim.

Aslı Tohumcu

İlk çocuk kitabınıza ilişkin okurların tepkileri nasıldı? 

Sekiz yaşında bir kız, “Hayatımda okuduğum en güzel kitap” demişti de, bu cümleyi nasıl sindireceğimi bilememiştim. Sevimli ve naif bir yorum. Kim bilir daha neler okuyacak hayatında, hangi yazarları sevecek? Belki unutacak benim adımı, yazdıklarımı. Ama o gün çok mutlu etmişti beni bunu söylemesi. Sonuçta çocuklarla buluşmanın en güzel yanı da buymuş, beğenilerini ve eleştirilerini bir şeylerin ardına gizlemeden açık açık sizinle paylaşmaları.

“Bolbadim Günlükleri” serisi nasıl doğdu? Fantastik ve polisiye tarzında çocuklar için bir seri yazma fikri önce mi oluştu?

Yazar olarak benim de eğlenme zamanım gelmişti. “Üç, İkiii, Birr, Ateş!”i yazdıktan sonra zaten hafiften kanıma da girmişti çocuklara yazmak. Çocukken okuduğum, keyif aldığım türden bir dizi yazayım istedim. Önce Fırat ve Süreyya belirdi gözümün önünde, sonra onları bir yatılı okula yerleştirdim. Otuslar ve Nhandular, yani ezeli iyi-kötü savaşı da hemen ardından geldi aklıma. Bir de baktım ki, haldır haldır yazıyorum.

Kitabın karakterlerini ve onları oluşturma sürecinizi anlatır mısınız? Kitap için nelerden ilham aldınız?

İlk cildi koştur koştur yazdım dedim ya… Fırat ve Süreyya’nın karakteri, zıtlıkları ve dostlukları çok belirgindi kafamda. Diğer karakterler yazdıkça gösterdi kendini. Ama ikinci cilt “Batık Şehrin İşareti”ne dostum Selma sebep oldu diyebilirim. Kendi memleketi Hatay’da geçen bir kitap olsun istedi, üşenmedi bana bir dolu fotoğraf ve bilgi derleyip verdi. Selma’nın gönderdiği malzemeye bakarken, Hatay’ın Atlantis efsanesinde adı geçen bir yer olduğunu hatırladım ve gerisi kendiliğinden geldi. Üçüncü cilt “Kıyamet Kapısı”nı ise Esra’ya borçluyum bir yanıyla. Babaannesinden duyduğu bir masalı anlatıyordu bana, o masal beni Mardin’e götürdü. Mardin gibi bir şehirle, kahramanlarıma zamanda yolculuk yaptırma isteğim birleşince, ortaya “Kıyamet Kapısı” çıktı. Çok da sevindim buna, çünkü ikinci ciltte ölen, çok sevdiğim bir kahramanımla, bu sayede üçüncü ciltte biraz daha zaman geçirmiş oldum.

“Bolbadim Günlükleri”nde kitabın ana karakterleri Fırat ve Süreyya’nın komik diyalogları, yatılı okul ortamı, ikilinin girdiği maceralar kitabın sürükleyiciliğini ve okuma keyfini arttırıyor. Diğer yandan esrarengiz cinayetleri ve gizemli olayları iyilerle-kötülerin savaşı bağlamında ele alıyorsunuz. Öyküde ürpertici öğeler de yer alıyor.  Çocukların fantastik edebiyat ve polisiye edebiyatla ilişkisini ve bu öğelere bakışını nasıl değerlendiriyorsunuz? Yazar olarak kitabı belli bir yaş grubuna özel hale getirmek için ayrı bir çalışma yaptınız mı?

“Bolbadim Günlükleri”nin fantastik ve polisiye öğeleri kadar, hatta belki bunlardan çok, macera dozunun çocukları çektiğini düşünüyorum. Elbette polisiye öğeler bir merak uyandırıyor, çocuğun kitabın sayfalarını çevirerek çözüme yaklaşmasına yardımcı oluyor. Fantastik öğeler de sıradışı ve beklenmedik olmaları nedeniyle ilgi çekici geliyor çocuklara. Maceradan hoşlanmayan az çocuk vardır bence, özellikle çocukların kurduğu oyunlara bakarsanız görürsünüz bunu. Hep, ya bir ejderhadan kaçarlar ya denize açılır bir hazinenin peşine düşerler… İşte ben de, çocukken yaşamak ve okumak isteyeceğim türde bir dizi yazdım. Çocuklar da bundan keyif alıyorlar, ne mutlu bana.

Diziyi belli bir yaş grubuna özel hale getirme meselesine gelince… Ben oturdum ve Fırat’la Süreyya’nın bana fısıldadıkları macerayı yazdım. Dizinin hangi yaş grubuna hitap edeceğini editörüm takdir etti. Tabii, editörümle bu üç kitabın üzerinden geçerken yaş grubuna yabancı ya da zor gelebilecek deyişlerin de üzerinden geçtik, ya da zaman zaman onlara katkısı olacağını düşündüğümüz kelime ve deyişler ekledik.

