A | B | C | Ç | D | E | F | G | H | I | İ | K | L | M | N | O | Ö | P | R | S | Ş | T | U | Ü | V | Y | Z |
Aba altından değnek göstermek deyimi ve anlamı
Üstü kapalı sözlerle korkutmak.
Aba altında er yatar deyimi ve anlamı
Giysi kişiliği belirlemez, kaba saba giysisinin içinde de yiğit kişi bulunur.
Abacı, kebeci; (ya) sen neci? Deyimi ve anlamı
İlgililerin bu iş üzerinden konuşmaları, uğraşmaları doğaldır. Sen neci oluyorsun?
Abayı sermek deyimi ve anlamı
Bir yere teklifsizce yerleşmek.
Abayı yakmak deyimi ve anlamı
Çılgınca sevmek, gönül vermek, tutulmak.
Abayı yaktı Fatmacığın bezine deyimi ve anlamı
Giyimine, gösterişine gönlünü kaptırdı.
Abanoz gibi deyimi ve anlamı
Çok kara, kapkara. Çok sert.
Abanoz kesilmek deyimi ve anlamı
Sertleşip dayanıklılaşmak. Kirden rengini yitirip kapkara gözükmek.
Abbas yolcu deyimi ve anlamı
Yola çıkacak, gidecek.
Abdal dili dökmek deyimi ve anlamı
Bir kimseden, yardakçı diliyle bir şey istemek, yada da bu dille birisine yaranmaya çalışmak.
Abes Kaçmak deyimi ve anlamı
Uygun düşmemek, yersiz düşmek.
Abesle uğraşmak deyimi ve anlamı
İpe sapa gelmez şeylerle zaman harcamak.
Abuk sabuk konuşmak deyimi ve anlamı
Sağduyuya uymayan, düşünmeksiğzin, saçma sapan sözler söylemek.
Abur cubur deyimi ve anlamı
Besin değeri, tadı vb.düşünülmeksizin, zamanlı zamansız ve rasgele yenilen şeyler.
Acayibine gitmek deyimi ve anlamı
Olağana aykırı bulunduğu için yadırgamak.
Acele etmek deyimi ve anlamı
Çabuk davranmak, ivedilenmek, ivmek.
Aceleye gelmek deyimi ve anlamı
Çabuk yapıldığı için gereken özen gösterilmemiş olmak.
Aceleye getirmek deyimi ve anlamı
Zaman yetersizliğinden yararlanarak birini aldatmak.
Acemi çaylak deyimi ve anlamı
Hiçbir deneyi olmayan, deneysiz, beceriksiz, toy.
Acemlik çekmek deyimi ve anlamı
Henüz alışamadığı, beceri kazanamadığı bir işte bocalamak.
Acemilik etmek deyimi ve anlamı
Deneyimsiz olmadığı halde dalgıya düşüp acemice davranmak.
Acem kılıcı gibi iki tarafı (taraflı) kesmek deyimi ve anlamı
Hem birinden yana hem de ona karşı olabilmek; aralarında sorun bulunan iki yanı da idare etmek; iki yanlı davranmak.
Acı çekmek deyimi ve anlamı
Uzun süre acı, üzüntü içinde bulunmak.
Acından ölmek deyimi ve anlamı
Çok acıkmış olmak.
Acısı çıkmak deyimi ve anlamı
Olumsuz sonucu bir süre sonra görülmek.
Acısı içine çökmek deyimi ve anlamı
Bir şey için çok derin bir üzüntü duymak, bir şeyin acısını çok içinde duyumsamak.
Acısını almak deyimi ve anlamı
Üzüntüsünü azaltmak.
Acısını çekmek deyimi ve anlamı
Yapılan yanlış işin doğurduğu sıkıntı ve üzüntü içinde bulunmak.
Acısını çıkarmak deyimi ve anlamı
- Gördüğü maddi ya da manevi zararı karşılayacak bir iş yapmak.
- Öç almak.
Acı soğuk deyimi ve anlamı
Çok üşütücü, eli, yüzü incitici, keskin soğuk.
Aç acına deyimi ve anlamı
Aç olarak, hiçbir şey yemeden.
Aç doyurmak deyimi ve anlamı
Yoksulları, açları beslemek, onlara yardım etmek.
Açgözlü taya çocuğu deyimi ve anlamı
Bir türlü doymak bilmeyen kimse.
Açığa almak deyimi ve anlamı
Görevinden almak.
Açığa çıkarılmak deyimi ve anlamı
Görevden almak. Gizli kalmış bir noksanlığı bulup ortaya koymak.
Açığa vurmak deyimi ve anlamı
Saklı, gizli tuttuğu bir konuyu herkese duyurmak.
Açığı çıkmak deyimi ve anlamı
Kendisine teslim edilmiş olan para ya da eşyanın, sayım sonunda, eksik olduğu görülmek.
Açığını yakalamak deyimi ve anlamı
Bir zayıf noktasını ele geçirmek.
Açık alınla deyimi ve anlamı
Alnı açık olarak.
Açık açık deyimi ve anlamı
Hiçbir şeyi saklamadan, açıkça.
Açık bono vermek deyimi ve anlamı
Bir kimseye istediği gibi davranma yetkisi tanımak.
Açık fikirli deyimi ve anlamı
Yenilikleri ve olayları çabuk kavrayıp değerlendirebilen.
Açık gözlü deyimi ve anlamı
Gözü açık.
Açık kalpli deyimi ve anlamı
Açık yürekli.
Açık kapı bırakmak deyimi ve anlamı
Görüşme konusu olan sorun üzerine son sözü söylemeyip biraz daha elverişli davranışta bulunmaya olanak tanımak.
Açık kart vermek deyimi ve anlamı
İşleri kendi adına yürütmesi için birine tam yetki vermek.
Açıklar livası deyimi ve anlamı
İşinden ayrılmış, ya da atılmış kişi.
Açık oturum deyimi ve anlamı
Bir konunun herkesçe izlenebilecek biçimde birkaç kişi arasında tartışıldığı toplantı.
Açık saçık deyimi ve anlamı
Herkesin ayıplayacağı ölçüde açık.
Açık seçik deyimi ve anlamı
Çok açık ve belirli olarak.
Açıkta kalmak deyimi ve anlamı
- Kendisi için görev yapacak yerde kalmamak.
- Barındığı yer elinden gitmek.
Açıktan kazanmak deyimi ve anlamı
Anapara ve emek koymadan bir şeyden kazanç elde etmek.
Açıktan Açığa deyimi ve anlamı
Çok açık olarak, hiç kimseden gizlemeden.
Açıktan vermek deyimi ve anlamı
Bir emek ya da mal karşılığı olmaksızın birine para ödemek.
Açık sözlü deyimi ve anlamı
Gerçeği söylemekten çekinmeyen, her şeyi açık açık söyleyen.
Açık vermek deyimi ve anlamı
Gelir gideri karşılamamak. Gizlenmek istediği bir şeyi farkında olmadan belli etmek.
Açık yürekli deyimi ve anlamı
Düşündüğünü hiçbir art niyet gütmeden, açıkça ve içtenlikle söyleyen, içi dışı bir, içten, içi temiz.
Açılıp saçılmak deyimi ve anlamı
Uygun giyinmekle birlikte farkında değilmişçesine açılmak.
Açıl susam açıl deyimi ve anlamı
Bin bir gece masallarının baş kişisi Ali Baba’nın, Kırk Haramiler’in gömülerini saklandıkları mağaraya girmek için söyelediği bir büyülü söz olan bu deyim, bir çıkmaz, bir güçlük karşısında alay yollu kullanılır.
Aç karnına deyimi ve anlamı
Hiçbir şey yemeden, mide henüz boşken, aç açına, aç olarak.
Aç kurt gibi deyimi ve anlamı
Çok büyük bir iştahla, aşırı bir istekle.
Açlıktan göbeğine taş bağlamak deyimi ve anlamı
Aç ve çaresiz bir durumda olmak.
Açlıktan gözleri kararmak deyimi ve anlamı
Pek çok acıkmış olmak.
Açlıktan imanı gevremek deyimi ve anlamı
Uzun süre bir şey yemediği için çok acıkmış olmak.
Açlıktan köpük kusmak deyimi ve anlamı
Açlıktan ölecek duruma gelmek.
Açlıktan nefesi kokmak deyimi ve anlamı
Hiçbir varlığı olmamak, yoksulluk içinde olmak.
Açlıktan ölmek deyimi ve anlamı
Dayanılmayacak denli acıkmış olmak.
Açlıktan ölmeyecek kadar deyimi ve anlamı
Pek az bir şey, gereğinden az.
Açmaza düşmek deyimi ve anlamı
İçinden çıkılması zor bir durumla karşılaşmak.
Açmaza getirmek deyimi ve anlamı
Bir kimseyi içinden çıkamayacağı bir duruma sokmak.
Açmaz vermek deyimi ve anlamı
Karşısındaki oyuncunun nükteli söz söylemesine olanak veren bir söz söylemek.
Aç susuz kalmak deyimi ve anlamı
Çok yoksul bir duruma düşmek.
Açtı ağzını yumdu gözünü deyimi ve anlamı
Çok öfkelenerek ağzına geleni söyledi anlamında kullanılır.
Ad almak deyimi ve anlamı
İyi olarak tanınmak, ün almak, ün kazanmak.
Adam almamak deyimi ve anlamı
Çok kalabalık olmak.
Adam azmanı deyimi ve anlamı
Doğal ölçülerin çok üstünde gelişmiş, çok iri, iriyarı kimse.
Adam başına deyimi ve anlamı
Ayrı ayrı her bir kişiye.
Adama dönmek değimi ve anlamı
Kötü iken, iyi, beğenilir bir duruma gelmek.
Adamdan saymak deyimi ve anlamı
Bir kimseye, değeri olmadığı halde değer vermek
Adam etmek deyimi ve anlamı
Yetiştirip, eğitip topluma yararlı bir duruma getirmek.
Adam evladı deyimi ve anlamı
İyi bir ailenin iyi yetiştirilmiş, görgülü, iyi eğitilmiş çocuğu.
Adamına çatmak deyimi ve anlamı
Bir işi olumsuz tutumuyla etkileyenleri anlatmak için kullanılır.
Adamına düşmek deyimi ve anlamı
İyi bir rastlantıyla uzmanı olan kimseye verilmiş olmak.
Adamına göre deyimi ve anlamı
Kişiler arasında ayrım gözeterek.
Adamını bulmak deyimi ve anlamı
İşin uzmanını, ustasını bulmak.
Adam içine çıkmamak deyimi ve anlamı
Yoksulluk, utangaçlık, suçsuzluk gibi nedenlerle insanalr arasında karışmaya yüzü olamamak.
Adam içine çıkmak deyimi ve anlamı
İnsanlar arası karışmak, eşle dostla görüşmeye başlama.
Adam içine karışmak deyimi ve anlamı
Önemli, değerli kimselerle görüşür olmak, onlar arasına karışmak.
Adam kıtlığında deyimi ve anlamı
Herhangi bir iş için gereken yetenekli, işe yarar kimselerin bulunmadığı ya da az bulunduğu yerde ve zamanda.
Adam yerine koymak deyimi ve anlamı
Değeri olmadı halde değer ve önem vermek.
Adamlığa geçmek deyimi ve anlamı
Yapılan bir iyiliğin değeri bilinmek
Adamlık sende kalsın deyimi ve anlamı
- Bu işi asıl olsa sana yaptıracaklar. Bari kendiliğinden yap da onurunu koru.
- O san fenalık yaptı ama sen ona iyilik yap.
Adam olmak deyimi ve anlamı
- Bir kişi yetişip topluma yararlı duruma gelmek.
- İşe yaramayan bir şey onarılıp işe yarar duruma gelmek.
Adam oluncaya kadar dokuz fırın ekmek ister deyimi ve anlamı
- Yetişip topluma yararlı duruma gelmek.
- İşe yaramayan bir şey onarılıp işe yarar duruma gelmek.
Adam oluncaya kadar dokuz fırın ekmek ister deyimi ve anlamı
Yetişip topluma yararlı bir kişi olması için uzun zaman gerek.
Adam (insan) sarrafı deyimi ve anlamı
İnsanların iyisini, kötüsünü iyi seçen kimse.
Adam sen de! Deyimi ve anlamı
Aldırma, ne önemi var!
Adam sırasına geçmek deyime ve anlamı
Daha önce toplumda önemli bir yeri yokken artık kendisine değer ve önem verilir bir kişi olmak.
A’dan Z’ye deyimi ve anlamı
Baştanbaşa, bütünüyle, tümüyle; tepeden tırnağa değin.
Adet edinmek deyimi ve anlamı
Bir şeyi yapmayı huy ve alışkanlık durumuna getirmek.
Adet yerini bulsun diye deyimi ve anlamı
Gerekli olduğuna inanıldığı için değil, herkes öyle yaptığı için, ya da yapıldı densin diye.
Adı batası deyimi ve anlamı
Sevilmeyen, yok olması istenen bir şey için söylenen bir ilenme sözü.
Adı batmak deyimi ve anlamı
Unutulmak, adı anılmaz olmak.
Adı ata bindi, ayağı yerde gezer deyimi ve anlamı
Sözde durumu iyileşti, ama yine eskisi gibi yoksul yaşamı sürüyor.
Adı batmak deyimi ve anlamı
Artık adı hiç anılmaz olmak, unutulup gitmek.
Adı bile okumamak deyimi ve anlamı
Adı hiç söz konusu olmamak, hiç önem verilmemek.
Adı çıkmak deyimi ve anlamı
Kötü bir ün kazanmak.
Adı çıkmak dokuza, inmez sekize deyimi ve anlamı
Bir kimsenin adı bir kez iyi ya da bir kez kötü tanındıktan sonra, bu genel kanı kolay kolay değişmez, kişi bir konu ünlendi mi o ün sürüp gider.
Adı duyulmak deyimi ve anlamı
Herkesçe tanınır bir duruma gelmek, ünlenmek, tanınmak.
Adı gibi bilmek deyimi ve anlamı
Çok iyi bilmek, kesin olarak bilmek.
Adı kalmak deyimi ve anlamı
Kendisi yok olduktan sonra adı kalmak.
Adı karışmak deyimi ve anlamı
Kötü bir işte kendisinin de ilgili bulunduğu söylenmek.
Adı kulağına değmek deyimi ve anlamı
Ünü çok yayılmış olmak.
Adım adım yer edeyim, gör sana neler edeyim deyimi ve anlamı
Bir yere yavaş yavaş yerleşeyim, güçleneyim de sonra sana ne yapacağınımı bilirim anlamında söylenir.
Adım atmamak deyimi ve anlamı
Kesinlikle gitmemek, uğraşmamak.
Adım başına deyimi ve anlamı
Birbirine çok yakın yerlerde, pek sık olarak.
Adımı güveç koy, amma ocağın üzerine koyma deyimi ve anlamı
Kimi zor işleri yapıyormuşum gibi göster ama o işleri bana yaptırma.
Adımı adımdan şaşırmak deyimi ve anlamı
İş yaparken, bir yere giderken çok yavaş ve ağır davranmak.
Adımını denk atmak deyimi ve anlamı
Bütün önlemleri alarak davranmak.
Adını bile anmamak deyimi ve anlamı
Bir kimseyi, bir şeyi anımsamak ve anımsatmak istememek; unutmuş görünmek.
Adını koymak deyimi ve anlamı
Bir şeyin fiyatını belirtmek, yapılacak işin karşılığını kararlaştırmak.
Adını vermek deyimi ve anlamı
Başvurduğu kimseye biri tarafından gönderildiğini söylemek.
Adınızı bağışlar mısınız? Deyimi ve anlamı
Adınızı öğrenmeme izin verir misiniz? Beni, adınızı öğrenmekle onurlanmaya değer görür müsünüz?
Adı sanı belirsiz deyimi ve anlamı
Ne olduğunu, nerede olduğunu bilen yok.
Adlı adıya deyimi ve anlamı
Üstü kapalı sözcüklerle değil, herkesin bildiği açık adıyla.
Ad takmak deyimi ve anlamı
Bir kişiye özel adından ayrı olarak dikkati çeken durumuna, niteliğine uygun ad vermek.
Afal afal deyimi ve anlamı
Şaşkınlık içinde, şaşkın bir biçimde.
Afaroz etmek deyimi ve anlamı
Yakını olmaktan çıkarmak, ilgiyi kesip uzaklaştırmak.
Afur tafura gelmek deyimi ve anlamı
Çalım satandan hoşlanmamak. Böyle bir davranışa karşı tepki göstermek.
Afyonu başına vurmak deyimi ve anlamı
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Öfkesinden, aşırı duygusundan ne yaptığını bilmemek.
Afyonu patlamak deyimi ve anlamı
Kendi keyfine dalmış olan birini, sinirlendirici davranışlarla çileden çıkarmak
Afra tafra deyimi ve anlamı
Çalımla, fiyakayla, gösterişle.
Ağa diyeyim sana, yağın bulaşsın bana deyimi ve anlamı
Sana yardakçılık edeyim ki beni görüp gözetesin.
Ağırından atmak deyimi ve anlamı
Yapmaya isteksiz olmak.
Ağırlık basmak deyimi ve anlamı
Beden gevşeyip uykusu gelmek.
Ağır top deyimi ve anlamı
Birbirine karşı olan iki topluluğun her birindeki en güçlü kişi.
Ağaca çıksa pabucu yerde kalmamak deyimi ve anlamı
Her işi yolunda olmak, davranışları için bir engel bulunmamak.
Ağır aksak deyimi ve anlamı
Pek yavaş olarak ve düzgün olmayarak.
Ağır almak deyimi ve anlamı
Ağırdan almak.
Ağına düşmek deyimi ve anlamı
Kurduğu düzene, tuzağa yakalanmak.
Ağına düşürmek deyimi ve anlamı
Kurduğu düzene düşürüp ondan yararlanmak.
Ağır basmak deyimi ve anlamı
Ağırlıkça fazla gelmek, daha ağır olmak.
Ağır başlı deyimi ve anlamı
Tutum ve davranışları ölçülü, topluluk içinde davranmasını bilen, kendini yeniliklere kaptırmayan, olgun.
Ağır canlı deyimi ve anlamı
Çok ağır iş yapan, çevik olmayan.
Ağır dil
İnsanın gücüne gidecek, kırıcı.
Ağırdan almak deyimi ve anlamı
Gizli bir amaçla bir işten yavaş davranmak, işi savsaklamak, yapmaya gönülsüz davranmak, işi yapmak için isteksizce davranma ve gereken sürede bitirmemek.
Ağır elli deyimi ve anlamı
Eli ağır.
Ağır ezgi (endam), fıstıki makam deyimi ve anlamı
İvmeden, istifini bozmadan.
Ağır gelmek deyimi ve anlamı
- Yapılması güç gelmek.
