Yunanlılar, İnönü ve Sakarya’da verdiğimiz büyük savaşlar sonucu savunmaya geçtiler. Savaşı durdurup barışı sağlamak için tek çare bizim saldırıya geçmemizdi. Düşman yurdumuzdan zorla atılıp, geldiği gibi gidecekti. Kimse bilmese de Mustafa Kemal saldırı planını Haziran ortalarında yapmıştı ama saldırı emri 6 Ağustos 1922 yılında gizli bir şekilde ordulara verildi. Bunun üzerine hemen hazırlıklara başlandı. Toplar onarıldı, Anadolu topraklarına gizlice silah sokuldu, güneydeki Türk birlikleri batıya kaydırıldı, yeni silahlar satın alındı ve orduya taarruz eğitimi yaptırıldı. Artık birliklerimiz savaşa hazırdı. 26 Ağustos 1922’de Mustafa Kemal taarruzu başlattı. Ve Batı Cephesi’ndeki tüm subayların ve erlerin okuması için tarihe geçen o bildiriyi yayınladı.
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları; Afyon-Karahisar-Dumlupınar büyük meydan muharebesinde, zalim ve mağrur bir ordunun temel varlığını inanılmayacak kadar az bir zamanda yok ettiniz. Büyük ve seçkin ulusumuzun fedakârlıklarına layık olduğunuzu kanıtladınız. Sahibimiz olan büyük Türk ulusu geleceğine güvenmekte haklıdır. Savaş alanlarındaki başarı ve fedakârlıklarınızı yakından görüp izliyorum. Ulusumuzun size olan övgülerinin iletilmesine aracılık etme görevinin arkasını bırakmayacak, sürekli olarak yerine getireceğim. Ödüllendirme için Başkumandanlığa öneride bulunulmasını, Cephe kumandanlığına buyurdum. Bütün arkadaşlarımın, Anadolu’da daha başka meydan muharebeleri de verileceğini göz önünde bulundurarak ilerlemesini ve herkesin akıl gücünü ve yurtseverliğinin kaynaklarını kullanarak, yarışmayı bütün gücüyle sürdürmesini talep ederim. Ordular, İlk Hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!”
Bir saat içinde tüm düşman mevzileri ele geçirildi. 30 Ağustos’ta düşman çembere alındı. Yunanlılar hezimete uğratıldı. 30 Ağustos’taki bu zaferimizle hem Mustafa Kemal’in hem de Türk ordusunun adı tarihe altın harflerle yazıldı. Bu savaşta Mustafa Kemal ve ordusu 200 yıldır taarruz savaşı kazanamayan Türk milletini eski günlerine döndürmüştü.
Bir millet yeniden uyanıyordu! …