Bir güvercinle bir yaban tavuğu karşılıklı yuva yapmış. İkisi de yumurtlamış ve güzelce kuluçkaya yatmış.
Yaban tavuğunun yuvasında sadece iki yumurta varken güvercinin yuvasında on yumurta varmış. Yaban tavuğunun gözü güvercinin yumurtalarındaymış.
Nasıl yapsam da onları alsam diye planlar kuruyormuş.
Bir sabah şöyle demiş:
“Güvercin kardeş, ben sana çok acıyorum. Çok yumurtan var ama onların hepsi ufak tefek. Benim sadece iki tane yumurtam var ama bak ne kadar büyük.
Onlardan belki civciv bile çıkmaz. Çıksa bile ufacık olur. Ama benimkiler öyle mi ya? Gel seninle yumurtalarımızı değişelim. Bu iki tanesi senin olsun, senin on yumurtanı da bana ver.”
Güvercin önce bu pazarlığa girmek istememiş ama düşündükçe yaban tavuğunun söyledikleri ona mantıklı gelmiş. Sonunda yumurtaları değiştirmişler.
Çok geçmeden kandırıldığını anlamış. Yaban tavuğunun yumurtaları büyük de olsa sadece iki tane yavrusu olmuş. Yaban tavuğunun ise on tane civcivi çıkmış.
İşte güvercin o gün şikâyet etmeye başlamış ve o günden beri de şikâyet eder:
“Kalbim buruk, buruk, buruk… Bu tavuk beni nasıl aldattı? Kalbim buuuruuk buruk buruk!”