- Ağrına gitmek.
Ağır hastalık deyimi ve anlamı
Ölüme götürme olasılığı bulunan, tehlikeli, hastalık.
Ağrına gitmek deyimi ve anlamı
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Gücüne gitmek.
Ağır gelmek deyimi ve anlamı
Gücüne gitmek, onuruna dokunmak.
Ağır iş deyimi ve anlamı
Yapılması zor iş, güç iş , zahmetli iş.
Ağır işitmek deyimi ve anlamı
İyi işitmemek.
Ağır kanlı deyimi ve anlamı
- Ağır canlı.
- Varlığı insana sıkıntı veren, sevimsiz, antipatik.
Ağırlığınca altın değmek deyimi ve anlamı
Çok değerli olmak.
Ağırlığını koymak deyimi ve anlamı
Bir konunun istediği gibi sonuçlanması için gücünü kullanmak.
Ağır söz deyimi ve anlamı
Kişinin onuruna dokunan, gönlünü inciten, dayanılması güç söz.
Ağırlık basmak deyimi ve anlamı
Gevşeklik, uyuşukluk duyumsamak, uykusuz gelir gibi olmak
Ağır lokma deyimi ve anlamı
İçinde çıkılması ya da altında kalkılması, yapılması, başarılması güç iş, güç sorun.
Ağır ol deyimi ve anlamı
Soğukkanlılığını yitirme, sabırlı davran, ağırbaşlığı elden bırakma.
Ağır oturmak deyimi ve anlamı
Yaramazlık yapmadan uslu uslu durmak.
Ağır söylemek deyimi ve anlamı
Onur kırıcı, dokunaklı, acı söylemek.
Ağır uyku deyimi ve anlamı
Çok derin uyku.
Ağıt yakmak deyimi ve anlamı
Sevilen birinin ölümü ya da toplumca uğranılan bir acı dolayısıyla ağıt özelliği taşıyan bir şiir yazmak ya da böyle olaylarla ilgili olarak ağıt söylemek.
Ağız açmamak deyimi ve anlamı
Hiçbir şey söylememek.
Ağız açtırmamak deyimi ve anlamı
Çok konuşarak başkalarının bir şey söylemesine fırsat vermemek.
Ağız ağıza vermek deyimi ve anlamı
İki kişi birbirine pek yakın durarak gizlice konuşmaya dalmak.
Ağız birliği etmek deyimi ve anlamı
Aynı şeyi söylemeyi, ya da yapmayı aralarında kararlaştırmak.
Ağız burun birbirine karışmak deyimi ve anlamı
Kavga, sarhoşluk, öfke, yorgunluk gibi nedenlerle yüz yara bere içinde olmak yada yüzde yorgunluk izleri görülmek.
Ağzında dağılmak deyimi ve anlamı
Çok iyi pişmiş ve lezzetli olmak.
Ağız dalaşı deyimi ve anlamı
Karşılıklı kötü şeyler söyleyerek yapılan kavga.
Ağızdan ağza deyimi ve anlamı
Biri ötekine, o da bir başkasına söyleyerek, dilden dile.
Ağız kalabalığı
Birbiri ardınca söylenen, birbirini tutmayan, konu dışı ve gereksiz sözler.
Ağızdan kapmak deyimi ve anlamı
Bir kişinin konuşmasından yarım yamalak birtakım bilgiler edinmek.
Ağızdan laf çekmek deyimi ve anlamı
Bir kişinin bildiği şeyleri, ustalıklı konuşmalarla, ona sezdirmeden öğrenmek.
Ağızda sakız gibi çiğnemek deyimi ve anlamı
Bir sözü, bir düşünceyi yenileyip durmak.
Ağız değiştirmek deyimi ve anlamı
Eskiden söylediğinin tersini söylemeye başlamak.
Ağız, dil vermemek deyimi ve anlamı
Hasta çok ağırlaşarak bir şey söyleyemez olmak.
Ağız eğmek deyimi ve anlamı
Yalvarırcasına istemek.
Ağız kalabalığı etmek deyimi ve anlamı
Konu dışı, gereksiz sözler söylemek.
Ağız kalabalığına getirmek deyimi ve anlamı
Konu dışı, gereksiz sözlerle karşısındakini şaşırtarak istediği sonuca varmak.
Ağız kokusu deyimi ve anlamı
Bir kimsenin katlanılmaz tutum ve davranışı.
Ağızlara layık deyimi ve anlamı
Ağzına layık.
Ağızları uymak deyimi ve anlamı
Doğru olduğunda şüphe edilen bir konuda birkaç kişinin söylediklerini birbirine benzetmek.
Ağız satmak deyimi ve anlamı
Yapamayacağı bir işi yapacakmış gibi konuşmak.
Ağız tadı deyimi ve anlamı
Bir topluluk içinde dirlik düzenlik, iyi geçinme.
Ağız tadıyla deyimi ve anlamı
- Lezzetini duyarak.
- Dirlik düzenlik, rahatlık içinde.
Ağız tamburası çalmak deyimi ve anlamı
- Sözle oyalamaya avutmaya çalışmak.
- Soğuktam çenesi titreyerek dişlerini birbirine vurmak.
Ağız tatsızlığı deyimi ve anlamı.
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Bir topluluk içindeki dirliksizlik.
Ağız tadı deyimi ve anlamı
Bir topluluk içindeki dirlik düzenlik, iyi geçinme durumu.
Ağız sulandırmak deyimi ve anlamı
İmrenmesine yol açmak, imrendirmek.
Ağız yapmak deyimi ve anlamı
Yapamayacağı bir işi yapabilir görünerek bir kimseyi oyalamaya, aldatmaya çalışmak.
Ağız yaymak deyimi ve anlamı
Kesin ve dürüst konuşmaktan kaçınmak.
Ağlamaklı olmak deyimi ve anlamı
Çok üzülmek, üzüntüden ağlayacak duruma gelmek.
Ağlayası ağzından gelmek deyimi ve anlamı
Ağlamaklı olmak.
Ağrımayan başını ağrıya sokmak deyimi ve anlamı
Başına dert açmak.
Ağrısı tutmak deyimi ve anlamı
Bir yerinden ara sıra beliren ağrı yine belirmek.
Ağrısız başına kaşbastı bağlamak deyimi ve anlamı
Gereksiz yere kendine iş çıkarmak.
Ağza alınmayacak deyimi ve anlamı
Söylenmesi ayıp, terbiye dışı söz.
Ağza almamak deyimi ve anlamı
Sözünü etmemek.
Ağza tat, boğaza feryat deyimi ve anlamı
- Güzel yiyecek, ama az doyurmuyor.
- Beğenilen bir eylem, ama yetmez ki.
Ağza kilit vurmak deyimi ve anlamı
Hiçbir şeyi söylememek, ya da söyletmemek.
Ağza koyacak bir şey deyimi ve anlamı
Doyurucu olmasa bile yiyecek nesne.
Ağzı (bir karış) açık kalmak deyimi ve anlamı
Şaşakalmak, şaşırıp kalmak.
Ağzı ağzına kavuşmamak deyimi ve anlamı
Aşırı sevinç içinde olmak.
Ağzı bir deyimi ve anlamı
Aynı şeyi söylemek için anlaşmışlar.
Ağzı burnu yerinde deyimi ve anlamı
Oldukça güzel.
Ağzı büyük deyimi ve anlamı
Ölçüsüz, büyük iddialar olan.
Ağzı cıvık deyimi ve anlamı
Her işittiğini başkalarına söyleyen, ağzında bakla ıslanmayan.
Ağzı çelikli deyimi ve anlamı
Çok sıcak yiyecek ve içeceği hiç sıcak değilmiş gibi yiyip içebilen.
Ağzı çiriş çanağında dönmek deyimi ve anlamı
Ağzı kuruyup dili damağına yapışır olmak.
Ağzı dili yok deyimi ve anlamı
Sessiz, hakkını aramaz.
Ağzı gevşek deyimi ve anlamı
Sır saklayamayan.
Ağzı havada deyimi ve anlamı
Hep yüksek şeylerden dem vuran.
Ağzı kalabalık deyimi ve anlamı
Anlamlı, anlamsız çok konuşan.
Ağzı kara deyimi ve anlamı
Hep kötü haberler veren.
Ağzı kilitli deyimi ve anlamı
- Sır saklayan.
- Konuşamaz duruma getirilen.
- Dudakları beyaz.
Ağzı kulağına yakın deyimi ve anlamı
Konuşmasını bilen, dinlediklerine başkalarına eksiksiz anlatabilen.
Ağzı kulaklarına varmak deyimi ve anlamı
Çok sevinmek.
Ağzı laf yapmak deyimi ve anlamı
Söz söylemesini becerir olmak.
Ağzına ağız vermek deyimi ve anlamı
Birinin eğilimini desteklemek.
Ağzına aptesle almak (Birinin adını) deyimi ve anlamı
Söz konusu kişiyi saygıyla anmak.
Ağzına bakan yokluk görmez deyimi ve anlamı
Çok iyimser konuşur; olumlu sonuçlar alacağını ballandıra ballandıra anlatır.
Ağzına bakmak deyimi ve anlamı
Söz konusu kişiyi saygı ile anmak.
Ağzına (ağzının içine) baktırmak
Güzel, doğru konuşmasıyla kendini dinletmek. Herkes ne söyleyeceğini inanla beklemek.
Ağzına basa basa deyimi ve anlamı
Karşı koymasına olanak vermeyerek zorla.
Ağzına bir ip ölçmek
Ağzını aramak.
Ağzına (önüne) bir kemik atmak deyimi ve anlamı
Aşağılık birini, küçük bir çıkar göstererek, susturmak.
Ağzına bir şey koymamak deyimi ve anlamı
Hiçbir şey yememek.
Ağzına bir zeytin verip altına bir tulum tutmak deyimi ve anlamı
Birine yaptığı küçük bir iyilik karşılığı olarak ondan büyük çıkar sağlamayı düşünmek.
Ağzına bir parmak bal çalmak
Amacına ulaşmak için birini tatlı sözlerle bir süre oyalamak, kandırmak; umut verip ikna ederek işini yaptırmak.”Öyle bir insan ki ağzına bir parmak bal çal, sonra her istediğini yaptır.”
Ağzına geleni söylemek deyimi ve anlamı
Ağır ve kırıcı sözler söylemek.
Ağzına (diline) kira istemek deyimi ve anlamı
Söylemesi beklenen şeyi söylemekte nazlı davranmak.
Ağzına (ağızlara) layık deyimi ve anlamı
Çok güzel, çok lezzetli (bir yemek).
Ağzına taş almak deyimi ve anlamı
Konuşmamak, susmak.
Ağzına tat bulaşmak deyimi ve anlamı
Yaptığı işten yararlandığı için hep aynı işi yapıp aynı sonucu elde etmek istemek.
Ağzında ayran durmaz deyimi ve anlamı
Ağzı cıvık.
Ağzında bakla ıslanmamak deyimi ve anlamı
Hiç sır saklayamamak.
Ağzında gevelemek
Açık olarak söylememek, belirli konuşmamak.”Lütfen lafı ağzında geveleme de ne söyleyeceksen söyle, çok işim var.”
Ağzında (yar) yaş kalmamak deyimi ve anlamı
Bir düşüncesini bir kimseye birçok kez söylemiş olmak.
Ağzından bal akmak
Çok tatlı, hoşa gider biçimde konuşmak.”Konuş, konuş hele; ağzından bal akıyor.”
Ağzından çıkanı kulağı işitmemek
Sözlerini tartmadan, düşünmeden, öfke içinde, nere varacağını hesaplamadan konuşmak.”İyice çıldırmış olmalısın. Çünkü ağzından çıkanı kulağın duymuyor.”
Ağzından girip burnundan çıkmak
Çeşitli yollara başvurarak birini bir şeye razı etmek; veya kandırmak.”Ağzından girip burnundan çıktı ve ondan para koparmayı başardı.”
Ağzından kaçırmak
Söylemek istemediği bir şeyi, boş bulunup söyleyivermek.”Dikkatli ol, lafı ağzından kaçırıp da gideceğimiz yeri söyleme.”
Ağzından laf almak (çekmek)
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Bir kimseyi değişik yollarla ve ustalıkla konuşturup birtakım gizli şeyleri öğrenmek.”Boşuna uğraşma, ağzımdan laf alamazsın.”
Ağzından yel alsın
Olumsuz, kötü şeylerden bahsedenlere karşı “ağzını hayra aç” anlamında söylenir.”Bugün kötü şeyler mi bekliyorsun? Ağzından yel alsın, o ne biçim beklenti?”
Ağzındaki kozu kırmak deyimi ve anlamı
Üzerinde çalıştığı işi başarmak.
Ağzından çıkanı (çıkan sözü) kulağı işitmemek (duymamak) deyimi ve anlamı
Çok kızıp fena, ağır sözler söylemek.
Ağzından dökülmek (söz) deyimi ve anlamı
- Sözü doğru dürüst söyleyememek.
- Açıkça söylemekten çekindiği şey, konuşmasından anlaşılmak.
Ağzından düşürmemek deyimi ve anlamı
Hep onun sözünü etmek.
Ağzından girip burnundan çıkmak deyimi ve anlamı
Ne yapıp yaparak bir kimseyi bir şeye razı etmek.
Ağzından kaçırmak deyimi ve anlamı
Söylemek istemediği şeyi farkında olmadan bildirivermek.
Ağzını açıp gözünü yummak deyimi ve anlamı
Öfke ile ağzına gelen bütün ağır sözleri söylemek.
Ağzını açmamak deyimi ve anlamı
Hiçbir şey söylememek.
Ağzını aramak (yoklamak) deyimi ve anlamı
Bir kimseyi konuşturarak belli bir konu üzerindeki düşüncesini öğrenmeye çalışmak.
Ağzını bağlamak deyimi ve anlamı
Başvurulan yollarla bir konuda konuşmasını engellemek.
Ağzını bıçak açmamak deyimi ve anlamı
Üzüntüsünden söz söyleyecek durumda olmamak.
Ağzına girmek deyimi ve anlamı
Dinlenirken konuşana doğru oldukça fazla yaklaşmak.”Çocuklar, masal anlatan dedenin, neredeyse ağzına gireceklerdi.”
Ağzını havaya (poyraza) açmak deyimi ve anlamı
Elindeki fırsatı kaçırdıktan sonra boş yere bir şeyler elde etmeyi ummak.
Ağzını hayra aç deyimi ve anlamı
Kötü olasılıkların sözünü etme.
Ağzını kapamak (Birinin) deyimi ve anlamı
Kendisine çıkar sağlayarak bir kimseyi susturmak.
Ağzını kapamak (Kendi)
Susmayı yeğlemek.
Ağzını kiraya vermek deyimi ve anlamı
Bir şey söylemek istememek.
Ağzını kullanmak (satmak) (Birinin) deyimi ve anlamı
Birinin söylediklerini kendi düşüncesiymiş gibi anlatmak.
Ağzının içine bakmak deyimi ve anlamı
Birinin söylediklerini zevkle ve dikkatle dinlemek, bu sözlere uymak.
Ağzının içine baktırmak deyimi ve anlamı
Başkalarını, kendi sözlerine uyarak iş yapmaya inandırmış olmak.
Ağzının kalayını vermek deyimi ve anlamı
Ağzının payını vermek.
Ağzının kaşığı olmamak deyimi ve anlamı (Bir şey, birinin)
Bir şey, bir kimsenin uğraşabileceği konulardan olmamak.
Ağzının kokusunu çekmek (Birinin) deyimi ve anlamı
Bir kişinin çekilmez davranışlarına katlanmak.
Ağzının mührü ile deyimi ve anlamı
- Oruçlu olarak
- (Bir şey) Ağzı açılmamış olarak.
Ağzının otunu vermek deyimi ve anlamı
Ağzının payını vermek.
Ağzının ölçüsünü vermek deyimi ve anlamı
Ağzının payını vermek.
Ağzının payını (kalayını, ölçüsünü) vermek deyimi ve anlamı
Paylamak, sert sözlerle haddini bildirip susturmak.
Ağzının perhizi yok deyimi ve anlamı
Sakıncalarını düşünmeden her şeyi söyler.
Ağzının suyu akmak deyimi ve anlamı
Çok beğenip imrenmek.
Ağzının tadı bozulmak (kaçmak) deyimi ve anlamı
Rahatı, dirlik ve düzenliği bozulmak.
Ağzının tadını bilmek deyimi ve anlamı
- Güzel lezzetli yiyecekler seçmek.
- Keyif verici şeyleri seçmede usta olmak.
Ağzının yatımı deyimi ve anlamı
Sözlerinin aldığı yön, konuşmasından anlaşılan.
Ağzını öpeyim deyimi ve anlamı
Ne güzel söyledin.
Ağzını topla deyimi ve anlamı
Kötü sözleri bırak.
Ağzını (çenesini) tutmak deyimi ve anlamı
Boşboğazlık etmemek, sır saklamak.
Ağzını yoklamak deyimi ve anlamı
Ağzını aramak.
Ağzı pek (sıkı) deyimi ve anlamı
Sır saklar.
Ağzı sulanmak deyimi ve anlamı
İmrenmek.
Ağzı süt kokmak deyimi ve anlamı
Çok genç ve deneyimsiz olmak.
Ağzı uvralı deyimi ve anlamı
Ekmeği bütün.
Ağzı var dili yok deyimi ve anlamı
Çok az konuşur, sessiz, kimseye karşılık vermez.
Ağzı yanmak (Bir şeyden)
Bir şeyde büyük zarar görmek.
Ağzıyla kuş tutsa deyimi ve anlamı
En güç, en ustaca şeyler de yapsa.
Ağzı yukarıda deyimi ve anlamı
Satacağı nesneye yüksek fiyat istiyor.
Ah ahısı gitmiş, of ofusu kalmış deyimi ve anlamı
Güzelliği geçmiş, çirkinliği başlamış.
Ah almak deyimi ve anlamı
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Zulmettiği kişinin bedduasını almak.
Ahfeş’in keçisi gibi baş sallamak deyimi ve anlamı
Söyleneni anlamadan başıyla doğrulamak.
Ahı çıkmak deyimi ve anlamı
Ahı yerde kalmamak.
Ahı gitmiş vahı kalmış deyimi ve anlamı
Ah ahısı gitmiş, of ofusu kalmış.
Ahım şahım (bir şey) değil deyimi ve anlamı
Güzel, beğenilecek şey değil.
Ahı tutmak deyimi ve anlamı
Zulme uğramış bir kimsenin bedduası, zulmü yapanı felakete düşürmek.
Ahı yerde kalmamak. (Ahı çıkmak) (Birinin) deyimi ve anlamı
Zulme uğrayan kimsenin bedduası, etkisini göstermek.