Dizinin 3. kitabı ne zaman yayınlanacak ve okurları neler bekliyor?

Üçüncü kitap Eylül ortasında okuyucularla buluşacak. Süreyya ile Fırat’ın zamanda ve duyguda yolculuk yapacakları, birçok sırrın çözüleceği ama yeni soru işaretlerinin belireceği bir kitap olacak. Daha fazla ipucu vermeyeyim de, okumanın tadı kaçmasın.

Sizin bu alandaki (fantastik, gizem, macera, polisiye) çocuklara yönelik eserlerde sevdiğiniz yazarlar var mı?

Jules Verne baştacım elbette, ne de olsa onun sayesinde yazar oldum. Verne dışında Enid Blyton, Roald Dahl, az önce bahsettiğim Piedomenico Baccalario da çok sevdiğim ve zaman zaman dönüp tekrar okuduğum yazarlar. Kiminde fantastik, kiminde gizem ama hepsinde macera bulduğumu söyleyebilirim.

Radikal Kitap ekinde çocuk kitapları üzerine yazmaya ne zaman ve nasıl başladınız? Buradaki köşenizi hazırlamadan önce de çocuk kitapları okuyor muydunuz, köşeyi hazırlamak için özel bir ön çalışma yaptınız mı? Çocuk kitapları yazıları yazmak yazarlığınıza ve kişisel olarak size neler katıyor?

Çocuk edebiyatıyla hayatımın her döneminde ilişkim oldu. Radikal Kitap ailesiyle tanıştığımda da, bu ilgimi koydum masaya. Onların da bu alanda kalem oynatan yazarı yoktu ve güzel bir işbirliği doğdu. Hafızam beni yanıltmıyorsa yedi yıl kadar önceydi. Ön çalışma olarak; yıllar boyunca okuduğum çocuk kitaplarının bende bıraktığı keyif diyebilirim.

Yazmaya başlayınca zaten günceli takip etmeye çalışarak yol aldım. Bu yazıların en büyük katkısı değişik yaş gruplarından okuyucularla, hatta zaman zaman kütüphaneciler ve yazarlarla iletişim kurmak oldu. Aynı zevkleri paylaşmak, aynı kitaplardan heyecan duymak epey birleştirici ve azımsanamayacak bir şey bence. Yazarlığıma katkısı bence şimdi çocuklar için yazdıklarımda görünüyordur, ama onu da ben değil, okur takdir etsin isterim.

Anne babalar çocuklarına kitap önerirken ya da alırken sizce neleri göz önüne almalı? Kitabın ayrıntılı tanıtım yazısı okumak, kitabı önce okumak, çocuğunun zevkleri gibi… Anne babalar çocuklarının zevklerine uygun kitapların nerelerden ve nasıl takip edebilir?

Tanıtım yazıları önemli elbet, ama bu işi yapan biri olarak, o yazıların yazarının zevkini yansıttığını unutmamak gerektiğini söylemeliyim. Tanıtım yazarının zevkini sınadıysanız ve zevkleriniz uyuşuyorsa ne ala. Çocuğun sevdiği türde hikâyeleri dikkatli bir ebeveynin gözden kaçırması mümkün değil diye düşünüyorum, en azından ben kendi kızım söz konusu olduğunda sevdiği yazarlardan ya da çizerlerden hareketle yapıyorum kitap alışverişimizi. Bazen de onu sokuyorum kitapçıya ve bırakıyorum kendi seçsin. Okumayı söktüğü zaman da sanırım olabildiğince kendi haline bırakırım, kendi seçsin isterim kitaplarını. En önemli kriteri de, keyif alacağı kitapları seçmek olsun isterim.

Sizin kızınız kaç yaşında ve birlikte okumaktan zevk aldığınız kitaplar hangileri? Sizce bir yazarın kendi çocuğunun onun kitabını okuması nasıl bir duygu?

Kızım beş yaşına doğru koşturuyor. Julia Donaldson’ın bütün kitaplarını ezbere biliyoruz diyebilirim. Bir de Arslan Sayman’ın resimli kitaplarını, özellikle de “Balaban ile Şakrak” ve “Limon Ağacının Şarkısı”nı. Benim kitaplarımı henüz okuması, takip etmesi mümkün değil, ama sanırım okuyup severse dünyanın en şanslı insanı sayarım kendimi. Ne de olsa kendisi en önemli okur benim gözümde.

Yazarlık serüveninize ve çocuklara yönelik projelerinize ilişkin eklemek istedikleriniz nelerdir?

Çocuklar için bu defa, Kutlu ve Umay adındaki ikiz kardeşlerin hikayesini yazıyorum; işin içine süper güçlerin karıştığı bir roman diyeyim, gerisi şimdilik bende kalsın, olur mu?

Aslı Tohumcu’nun çocuk kitaplarını incelemek için tıklayınız.

Yorumları Göster

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir