Sizi tanıyabilir miyiz?
İsmim Fuat Ergin. Berlin doğumluyum. Kariyerim dolayısıyla 2004’ten bu yana Türkiye’de yaşıyorum.
Rap ve Hip Hop hakkında bilgi verir misiniz?
Rap; ritimlerin üstüne kafiyelerle konuşarak bir şeyler söylemektir. Özüne bakıldığında her kültürün kökünde yatar. Türkler, Müslümanlığa geçmeden önce, Şamanların, Afrikalıların tamtamlara vurarak nesilden nesile hikayeler anlatması gibi çok geniş bir kavramı içeriyor. Kökü çok evvellere dayanıyor.
Hip hop kültürü de Amerika’da doğuyor. 1970’lerin başında başlıyor. Oradaki gençleri, sokaktan çekmek, kötü alışkanlıklardan uzak tutmak, şiddetten uzaklaştırmak için partiler düzenleniyor. Gençler birbirlerine karşı dans edebiliyorlar, rapler söyleyebiliyorlar, graffiti şeklinde birbirlerine resimler yapabiliyorlar. Bir nevi boy ölçüşme. Gençler, ortaya hünerlerini koyarak boy ölçüşüyor. Gençlerin aklını, zihnini kullanarak, mümkün olduğu kadar da karakterini geliştirerek yaptığı bir akım. Fakat sanayinin büyük müdaheleleri sonucu çok çeşitli yönlere de sapmış durumda. Rap ve Hip Hop çok acayip bir kültür, son yüz yılın kültürü.
Rap Workshop fikri nasıl doğdu? Bu çalışma ne zaman başladı? Amacı nedir? Detaylı bilgi verir misiniz?
Rap Workshopa, 90’ların başında Almanya’da herkesin çok büyük ilgisi vardı, hâlâ da var. Çocukların kendilerini ifade edebilmeleri için böyle bir platform hazırlandı. Almanya’da sosyal pedagoglar, belediyeleri uyardı. Binalar kiralandı, buralara sosyal pedagoglar konuldu. Sosyal pedagoglarla birlikte rap yapan emektarlar, graffiticiler, djler, rap danscılar bu binaların içinde görev almaya başladılar. Çocuklar okuldan çıktıktan sonra bu binalara geldiler. Sosyal pedagoglarla birlikte ödevlerini yaptılar. Boş vakitlerini rap yaparak, heykel, resim, müzikle ilgilenerek değerlendirdiler. Biz rapciler, kendimizi nasıl ifade edebiliriz diye düşündük ve sosyal pedagoglardan yararlandık. Bu insanlar hem bize davranış biçimlerini, hem de nasıl olmamız gerektiğini öğrettiler. Oralara gittik, raplerimizi yazdık, kayıt yapıp, CD’ye bastırıp, düşüncelerimizi somutlaştırarak ortaya getirdik. Çok faydalı bir çalışma oldu. Baz alınan şey, boş vaktini değerlendirmen, kendini bir şekilde ifade edebilmendir. Almanya’da bizim workshoplarla ilişkimiz bunlarla başladı. 90’lı yılların başından itibaren rap yapmaya başladık. Daha sonra rap workshoplardan bize teklifler gelmeye başladı. Bana ‘Berlin’in çeşitli semtlerinde çocuklara vaktini geçirir misin?’ diye sordular. Kabul ettim. Sonra da ‘Ben Türkçe sözlü rap yapıyorum, Almanya’da yapacaklarım bitti’ diyerek Türkiye’ye geldim. Albümlerim çıktı, konserler vermeye başladım. Bu arada workshop işini düşündüm. ‘Bu güzel bir çalışma, çocuklarla iletişimim de çok iyi’ diyerek çalışmalara başladım.
Türkiye’de daha önce İKSV Mini Fest ve İŞT Çocuk Tiyatro Şenliği kapsamında çocuklar için Rap Workshopları düzenlediğinizi biliyoruz. Başka kurumlarda eğitim veriyor musunuz? Bu konuda katıldığınız faaliyetlerden bahseder misiniz?
İKSV ile ortak bir çalışma yaptık. Bu çalışmamız Kağıthane Küçük Kemal sahnesinde gerçekleşti. Sabancı Üniversitesi’nde on beş – on altı yaşlarındaki gençlerle bu çalışmaları yaptık. Her seferinde insanlar çok mutlu oldu. Anneler Günü’nde Bebek Parkı’nda yine bir çalışma yaptık. Yeni yürümesini öğrenen çocuklara, annelerine ‘iyi ki varsın anneciğim’ diye rapler yaptırdık. Kağıthane Küçük Kemal Sahnesi’nde çocuklara ‘karşıdan karşıya geçerken dikkat et’, ‘sabah kalkınca dişini fırçala’, ‘ ‘kızarmış patates yerine bir elma ye’ şeklinde rapler de yaptırdık.
Rap Workshop’ta çocuklar neler öğreniyor? Hayata dair ne tür kazanımlar ediniyorlar?
Biyolojiden, kimyaya her şeyi çocuklara oynayarak öğretiyoruz. Oynayarak öğrenen bir çocuk, zevk alarak öğrendiği için, aldığı bilgiyi unutmuyor. Çok didaktik bir şey bu. Bir okulu düşünelim, sabahları kalktığımızda, sınavlara giderken midemiz bulanırdı heyecandan. Çocuklara bir konu öğretirken, ben masaya oturuyorum. Çocuklarla birlikte kağıt ve kalemleri elimize alıyoruz. Bir teyp veya ufak bir sound sistemi oluyor. Oradan müzik sesi geliyor. Oturup düşüncelerimizi somutlaştırıyoruz. İlk önce ‘kendini tanıt’ diyerek başlıyoruz. Mesela ‘hey millet benim adım Emre’,’ hey millet benim Gamze’ diyerek kendimizi tanıtmaya başlıyoruz. Sonra istediğimiz konuyu irdeliyoruz. Bu konuların hiçbir sınır yok. Örneğin onlara ‘hey annenin yaptığı yemeğin en çok hangisini seviyorsun?’ şeklinde soru soruyoruz. Annesine bu yemeği yaptığı için teşekkür etmesini öğretiyoruz. Çocuk, kendini ifade etmeye başladığı zaman, özgüveni perçinleniyor. Özgüveni perçinlenen çocuk, sosyal ilişkilerinde daha başarılı oluyor. Daha iyi yerlere gelmek için bu kavramları, daha iyi anlıyor. 'Ben kendimi daha iyi ifade edersem, insanlar beni daha iyi anlar’ fikrinin bir zincir olduğunu farkediyorlar. Almanya’da yaptığım workshoplarda sınıfta elini kaldırmayan çocuklar, eğitimden sonra daha aktif olmaya başladılar. Öncelikli olan çocukların, kendini ifade etmesi, toplumda kendi yerlerini kazanabilmeleri.
Workshoplarımız sonrasında çocukları sahneye çıkarıyoruz. Mikrofonları ellerine veriyoruz. Ritmin üzerine yazılanları okuyorlar. Bu çalışmaları ebeveynlerinin karşısında yapıyorlar.
Pozitif öğrenmesi gereken şeyleri öğretiyoruz aynı zamanda. Çocuklara, okulda, sınıfta konsantre olmaları gerektiğini, derste arkadaşlarıyla konuşmamalarını, vaktini okulda harcarken bunun çok değerli olduğunu, vaktini boşa savurmaması gerektiğini, öğretmenlerini can kulağıyla dinlemeleri gerektiğini hayvanları, biyolojiyi öğretiyoruz . Bunları kafiyelerle öğretiyoruz.
Ülkemizde eğitim kanayan bir yara. Çocukların sınav streslerini, okuldaki sınav kaygılarını çok iyi biliyorum. Almanya’da buna ‘dirsek toplumu’ deniyor. Herkes birbirini dirsekliyerek öne geçmeye çalışıyor. Rekabeti çok güzel bir hale getirdiğinizde, çocuklar bundan zevk alıyor. Seviyeli rekabet ve öğrenmeyi sevdirmemiz, öğretmemiz gerekiyor çocuklara. Özetlemek gerekirse, çocuklara öğrenmeyi sevdiriyoruz.
Rap Workshop’larına çocukların ilgisi ve katılımı nasıl? Hangi yaş grubundaki çocuklar daha çok ilgili?
Çocuklar severek katılıyor. Katılan çocukların okuma yazma bilmesi iyi oluyor. 7-14, 7-18 yaş grubu olabiliyor. Daha ufaklarla da çalışıyoruz. Fakat onlarla daha fazla vakte ihtiyacımız oluyor. Çünkü onlara okuyarak öğretiyoruz. Birinci sınıftaki öğrenciler, oyuna daha yatkın oldukları için konsantrasyonu daha bozuk oluyor. İkinci sınıftan itibaren çocukların konsantrasyonu sağlamlaşıyor. Onlar için daha yararlı oluyor. Almanya’da workshoplara, Arap, Yugoslav, Viyetnamlı, Türk çocuklar da katılıyordu. Almanca veya kendi dillerinde rapler yapıyorduk. Dil ve kültürle ilgili bir problem olmuyor hiçbir zaman.
Alman hükümetinin ‘Rap ile Eğitim’ çerçevesi altında sosyal sorumluluk olarak yürüttüğü çalışmalardan bahseder misiniz? Neden ‘Rap ile Eğitim’? Bu çalışmanın sonuçları ölçüldü mü?
Almanya’da 90’ların başında rap yaptığım ve çalıştığım tüm arkadaşlarım Sosyal Pedogoji okudular. Berlin’de ‘Hip Hop Mobil’ adında bir kurum var. Orada üç arkadaşım çalışıyor. Çocuklara, orgla ve bilgisayar programlarıyla prodüksiyon eğitimi veriyorlar. Müziğin nasıl yapıldığını, kayıtların nasıl alındığını öğretiyorlar.
Alman hükümetinin yaptırdığı çalışmaların sonucu ölçüldü mü bilemiyorum ama o dönemden bu yana çalışmalar devam etti. Olumlu sonuçları oldu ki devam ediyor.
Ailelerin Rap ve Hip Hop ile ilgili genel tutumu nedir? Bu yurtdışında ve Türkiye’de farklılık gösteriyor mu?
Tüm workshoplarda aileler inanılmaz ihyâ oldular. Özellikle Ümraniye’de, Küçük Kemal Sahnesi’nde anneler babalar çok mutlu oldular. 8-9 yaşlarında Neslihan diye bir kızı hatırlıyorum. İnanılmaz raplar yazmıştı ve onları sahnede okudu. Ben hiç müdahele etmedim. Ebeveynler ondan çok etkilendi. Gözlemleyip özetleyerek şahane bir şey çıkarmıştı.
Çocuklarla çalışırken özellikle dikkat ettiğiniz konular hangileri? Rap kültürü çocuklar için olumsuz örnek oluşturabilecek söz ve yorumlar da içerdiği için, bunu nasıl dengeliyorsunuz?
Rapleri çocuklarla birlikte yazıyoruz. Çocukların kendileri yazdığında ise ben okuyup denetliyorum. Yaptığımız çalışmalarda sözlerde, şiddet, küfür, argo yok. Tamamen öğrenmeye dayalı ve kendini ifade etmeye dayalı çalışmalar yapıyoruz. Çocuklara soruyoruz , ‘hey senin süper kahramanın kim?’ kimisi spiderman, kimisi de babam diyor. O durumda babana teşekkür edelim diyerek kafiyeler yazdırıp okutuyoruz. Önemli olan, çocuğun kendi etrafındaki değerleri anlayabilmesi. RTÜK gibi çalışıyorum diyebilirim.
Rap Workshop ile ilgili orta ve uzun vade projeleriniz nelerdir?
Türkiye’de maalesef devlet desteği görmüyoruz. Tanıdıklar vasıtasıyla buluşup, workshoplar yapıyoruz. Bundan sonra olacakları yıldızlar yazıyor, bilemiyorum. Ben hazırım, buradayım ve bunu yapmak istiyorum. Kurumların benimle iletişime geçmesi gerekir diyebilirim.
Çocuklar ile gerçekleştirdiğiniz çalışmalarda edindiğiniz bilgi ve birikimleri nasıl özetleyebilirsiniz? Çocuklardan ne öğrendiniz?
Çocuklardan en çok öğrendiğim şey, onları dinlemek ve sabırlı olmaj gerektiği. Bu sabır bende var. Ben dört kardeşin sonuncusuyum. Sekiz yaşındayken dayı oldum. Yeğenlerimle büyüdüm diyebilirim. Çocuklarla büyümek çok acayip bir şey. Bu yüzden çocuklara olan ilgim ve anlayışım o yaşlarda gelişti. Çocukları çocukken anladım. Çocuklara hiçbir zaman çocuk gibi davranmayacaksın, arkadaşın gibi davranacaksın, bunu öğrendim. Bir nevi kanka muhabbeti yapmak gerekiyor. Onları ciddiye almak gerekiyor. Bizim göremediğimiz şeyleri onlar görebiliyorlar, çok detaycılar. Onlara sorular sorup düşüncelerini, fikirlerini almamız gerekiyor.
Hayalinizde çocuklar ile gerçekleştirmek istediğiniz bir proje var mı?
Hayalimde birkaç katlı, prodüksiyon ünitesinden ve çocukların break dans yapabilecekleri bir alandan oluşan, bir eğitim kurumunu, sponsor şemsiyesi altında açmak var. Çalışacak olan sosyal pedagogların, sosyal imkanlarını sağlamak istiyorum. Bunun için sponsorlara ihtiyacımız var. Ben hazırım, bekliyorum buradayım. Bu işi görmek isteyenler, tadına bakmak isteyenler bizimle iletişim kursunlar. Kendimizi izole eden insanlar değiliz, paylaşımcıyız. Türkiye’de yer etmek istiyoruz.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Çocuklara tavsiyem yirmi yaşına gelmeden mutlaka bir yabancı dil öğrensinler. Dünyayı daha iyi anlamalarını sağlayacaktır. Diğer ülkelerdeki insanlarla iletişim kurarken, çok daha özgüvenli olmalarını ve dünyanın ne kadar küçük bir yer olduğunu anlamalarını sağlayacaktır. Onlarla duygularımızın aynı paydada olduğunu görecekler. Ve çocuklar, öğrenmeyi sevmeliler.