Ahkam kesmek (yürütmek) deyimi ve anlamı
Bir işin kendine özgü bir düşünce ve tutuma göre yürütülmesini istemek.
Ahmak ıslatan deyimi ve anlamı
Çişinti halindeki yağmur.
Ahret adamı deyimi ve anlamı
Dünya işlerinden el çekip hep ibadetle vakit geçiren kişi.
Ahiretin mamur etmek (yapmak, zenginleştirmek) deyimi ve anlamı
Tanrı’ya kulluk ederek, hayır işleri yaparak sevap kazanmak.
Ahret kardeşi deyimi ve anlamı
İnanç ve ibadette birbirlerinden ayrılmayan ve bu kardeşliği ahirette de sürdüreceklerini düşünen kadınlar.
Ahret suali deyimi ve anlamı
Kabir sorusu.
Ahrette on parmağı yakasında olmak deyimi ve anlamı
Ödevini yapamadığından kendisine karşı sorumlu olan kimseden öbür dünyada hesap sormak.
Ahret yolculuğu deyimi ve anlamı
Ölüm.
Aile planlaması deyimi ve anlamı
Çocuklu ailenin artık çocuk istememesi ve çocuksuz ailenin çocuk edinmek istemesi durumunda uygulanacak yöntemleri düzenleme siyasası.
Akan sular durmak deyimi ve anlamı
Tersi söylenmeyecek bir durum meydana gelmek, itiraz edilecek bir nokta kalmamak.
Akıl akıl, gel çengele takıl deyimi ve anlamı
Bu işin nasıl çözümleneceğini, sonunun nereye varacağını düşünmeme durumu.
Akıl almamak deyimi ve anlamı
Bir şeyin olabileceğine hiç kimsenin inanmayacağını sanmak.
Akıl baliğ olmak deyimi ve anlamı
Çocukluk çağı geçip, ergenliğe ulaşmak.
Akıl bu ya! Deyimi ve anlamı
Doğru olmasa da aklı onu bu davranışa itti.
Akılda kalmak deyimi ve anlamı
Unutulmamak.
Akıldan çıkmak deyimi ve anlamı
Unutulmak.
Akıl defteri deyimi ve anlamı
Akla gelen şeylerin unutulmaması için kısaca yazıldığı küçük defter.
Akıl etmek deyimi ve anlamı
Akıllıca bir iş yapmak, bir önlem almak.
Ağzını açıp gözünü yummak
Kızgınlık ile sonunu düşünmeden ağzına gelen kötü sözleri söylemek, karşısındakine hakaret etmek.”Eve geç gelen kızına ağzını açıp gözünü yumdu.”
Ağzını aramak deyimi ve anlamı
Karşısındakini kurnazca konuşturarak ağzından söz almak, istediğini öğrenmek.”Şunun ağzını ara da bahçeyi satıp satmayacağını öğren.”
Ağzını bıçak açmamak deyimi ve anlamı
Kırgınlıktan, üzüntüden ya da herhangi bir sebepten ötürü söz söyleyecek durumda olmamak.”Boşuna uğraşma, evin yanışına öyle üzülmüş ki ağzını bıçak açmıyor.”
Ağzını havaya (poyraza) açmak deyimi ve anlamı
Umduğunu elde edememek, fırsatı kaçırdıktan sonra boş yere beklemek.”Evi o zaman alacaktın, artık geçti, bundan sonra ağzını havaya aç.”
Ağzını kapamak deyimi ve anlamı
- Susmak.
- Çıkarının elden gideceğini düşünerek birinin konuşmasını önlemek.”Ağzını kapatamazsak konuşup bizi elâleme rezil edecek.”
Ağzının içine bakmak deyimi ve anlamı
Konuşan bir kimseyi seve seve ve dikkatlice dinlemek.”Konuşması onları öyle sarmıştı ki ağzının içine bakıyorlardı.”
Ağzının kokusunu çekmek deyimi ve anlamı
Bir kimsenin dayanılmaz, çekilmez tutum ve davranışlarına katlanmak.”Yeter artık, daha fazla senin ağız kokunu çekemem.”
Ağzını öpeyim (seveyim) deyimi ve anlamı
Sevindirici bir söz söyleyene “ne güzel, hoş söyledin” anlamında kullanılır.
Ağzının payını vermek deyimi ve anlamı
Sert söz ve davranışlarla karşılık vererek bir kimseyi yaptığına pişman etmek.”Demek öyle, ben de senin ağzının payını vermezsem bana da Hasan demesinler!”
Ağzının suyu akmak deyimi ve anlamı
Çok beğenip isteyecek duruma gelmek, imrenmek.”Vitrindeki kızarmış tavuğu görünce ağzımın suyu aktı.”
Ağzının tadı kaçmak deyimi ve anlamı
Rahatı kaçmak, huzurunu kaybetmek, bir kimsenin kurulu dirliği, düzenliği bozulmak.”Şu vızır vızır işleyen yol buradan geçince ağzımızın tadı kaçtı.”
Ağzının tadını bilmek deyimi ve anlamı
- Güzel yemeklerden anlamak.
- Bir şeyin güzelini, iyisini bilmek, anlamak.”Şunlardaki güzelliğe bak, ağzının tadını da biliyorsun hani.”
Ağzı sulanmak deyimi ve anlamı
İmrenmek.”Karpuzları ağzını şapırdatarak yemeye başlayınca benim de ağzım sulandı.”
Ağzı süt kokmak deyimi ve anlamı
Çok genç, toy ve tecrübesiz olmak.”Şu ağzı süt kokan mı yarışacak benimle.”
Ağzı var dili yok deyimi ve anlamı
- Oldukça sessiz, sakin, kendi hâlinde.
- Konuşmayıp susan, derdini anlatmayan.”Telâşlanma sakın, ağzı var dili yok o çocuğun, seni hiç üzmez.”
Ağzıyla kuş tutsa… deyimi ve anlamı
“Ne kadar çaba gösterse, ne yapsa da” anlamında kullanılır.”Ağzıyla kuş da tutsa, artık bu eve adım atamaz.”
Ah almak deyimi ve anlamı
Birinin bedduasını üstüne çekmek.”Zalimliğine devam edersen daha çok kişinin ahını alacaksın.”
Ahı çıkmak deyimi ve anlamı
Eziyete uğrayan bir kimsenin yaptığı bedduanın etkisini göstermesi.
Ahı tutmak deyimi ve anlamı
Zulüm görenin bedduasının yerini bulup gerçekleşmesi.”Ahım bir tutarsa dünyanın kaç bucak olduğunu görecek o.”
Ahı yerde kalmamak deyimi ve anlamı
Yaptığı ilenme (beddua) er geç etkisini göstermek.”Şunu iyi bil ki ey zalim, ahım yerde kalmayacak; yüz üstü sürüneceksin.”
Ahkâm çıkarmak deyimi ve anlamı
Kendi düşüncelerine dayanarak birtakım yargılara varmak.”Devletler ancak kuvvetli ordu ile ayakta dururlar diye ahkâm çıkardı.”
Ahmak ıslatan deyimi ve anlamı
İnce ince yağan yağmur, çisenti.”Böyle yürümeye devam edersek bu ahmak ıslatan iliklerimize işleyecek.”
Ahret kardeşi deyimi ve anlamı
Dünya ve ahiret işlerinde birbirlerinden ayrılmayan kimseler; kan bağı olmaksızın manevî olarak kurulan kardeşlik.
Ahrette on parmağı yakasında olmak deyimi ve anlamı
Haksızlığa uğrayışını bu dünyada önleyip hakkını alamayanın, öte dünyada (ahirette) kendisine sorumlu olan kimseden davacı olması.”Hakkımı vermedin ama ahirette on parmağım yakanda olacaktır.”
Akan sular durmak deyimi ve anlamı
Artık itiraz edilebilecek, karşı durulacak bir nokta kalmamak.”Siz Mehmet Ağa`ya gidin, o devreye girdi mi akan sular durur, kolay anlaşırsınız.”
Akıl defteri deyimi ve anlamı
Hatırlanıp yapılması gereken şeylerin yazıldığı küçük defter, muhtıra defteri, ajanda.
Akıl etmek deyimi ve anlamı
Herhangi bir önlem ve çareyi zamanında düşünmek, vaktinde hatırlamak.”Sular kesilecekti ama kovaları doldurmayı akıl edemedim.”
Akıl hocası deyimi ve anlamı
- Birine yol gösteren, akıl öğreten kimse.
- Herkese akıl öğretmeye meraklı kimse.”Lütfen akıl hocalığı yapmaya kalkma, biz işimizi senden iyi biliriz.”
Akıl kârı olmamak deyimi ve anlamı
Akıllı, dengeli ve ölçülü bir kişinin yapacağı iş olmamak.”Akıl kârımı şimdi senin yaptığın bu iş?”
Akıl kutusu (kumkuması) deyimi ve anlamı
Çok zeki, akıllı kimse; bilgiç.”Akıl kutusu mübarek, her meseleyi çözüyor.”
Akıllara durgunluk vermek deyimi ve anlamı
Çok şaşılacak bir şey olmak.”Bir görmeliydin o olayı, akıllara durgunluk verecek bir olaydı.”
Akıllara ziyan deyimi ve anlamı
Akla zarar.
Akılları durdurmak deyimi ve anlamı
Akıllara durgunluk vermek.
Akıllı uslu deyimi ve anlamı
Dengeli, yaramazlık etmeyen, ölçüsüz ve taşkın davranışlarda bulunmayan.”Senin çocuk pek akıllı uslu görünüyor.”
Akıl öğretmek (vermek) deyimi ve anlamı
Herhangi bir konuda yol gösterip tavsiyede bulunmak, bilgi vermek.”Sana akıl verecek bir adam da mı bulamadın?”
Akıl satmak deyimi ve anlamı
Karşısındaki bir şey düşünemezmiş gibi ona yol göstermeye, kendi düşüncesini ona aşılamaya çalışmak.
Akıl sır ermemek deyimi ve anlamı.
Bir işin gizli yönlerini, niteliğini, asıl sebebini anlayamamak.”Senin bu işi nasıl berbat ettiğine hâlâ akıl sır erdiremedim.”
Akıl terelellli (Bir kişide) deyimi ve anlamı
Tutarlı, akıllıca davranışı yok, dengesiz, hoppa.
Akıl var, yakın (izan) var deyimi ve anlamı
Doğrusunun şöyle olduğu ortada. Akıl böyle olmasını gerektiriyor.
Akıl vermek deyimi ve anlamı
Akıl öğretmek.
Akıntıya kürek çekmek deyimi ve anlamı
Olmayacak, gerçekleşmeyecek bir iş uğrunda boşuna çaba sarf etmek.”Desene boşuna kürek çekmişiz, olmayacak bu iş.”
Akla karayı seçmek deyimi ve anlamı
Bir işi başarmak uğrunda çok yorulmak, sonuca kadar çok zahmet çekmek.”Seni buluncaya kadar akla karayı seçtim.”
Akla uymak deyimi ve anlamı
Başkasına danışmadan kendi aklıyla kötü bir iş yapmak.
Akla yakın deyimi ve anlamı
Aklın kabul edeceği.
Akla zarar deyimi ve anlamı
Düşünülmesi aklı işlemez duruma getiren, kişiyi deli edercesine aşırı, şaşırtıcı olan.
Aklı almamak deyimi ve anlamı
- Akla uygun gelmemek, inanılacak gibi olmamak.
- Anlamamak.”Şu işleri bir türlü aklım almıyor.
Aklı basmamak deyimi ve anlamı
Kavramak, algılamak.
Aklı basmak deyimi ve anlamı
Kavramak, algılamak.
Aklı başına gelmek deyimi ve anlamı
- Zarar gördüğü işlerden uslanıp akıllıca davranmak.
- Baygınlıktan ayılmak, kendine gelmek.”Çabuk koşun, nihayet kendine geliyor!”
Aklı başına yar olmamak deyimi ve anlamı
Akıllıca iş yapamaz durumda olmak.
Aklı başında deyimi ve anlamı
- Davranışları akıllıca olan.
- Doğu dürüst.
Aklı başından bir karış yukarı (yukarıda) deyimi ve anlamı
Akıllıca iş yapamaz durumda olmak.
Aklı başından gitmek deyimi ve anlamı
- Bayılmak.
- Çok sevinçten ya da çok korkudan ne yapacağını şaşırmak.
Aklı başından gitmek deyimi ve anlamı
- Çok korkudan veya çok sevinçten ne yapacağını şaşırmak.
- Kafası çok yorulmuş olduğundan iyi düşünememek.”Annemi öyle evin ortasında baygın görünce aklım başımdan gitti.”
Aklı başında olmamak deyimi ve anlamı
- İyi düşünebilir durumda olmamak.
- Bayılmak, kendisinden geçmek.”Artık aklı başında olmamak onun işine geliyor sanki, böylece sorumluluktan kurtulacak, rahat edecek.”
Aklı çatallanmak deyimi ve anlamı
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Tereddüde düşmek, ne yapacağını kestirememek.
Aklı çıkmak deyimi ve anlamı
Titizlikle üzerinde durmak, çok korku geçirmek, çok korkmak.”Elbisem yırtılacak diye aklı çıkıyor.”
Aklı durmak deyimi ve anlamı
Şaşırmak, düşünemez bir hâle gelmek.”Resmi öyle güzel yapmış ki görsen aklın durur.”
Aklı ermek deyimi ve anlamı
Ne olduğunu anlayabilmek.
Akl-ı evvel deyimi ve anlamı
En doğruyu düşünür, her şeyi çok iyi bilir (geçinen).
Aklı fikri deyimi ve anlamı
Bütün düşündüğü.
Aklı gitmek deyimi ve anlamı
Çok beğenmek, bayılmak.
Aklı gözünde deyimi ve anlamı
Ancak gördüğüne inanan.
Aklı karışmak deyimi ve anlamı
Ne yapacağını bilememek, bocalamak, şaşırmak.”Dur hele, bir düşüneyim, söylediklerin aklımı karıştırdı.”
Aklı kesmek deyimi ve anlamı
Bir şeyin olabileceğine, bir şeyi yapabileceğine inanmak.”Seninle bu işi başarabileceğime pek de aklım kesmiyor.”
Aklına düşmek deyimi ve anlamı
- Hatırlamak.
- Kafasında bir düşünce doğmak.”Aklına düşen her şeyi yapmak zorunda mısın?”
Aklına esmek deyimi ve anlamı
Daha önce düşünmemiş olduğu şeyi birden yapmaya karar vermek.”Birden aklına esti, kalkıp sahile indi.”
Aklına gelen başına gelmek deyimi ve anlamı
Olmasından korktuğu şeyin zarar verici etkisine uğramak.”Aklıma gelen başıma geldi, evi su bastı.”
Aklına gelmek deyimi ve anlamı
- Hatırlamak.
- Bir şeyi yapmayı düşünmek, tasarlamak.”Aklıma geldi, kalkıp babama gittim.”
Aklına koymak deyimi ve anlamı
- Bir şeyi yapmaya kesin olarak karar vermek.”Bu sene takıntısız sınıfımı geçmeyi aklıma koydum.”
- Bir fikri başkasına aşılamak.
Aklına sığmamak deyimi ve anlamı
Aklı almamak.
Aklına şaşayım deyimi ve anlamı
Bu akıllıca bir düşünce, ya da davranış değil. Böyle düşünmen, davranman (düşünmesi, davranması) beni şaşırttı.
Aklına (aklını) takmak deyimi ve anlamı
Bir şeyi devamlı olarak düşünmek, bir fikre sürekli olarak zihninde yer vermek ve zihni onunla meşgul etmek.”Onu niçin kırdım, aklıma takıldı düşünüp duruyorum.”
Aklına turp sıkayım deyimi ve anlamı
Çok yanılıyorsun.
Aklına yatmak (Bir durum, bir kişinin) deyimi ve anlamı
Düşüncesine uygun olmak.
Aklına yer etmek deyimi ve anlamı
Uygun bulduğu bir düşünce kafasına yerleşmek.”Onun sana söyledikleri aklına yer eder inşallah.”
Aklında kalmak deyimi ve anlamı
Unutmamak.
Aklından (hatırından) çıkmak (çıkmamak) deyimi ve anlamı
Unutmak.
Aklında geçirmek (İçinden geçirmek) deyimi ve anlamı
Bir şey yapmayı düşünmek, tasarlamak. ” Gönlünden geçirmek.”
Aklından geçmek deyimi ve anlamı
- Şöyle ya da böyle olabileceğini düşünmek.
- Aklından geçirmek.
Aklından zoru olmak deyimi ve anlamı
Tutarsız, dengesiz, ölçüsüz, delice davranışlarda bulunmak.”Bırak o bıçağı, aklından zorun mu var senin?”
Aklında tutmak (Bir şeyi) deyimi ve anlamı
Unutmamak.
Aklını almak deyimi ve anlamı
Çekiciliği, güzelliği ile büyülemek, etkisi altına almak.”Kızın bir bakışı, aklını başından almaya yetti.”
Aklını başına almak (toplamak, devşirmek) deyimi ve anlamı
Mantıksız, ölçüsüz davranışlarda bulunmaktan kendini kurtararak akıllıca bir yola girmek.”Aklını başına al, yoksa bu içki seni götürecek.”
Aklını başından almak deyimi ve anlamı
Çok şaşırtmak, düşünemeyecek duruma getirmek.”Gördüğü ev aklını başından aldı.”
Aklını (bir şeyle) bozmak deyimi ve anlamı
- Sapıtmak, delirmek.
- Yalnızca ilgilendiği, üzerine düştüğü şeyle uğraşıp durmak, başka hiçbir mesele düşünmemek.”Bizim çocuk sinema ile aklını bozdu.”
Aklını çalmak (çelmek) deyimi ve anlamı
- Kararından, niyetinden vazgeçirip başka bir yola sokmak.
- Baştan çıkarmak, ayartmak.”Aklını çelip onu evlenmeye razı et.”
Aklını kaybetmek deyimi ve anlamı
Deli gibi olmak.
Aklının köşesinden geçmemek deyimi ve anlamı
Bir konuyu hiç, ama hiç düşünmemiş olmak.
Aklını oynatmak deyimi ve anlamı
Delirmek.
Aklını peynir ekmekle yemek deyimi ve anlamı
Akılsızca, şaşkınca, delice işler yapmak.”Misafirliğe böyle gidilir mi? Sen aklını peynir ekmekle mi yedin?”
Aklı pusmak deyimi ve anlamı
Anlayabileceği şey, dikkatinden kaçmış olmak, dalgınlıktan anlayamamış olmak.
Aklı sıra deyimi ve anlamı
Anlayışına, düşünüşüne göre, sözde, aklınca.
Aklı sonradan gelmek deyimi ve anlamı
Verdiği kararın yanlış olduğunu anlayıp, geri dönmek.
Aklı takılmak deyimi ve anlamı
Aklına takılmak.
Aklı yatmak deyimi ve anlamı
Uygun olduğu sonucuna varmak.
Aklı yetmek deyimi ve anlamı
Aklı ermek.
Aklı zıvanadan çıkmak deyimi ve anlamı
Aklını oynatmak.
A köse, sayılmadık kaç tel sakalın var? Deyimi ve anlamı
Pek önemsiz olan varlığını, uğraşı alanını, ne denli önemli gösteriyor, ne denli güç başarılır bir iş sayıyorsun.
Ak pak deyimi ve anlamı
- Tertemiz.
- Saçı sakalı ağarmış.
- Alımlı ve beyaz tenli.”Ne kadar da ak pak bir çocuk.”
Ak sakal, kara sakal deyimi ve anlamı
Yaşlı, genç herkes.
Aksayanla aksak, suya gidenle susak deyimi ve anlamı
Başkaları ne yapıyorsa kendisi de onu yapan.
Akşama doğru deyimi ve anlamı
Akşama yakın bir zamanda
Akşam ahıra, sabah nahıra (çayıra) deyimi ve anlamı
Yiyip içip yatmaktan başka kaygısı olmayan.
Akşama sabaha deyimi ve anlamı
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Neredeyse, pek yakında, kısa bir süre içinde.”Konuklar akşama sabaha burada olurlar, sakın bir yere kaybolma!”
Akşamdan kavur, sabaha savur deyimi ve anlamı
Kazandığını günü gününe harcayan, har vurup harman savuran, savruk kimselerin durumunu anlatmak için kullanılır.
Akşamdan sonra merhaba (sabahlar hayrolsun) deyimi ve anlamı
İş olup bittikten sonra gösterilen ilgi neye yarar?
Akşam Hacı Mehmet, sabah eskici yahudi deyimi ve anlamı
Kimileyin kendini iyi, doğru adam gibi gösteren hileci, dalavereci.
Akşam etmek deyimi ve anlamı
Akşam zamanına ulaşmak.
Akşam kavil, sabah savul deyimi ve anlamı
Verdiği sözü çok geçmeden yadsıyan, yerine getirmeyen kişinin durumu.
Akşam üstü (Akşam üzeri) deyimi ve anlamı
Güneş batacağı sırada.
Akşamı iple çekmek deyimi ve anlamı
Gecenin olmasını sabırsızlıkla beklemek.”Ne güzel bir ziyaret olacak. Akşamı iple çekiyorum.”
Aktan kara kalktı mı? Deyimi ve anlamı
Yazılı kurallar, yasalar var.
Alaca bulaca deyimi ve anlamı
Karışık renkli
Alaca dana, ak buzağı sade sizde mi var?
Güzel şeylerinizle bu denli övünmeyin. Benzerleri bizde dei başkalarında da var.
Alacağına şahin, vereceğine karga deyimi ve anlamı
Alırken bütün gücünü kullanan ve kolaylık gösteren, kimsede parasını bırakmayan; verirken ise bin bir güçlük çıkaran, vereceğini geciktirmek için elinden geleni yapan kimse için kullanılır.”Ne adamsın be! Alacağına şahin, vereceğine karga! Yazıklar olsun!”
Alacağın bir iğne, çeliğin okkasından sana ne? Deyimi ve anlamı
Uğraştığın konu, o denli büyük işlerle ilgilenmeni gerektirmiyor
Alacağı olsun deyimi ve anlamı
“Günün birinde ondan öcümü alırım” anlamında göz korkutmak için söylenir.
Alaca karanlık deyimi ve anlamı
Yarı karanlık.
Al Allah kulunu, zapteyle delini deyimi ve anlamı
Sonucunun nereye varacağını düşünmeden, korkusuzca bu işe atıldı. Onu kimse zaptedemedi.
Alan razı, satan razı deyimi ve anlamı
Biri istiyor; öteki “”olur” diyor; uyuşmuşlar. Artık bu işe başkalarının karışmaması gerekir.
Alan talan olmak deyimi ve anlamı
Her biri bir yana dağılmak.
Al aptesini, ver pabucumu deyimi ve anlamı
Senden yararlanmam, bu yüzden uğradığım zarara değmedi. Yararlanmadan vazgeçiyorum; zarar etmeyeyim, yeter. “Aldığı aptes ürküttüğü kurbağaya değmemek.”
Al aşağı etmek deyimi ve anlamı
Birini bulunduğu yerden, mevkiden indirmek.”Ya, gördün mü, demek ki el oğlu adamı al aşağı ediyormuş bir çırpıda!”
Alavere dalavere deyimi ve anlamı
Hile, düzen, yalan dolan.
Alayı karayı yığmak deyimi ve anlamı
Bütün kötü olasılıkları sayıp dökmek.
Alayında olmak deyimi ve anlamı
İşin alayında olmak.
Al basmak deyimi ve anlamı
Loğusa, humma bunalımı içinde olmak.
Al benden de o kadar deyimi ve anlamı
Ben de o durumdayım; o düşüncedeyim.
Al birini vur birine (çarp ötekine) deyimi ve anlamı
Hepsi bir ayarda. Hiçbiri işe yaramaz.
Alçacık (küçük) dağları ben yarattım demek deyimi ve anlamı
Çok kurumlu olmak.
Alayı karayı yığmak deyimi ve anlamı
Bütün kötü olasılıkları sayıp dökmek.
Alçak gönüllü olmak deyimi ve anlamı
Gurur ve kibre kapılmayıp kendini olduğundan daha aşağı düzeyde sayma, başkalarından yüksek görmeme durumu.”İnsanı insan yapan vasıflardan biri de alçak gönüllü olmaktır.”
Al gülüm ver gülüm deyimi ve anlamı
- Karşılıklı sevgi gösterisi.
- Çokluk uygun olmayan işlerde birbirinin çıkarını kollamak.
Alı al, moru mor deyimi ve anlamı
Telâş veya yorgunluktan yüzü kıpkırmızı kesilmiş (olarak).”Uçağı kalkmak üzere olan babama alı al, moru mor bir şekilde yetişebildim.”
Alıcı gözüyle bakmak deyimi ve anlamı
Çok dikkatli bakmak, inceden inceye gözden geçirmek.”Mobilyaya ilk defa alıcı gözüyle baktı.”
Alın teri dökmek deyimi ve anlamı
Zahmetli iş görüp çok emek vermek.”Alın teri dökmeyenler, emeğin ne olduğunu bilemezler.”
Aldı ele, girdi vola deyimi ve anlamı
Konuyu yakaladı, arkasını bırakmadı. Uzattıkça uzattı; üzerinde durdukça durdu.
Aldı fitili deyimi ve anlamı
Birdenbire kızdı.
Aldığı aptes, ürküttüğü kurbağaya değmemek deyimi ve anlamı
Elde ettiği yarar, uğradığı zararı karşılayamamak. “Al aptesini, ver pabucumu.”
Aldırış etmemek deyimi ve anlamı
İlgilendirmek istendiği şeye önem vermemek, ilgisiz kalmak.
Aldı yürüdü deyimi ve anlamı
Az zamanda çok ilerledi, büyük ün ya da para kazandı.
Alemi var mı? Deyimi ve anlamı
O eylemi yapmak uygun mu? Yakışık alır mı?
Alem yapmak deyimi ve anlamı
Zevk ve eğlence toplantısı yapmak.
Alev saçağı sarmak deyimi ve anlamı
Ateş bacayı sarmak.
Al giymedim ki alınayım deyimi ve anlamı
Bu işle bir ilgim yok ki onun için söylenenlerden kuşkulanayım. “Çiğ yemedim ki karnım ağrısın.”
Al gülüm, ver gülüm deyimi ve anlamı
Bir kimseye yapılan hizmetin hemen karşılığını bekleme durumu.
Al haberi, git kabarı kabarı deyimi ve anlamı
Sevindirici bir haber aldın ya, övüne kıvana gidersin.
Al Hacı Ağa pabucunu (eyvallahı içinde) deyimi ve anlamı
Söz verdiğim işi yapmaktan vazgeçmek zorunda kalıyorum.
Alı al moru mor deyimi ve anlamı
Koşup yorulmaktan, telaş ve heyecandan yüzü kıpkırmızı kesilmiş (olarak).
Alıcı gözüyle bakmak deyimi anlamı
Çok dikkatlı bakmak, alacakmış gibi iyice gözden geçirmek.
Alımı tez deyimi ve anlamı
Yetenekli, her şeyi çabuk öğrenen.
Alımlı çalımlı deyimi ve anlamı
Gösterişli, güzel.
Alın derisi değil, davul derisi deyimi ve anlamı
Öyle arsız ki yüzünde hiçbir utanma belirtisi görülmez.
Alın teri deyimi ve anlamı
Yorucu emek (harcamak).
Alın yazısı deyimi ve anlamı
Talih, kader yazgı.
Alıp vermek deyimi ve anlamı
- Yürek çarpıntısı geçirmek.
- Bir konuyu içinden kendi kendine tartışmak, evirip çevirip düşünmek.
Alıp yürümek deyimi ve anlamı
Az zamanda çok ilerlemek.
Ali Cengiz oyunu deyimi ve anlamı
“Kurnazca, haince aklı durduracak iş yapmak” anlamında kullanılır.”Bana bir Ali Cengiz oyunu oynadılar ki sormayın gitsin.”
Ali Farkı’ya yazdırdık, daha beter azdırdık deyimi ve anlamı
Durumu düzeltsin diye başvurduğumuz (sözde) uzman, işi çıkmaza soktu.
Ali kıran baş kesen deyimi ve anlamı
Çok zorba, kaba kuvvetle hâkimiyet kuran.”Mehmet, sınıfın Ali kıran baş kesini olmuştu.”
Ali’nin külâhını Veli`ye, Veli`nin külâhını Ali`ye giydirmek deyimi ve anlamı
Kendi sermayesi olmadığı hâlde, birinden aldığını ötekine, ötekinden aldığını bir başkasına vererek işini yürütmek.
Ali’ye edik, Veli’ye düdük deyimi ve anlamı
Çeşitli gereksemelere harcanan paralar.
Al kanlara boyanmak deyimi ve anlamı
Yaralanarak birçok yerlerine kan bulaşmak.
Al külahını, eyvallahı (da) içinde deyimi ve anlamı
Yaptığın iyilikten vazgeçmek gereğini duyuyorum, teşekkürlerimle birlikte.
Allaha bir can borcu olmak deyimi ve anlamı
Allaha vereceği candan başka hiç kimseye borcu olmamak.
Allah adamı deyimi ve anlamı
Hile, kötü bilmeyen; hak yol üzerinde olan, Allah`a ibadette kus dini bütün kimse.”Allah adamı olmalısın dünya da, hem de ahrette iyilik görebilesin.”
Allaha ısmarladık deyimi ve anlamı
Esen kal. Seni tanrıya emanet ediyorum. Tanrı seni her türlü kötülükten korusun. (Ayrılırken kalana söylenir.)
Allah akıllar (akıl fikir) versin deyimi ve anlamı
Bu yaptığın (yaptığı) akılsızca bir iş.
Allah’a emanet deyimi ve anlamı
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Herhangi bir şeyi Yüce Allah`ın korumasına ve esirgemesine terk etmek.”Seni Allah`a emanet ederek gidiyorum oğlum.”
Allah Allah! Deyimi ve anlamı
Daha çok şaşkınlık ve hayret hâllerini anlatır.”Allah Allah! Nasıl oldu bu iş, aklım almıyor?”
Allah aratmasın deyimi ve anlamı
Yakınılacak bir durumda, bir şeyin hiç bulunmaması hâlindeki sıkıntı anında “Allah daha kötüsünü göstermesin” anlamında kullanılır.
Allah aşkına! Deyimi ve anlamı
Yemin vermek veya yalvarmak için “Allah`ını seversen” anlamında şaşma, usanç bildirir.”Allah aşkına şu işi bir daha yapma!”
Allah bağışlasın! Deyimi ve anlamı
Tanrı (çocuğunu, sevgilini) kazadan, kötülükten esirgesin.
Allah bana ben de sana deyimi ve anlamı
Şimdi borcumu ödeyecek param yok, kazanırsam öderim.
Allah bilir deyimi ve anlamı
- Belli değil, Cenab-ı Hak`tan başka kimse bilmez.”Allah bilir bu sırrın iç yüzünü.”
- Bana öyle geliyor ki.”Allah bilir esrar da alıyordur bu çocuk.”
Allah’ın belâsı deyimi ve anlamı
Varlığı üzüntü veren, varlığından huzursuz olunan şey.”Allah’ın belâsı adam yine çıktı ortaya.”
Allah dört gözden ayırmasın (çocuğu) deyimi ve anlamı
Allah anasız babasız bırakmasın.
Allah etmesin deyimi ve anlamı
Dilerim ki böyle bir şey olmasın.
Allah gecinden versin deyimi ve anlamı
Sözgelişi olarak ortaya atılan ölümü Tanrı ona (sana) çok geç bir zamanda versin.
Allah’ın (Tanrı’nın) günü
Her gün.
Allahı var deyimi ve anlamı
Kendisi burada yok ama Tanrı tanıktır: Çalışkan, dürüst bir kişidir (ya da haklıdır).
Allah için deyimi ve anlamı
Doğrusu
Allah ne verdiyse deyimi ve anlamı
- Evde ne yemek varsa
- Elimize (elinize) ne geçerse, ne kazanabilirsek.
Allah versin deyimi ve anlamı
- Dilenciyi savmak için “bekleme, sadaka vermeyeceğim” anlamında söylenir.
- İyi şey elde edenlere memnunluk bildirmek için, kimi zaman da takılma ve şaka için söylenir.”Allah versin, işlerin gayet iyi görünüyor.
Allah taksimi deyimi ve anlamı
Eşitlik gözetilmeden yapılan paylaştırma.
Allah (acısını) unutturmasın deyimi ve anlamı
Tanrı bu acıyı unutturacak daha büyük bir acı göstermesin.
Allah utandırmasın deyimi ve anlamı
İyi sonuç alınacağı umularak bu işe girişildi. İnşallah başarı elde edilir.
Allah vere de deyimi ve anlamı
İnşallah, dileriz ki…
Allah yarattı dememek deyimi ve anlamı
Kıyasıya dövmek, çok hırpalamak.”Adamlar yabancıya bir giriştiler ki Allah yarattı demediler.”
Allah “yürü ya kulum” demiş deyimi ve anlamı
Az zamanda çok para kazanan ve işinde çok çabuk ilerleyenler için söylenir.”Cenab-ı Hak bir kimseyi zengin etmek isterse ona, `yürü ya kulum` demesi yeter.”
Allak bullak etmek deyimi ve anlamı
Kurulu düzeni bozmak, karmakarışık bir duruma getirmek.”Çocuklar evi allak bullak edip gitmişler.”
Allayıp pullamak deyimi ve anlamı
Kötü görünüşü kapatmak için bir şeyi süslemek, donatmak.”Hurda arabaları allayıp pullayıp pazara çıkarmışlar.”
Allem etmek, kallem etmek deyimi ve anlamı
İstediğini elde etmek için her türlü kurnazlığa başvurmak.”Namussuzlar allem edip kallem edip yaşlı adamın evini elinden aldılar.”
Alma dibinde büyümüş deyimi ve anlamı
Vermekten hoşlanmaz.
Almaz almaz bakmak deyimi ve anlamı
Gözleri olumsuz düşüncelerle dolu olarak bakmak.
Almazsın satmazsın, pazarda işin ne? Deyimi ve anlamı
Bir iş yapmayacağın konu üzerinde ne diye duruyorsun?
Almış satmış çekmeceyi kapatmış deyimi ve anlamı
Yapabileceği işlerin hepsini yapmış; artık bir işle uğraşmıyor.
Alnı açık yüzü ak (olmak) deyimi ve anlamı
Herhangi bir ayıbı, çekinecek bir durumu olmamak, iffetli ve şerefli olmak.”İşte alnı açık yüzü ak meydandayım; çıksınlar karşıma.”
Alnında (alnına) yazılmış olmak deyimi ve anlamı
Yazgıyı, talihi bu türlü olmak; bu olayın başına gelmesini tanrının buyurmuş olduğuna inanmak.
Alnını karışlamak deyimi ve anlamı
- Bir işin çok güç olduğunu, yapılamayacak kadar zor olduğunu anlatır.
- Küçümseyerek meydan okumak, tehdit etmek.”Beni polise bildirenin alnını karışlarım.”
Alnının akıyla deyimi ve anlamı
Küçümsenecek, ayıplanacak bir duruma düşmeden; tertemiz, şerefiyle, başarılı olarak.”Allah`ın izniyle bu işten alnımın akıyla çıkacağım.”
Alnının ar damarı çatlamak deyimi ve anlamı
Utanma, sıkılma duygularını yitirmiş bulunmak.”Adama bak nerede soyunuyor, alnının ar damarı çatlamış anlaşılan.”
Alnının damarı çatlamak deyimi ve anlamı
Başarmak için çok sıkıntı çekmek, çok çaba sarf edip emek vermek.”O yolu açıncaya kadar benim alnımın damarı çatladı, sen ne halt etmeye bozuyorsun?”
Alnının kara yazısı deyimi ve anlamı
Kötü talih, baht.”Ne yapayım, alnımın kara yazısı böyle imiş.”
Al sana bir kaya, nere dayarsan daya! Deyimi ve anlamı
İşte bu güç bir durum. Nasıl çözülür bilmem.
“Al şunu tut” dedilerse “yut” demediler deyimi ve anlamı
Emanete hıyanet edilir mi? ” İç dediler, çeşmeyi kurut demediler”
Al takke ver külâh deyimi ve anlamı
- Bir mesele üzerinde uzun çekişmelerden sonra.
- Senli benli, samimî dostluğu sürdürerek.”Al takke ver külâh yıllarca yaptık bu işi.”
Alt alta, üst üste deyimi ve anlamı
Kâh bir ötekini, kâh öteki bunu yenerek, bu durumda boğuşarak.
Alt etmek (Yere sermek) deyimi ve anlamı
Yenmek, sırtını yere getirmek.
Altı alay, üstü kalay deyimi ve anlamı
İçi dışı bir olmayan; dışı süslü, içi berbat.”Altı alay üstü kalay bir dolaba benziyor bu.”
Altı kaval, üstü şeşhane (Şişhane) deyimi ve anlamı
Daha çok giyim için “altı, üstüne; bir parçası öbür parçasına uymaz.” anlamında kullanılır.”Çabuk çıkar şu üzerindeki altı kaval üstü şeşhane elbiseyi, yoksa rezil olacaksın el âleme.”
Altımdan bir yılan çıktı, döndü döndü beni soktu deyimi ve anlamı
Yakınlarımdan biri bana kötülük yapıp duruyor.
Altın adını bakır etmek deyimi ve anlamı
Kötü işler yaparak itibardan düşmek, eski iyi adını, uygunsuz davranışlarıyla kötüye çevirmek.
Altına yapışsa (altı tutsa) toprak olmak (bakır kesilmek) deyimi ve anlamı
Giriştiği en güzel iş bile talihsizlikle, zararla sonuçlanmak.
Altın babası deyimi ve anlamı
Çok zengin, parası çok olan kimse.”Adam altın babası, her istediğini kolayca yaptırıyor.”
Altın bilezik deyimi ve anlamı
Para getiren, hayat boyunca geçimi sağlamaya yarayan sanat ve meslek.”Şimdiden bir altın bilezik sahibi ol ki yarın rahat edesin.”
Altında kalmamak deyimi ve anlamı
- Bir şeyi karşılıksız bırakmamak.”Onun bana yaptığı iyiliğin altında kalır mıyım?”
- Bir şeyin üstesinden gelmek.”Bana verdiği işin altında kalmayacağım.”
Altından Çapanoğlu çıkmak deyimi ve anlamı
Girişilen bir işte başa dert olacak bir durumla, umulmayan bir tehlike ile karşılaşmak.”Bana öyle geliyor ki bu işin altından Çapanoğlu çıkacak.”
Altından girip üstünden çıkmak deyimi ve anlamı
Bir serveti, bir parayı, bir kaynağı gereksiz yere, düşüncesizce, sorumsuzca harcayıp kısa zamanda bitirmek.”Bir ayda o kadar paranın altından girip üstünden çıktı.”
Altından kalkmak deyimi ve anlamı
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Bir zorluğu yenip işi başarmak.”Telâşlanma, işin altından kalkacaktır o.”
Altını çizmek deyimi ve anlamı
Bir şeyin (daha çok sözün) önemini belirtmek, üzerine dikkati çekmek, vurgulamak.”Altını çize çize söylüyorum. Eninde sonunda sen de geleceksin.”
Altını üstüne getirmek deyimi ve anlamı
- Bir şeyi bulmak için aramadık yer bırakmamak.”Evin altını üstüne getirdik ama tabancayı bulamadık.”
- Söz ve davranışlarıyla çevreyi birbirine düşürmek, karmakarışık etmek.”Adam iki çift laf etti. Topluluğun altını üstüne getirdi.”
Altın kesmek değimi ve anlamı
Çok fazla miktarda para kazanır olmak.”Adamların açtığı büfe altın kesiyor sanki.”
Altın leğene kan kusmak deyimi ve anlamı
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Zengin, ama hasta, mutsuz ya da dertli olmak.
Altın taş, üstün tokaç mı? Deyimi ve anlamı
Seni sıkan bir durum mu var? Neden gitmek istiyorsun? Konukluğunu uzatmanı dilerim.
Altı okka etmek (Birini) deyimi ve anlamı
Birkaç kimse, bir kişiyi kollarından, bacaklarından tutup yukarı kaldırmak.
Altı, üstü deyimi ve anlamı
Olup olacağı
Altı yaş olmak (Bir işin) deyimi ve anlamı
Bir takım oyunlara karışmış olmak, iş, dürüst bir temel üzerine kurulmuş olmamak, böyle bir işe girişmekte sakıncalar bulunduğu anlaşılmak.
Altmış altıya bağlamak deyimi ve anlamı
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: O an ki durumu temelli olmayan bir çözümle kurtarmak veya bir işi kesin neticeye vardırmış gibi görünmek.”İnsanları altmış altıya bağlamakta üstüne yoktur onun.”
Altta kalanın canı çıksın deyimi ve anlamı
“Herkes başının çaresine baksın, güçsüzleri düşünme, gücü yetmeyene ne olursa olsun” anlamında kullanılır.
Alttan (aşağıdan) almak deyimi ve anlamı
Sert konuşan birine karşı yumuşak, olumlu, onu haklı görüyormuş gibi tavır almak.”Amacına ulaşmak istiyorsan onunla konuşurken alttan al, pes perdeden konuş.”
Alttan ala deyimi ve anlamı
El altından.
Alttan güreşmek deyimi ve anlamı
Biraz geriden, pasif hareket edip gizli gizli yenme yollarını kollamak.”Vay hınzır vay!.. Alttan güreşip aklın sıra başarı kazanacaksın ha!”
Alt tarafı deyimi ve anlamı
- Geri kalanı.
- Daha sonrası.
- Önemsiz olan sonucu, değeri, olup olacağı.
Altüst etmek (olmak) deyimi ve anlamı
- Alt yüzünü üste çevirmek, altını üstüne getirmek.
- Karmakarışık duruma getirmek.
Alt yanı… deyimi ve anlamı
Alt tarafı.
Alt yanı çıkmaz sokak deyimi ve anlamı
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Sonuç alınmayacak iş, umutsuz durum.”Çobanlık mı, dağ tepe dolaş dur, alt yanı çıkmaz sokak vesselâm.”
Alt yanı kiraz bahçesi deyimi ve anlamı
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Üzerinde durulmakta olan işin bundan sonraki evresi iç açıcıdır.
Amana gelmek deyimi ve anlamı
Önce direnirken zor karşısında baş eğmek. “Aman dilemek.”
“Aman Allah”ı göğe çıkmak deyimi ve anlamı
Yüksek sesle feryat etmek.
Ama aman (bir şey) olmamak deyimi ve anlamı
Beğenilecek bir şey olmamak, öyle pek güzel olmamak.
Aman dayı ölüyorum. -Valla yeğen sen bilirsin deyimi ve anlamı
Yardım istiyorsun ama yapamam.
Amana gelmek deyimi ve anlamı
Teslim olmak, önce direnirken zor karşısında boyun eğmek.”Nihayet düşman amana geldi.”
Aman dedirtmek (amana getirmek) deyimi ve anlamı
Karşı koyan birini boyun eğmek zorunda bırakmak, teslim olmaya zorlamak.”Düşmana aman dedirtmek boynumuzun borcu oldu artık.”
Aman dilemek deyimi ve anlamı
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Önce direnirken zor karşısında boyun eğip canının bağışlanmasını istemek, galip gelenin merhametine sığınmak.”Aman dileyene kılıç kalkmaz.”
Amanı kesilmek deyimi ve anlamı
- Aman diyecek gücü kalmamak.
- Yardım dileyecek kimse bulamamak..
Amansız taraftan yakalamak deyimi ve anlamı
Kimsenin yardım edemeyeceği yönünü bulup saldırmak.
Aman vermemek deyimi ve anlamı
- Göz açtırmamak, rahat bırakmamak.
- Düşmanı acımayıp öldürmek, merhamet etmemek.”Böyle kahpe insanlara sakın aman vermeyin!”
Aman zaman deyimi ve anlamı
Yalvarma, yakarma…
Amasya’nın bardağı, biri olmazsa biri daha deyimi ve anlamı
Kullanabileceğimiz kişi, ya da şey, yalnız o değil ya!
Anan yahşi, baban yahşi deyimi ve anlamı
Bir kimseyi işini yaptırabilmek için pohpohlamak, gereğinden fazla överek istediğini elde etmeye çalışmak.
Anası ağlamak deyimi ve anlamı
Çok eziyet çekmek, sıkıntıya katlanmak, bitkin duruma düşmek.”Onu buraya getirinceye kadar anam ağladı.”
Anası danası deyimi ve anlamı
Bir aileden olan kişilerin hepsi, soyu sopu.
Anası kadir gecesinde doğurmuş deyimi ve anlamı
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Her işi rast giden, çok talihli kimseler için söylenir.
Anasından doğduğuna pişman deyimi ve anlamı
- Üşengeç, çok tembel.
- Canından bezmiş.”O işi yaptı ama anasından doğduğuna bin pişman.”
Anasından doğduğuna pişman etmek deyimi ve anlamı
Çok eziyet ederek canından bezdirmek, bir kimseyi çok üzmek.”Karşıma bir çıksın, onu anasından doğduğuna pişman edeceğim.”
Anasından emdiği süt burnundan (fitil fitil) gelmek
Bir işi yaparken çok sıkıntı çekmek, eziyete katlanmak.”Şu arabanın taksitlerini ödeyinceye kadar anamdan emdiğim süt burnumdan geldi.”
Anasını ağlatmak deyimi ve anlamı
Bir kimseye çok eziyet edip sıkıntı çektirmek.”Adamın üzerine öyle gittiler ki iki günde anasını ağlattılar.”
Anasının gözü deyimi ve anlamı
Hileci, kurnaz, çok açık göz, çıkarcı, hin oğlu hin.”Adam anasının gözü, iki dakikada bitiriverdi işi.”
Anasının nikâhını istemek deyimi ve anlamı
Bir şeye değerinden çok para istemek, olmayacak bir istekte bulunmak.”Senin istekli olduğunu duydu adam, şimdi gidersen anasının nikâhını isteyecek o eve.”
Anası sarımsak, babası soğan deyimi ve anlamı
Ne olduğu belirsiz, görgüsüz ve bayağı kimselerin çocuğu.
Anasını bellemek deyimi ve anlamı
Birisine en büyük kötülüğü yapmak.
Anasının eğirdiği, babasının dokuduğu deyimi ve anlamı
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Ailesinden ve çevresinden gördüğü, geleneğe uygun.
Anasının gözü deyimi ve anlamı
Çok kurnaz, dalavereci, çıkarcı, hileci, düzenci.
Anasının ipini (ipliğini pazarda) satmış deyimi ve anlamı
İpsiz, serseri, kendisinden her türlü yanlış iş beklenen.
Anasının kızı deyimi ve anlamı
Huyu, tutumu annesine benzeyen kız.
Ana baba günü deyimi ve anlamı
- Mahşer günü.
- Sıkıntılı kalabalık; telâşlı, tehlikeli, kimsenin kimseyi tanımadığı kalabalık.”Yangın yeri ana baba gününe dönmüştü.”
Anasının körpe kuzusu deyimi ve anlamı
Ana kuzusu.
Ana kuzusu deyimi ve anlamı
- Pek küçük kucak çocuğu.
- Sıkıntıya, güç işlere alışkın olmayan, nazlı çocuk veya genç.”Şu torbayı kaldırışına bak hele, tam bir ana kuzusu.”
Anasının nikâhını istemek deyimi ve anlamı
Satacağı nesne için değerinin çok üstünde para istemek.
Anasını satayım deyimi ve anlamı
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Önemi yok, ne olursa olsun.
Anasını sattığım deyimi ve anlamı
Allah belasını veresice, meret.
Anası sarmısak babası soğan deyimi ve anlamı
Görgüsüz ve bayağı bir ailenin çocuğu.
Anası yerinde deyimi ve anlamı
Bir gencini anası kadar yaşlı olan kadın.
Ana(sı) usta (ekmeği) yufka yapar, çocuk(lar) usta çift çift kapar deyimi ve anlamı
Başkasına bir şeyler vermesi gereken kişi, az az verip sayıyı çoğaltarak çok şey veriyormuş gibi görünmek istiyor. Ama alan da bunlardan birkaçını birleştirip tek yerine koyarak aldanmadığını gösteriyor.
Ana Yüreği deyimi ve anlamı
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Analık duygusu, anne sevecenliği.
Annelik etmek deyimi ve anlamı
Bir kimseye ancak annenin gösterebileceği sevgi ve yakınlığı göstermek, analık etmek.
Anka gönüllü deyimi ve anlamı
Tok gönüllü.
Anladık yel değirmeni, (ama) suyu nereden geliyor? Deyimi ve anlamı
Düşündüğüm emeksiz kazanç iyi, hoş. Ama bunu gerçekleştirecek güç nerede?
Anca beraber, kanca beraber deyimi ve anlamı
Birbirimizden ayrılmayacağız, işler iyi de gitse, kötü de gitse hep birlikte yapacağız, beraberliği bozmayacağız.”Bu toprağı yalnız ben mi atacağım, hayır arkadaşlar; haydi anca beraber, kanca beraber.”
Anladımsa Arap olayım deyimi ve anlamı
“Hiçbir şey anlamadım” anlamında kullanılır.”Senin anlattıklarını anladımsa Arap olayım.”
Anlaşıldı (anladık) pederin bayraktar olduğu (olduğunu) deyimi ve anlamı
Dolambaçlı anlatımdan sözü nasıl bir sonuca bağlamak istediği anlaşıldı.
Anlaşıldı Vehbi’nin kerrakesi deyimi ve anlamı
İşin içyüzü anlaşıldı. Amaç belli oldu.
Ant içmek deyimi ve anlamı
Bir şey yapacağına, ya da yapmayacağına kutsal bir şeyi tanık göstererek söz etmek.
Ant verdirmek deyimi ve anlamı
Bir kimseye ant içirmek.
Ant vermek (Yemin verme.) deyimi ve anlamı
” Allahı seversen, çocuklarının başı için” gibi sözlerle bir kimseyi bir şey yapmaya ya da yapmamaya zorlamak.
Andını bozmak deyimi ve anlamı
İçtiği anttan dönmek.
Ant içmek (etmek) deyimi ve anlamı
Yemin etmek, bir şeyi yapmaya veya yapmamaya söz vermek.”Ant içtik, asla bu ülkeyi düşmana bırakmayacağız.”
Angaryaya koşmak deyimi ve anlamı
Birini, görevi olmayan, zorunlu olmadığı bir işte çalışmaya zorlamak, zorla çalıştırmak.
Apar topar deyimi ve anlamı
Telâş ve acele ile, yaka paça, hazırlanmadan,”Treni kaçırırım korkusuyla apar topar evden ayrıldım.”
Apiko beklemek deyimi ve anlamı
Herhangi bir işe başlamak için her an hazır olamak.
Apor topar etmek deyimi ve anlamı
Toplanmasına vakit bırakmaksızın alıp gitmek, yaka paça etmek.
Aptesi gelmek deyimi ve anlamı
Aptes bozma gereksemesi duymak.
Aptesinden şüphesi olmamak deyimi ve anlamı
Kötü bir iş yapmadığına inançlı, kendine güveni tam olmak.
Aptesini vermek (Birinin) deyimi ve anlamı
Yaptığı kötü işten dolayı ona çok ağır sözler söylemek.
Aptessiz yere basmamak deyimi ve anlamı
Çok sofu, din buyruklarına çok bağlı olmak.
Arabanın tekerine çomak sokmak deyimi ve anlamı
“Tekerine çomak sokmak”
Arabasını düze çıkarmak deyimi ve anlamı
Güçlükleri yenip işini kolay yürür duruma getirmek.
Ara (aralarını) bozmak deyimi ve anlamı
İki kişi arasındaki iyi ilişkiyi, dostluğu, arkadaşlığı yıkmak.”Kim ki ara bozar, o toplumun yüz karasıdır.”
Ara (aralarını) bulmak deyimi ve anlamı
Birbirleriyle anlaşamayan, bir araya gelemeyen kişileri uzlaştırmak, barıştırmak.”İki öğrencinin arasını bulmak, tam bir haftamı aldı.”
Arada bir deyimi ve anlamı
Seyrek olarak, “Ara sıra”.
Arada çıkarmak deyimi ve anlamı
Öteki işler arasında bir işi de yapıvermek.
Arada dağlar kadar fark olmak. (Aralarında karlı dağlar olmak) deyimi ve anlamı
Aralarında her yönden büyük ayrılıklar bulunmak, benzer nitelikler pek az olmak.
Arada (aralıkta) kalmak deyimi ve anlamı
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Anlaşamayan iki tarafı uzlaştırmak üzere araya girme yüzünden güç duruma düşmek.
Arada kan bulaşığı olmak deyimi ve anlamı
Aralarında dünürlük bulunmak.
Aradan çıkmak deyimi ve anlamı
- Telaşlı, sıkıntılı bir zamanda, yapılacak işe engel olan kişi, oradan uzaklaşmak.
- Yapılacak başka işlerle daha iyi uğraşabilmesi için, bir iş önce bitirilmek.
Arafat’ta soyulmuş hacıya dönmek deyimi ve anlamı
Her şeyini kaybedip çırılçıplak ya da çaresiz kalmak.
Araları açılmak (bozulmak) deyimi ve anlamı
İyi ilişkileri, dostlukları, arkadaşlık bağları kopmak; birbirlerine dargın hâle gelmek.”Şu iki çiftin araları nasıl açıldı hâlâ anlayamadım.”
Aralarında karlı dağlar olmak deyimi ve anlamı
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Arada dağlar kadar…
Aralarından kara kedi geçmek (veya aralarına kara kedi girmek) deyimi ve anlamı
İyi anlaşan iki kişinin veya dostun ilişkileri bozulmak, aralarına soğukluk girmek, birbirlerine gücenmek,”Niçin konuşmuyorsunuz? Aranızdan kara kedi mi geçti?”
Aralarından su sızmamak deyimi ve anlamı
Çok iyi, çok yakın dostluk veya arkadaşlık kurmak, ahbap olmak.”Şunlara bak, aralarından su sızmıyor.”
Aralarını bozmak deyimi ve anlamı
Ara bozmak.
Aralarını bulmak deyimi ve anlamı
Ara bulmak.
Araları şekerrenk almak deyimi ve anlamı
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Dostlukları bozulmak.
Araları yağ bal olmak deyimi ve anlamı
Yağlı ballı olmak.
Aramakla bulunmaz (ele geçmez) deyimi ve anlamı
Çok değerli bir şey; ancak rastlantı ile ele geçer.
Arap saçına dönmek deyimi ve anlamı
İşlerin çok karışıp içinden çıkılmaz bir durum alması.”Bırak artık sorumsuzluğu, işleri bu tavrınla Arap saçına döndürdün.”
Ara sıra (Arada sırada) deyimi ve anlamı
Seyrek olarak. “Arada bir”
Arası soğumak deyimi ve anlamı
Aradan zaman geçerek işin önemi azalmak.
Araya girmek deyimi ve anlamı
- İki kişinin arasındaki bir işe karışmak.
- Araları bozuk olan iki kişiyi uzlaştırmaya çalışmak.
- Yapılmakta olan bir işin yapılmasını geciktirmek.”Araya başka işler girince seninkini yapamadım, kusura bakma.”
Araya (aralığa) gitmek deyimi ve anlamı
- Heder olmak, işe yaramaz duruma gelmek.
- Karışıklıkta elden çıkmak ya da telef olmak.
Araya koymak deyimi ve anlamı
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Bir işte sözü geçen bir kimsenin aracılığına başvurmak.”Genel müdürü araya koyup senin işe alınmanı sağlayacaklardır.”
Araya soğukluk girmek deyimi ve anlamı
Dostluk bağı gevşemek.
Araya vermek deyimi ve anlamı
Heder etmek; yararsız yere harcamak.
Arayıp sormak deyimi ve anlamı
- Biri ile ilgili haber sormak.
- Ziyaretine giderek bir kimseye karşı ilgi göstermek.
Arayıp taramak deyimi ve anlamı
Her yeri dikkatle inceleyerek aramak.
Arayı yapmak deyimi ve anlamı
- Arası bozuk olan kimse ile barışmak.
- Arası açık olan iki kişiyi uzlaştırıp, barıştırmak.”Hasan aramızı yapmasaydı biz hâlâ diken üstünde oturuyor olacaktık.”
Ar damarı çatlamak deyimi ve anlamı
Utanç duyulacak şeyleri sıkılmadan yapmak, utanmayı bırakmak, yüzsüz olmak.”Ar damarı çatlamış bu adamdan ne umuyorsun anlamadım bir türlü.”
Ardı arkası kesilmemek deyimi ve anlamı
Arka arkaya, sürekli olarak gelmek.
Ardına (arkasına) düşmek (Bir kişinin, bir işin) deyimi ve anlamı
- Bir kişinin (her iki anlamıyla) gittiği yoldan gitmek.
- Bir işi sona erdirmek için aralıksız çalışmak.
Ardından atlı (tatar) kovarcasına deyimi ve anlamı
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Çok hızlı koşarak.
Ardından gelmek deyimi ve anlamı
Bir şey bilmiyormuş gibi davranarak bir kimseden bir konu üzerinde ayrıntılı bilgi almaya çalışmak.
Ardından sapan taşı yetişmemek.
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Uçarcasına koşmak.
Ardı sıra (Peşi sıra) (Arkası sıra) deyimi ve anlamı
Arkasından, onu izleyerek.
Arık altından tarla bağışlamak deyimi ve anlamı
Birisine çıkar sağlama sözü vermek (ya da bu yolu göstermek).
Arı kovan gibi işlemek deyimi ve anlamı
Gidip geleni, girip çıkanı çok olmak.
Arının dikenini görüp balından el çekmek deyimi ve anlamı
Bir işin tehlikesini görüp sağlayacağı yarardan vazgeçmek.
Arının yuvasına (inine) çöp dürtmek deyimi ve anlamı
Tehlikeli kişiyi incitip kışkırtmak onun kendisine saldırmasına yol açmak.
Arı satmış (yemiş), namusu kiraya (tellala) vermiş (arkasına atmış) deyimi ve anlamı
Utanma, namus duygularından uzaklaşmış ve kötü yola sapma durumuna gelmiş.
Arı sili deyimi ve anlamı
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Tertemiz.
Arı kovanı gibi işlemek deyimi ve anlamı
Girip çıkanı, gelip gideni çok olmak.”Şu seçim dolayısıyla doktorun evi arı kovanı gibi işliyor.”
Ârif olan anlasın (anlar) deyimi ve anlamı
Üstü örtülü olarak söylenen bir sözün, anlayışı kuvvetli kimselerce anlaşılabileceğini belirtmek için kullanılır.
Arka arkaya (Peş peşe) deyimi ve anlamı
Birbiri ardından, birbirini izleyerek.
Arka arkaya vermek deyimi ve anlamı
Birbirini korumak, kollamak, için birleşmek; dayanışmak, yardımcı olmak.”Arka arkaya verirsek karşımızda hiçbir güç duramaz.”
Arka (sırt) çevirmek deyimi ve anlamı
Birine eskiden duyduğu ilgiyi göstermemek, yabancı gibi davranmak.”İşlerim bozulunca bana sırt çevirdi.”
Arka çıkmak deyimi ve anlamı
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Birilerine karşı, birini korumak; savunmak, kayırmak.”Babası arka çıkmasaydı onu bir güzel dövecekti.”
Arkada bırakmak (Birini, bir şeyi) deyimi ve anlamı
- Birini geçmek, geride bırakmak.
- Bir şeyden uzaklaşmak.
Arkada (geride) kalanlar deyimi ve anlamı
Ölen kimsenin yaşayan yakınları.
Arkadan söylemek deyimi ve anlamı
Bir kimsenin bulunmadığı yerde onun hakkında ileri geri konuşmak, dedikodusunu yapmak, çekiştirmek.”Adamın arkasından söylemeye utanmıyor musun?”
Arkadan vurmak deyimi ve anlamı
Kendisine inanan, güvenen bir kimseye gizlice kötülük etmek.”Onun beni arkamdan vuracağı hiç aklıma gelmezdi.”
Arkadaş canlısı deyimi ve anlamı
Arkadaşından hiçbir şey esirgemeyen, arkadaşı için fedakarlıktan çekinmeyen.
Arkadaş değil, arka taşı deyimi ve anlamı
Sözde arkadaş ama, sıkıntısından, zararından, incitmesinden başka bir şeyi yok.
Arka kapıdan çıkmak deyimi ve anlamı
Özellikle bir eğitim kurumundan, bir iş yerinden hiçbir varlık gösteremeden, bir şey öğrenemeden ayrılmak.”Övünüp durma, bilgine bakılırsa sen o okulun arka kapısından çıkmışsın.”
Arkası alınmak deyimi ve anlamı
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Sona erdirilmek, bitirilmek.
Arkası kesilmek deyimi ve anlamı
Tükenmek, bitmek, süregelen bir şeyin son bulması.”Kiranın da arkası kesilirse ne yaparız biz?”
Arkası mihrapta olmak deyimi ve anlamı
Güçlü bir kimseye ya da sağlam bir şeye dayanmış olmak.
Arkasına düşmek deyimi ve anlamı
- Birini gözden ayırmayarak arkasından gitmek.
- Bir işi sona erdirmek için çok sıkı çalışmak.”Arkasına düşmezsen nasıl elde edeceksin o evi?”
Arkasında dolaşmak (gezmek) deyimi ve anlamı
Bir işi sonuca bağlamak için ilgili yerlere giderek görüşme fırsatı aramak, onların yardımını sağlamak.
Arkasında yumurta küfesi yok ya! Deyimi ve anlamı
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: “Sırtında yumurta küfesi yok ya!”
Arkasını almak (Bir işin) deyimi ve anlamı
Bir işi bitirmek, sona erdirmek.
Arkasını getirememek deyimi ve anlamı
Başladığı işi sürdürüp sona erdirememek, sonuçlandıramamak.”Ne tembel adamsın, şu işin arkasını getiremedin hâlâ!”
Arkasına sığamak (sıvazlamak) deyimi ve anlamı
Okşayıp övmek.
Arkasını (birine) vermek deyimi ve anlamı
Bir kimsenin koruyuculuğundan güç almak.
Arkası pek deyimi ve anlamı
Güçlü birine ya da sağlam bir şeye güvenen.
Arkası sıra deyimi ve anlamı
Ardı sıra.
Arkası (sırtı) yere gelmemek deyimi ve anlamı
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Sağlam olan durumu sarsılmamak. Yenilgiye uğramamak.
Arkası yufka deyimi ve anlamı
Dayandığı, güvendiği kişi güçlü değil.
Arka (sırt) üstü deyimi ve anlamı
Sırtı yere gelecek biçimde.
Armudun sapı, üzümün (kirazın) çöpü var, demek deyimi ve anlamı
Her şeye kusur bulup hiçbir şeyi beğenmemek.
Armut piş, ağzıma düş deyimi ve anlamı
Ben hiç emek harcamayayım. Her şey hazır olup ayağıma gelsin.
Ar namus tertemiz deyimi ve anlamı
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Utanma, namus denilen şeylerden sıyrılmış.
Arpa boyu kadar gitmek deyimi ve anlamı
Pek az ilerlemek.
Arpacı kumrusu gibi düşünmek deyimi ve anlamı
Çaresizlik içinde umutsuz ve derin düşünmek.
Arpa ektim, darı çıktı deyimi ve anlamı
Başladığım iş, ters sonuç verdi.
Arpalı, buğdaylı oturmak deyimi ve anlamı
Bir toplantıda erkek, kadın karışık olarak oturmak.
Arpalık yapmak deyimi ve anlamı
Bir yeri sürekli çıkar kaynağı olarak sömürmek.
Arpaya katsan at yemez, kepeğe katsan it yetmez deyimi ve anlamı
Böyle iş yaramaz bir adam.
Arşını ile alır, sındısı ile keser deyimi ve anlamı
İşine gelen konuyu ( ya da şeyi) ele alır; onu istediği biçimde yürütür.
Art arda deyimi ve anlamı
Arka arakaya
Art ayağı ile kulağını kaşımak deyimi ve anlamı
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Aşağlık kişi, densizce davranışlarla olmayacak işlere girişmek.
Arkasını sıvamak deyimi ve anlamı
İltifat etmek, okşamak, övmek, birisini bu yolları kullanarak bir işe sevk etmek.”Arkasını sıvayarak yaptırıyorum her işi bu çocuğa.”
Arkasını (birine) vermek deyimi ve anlamı
Bir kimsenin himayesinden güç almak.”Arkasını kaymakama vermiş pervasızca konuşuyor, yolu burdan geçireceğim diyor.”
Arkası (sırtı) pek deyimi ve anlamı
- Soğuktan muhafaza edecek biçimde giyinmiş, iyi giyinmiş olan.
- Güçlü bir kimseye ya da yere güvenen.”Ona göre hava hoş, çünkü karnı tok, sırtı pek nasıl olsa!”
Arkası (sırtı) yere gelmemek deyimi
- Sarsılmamak, sağlam ve sağlıklı durumunu sürdürmek.
- Hiç yenilgi yüzü görmemek.”Arkası yere gelmemiş bir adam olarak kalmalı o.”
Armudun sapı var, üzümün çöpü var demek
Hiçbir şeyi beğenmemek, her şeyin bir kusurunu bulmak.
Armut piş, ağzıma düş deyimi ve anlamı
Bir işin hiç emek harcamadan olmasını, kendiliğinden hazır olup ayağına gelmesini bekleyenlerin durumunu anlatmak için kullanılır.
Arpalık yapmak deyimi ve anlamı
Bir yeri sürekli çıkar kaynağı olarak kullanmak, sömürmek.”Batılılar ülkemizi arpalık yaptılar âdeta.”
Art düşünce (niyet) deyimi ve anlamı
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Açığa vurulandan ayrı, gizli tutulan, asıl düşünce.”Onun bizim hakkımızda art düşüncelere sahip olduğunu biliyorum.”
Art elden deyimi ve anlamı
Bir yandan kişiyi oyalarken öbür yandan ondan habersiz.
Art eteğinde namaz kılınmak deyimi ve anlamı
Dindar, içi dışı çok temiz bir insan olmak.
Arabası düze çıkarmak deyimi ve anlamı
İşindeki güçlükleri yenmek, işini yoluna koymak.
Ara açmak deyimi ve anlamı
Anlaşmazlığa neden olmak, dostluğu bozmak, insanları birbirine düşürmek.
Ara bozmak deyimi ve anlamı
Kişiler arasındaki dostlukları bozmak.
Ara bulmak deyimi ve anlamı
Birbiriyle anlaşamayanları uzaklaştırmak, onları anlaşmalarını sağlamak.
Arabı gülmek deyimi ve anlamı
İşleri yolunda gitmek, şansı açılmak, şansı yardım etmek.
Aracı koymak deyimi ve anlamı
Bir işin çözümünde birine aracı olarak görevlendirmek.
Aracı olmak deyimi ve anlamı
Bir konuda iki yanı görüştürmek, uzaklaştırmak, bir işin çözümüne yardımcı olmak.
Aracılık etmek deyimi ve anlamı
Araya girerek bir işin olmasına yardım etmek.
Araç olmak deyimi ve anlamı
İyi olamayan bir işte kullanılmak.
Arada bir deyimi ve anlamı
Seyrek olarak, ara sıra, zaman zaman.
Arada çıkarmak deyimi ve anlamı
Yapılmakta olan işler arasından işi de yapıvermek.
Arada dağlar kadar fark olmak deyimi ve anlamı
Aralarında her bakımdan çok büyük ayrımlar olmak, benzer yönleri pek az olmak.
Arada kalmak deyimi ve anlamı
Anlaşamayan iki tarafı uzaklaştırmak için araya girildiğinde, iki yanı da hoşnut edemeyerek güç duruma düşmek.
Arada kan bağı olmak deyimi ve anlamı
Aralarında hısımlık bulunmak.
Aradan kaldırılmak deyimi ve anlamı
Yok etmek.
Arada sırada deyimi ve anlamı
Seyrek olarak, zaman zaman, arada bir, ara sıra.
Aradığını bulamamak deyimi ve anlamı
Beklentisi gerçekleşmek, isediğine kavuşmak.
Aradığını bulmak deyimi ve anlamı
Beklentisi gerçekleşmek, istediğine kavuşmak.
Asık surat (Çatık yüz) deyimi ve anlamı
Küskün, üzgün ya da öfkelenmiş kimsenin somurtan yüzü.
Asım asım olmak deyimi ve anlamı
Birisine asılıp durmak, sürekli olarak bir şey istemek.
Asıp kesmek deyimi ve anlamı
- Yasaları çiğneyerek zalimce bir yöntem yürütmek.
- Böyle yapacakmış gibi konuşmak.
Askıda kalmak (Bir iş) deyimi ve anlamı
Bir engel dolayısıyla bitirilemeyip öylece ve engelin ortadan kalkmasında değin kalmak.
Askıya almak deyimi ve anlamı
- Altı boşalıp desteği kalmayan yapıyı dikmelerle boşlukta tutarak yıkılmaktan kurtarmak.
- Bir işi, beklenen koşul gerçekleşinceye değin sonuçlandırmayıp bekletmek.
Askıya çıkarmak deyimi ve anlamı
Nikah kıyılmadan önce, evlenecek kimselerin durumunu (ya da başka bir konuyu) yazılı olarak, herkesin görebileceği yere asmak.
Aslan payı deyimi ve anlamı
- Bir paylaşmada en büyük pay.
- Ortaklardan en güçlüsünün aldığı en büyük pay.
Aslan yürekli deyimi ve anlamı
Çok yiğit, hiçbir şeyden korkmayan.
Aslı astarı (faslı) olmamak deyimi ve anlamı
Yalan, asılsız olmak.
Aslı varsa yarın bayram deyimi ve anlamı
Dediğine göre çok yakında iyi sonuç alınacak.
Astarı yüzünden pahalı olmak deyimi ve anlamı
Bir işin ayrıntısına harcanan para aslı için ödenen parayı aşmak.
Astığı astık, kestiği kestik deyimi ve anlamı
Yaptığı işlerden dolayı kimseye hesap vermek zorunda değil; yaptıklarına hiç kimse itiraz edemez.
Aslan kesilmek deyimi ve anlamı
Aslan gibi güçlü, yiğit, yürekli ve yırtıcı bir davranış göstermek.
Askıya çıkarmak deyimi ve anlamı
Evlenecek kimselerin nikâhtan önceki durumlarını gösterir belgelerin, belirli bir süre için ilgili dairede görünür bir yere asılması, ilân edilmesi.
Aslan payı deyimi ve anlamı
Hak edilenden daha çok alınan pay, en güçlünün aldığı pay.
Aslan yürekli deyimi ve anlamı
Yılmaz, hiçbir şeyden korkmayan, yiğit, kahraman,”Aslan yürekli Mehmetçik düşmanı çil yavrusu gibi dağıttı.”
Aslı faslı (astarı) olmamak deyimi ve anlamı
Yalan, asılsız olmak, gerçek payı bulunmamak.”Aslı astarı olmayan işlerin içine sürükleme bizi.”
Astarı yüzünden pahalı olmak deyimi ve anlamı
Bir işin ayrıntısına ödenen paranın aslına ödenen paradan fazla olması, gerçek değerinden fazlaya mal olması.
Aslan yürekli deyimi ve anlamı
Hiçbir şeyde korkmayan, çok yiğit.
Aslanın ağzına girmek deyimi ve anlamı
Tehlikeli işlere girişmek.
Aslı astarı olmamak deyimi ve anlamı
Yalan olmak, doğru olmamak, gerçek olmamak.
Aslı çıkmak deyimi ve anlamı
Doğru olduğu, gerçek olduğu anlaşılmak, ortaya çıkmak.
Aslı çıkmamak deyimi ve anlamı
Söyelenen bir şeyi doğru olmadığı anlaşılmak.
Aslı faslı olmamak deyimi ve anlamı
Uydurma olmak, yalan olmak, gerçek olmamak, doğru olmamak, asılsız olmak.
Aslına bakmak deyimi ve anlamı
Kökünü,gerçeğini araştırmak.
Aslına dönmek deyimi ve anlamı
Kaynağına, köküne dönmek, gerçek biçimini almak.
Aslını aramak deyimi ve anlamı
Kaynağına, köküne inmek, gerçeğini araştırmak.
Aslını bilmek deyimi ve anlamı
Bir şeyin gerçeğini, doğrusunu bilmek.
Astığı astık, kestiği kestik deyimi ve anlamı
Davranışlarından dolayı kimseye hesap vermeyen, istediği gibi davranan, çok sert kimseler için kullanılır.
Yaklaşık olarak, hemen hemen, tam değil de tama yakın.”Aşağı yukarı on kilo gelir bu yük.”
Aşağı mahalle sen misin, yukarı mahalle şen misin? deyimi ve anlamı
İşe güce bakmaksızın durup dinlemeden (gezip dolaşmak).
Aşağıdan almak deyimi ve anlamı
Alttan almak.
Asayiş berkemal deyimi ve anlamı
Güvenliğe aykırı hiçbir olayın bulunmadığını anlatan bir deyim.
Asfalt etmek deyimi ve anlamı
Döverek ayakta duramayacak biçime sokmak, asfaltta yatıp kalacak denli çok dövmek.
Aşağı kalır yeri olmamak (Bir şeyden birinden) deyimi ve anlamı
Niteliği ondan geri olmamak, ona denk olmak.
Aşağı kalmamak (Bir şeyden, birinden) deyimi anlamı
Ondan geri olmamak.
Aşağı koysam (korsam) pas olur, yukarı koysam is olur, demek deyimi ve anlamı
Çeşitli davranış yollarının hepsinde sakınca gören bir titizliği bulunmak.
Aşağı kurtarmaz deyimi ve anlamı
- Daha ucuza satılırsa zarar eder.
- Daha aşağı bir durum ve yaşayışı kendine layık görmez.
Aşağılık duygusu deyimi ve anlamı
Kendisini başkalarından aşağı görme duygusu.
Aşağı mahalle sen misin, yukarı mahalle şen misin (diye gezmek) deyimi ve anlamı
Durup dinlemeden (gezip dolaşmak).
Aşağı tükürsem sakal (-m), yukarı tükürsem bıyık (-m), (Yukarı tükürsem bıyık, aşağı tükürsem sakal) deyimi ve anlamı
Yakınım olan iki taraf, ya da benimle ilgili iki durum var. Birine ayrıcalık tanısam ötekini küçümsemiş oluyorum. Sakıncaları eşit olan iki karşıt davranıştan birine karar veremiyorum.
