Kendisini “Fit Yiyecekler” alanında geliştirmeyi tercih eden Amram, 2008 yılında ilk kitabı ‘Clarita’s Way: Sağlık ve Lezzet Dolu Bir Yaşam’ı yazdı. Ardından, ‘Gökkuşağından Lezzetler’ kitabı yayımlanan Amram’ın son çalışması ise, ‘Sağlıklı Yemekler Mutlu Çocuklar.’
Amram bu kitabında, yeterli ve dengeli beslenmenin formüllerini yazarak, çocukların fiziki, ruhsal ve sosyal yönden gelişimine katkı sağlayacak tarifler ile anne babalara ilham vermeyi hedeflemiş.
Merhaba Clara Hanım, öncelikle sizi tanımak isteriz. Bize kendinizden bahseder misiniz?
1968’de Lima, Peru’da doğdum, fakat Venezüella’nın Karakas şehrinde büyüdüm. Büyük, sıcak, sevgi dolu ve farklı kültürlerden gelen fertlere sahip bir ailenin dört çocuğundan en büyüğüyüm. Lisenin ardından yemek pişirmeye olan tutkumu geliştirmek için İsviçre’de yabancı dil ve Haute Cuisine eğitimi aldım. Ardından Venezüella’ya dönüp Karakas’taki Universidad Santa Maria’dan hukuk derecesi aldım. Daha sonra bir Türkiye seyehatimde eşim Leon Amram ile tanıştım. Kısa sürede evlenip babamın ve büyük dedelerimin de doğmuş oldukları İstanbul’a taşındım ve 20 yılı aşkın süredir ailemle Türkiye’de yaşıyorum. En büyük hobim sağlıklı ve fit yemekler yaratmak ve pişirmek. Ayrıca yazmak da en büyük tutkum. Bunun dışında; Spor ve egzersiz hayatımın vazgeçilmezi. Yoga yapıyorum, doğada bol bol yürüyorum, yüzüyorum. Temalı partiler düzenlemekten büyük keyif alıyorum. Öte yandan Hukuk eğitimi aldığım için de suça neden olan sebepler konusunda araştırmalar yapıyorum ve bu yönde projeler de yürütüyorum. Yemek pişirmek haricinde en büyük tutkularımdan biri de müziktir. Caz ve klasik müziği çok severim. Bir de kökenim Güney Amerika olduğu için Salsa, Merenge türü müzikleri de coşku ile dinlerim.
Yaşam felsefeniz nedir?
Yaşam felsefem “Clarita’s Way”. Clarita’s Way, bütün insanları daha sağlıklı olmaya; ama yine de nefis şeyler yemeye davet ediyor. “Herkesi” diyorum, çünkü yaşınız kaç olursa olsun en iyi şekilde hissedip en güzel şekilde görünmeye, sağlıklı, fit ve enerjik olmaya ihtiyacınız vardır. Bu nedenle, sağlıklı beslenme, dengeli yaşam tarzının en belirgin olgularından birisidir. Ağzımıza koyduğumuz her lokma yiyecek vücudumuzun, kaslarımızın ve kemiklerimizin bir parçası olur. Bu tıpkı evlerimizi temiz tutmaya çalışırken gösterdiğimiz emekle benzeşir. Aynı çabayı, vücutlarımız, yani ruhlarımızın evi için de sarf etmeliyiz.
Yüzyıllar önce Romalılar şöyle demiş: “In corpus santi, mente santa!” (Sağlıklı vücut, sağlıklı düşünce!) Her geçen gün nasıl yemek yememiz ile ilgili yeni bir diyet veya yaklaşım ortaya atılıyor. Çok fazla bilgi, aklımızı karıştırıyor ve her gün yeni ‘çöp’ yiyecekler piyasaya sürülüp, büyük reklamlarla tanıtılıyor. Rengârenk, göz alıcı ambalajlarıyla dikkatimizi çekmeye çalışıyorlar. Asıl soru şu: “Bunlar gerçek besinler mi?” Rengini gerçek renkli besinlerden alan yiyecekler yerine, çocuklarımızın beynini bu rengârenk AMA yapay gıdalarla yıkıyorlar. Yine de tabiat çok bilge bir annedir ve keyfini sürmemiz için ihtiyacımız olan bütün besinleri barındıran geniş ve rengârenk bir kiler yaratmıştır. Taze meyveler,sebzeler, tahıllar, kuruyemişler, tohumlar, baharatlar, bitkiler… Doğadaki her rengin farklı bir faydalı amacı vardır. Doğanın bu hediyeleri ile lezzetli yemekler hazırlamak, hem basit, hem de eğlencelidir!
Biz insanlar, sadece sağduyumuz ve zekâmız ile değil, içgüdü ve sezgilerimizle de hayatta kalmaya yönlendirilebiliyoruz. Kısacası doğamızla uyumlu yaşıyoruz ve o zaman sezilerimizle biliyoruz ki, doğanın bize hediye ettiği tüm güzellikler, bize izlememiz gereken en doğru yolu sunuyorlar. Doğru olan, doğal olandır!
İyi yönde değişmek için hiçbir zaman çok geç değil. (Beslenme alışkanlıklarımız da buna dâhil)
Umarım hayatınız boyunca FİT ve aktif bir insan olmanızı sağlayacak bir felsefe benimsersiniz. Fit kalmak -sadece fiziksel anlamda değil, aynı zamanda zihinsel ve ruhsal anlamda- daha mutlu ve enerjik olmanızı sağlar. Biz mutlu olursak, çevremizdekilerin hayatlarına da mutluluk katarız, onlar kendi çevrelerindekilere mutluluk katarlar ve bu böylece sürer gider.
Clarita’s Way, yemek pişirmenin yenilikçi, basit, doğal, yaratıcı, spontane ve enerjik halidir. Sadece taze, sağlıklı ürünler; bol miktarda hayal gücü ve “pratiklik” ile lezzetli ve görsel olarak güzel “çifte faydalı” yemekler hazırlar.
PRACTİCLARİTY: Hazırlaması, sindirimi kolay, yok etmesi kolay ve çok önemli olarak cüzdanınız için kolay demektir.
PRATİCLARİTY ayrıca, benim her zaman denediğim pozitif olmak, yaratıcı ve esnek şekillerde çalışabilmek, bir şeyler hazırlamak, sadece bir defaya mahsus kullanılacakmış gibi görünen şeyleri mümkün olduğunca yeniden kullanmaktır.
ÇİFTE FAYDA: İki defa faydasını göreceğiniz manasına gelir; damak zevkiniz için tadını çıkarırken ve sonrasında probiyotik olarak vücudunuzda bıraktığı etki bakımından. Kendinizi yorgun ve suçlu hissetmenize neden olan boş kalorileri vücudunuza almak yerine, tam aksine vücudunuza enerji ve canlılık veren ve iyi hissedip güzel görünmenizi sağlayan gıdaları almaktır. Ayrıca iyi hissedip, iyi göründüğünüzde diğerlerinin de böyle olmasını istersiniz ve o diğerleri de başkalarını ve böylece pozitiflik üçgenini başlatmış olursunuz…
Sağlıklı yaşam, sağlıklı beslenme ve spor konularına çok önem verdiğinizi biliyoruz. Peki, doğal yaşamla olan ilişkiniz nasıl başladı?
Yemek pişirmek, spor ve sağlıklı yaşama olan tutkum gençlik yıllarında başladı. Mesleği bankacılık olmasına rağmen sanatçı ruhlu bir adam olan babam, bana mutfakta ve sanatsal tüm konularda ilham kaynağı olurken, annemin özellikle de orkide yetiştirmeye olan bahçe sevgisi, ailemin kalbinin attığı yaşam alanı olan bahçeye yöneltti. Karakas’ın zengin kültürü ve etnik çeşitliliği ailemin evine ve mutfağına yansıdı. Yaşadığım yerin hem plaja, hem de dağlara olan yakınlığı, spor, yüzme ve dağcılık gibi birçok fırsat yaratıyordu. Bu sayede doğal hayatla ilişkim başlamış oldu.
İlk kitabınız ‘Clarita’s Way: Sağlık ve Lezzet Dolu Bir Yaşam’ı yazmaya nasıl karar verdiniz? Kitapta nelerden bahsediliyor?
Yemek pişirme benim lise çağlarımda ortaya çıkan bir tutku. Evimizin kalabalığı içinde yaşanan güzel yemek davetleri, bunun için büyüklerimizin bu yöndeki çabaları ve onların yanında öğrendiklerim sevgimi perçinledi.
Yemek, insanoğlunun en önemli ihtiyaçlarının başında geliyor; ancak dengeli bir şekilde beslenirsek bu çabayı daha sağlıklı ve mutlu hale getirme isteği hep içimde olan bir tutku. Bugün bile nasıl sağlıklı beslenir, yemeği nasıl bir mutluluk haline getiririz çabası içinde hareket ediyorum. Bu yönde İsviçre’de aldığım eğitimin büyük bir payı var. Aynı zamanda farklı kültürlerden fertlere sahip bir ailem olması ve bu kültürlerin farklı yemek sevgileri olmaları da bana büyük bir zenginlik katkı bu yönde. Yemek yapmak konusunda kendimi farklı bir yönde geliştirmeye çalıştım o da “Fit Yiyecekler”. İşte 2006 yılında kamuoyuna tanıttığım Claritas Way felsefesi de buradan ortaya çıktı. Arkadaşlarımın ve ailemin heyecan dolu yorumları ve bitmek bilmeyen ısrarları, beni sağlıklı ve formda bir hayat için yaratmış olduğum yemeklerin tariflerini tüm insanlarla paylaşma konusunda cesaretlendirdi ve bugün bu yolda hayatını sürdüren insanları görüyor olmam da bana büyük bir güç veriyor. İlk Kitabım ‘Clarita’s Way: Sağlık ve Lezzet Dolu Bir Yaşam’dan sonra ‘Gökkuşağından Lezzetler’ adında ikinci kitabımı yazdım.
Çocuk yetiştirmenin her ebeveyn için hayatının en müthiş deneyimi olduğunu düşünüyorum; ancak içinde bulunduğumuz yüzyılda çocuk büyütmenin gittikçe zorlaştığını da hepimiz fark ediyoruz. Rengârenk, göz alıcı ambalajlarıyla çocuklarımızın dikkatini çekmeye çalışan endüstriyel ve yapay yiyecekler çocukların beslenme alışkanlığı haline dönmüş durumda. Obezite günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli sağlık sorunları arasında ilk sıralarda yer alıyor. Oysa çocuklar bizim geleceğimiz. Ama geleceğimiz tehdit altında. Bütün bu gözlemlerim ve araştırmalarım sonucu çocukların beslenmelerini konu alan bir kitap yazma fikri oluştu. ‘Sağlıklı Yemekler Mutlu Çocuklar’ kitabı, günümüzde yaşananlara karşı durma ve savaş açma amacını taşıyor.
Kitapta yeterli ve dengeli beslenmenin formüllerini yazarak çocukların fiziki, ruhsal ve sosyal yönden gelişimine katkı sağlayacak birçok tarif ile anne babalara ilham vermeyi hedefliyorum.
Çocuklarımızın mutlu bir hayat sürdürebilmeleri için onlara esin, eğitim ve cesaret vererek onlara şu nitelikleri sunmalıyız: Sağlıklı bir beslenme programı, düzenli egzersiz, olumlu düşünme, üretken bir yaşam tarzı.
‘Sağlıklı Yemekler Mutlu Çocuklar’ kitabımda hayatımızın en önemli varlıkları olan çocuklarımıza doğru beslenme alışkanlığı kazandırarak, yaşam boyu sağlıklı ve mutlu bir hayat sürmelerine rehberlik etmeyi amaçlıyorum. Bu kitabın amacı, çocuklarına doğa sevgisini, sağlıklı beslenmeyi ve zinde bir yaşamı öğretmeleri için, anne ve babalara yol gösterici ve esin kaynağı olmaktır. Özellikle çocuklar ve gençler için yaratılmış ve onların göz zevkine hitap edecek şekilde süslenmiş özel yemek tarifleriyle bu kitap, tüm çocuklara hayatın en önemli ödüllerini sunacaktır: Sağlık ve mutluluk.
Sizce sağlıklı bir çocuk beslenmesi nasıl olmalıdır?
“Doğru Olan Doğal Olandır.” Bunu hiç unutmayalım. Abur, cubur, işlenmiş endüstriyel boş yiyeceklerden uzak durmalıyız. İşlenmiş ve konserve yiyecekleri, rafine edilmiş beyaz şekeri, yüksek miktarda fruktoz içeren mısır şurubunu, rafine tahıl ve unları, hidrojene yağlar ve transyağları sofralarımızdan uzak tutmalıyız. Rafine olması gereken, çocuklarımızın davranışları, giyimleri, tavırları, sanat ve müzik zevkleri ve iletişim şekilleridir, ama iş yiyecek seçimine gelince, o zaman tercihlerimiz rafine olmayandan yana olmalıdır. Doğal besinlerle harikalar yaratabiliriz. Yemeklerde gökkuşağının tüm renklerini kullanmalıyız. Doğanın harikalarını kullanarak, kendi harikalarımızı yaratmalıyız. Besleyici yemekleri dekoratif ve eğlenceli sunumlarla, alternatiflerle onlara ikram etmeliyiz.
İki çocuk annesisiniz. Onların beslenmesinde öncelikli olarak nelere dikkat ediyorsunuz?
Günümüzün modern, teknolojik ve hızlı hayat tarzı çocuklarımızın sağlıklı beslenmelerine pek fazla olanak tanımıyor. 21. yüzyılın yaşam şekli adeta bol abur cubur, az hareket üzerine kurulmuş gibi. Ve beslenme sadece karın doyurmak olarak algılanıyor. Oysa sağlıklı beslenme fiziki, ruhsal ve zihinsel ihtiyaçların karşılanmasıdır. Dolayısıyla günümüz şartlarında sağlıklı beslenmeye yeteri kadar önem verilmiyor. Benim 18 yaşında bir kızım ve 17 yaşında bir oğlum var. Kitabımda bahsettiğim tarifleri ve önerileri onlar büyürken de uyguladım ve her ikisi için de yemek yedirirken hiç uğraşmadım. İkisi de gerçekten çok sağlıklı besleniyorlar. Bazı anneleri görüyorum. Yemeğini yersen seni şuraya götüreceğim, sana bunu alacağım diye vaatte bulunuyorlar. Bunu hiçbir zaman yapmadım. Çocuklarıma sağlıklı yemek yemenin gerçek bir ödül olduğunu öğretmeye çalıştım. Bunun yanı sıra eşimle birlikte yaşam şeklimiz ve beslenme alışkanlığımızla çocuklarımıza örnek olmaya gayret gösterdik. Öncelikle dengeli beslenmeleri için çalıştım. Gazlı içecekler yerine, bol su ve taptaze meyve suyu alışkanlığı edinmelerine dikkat ettim ve onlarla egzersiz yaptım. Çocukların, gelişmekte olan bedenleri ve beyinleri, düzenli besin alınmasına ihtiyaç duymaktadır. Bu yüzden de doğanın kilerinde bulunan taze meyve, sebze, tam tahıllı, proteinler, bol vitaminler, mineraller, antioksidanlar ve lifler ile en güzel yiyecekleri aileme ve okuyucularıma sunmak için çabalıyorum.
Yoga konusunda da fikirlerinizi almak isteriz. Çocukların yogaya özendirilmesi hakkındaki fikirleriniz nelerdir?
Sağlıklı beslenmenin dışında, kendimizi sağlıklı, iyi ve mutlu hissetmenin bir yolu da yoga. Bilmenizi isterim ki bir insanın kendini sağlıklı ve mutlu hissetmesi için gerekli olan ilk ve en önemli faktör, bütünlük hissidir. Yani zihin-ruh-beden arasındaki mutlak harmoni ve uyum. Yoganın felsefi yönü de (ruh, beden ve beyin üçlüsünü oluşturduğu için) kendimizi dengelemede çok iyi geliyor. İnsan, mutlak bir bütünlük içerisinde olduğunda, mutluluk ve sağlık kendiliğinden bir şekilde gelip insanı buluyor. Çocuk yogasının, çocuklarda disiplin, kendine güven ve sorumluluk duygularını geliştirdiğini, hayal gücünü, doğru nefes almalarını, esnekliğini ve enerji dolu hallerini sürekli devam ettirmelerine imkân tanıdığına inanıyorum.
Kitabınızda yer verdiğiniz bir tarifi bizlerle paylaşır mısınız?
Baklagiller, protein ve lif yönünden son derece zengindir. Tahıllar ise, lif, vitamin, mineral ve yüksek kaliteli enerji kaynaklarıdır. Bunları birlikte pişirdiğinizde, çocuk ve ergenlerin büyüme ve gelişmesi için yaşamsal önem taşıyan proteinleri oluşturan Temel Aminoasitlerin son derece kuvvetli bir karışımını yaratmış olursunuz. Bu dört leziz kombinasyonun her biri, güzel bir parça kırmızı et ya da tavuğa denktir. Özellikle doku tamiratı ve büyümenin hızlanması için çocukların hayvansal protein almaları şarttır. Ancak, haftada bir ya da iki kez, ana öğünlerden birinde, çocuklar kırmızı et ya da tavuk yerine bu kombinasyonlardan birini yiyerek de önemli miktarda protein alabilir.
Malzemeler:
• 2 çorba kaşığı doğranmış taze soğan,
• 1 çorba kaşığı doğranmış maydanoz,
• ½ çorba kaşığı küçük kesilmiş, kırmızı ve sarı karışık biber,
• ½ çorba kaşığı zeytinyağ,
• 1 su bardağı pişmiş mercimek,
• 1 su bardağı pişmiş esmer pirinç pilavı (sıcak olsun)
Hazırlanışı:
• İlk dört malzemeyi kızgın bir tavada 2 dakika soteleyin.
• Mercimekleri ekleyin, iyice karıştırıp ateşten alın.
• Koni şeklinde bir fincan yada baradağın yarısını sıcak esmer pirinç pilavıyla, kalanınıda mercimekle doldurun.
• Kabın şeklini alması için itice bastırın.
• 2-3 dakika bekleyin.
• Servis tabağına ters çevirin.
Afiyet Olsun…
Yorumları Göster (1)
Felicitaciones desde Venezuela. Que sigan los éxitos. Muy interesante todo el contenido. Me gustaría muchísimo entrar en contacto con Clarita. Espero una respuesta. Gracias por su atención. Hasta pronto!