Aşağı yukarı deyimi ve anlamı
Yaklaşık olarak, hemen hemen, tama yakın.
Aş başında usta, iş başında hasta deyimi ve anlamı
Çıkar gördüğü işe dört elle sarılır; bir iş görme söz konusu olursa özür diler.
Aş damı deyimi ve anlamı
Mutfak.
Aş deliye kalmak deyimi ve anlamı
Yararlanılacak şeyde kendisine ortak ya da rakip olacak kimseler ortadan çekilmek.
Aşığını boyamak deyimi ve anlamı
Çıkar sağlamak.
Aşık atmak deyimi anlamı
Birisiyle yarışmak, özellikle kendisinden üstün birisiyle yarış etmek.”Sen benimle aşık atacak biri değilsin.”
Aşina, çıktı ocak başına deyimi ve anlamı
Kendisine karşı gösterilen içtenlik ve yakınlığı kötüye kullanmaya, yüzsüzlük ve saygısızlık etmeye başladı.
Aşka gelmek deyimi ve anlamı
Şevk ve heyecanla coşmak.
Aşk etmek deyimi ve anlamı
Hızla vurmak.
Aş piş, ağzıma düş deyimi ve anlamı
“Armut piş, ağzıma düş”
Aş pişti bayram geçti deyimi ve anlamı
Daha önce davranmak gerekirdi. İşin tavı geçti. Artık yapılacak şey kalmadı.
Aş pişti, kaşık üstüne dikildi deyimi ve anlamı
Yararlanılacak her şey hazırlandı; yararlanacak olanı bekliyor.
Aş yermek deyimi ve anlamı
Gebe kadın, kimi yemeklerden tiksinmek, kimi şeyleri yemek için aşırı istek duymak.
Aş yesem kaşığımda çıkar deyimi ve anlamı
Hangi işe el atsam orada kendisini görürüm. Her işime karışır. “İki ekmek arasında bir dilim peynir”
Aş deliye kalmak deyimi ve anlamı
Yararlanılacak şeyde kendisine ortak ya da rakip olacak kimseler ortadan çekilmek.
Aşığı bey oturmak deyimi ve anlamı
İşi çok iyi, istediğine uygun bir biçimde almak.
Aşırı gitmek deyimi ve anlamı
Ölçüyü kaçırmak, çok ileri gitmek
Ata et, ite ot vermek (yedirmek) deyimi ve anlamı
Uygunsuz iş yapmak; birbirini tamamlayan, birbirine uyan unsurları ters kullanmak; kişilere işlerine yaramayan şeyi, ilgili olmadıkları görevi vermek.
Atam bilir atasını, ben bilirim ötesini deyimi ve anlamı
Soyunu, sopunu, ne mal olduklarını biliriz.
Ata nal çakıldığını görmüş, kurbağa ayaklarını uzatmış deyimi ve anlamı
Yetenekli, değerli kimselerim hakkı olan şeyleri, buna yaraşık olmayan da istiyor” anlamın da istiyor” anlamında söylenir.
At anası (Dev anası) deyimi ve anlamı
İri yarı kadın.
Atarı olmamak deyimi ve anlamı
İstekli olmamak, içinde istek bulunmamak.
At başı beraber deyimi ve anlamı
Biri, ötekinden geri kalmadan, bir hizada.
At çalındıktan sonra ahırın kapısını kapamak deyimi ve anlamı
Zarara uğradıktan sonra önlem almak.
At elin, it elin, bize ne?
Herkes kendi malını istediği gibi kullanır, yönetir. Bizim bunlarla ilgilenmemiz, bunlar üzerinde düşünce yürütmemiz yersizdir.
Ateş açmak deyimi ve anlamı
Birçok kişi birden, karşılarındakilere ateşli silahlarla mermi atmak.
Ateş almak deyimi ve anlamı
Yanmak, tutuşmak.
Ateş almaya mı geldin? Deyimi ve anlamı
Neden bu kadar çabuk gitmek istiyorsun? Olur mu böyle?
Ateş bacayı sarmak deyimi ve anlamı
Bir iş ya da olay önüne geçilemez, tehlikeli bir durum almak.”Ateş bacayı sarmadan çabuk gidelim buradan!”
Ateş basmak deyimi ve anlamı
Aşırı ölçüde sıkılmak, heyecanlanmak, utanmak sonucu vücutta sıcaklığın artması, yüzün kızarması.”O nadide, paha biçilmez vazoyu kırınca bedenini birden bire ateş bastı.”
Ateşe atmak (Birinin) deyimi ve anlamı
Birini çok tehlikeli bir işe bile bile sokmak.”Hiç aldırmadan, biricik kızını o adamla evlendirip ateşe atamazsın değil mi?”
Ateş etmek deyimi ve anlamı
Ateşli silahla mermi atmak.
Ateşe tutmak deyimi ve anlamı
- Ateşli silâhla mermi atmak.
- Bir şeyi ateşin üzerinde tutarak ısıtmak.”Zalim askerler zavallı köylüleri yaylım ateşine tuttular.”
Ateşe vermek deyimi ve anlamı
- Bir yeri bilerek yakıp yok etmek.
- Aşırı ölçüde telâşlandırmak.
- Bir toplumu, bir ülkeyi kargaşalık içine sürükleyerek yıkıma uğratmak.”Dış güçler yerli işbirlikçilerle anlaşarak ülkeyi ateşe verdiler.”
Ateşe vursan duman vermez deyimi ve anlamı
Çok cimri.
Ateşi düşmek deyimi ve anlamı
Hastanın artmış olan vücut ısısı azalmak.
Ateşine (nârına) yanmak deyimi ve anlamı
Birinin yüzünden büyük haksızlığa uğramak, zarar görmek.”Eğer bu malı satamazsam senin ateşine yanmış olacağım.”
Ateşi uyandırmak deyimi ve anlamı
Sönmek üzere olan ateşi havalandırıp ışıtmak.
Ateş kesilmek deyimi ve anlamı
- Çok kızgın, öfkeli davranışlar göstermek.
- Çok çalışkan, hareketli ve becerikli olmak.
- Ateşli silâhlarla yapılan atışa son vermek.”Taraflar ateş kesilmesine razı olmadılar.”
Ateşle oynamak deyimi ve anlamı
Çok tehlikeli, zarar verecek bir işin üstüne üstüne gitmek ya da böyle bir işe girişmek.”Bırak o silâhı elinden! Ateşle oynadığının farkında mısın sen?”
Ateş olsa cirmi kadar (oylumunca) yer yakar deyimi ve anlamı
Ondan korkacak ne var? Bütün gücüyle saldırsa ne kadar kötülük yapabilir? Bunu çoktan göze aldık.
Ateş pahasına (pahası) deyimi ve anlamı
Çok pahalı.”Yeni daireler ateş pahası, nasıl alacağız?”
Ateş püskürmek (Ateş saçmak) deyimi ve anlamı
Çok öfkeli olmak, ağır sözler söylemek.”Öğretmen kapıyı kıran öğrencilere ateş püskürdü.”
Ateş saçmak deyimi ve anlamı
Ateş püskürmek.
Ateşten gömlek deyimi ve anlamı
İçinde bulunulan acı, sıkıntılı, dayanılmaz durumu anlatmak için söylenir.”İflas etmem, ateşten gömlek giymem demektir.”
Ateş yağdırmak deyimi ve anlamı
- Ateşli silahlarla aralıksız, bol mermi atmak.
- Etrafındakilere çok öfkeli, ağır sözler söylemek.
At görür aksar, su görür susar deyimi ve anlamı
Gördüğü her şeyi kendisine gerekli olmasa bile edinmek ister.
Atı alan Üsküdar’ı geçti deyimi ve anlamı
“Fırsat kaçtı, artık yapılacak şey kalmadı” anlamında kullanılır.”Sen daha dur, atı alan Üsküdar’ı çoktan geçti.”
Atı eşkin kılıcı keskin deyimi ve anlamı
Her bakımdan güçlü; istediğini yapabilir.
Atımın başı yumuşak deyimi ve anlamı
İnatçı değilim, uysalım.
Atına eşek mi dedik? Deyimi ve anlamı
Onu (seni) küçümseyen bir davranışımız olmadı.
Atını sağlam kazığa bağlamak deyimi ve anlamı
Eşeğini sağlam kazığa bağlamak.
Atın yüğrükse bin de kaç deyimi ve anlamı
Olanağın varsa kendini kurtar.
Atıp tutmak deyimi ve anlamı
- Yüksek laflar etmek, büyük işler yapacağını söylemek.
- Ağır sözlerle öfkesini göstermek.
At izi it izine karışmak deyimi ve anlamı
Toplum, değerli ve değersiz kimselerin ayırt edilmediği bir hava içinde olmak.
At koştur deyimi ve anlamı
O kadar geniş ki…
Atla arpayı dövüştürür deyimi ve anlamı
Birbirlerinden ayrılmaları olanağı bulunmayan iki arkadaşın arasını bozacak denli kötü
Atlama tahtası deyimi ve anlamı
Bir hamlede ulaşılamayacak yere kolayca varmayı sağlayan ara durağı; daha iyi bir duruma ulaşmak için basamak olarak kullanılan şey. “Basamak yapmak.”
Atlıyı atından indirmek deyimi ve anlamı
Bir kimsenin, yolunda olan işini zorbalıkla bozmak.
Atma Recep din kardeşiyiz deyimi ve anlamı
Palavra savurma; birbirimizi biliriz.
At oynatmak deyimi ve anlamı
- Ata hüner göstermek.
- Bildiği ve istediği gibi davranmak.
- Belli bir alanda üstünlük kurmak.”Meydan adamlara kaldı, istedikleri gibi at oynatıyorlar.”
Atsan atılmaz, satsan satılmaz deyimi ve anlamı
İşe yaramadığı, sıkıntı verdiği hâlde vazgeçilemeyen şeyler ve kimseler için kullanılır.”Ne yapayım, kardeş işte! Atsan atılmaz, satsan satılmaz!”
Atta duran var, durmayan var deyimi ve anlamı
Herkesin gücü, becerisi bu işi başarmaya elverişli değil: Yapabilecekler de var, yapamayacaklar da. Eriştiği yüksek aşamada tutunabilmek kolay değil.
Attan inip eşeğe binmek deyimi ve anlamı
Bulunduğu dereceden, mevkiden, önemli görevden daha aşağı bir yere inmek veya alınmak.”Aklını başına toplamazsan adamı işte böyle attan indirip eşeğe bindirirler.”
Attığı attık, tuttuğu tuttuk deyimi ve anlamı
Yaptığı her işi herkes kabul etmek zorunda: İstemediği işi yapmayacak, istediğini yapacaktır. “Astığı astık”
Attığı taş yerini bulmamak deyimi ve anlamı
Giriştiği işte istediği sonucu elde edememek.
At üstünde kazma kazmak deyimi ve anlamı
Güç bir işi hiç yorulmadan yapmaya girişmek.
At var, meydan yok deyimi ve anlamı
İş yapacak güç ve araç var, ama bunları kullanma alanı ve konusu yok.
At yerine eşek bağlamak deyimi ve anlamı
Ayrılan değerli bir kişinin yerine değersiz birini getirmek.
Av avlandı tav tavlandı (deli evlendi) deyimi ve anlamı
İstenilene uygun olsun olmasın, her şey oldu, bitti. Artık “şöyle olmalıydı, böyle olmamalıydı” demenin yeri yok.
Avanta almak deyimi ve anlamı
Herhangi bir işten, yolsuz olarak çıkar sağlamak.
Avanta vermek deyimi ve anlamı
Herhangi bir işten, işin olmasını sağlayana yüzde vermek.
Avanta vurmak deyimi ve anlamı
Kolayca çıkar sağlamak.
Avanta yemek deyimi ve anlamı
Başkalarının emeğiyle sürdürülen bir işten çıkar sağlamak.
Avantaya gelmek deyimi ve anlamı
Bir şey, çok az bir parçaya ya da bedavaya sağlanmak.
Avara kasnak gibi işlemek deyimi ve anlamı
Hiçbir işe yaramaksızın boşu boşuna çalışmak.
Avaz avaz bağırmak deyimi ve anlamı
Olanca gücüyle bağırmak; sesi yettiği kadar, var gücüyle bağırmak.”Tamam duyuyorum, öyle avaz avaz bağırma!”.
Avcı kediye kurnaz fare deyimi ve anlamı
“Tuzağa düşürmekte usta olanın karşısında tuzağa düşmemekte usta olan” anlamında söylenir.
Avlayıp kuşlayıp getirmek deyimi ve anlamı
Çeşitli işler yaparak kazanıp getirmek.
Avcu kaşınmak deyimi ve anlamı
Yakından ele bir yerden para geçeceği anlaşılmak.
Avcunun içinde tutmak deyimi ve anlamı
Ona her istediğini yaptırabilecek bir durumda olmak.
Avucunun içine almak deyimi ve anlamı
Birini her dediğini yapar duruma getirmek, baskı ve etkisi altına almak.
Avucunu yalamak deyimi ve anlamı
Umduğunu ele geçirememek, beklediğini elde edememek.
Avuç açmak deyimi ve anlamı
Yardım istemek, dilenmek, para istemek ya da ister duruma düşmek.
Avuç açtırmak deyimi ve anlamı
Yardım ya da para ister bir duruma düşürmek.
Avuç içi kadar (yer) deyimi ve anlamı
Çok küçük, dar.
Avurdu avurduna geçmek deyimi ve anlamı
Çok zayıfladığı yüzünden belli olmak.
Avurdu yelli deyimi ve anlamı
Çok ve gereksiz konuşan, palavracı.
Avurt satmak deyimi ve anlamı
Yapamayacağı şeyleri yapabilirmiş gibi konuşmak, yüksekten atmak.
Avurt zavurt etmek deyimi ve anlamı
Yüksekten atıp tutmak, kuru gürültü yapmak, boş tehditlerde bulunmak, korkutucu, iri sözler söylemek.
Ayağa kaldırmak (Herkesi) deyimi ve anlamı
Telaş ve heyecana düşürmek.
Ayağa düşmek deyimi ve anlamı
- Bir şeyin değerini kaybetmesi.
- Yalvarır duruma gelmek.
- İşe ilgisiz ve yetkisiz kimseler karışır olmak.”Sevinmeyin boşuna, bu işi ayağa düşürmeyeceğim hiçbir zaman.”
Ayağa kalkmak deyimi ve anlamı
Hasta iyi olmak.
Ayağı alışmak deyimi ve anlamı
Gidip gelme alışkanlığı edinmek, sürekli olarak gidip gelmek.
Ayağı cıvık deyimi ve anlamı
Durmadan gezip dolaşan.
Ayağı (ayakları) (birbirine) dolaşmak deyimi ve anlamı
Utançtan, heyecandan yürüyüşünü şaşırmak.
Ayağı dolaşmak deyimi ve anlamı
Yürürken herhangi bir sebepten ötürü ayakları birbirine takılmak, sendelemek.”Korkusundan zavallının ayakları birbirine dolaştı.”
Ayağı düşmek deyimi ve anlamı
Bir yere uğramak, o yer yolu üzerinde bulunmak, yolu düşmek.”Bu rezillikten sonra onun ayağının buralara düşeceğini sanmam artık.”
Ayağı düze basmak deyimi ve anlamı
İşleri iyi gitmek, zorlukları yenerek rahata kavuşmak.”Şu borcu da ödedik mi ayağımız düze basacak inşallah.”
Ayağı ile gelmek deyimi ve anlamı
- Kendi isteği ile gelmek.
- Çok fazla emek sarf edilmeden elde edilmek.”Adam ayağı ile geldi dayak yemeye.”
Ay ağılı deyimi ve anlamı
Ayın çevresindeki ışık, hale.
Ayağına bağ olmak deyimi ve anlamı
Bir işini yapmasına, bulunduğu yerden ayrılmasına engel olmak.”Bu çocuk ayağıma bağ oldu, onu bırakıp da bir yere gidemiyorum.”
Ayağına çabuk deyimi ve anlamı
Bir yere alışılandan daha bir kısa zaman da gidip dönen kimse.
Ayağını çekmek deyimi ve anlamı
Daha önce gittiği yere artık uğramaz olmak, ilişkiyi ve ilgiyi kesmek.”Artık onlardan elimi ayağımı çektim.”
Ayağa çağırmak deyimi ve anlamı
Bulunduğu yere gelmesini istemek.
Ayağına çelme takmak deyimi ve anlamı
Yürümekte olan birinin ayakları arasına ayak uzatarak düşmesini sağlamak, onu düşürmek.
Ayağına dolaşmak deyimi ve anlamı
İş yapmakta olan bir kimsenin çok yakınında, ayakları arasında gezerek onun iş yapmasını güçleştirmek.
Ayağına gitmek deyimi ve anlamı
Büyüklük taslamadan alçak gönüllülük edip birinin yanına varmak.”O baban senin, ayağına gitmelisin.”
Ayağına ip takmak deyimi ve anlamı
Bir kimseyi çekiştirmek.
Ayağına kapanmak deyimi ve anlamı
Kendini küçük düşürerek yalvarıp yakarmak.”İnsan ne birisinin ayağına kapanmalı, ne de birisini ayağına kapandırmalı.”
Ayağına (ayaklarına) kara su inmek deyimi ve anlamı
Bir yerde ayakta beklemekten veya uzun süre dolaşmaktan çok yorulmak.”Seni aramaktan ayaklarıma kara sular indi, nerelerdeydin Allah aşkına!”
Ayağına pabuç olamamak (Bir başkasının) deyimi ve anlamı
Kıyaslanamayacak derecede ondan aşağı olmak.
Ayağına sıcak su mu (şerbet mi) dökelim? Deyimi ve anlamı
Çoktandır gelmiyordun; nasıl oldu da geldin? Teşekkürümüzü nasıl belirteceğimizi bilemiyoruz.
Ayağına yer ermek deyimi ve anlamı
Bir yerde, bir işte yerleşip tutunmak.
Ayağında donu yok, fesleğen ister başında deyimi ve anlamı
Yoksulluğuna bakmaz; süs, lüks düşünür.
Ayağını alamamak deyimi ve anlamı
- Alıştığı bir yere gitmekten vazgeçmemek.
- Ağrı ya da uyuşma dolayısıyla ayağını oynatamamak.
Ayağını almak (Birinin) deyimi ve anlamı
Bir kimse için kötü şeyler söylemek. (Gözden düşürmek amacıyla.)
Ayağını berk basmak deyimi ve anlamı
Direnmek.
Ayağını çekmek (Bir yerden) deyimi ve anlamı
Daha önce sık gittiği bir yere artık gitmez olmak.
Ayağını çıkarmak deyimi ve anlamı
Ayakkabısını çıkarmak.
Ayağını denk almak deyimi ve anlamı
Birilerinin kendisine karşı yapacakları muhtemel kötülüklere karşı uyanık davranmak, tedbirli olmak.”Eğer ayağını denk almazsan o adamlar başına bir iş açacaklar senin.”
Ayağını kaydırmak (Ayağının altına karpuz kabuğu koymak) deyimi ve anlamı
Bir yolunu bularak birini bulunduğu işten, mevkiden uzaklaştırmak.”Adamcağızın hiç suçu yokken ayağını kaydırdılar, şimdi aç susuz dolaşıyor.”
Ayağını kesmek (Bir yerden) deyimi ve anlamı
- Bir yere gitmez, uğramaz olmak.
- Birini bir yere artık uğramaz duruma getirmek.”Öyle korkutun ki o adamın ayağı kesilsin bu meyhaneden?”
Ayağına kira istemek deyimi ve anlamı
Bir yere gitmeyi istememek ya gitmeye üşenmek.
Ayağının altına almak deyimi ve anlamı
- Acımasızca, tekmelerle kıyasıya dövmek.
- Bir şeyi küçük görerek ondan faydalanma yoluna gitmemek, o şeyi tepmek.”Önüne serilen bütün nimetleri ayağının altına aldı hiç tınmadan.”
Ayağının altına karpuz kabuğu koymak deyimi ve anlamı
Ayağını kaydırmak.
Ayağının altında olmak deyimi ve anlamı
Kendisinin bulunduğu yerden çok aşağıda olmak.
Ayağının altında yumurta mı var? Deyimi ve anlamı
Oldukça yavaş yürüyorsun.
Ayağının bağını çözmek deyimi ve anlamı
- Boşamak
- Özgür davranmasını engelleyen ilişkilere son vermek.
Ayağının pabucunu başına giymek deyimi ve anlamı
- Dengi olmayan birisiyle evlenmek.
- Değersiz bir kimseye üstün değer vermek.
Ayağının pabucu olmamak deyimi ve anlamı
Değeri kendisinden pek aşağı olmak.
Ayağının tozuyla deyimi ve anlamı
Henüz dinlenmeden, yoldan gelir gelmez.”Adamı ayağının tozuyla kodese tıktılar.”
Ayağının türabı olmak (Bir ötekinin) deyimi ve anlamı
Biri ötekine köle gibi hizmet eder, her emrini yerine getirir durumda olmak.
Ayağını sürümek deyimi ve anlamı
- Verilen bir görevi ağırdan yapmak.
- Bir yerden ayrılmak üzere bulunmak.
- Ölmek üzere olmak.
- Halk inanışına göre birinin gelmesi, ardından başkalarının da gelmesine yol açmak.”Ayağını mı sürüdün ne, senden sonra gelen misafirlerin sayısını Allah bilir ancak!”
Ayağını yorganına göre uzatmak deyimi ve anlamı
Gelirini giderine uydurmak, harcamalarda geliri aşmamak.”Ayağını yorganına göre uzatmazsan ileride aç kalırsın.”
Ayağı (ayakları) suya ermek (değmek) değimi ve anlamı
Neden sonra aklı başına gelmek, bir şeyin aslını anlamak, beklenen biçimde olmadığını kavramak.”Toy olduğu için doğruyu göremiyor, onun da ayağı suya erecek bir gün.”
Ayağı uğurlu deyimi ve anlamı
Geldiği yere iyilikler getirdiğine inanılan kişi.
Ayağı üzengide deyimi ve anlamı
Hemen yola çıkmak üzere olan.
Ayak altında kalmak deyimi ve anlamı
- Hor görülüp aşağılanmak, değer verilmemek.
- İnsanların sık gelip geçtiği yerde, kalabalık içinde kalmak.”Seyyar satıcıların pek çoğu ayak altında kalınacak bir yeri seçerler.”
Ayağı yerden kesilmek deyimi ve anlamı
- Ayağı yere değmez olmak.
- Taşıta binip yaya yürümekten kurtulmak.
Ayağı (ayakları) yere değmemek deyimi ve anlamı
Çok sevinmek, sevinçten hoplayıp zıplamak.
Ayağıyla tuzağa düşmek deyimi ve anlamı
Safça davranışı ve işe önem vermemesi yüzünden açık bir hile ya da tehlikenin kurbanı olmak.
Ayak altında kalmak deyimi ve anlamı
- Çok gelinip geçilen yerde bulunmak.
- Çevresince hor görülmek, kendisine karşı kötü davranılmak.
Ayak atmamak deyimi ve anlamı
Bir yere hiç gitmemek.”O kente ayak atmadım henüz.”
Ayak bağı deyimi ve anlamı
Kişinin bir yere ayrılmasına ya da yaptığı işi bırakmasına engel olan şey.
Ayak basmak deyimi ve anlamı
Bir yere varmak.
Ayak bastı parası deyimi ve anlamı
Bir yere dışarıdan gelen insan ve eşyadan alınan vergi.
Ayak diremek deyimi ve anlamı
Bir şeyde ısrar etmek, karşı koymak, kendi kararından vazgeçmemek.”Ayak diremeseydi çoktan evini yıkmış olacaklardı.”
Ayak divanı deyimi ve anlamı
Olağanüstü durumlarda o anda bulunulan yerde toplanan kurul.
Ayak dolaştırmak deyimi ve anlamı
Yürümekte olan bir işe engel çıkarmak, bir kimseyi kötü duruma düşürecek davranışta bulunmak.
Ayak kafı deyimi ve anlamı
Ağız kafı.
Ayaklar altına almak deyimi ve anlamı
Önem verilecek şeyleri hiçe saymak, çiğnemek.
Ayaklar altına almak deyimi ve anlamı
Önem verilmesi gereken şeyleri hiçe saymak, çiğnemek.”Babasının onun için verdiği emekleri ayaklar altına alarak o serseriliği seçti.”
Ayaklar baş, başlar ayak olmak deyimi ve anlamı
Değersiz kimseler buyurucu, değerli kimseler buyruk altında olmak.
Ayakları geri geri gitmek deyimi ve anlamı
Bir yere istemeye istemeye, gönülsüz gitmek.”Hoşlanmadığım bu insanların yanına yaklaştıkça ayaklarım geri geri gitmeye başladı.”
Ayaklarına kara sular inmek deyimi ve anlamı
Çok yorulmak.
Ayakları suya ermek deyimi ve anlamı
Ayağı suya değmek.
Ayakları yere değmemek deyimi ve anlamı
Oldukça fazla mutluluk duymak.
Ayaklı canavar deyimi ve anlamı
Yürümeye başlayıp eline geçirdiği her şeye zarar veren çocuk.
Ayaklı kütüphane deyimi ve anlamı
Çok şey okumuş, her sorulana cevap veren, çok şey bilen, okudukları aklında kalmış kimse.”Adam ayaklı kütüphaneydi sanki!”
Ayakta kalmak deyimi ve anlamı
- Bir zorluk karşısında yıkılmamak, çökmemek.
- Oturacak yer bulamamak.”Gemi öyle kalabalıktı ki hepimiz ayakta kaldık.”
Ayak oyunu deyimi ve anlamı
Gizli ve aşağılık çalışmalarla gerçekleştirilen düzenbaz işi, entrika.
Ayak satıcısı deyimi ve anlamı
Gezerek mal satan kimse.
Ayak sürümek deyimi ve anlamı
- Verilen işi yapmama yolları aramak.
- Gönderilen yere isteği ile gitmemek, gitmeyi geciktirmek.
Ayakta kalmak deyimi ve anlamı
Oturacak yer bulamamak.
Ayak takımı deyimi ve anlamı
İşe yaramaz, bilgisiz, görgüsüz, kaba, serseri, değersiz kimselerin bütünü.”Mahallemizde ayak takımı gittikçe çoğalıyor.”
Ayakta tutmak deyimi ve anlamı
Yıkılmamasını, bozulmamasını, sürüp gitmesini sağlamak.
Ayak uydurmak deyimi ve anlamı
- Adımlarını başkasınınkine uydurmak.
- Kendi gidiş ve davranışını başkasınınkine benzetmek.”Bu bozuk topluma ayak uydurmak zorunda değiliz.”
Ayak üstü (üzeri) deyimi ve anlamı
- Kısa süre içinde, acele olarak.
- Ayakta durarak, ayakta dikilerek.”Gel de şu büfede ayak üstü atıştıralım biraz.”
Aya “sen doğma ben doğuyorum” der. deyimi ve anlamı
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Güzellikte ayla yarışır.
Ay aydın, hesabı belli deyimi ve anlamı
Hiç karışık, anlaşılmayacak yönü yok, hesap, ay aydınlığı kadar ( ya da gökte görülen ayın kaçı olduğu kadar) ortada, açık.
Ayasofya`da dilenip Sultanahmet`te sadaka (zekât) vermek
Kendisi başkasının yardımı ile geçinirken, gösteriş için elindekini başkalarına yardım amacıyla dağıtmak.
Ayıkla pirincin taşını deyimi ve anlamı
Bir işin oldukça karışık, dolaşık, içinden çıkılması güç olduğunu anlatmak için kullanılır.”Durup dururken adama olmadık sözler söylemiş, şimdi ayıkla pirincin taşını!”
Ayılıp bayılmak deyimi ve anlamı
- Sinir krizi geçirmek, bunalıma düşmek.
- Birini kendinden geçercesine sevmek, beğenmek.”Her kan görüşünde ayılıp bayılıyor.”
Ayranı kabarmak deyimi ve anlamı
Öfkelenmek, kızıp bağırmak; coşmak.”O konuştukça adamın elleri titriyor, ayranı kabardıkça kabarıyordu.”
Ayvaz kasap hep bir hesap deyimi ve anlamı
“Ha öyle ha böyle, ikisi de bir; hangi yolu seçersek seçelim aynı sonuca varır” anlamında kullanılır.
Ayyuka çıkmak deyimi ve anlamı
- Pek yükselmek (ses için).
- Herkesçe duyulmak, yayılmak (dedikodu için).”Öyle kızgındı ki sesi ayyuka çıkıyordu.”
Ayaza çekmek (hava) deyimi ve anlamı
Kışın yağıştan sonra şiddetli soğuk olmak.
Ayazda kalmak deyimi ve anlamı
Eline bir şey geçmemek, hava almak, açıkta kalmak.
Ayaz oldu, bulut oldu, geçen günler umut oldu deyimi ve anlamı
Geçmişte iyi, kötü günler, durumlar oldu. Şimdi hepsini unuttuk.
Ayaz Paşa kol geziyor deyimi ve anlamı
Dışarıda zorlu bir ayaz var. Çok soğuk bir rüzgar esiyor.
Ay bacayı aştı deyimi ve anlamı
Bir işin yapılabileceği uygun zaman geçti.
Ay başı deyimi ve anlamı
Ayın ilk günleri.
Ayda kazandığını günde yemek deyimi ve anlamı
Hesabını bilmemek, kazandığının çok üstünde para harcamak.
Aydan arı, günden (sudan) duru deyimi ve anlamı
- Çok temiz, çok güzel.
- Apaçık.
Ayda yılda (alemde) bir deyimi ve anlamı
Çok seyrek olarak.
Aydedeye misafir olmak deyimi ve anlamı
Geceyi açıkta, ay ışığında geçirmek.
Ay harmanlamak deyimi ve anlamı
Ayın çevresinde hale (ayla, ışık çevresi) oluşmak.
Ayı gördüm (buldum), yıldıza itibarım (minnetim) yok deyimi ve anlamı
En güzelini buldum. Artık daha önce beğendiğim şöyle böyle güzellere bakmam.
Ayı, günü deyimi ve anlamı
Hamile kadının doğum günleri.
Ayıkla pirincin taşını deyimi ve anlamı
Çok karışmış olan bu işin içinden çıkabilirsen çık.
Ayılıp bayılmak deyimi ve anlamı
- Aşırı derecede üzüntü ve sinir bunalımları geçirmek.
- Bir şeyi kendinden geçercesine beğenmek, sevmek.
Ayıptır söylemesi deyimi ve anlamı
- Böyle şeyleri ortaya koymak size karşı saygısızlık olacak ama, söylemek zorunluluğu duyuyorum, özür dilerim.
- Bir şeyi kendinden geçercesine beğenmek, sevmek.
Ay karanlığı deyimi ve anlamı
- Bulutla kapanan ayın gölgemsi aydınlığı
- Ayın gökyüzünde bulunmadığı zaman.
Aylığa (maaşa) geçmek deyimi ve anlamı
- Çalışması karşılığı olarak her ay belirli para alınacak bir göreve başlamak.
- Çalışmasının karşılığını gündelik ya da ücret olarak almakta iken aylık yöntemiyle para ödenen bir göreve geçmek.
Aylık (maaş) bağlamak deyimi ve anlamı
Bir kişiye her ay belirli bir para ödemek.
Aynı yolun yolcusu deyimi ve anlamı
Bu da onun gidişinde, davranışında.
Ayranım budur, yarısı sudur deyimi ve anlamı
- Size güzel bir şey sunamıyorum; ama elimden ancak bu kadarı geliyor.
- Bu işi yarım yamalak yapıyorum; ama elimden ancak bu kadarı geliyor.
Ayran içmeye geldik; ara açmaya gelmedik deyimi ve anlamı
Buraya aradaki soğukluğu gidermeye, dostluğu pekiştirmeye geldik. Ziyaretimiz anlaşmazlığı artırmamalı.
Ayrı baş çekmek deyimi ve anlamı
Topluluktan ayrılıp kendi başına iş yapmak.
Ayrı başına deyimi ve anlamı
Başkasıyla birlikte olmayarak.
Ayrı seçi yapmak (fark gözetmek) deyimi ve anlamı
Kimisine ayrıcalıklı işlem uygulamak kimisini kimisinden ileri üstün tutmak.
Ayrısı gayrısı olmamak (ayrı gayrı bilmemek) deyimi ve anlamı
Birbirinin yakın dostu, ya da hısmı olup birbirinden hiçbir şey esirgememek ve biri ötekinin yerine iş görecek durumda olmak.
Ay tutulmak deyimi ve anlamı
Yer yuvarlağının güneşle ay arasına girmesiylei ay yer yuvarlağının gölgesinde ışıksız kalmak.
Ayvaz kasap hep bir hesap deyimi ve anlamı
Hangi yol yeğlenirse yeğlensin, aynı sonuca varıyor. Ha öyle ha böyle.
Aza çoğa bakmamak deyimi ve anlamı
Bir şeyin miktarı üzerinde durmamak, ele geçen kadarını hoş görmek.
Az buçuk deyimi ve anlamı
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Bir parça, biraz, azdan biraz çok.
Az bulmak (az görmek) deyimi ve anlamı
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Azımsamak, az saymak, umduğu kadar olmadığını düşünmek.
Az buz (bir şey) olmamak deyimi ve anlamı
Bir şey azımsanacak ölçüde olmamak.
Az çok deyimi ve anlamı
A harfi ile başlayan deyimler arasında yer alır. Anlamı: Bir parça, o kadar çok olmayan, oldukça. “Az buçuk.”
Az daha deyimi ve anlamı
“Az kalsın.”
Az değil (O kişi) deyimi ve anlamı
Göründüğü, sanıldığı gibi uslu, iş bilmez değil: Takılgan, ya da kurnaz, işini bilir birisidir.
Az gelmek (Bir şey) deyimi ve anlamı
Meydana getirilecek şeye yetmemek.
Az görmek deyimi ve anlamı
“Az bulmak.”
Az günün adamı olmamak deyimi ve anlamı
Çok yaşamış, çok görmüş olmak.
Azı çoğa tutmak (saymak) deyimi ve anlamı
Verilen az şeyi çok gibi, gönül hoşluğu ile kabul etmek.
Azınlıkta kalmak deyimi ve anlamı
Bir sorun üzerine oy verenler, sayıca, karşı düşünceye oy verenlerden daha az çıkmak.
Azizlik etmek deyimi ve anlamı
Şaka olarak aldatmak.
Az kalsın deyimi ve anlamı
Az sonra, hemen hemen, olmak üzereydi ki (olacaktı, ama olmadı). “Nerede ise”.
Aza çoğa bakmamak deyimi ve anlamı
Azdan bir parça çok, biraz.
Az bulmak deyimi ve anlamı
Umduğu kadar olmadığını bildirmek, az saymak, azımsamak.
Az buz olmamak deyimi ve anlamı
Azımsanacak denli az olmamak, oldukça büyük yada çok olmak.
Az çok deyimi ve anlamı
Ne az ne çok, oldukça.
Az çok dememek deyimi ve anlamı
Azına çoğuna önem vermeden olanla yetinmek.
Az daha deyimi ve anlamı
Neredeyse, hemen hemen, az kalsın.
Az değil deyimi ve anlamı
Bir kimsenin göründüğü, sanıldığı gibi olmadığını kurnaz, işbilir, şakacı vb. olduğunu anlatmak için kullanılır.
Az gelmek deyimi ve anlamı
Oluşturulacak şeye, işe yeterli olmamak.
Az görmek deyimi ve anlamı
Umduğu denli olmadığını düşünmek, beklediğinden eksik bulmak, azımsamak.
Az kaldı deyimi ve anlamı
Bir işin nerdeyse olmak, gerçekleşmek üzereyken olmadığını anlatır.
Azı çoğa saymak deyimi ve anlamı
Verilen şey, armağan az ya da küçük de olsa, çokmuş, büyükmüş, değerliymiş gibi kabul etmek.
Azın adamı olmamak deyimi ve anlamı
Çok yaşamış, çok görmüş olmak.
Azınlıkta kalmak deyimi ve anlamı
Bir oyalamada, karşı düşünceye oy verenler sayıca az çıkmak.
Azizlik etmek deyimi ve anlamı
Şaka olarak aldatmak, muziplik etmek.
Az kalsın deyimi ve anlamı
Neredeyse, az daha
Aznavur gibi deyimi ve anlamı
Çok sert, zalimce, kırıcı, hoyratça davranan.
Azrail’e bir can borcu kalmak deyimi ve anlamı
Bütün borçlarını ödemiş olup hiçbir borcu kalmamak.
Azrail’e elense çekmek deyimi ve anlamı
Çok tehlikeli işler yapmak.
Azrail’in elinden kurtulmak deyimi ve anlamı
Ölümden geri dönmek, ağır bir kaza yada hastalıktan kurtulmak.
Az söyler, uz söyler deyimi ve anlamı
Az ama yerinde ve işe yara sözler söyler.
Az verip çok yalvarmak deyimi ve anlamı
Borcunun az bir miktarını ödeyip geri kalanı için süre dilemek.
Az ye de uşak tut deyimi ve anlamı
“İkide bir iş buyurma, herkes senin uşağın değil” anlamında söylenir.