Hamilelik

Hamilelik Sonrası Depresyon ile Başa Çıkma Yöntemleri

Hamilelik, içinde olumlu ve olumsuz duyguların yaşanabileceği önemli bir yaşam sürecidir. Bu süreç hamilelik haberinin alınmasından itibaren “mutluluk ve neşe” duygularını çağrıştırsa bile, olumsuz birçok duygu da yaşanabilir: Kaygı, endişe, belirsizlik, suçluluk, yetersizlik gibi.

Hamilelik Sonrası Yetersizlik Duygusu

Bir yandan dünyaya bir çocuk getirecek olmanın heyecanı, bir yandan hamilelikte yaşanan hormonal değişiklikler ve fizyolojik güçlükler, diğer yandan ise gelecekle ilgili kaygılar ve modern yaşamın neden olduğu “en iyi olma baskısı” kadının doğal becerilerini baltalayabilmektedir. Bu nedenle birçok kadının, hamilelikle birlikte başlayan ve anneliğin ilk ayları boyunca devam eden yetersizlik duygularım yaşadıkları bilinmektedir. Bu durum bazen daha da uzun sürmekte ve bunlara “Doğum Sonrası Hüznü” ve “Doğum Sonrası Depresyonu” gibi duygusal rahatsızlıklar eşlik etmektedir.

Bu rahatsızlıklar doğum yapan kadınların yaklaşık %15’inde görülmektedir. Gebelik sonuna doğru çok yükselmiş olan östrojen, progesteron ve böbreküstü bezi hormonlarının doğumdan sonra birdenbire hızla azalması bu sıkıntıların önemli nedenlerindendir.

Yetersizlik Duygusuyla Başa Çıkma

Yeni doğan bebeğini günde bir saat bile bırakamayan, başkasına güvenemeyen, bebeğine bağımlı anneler için risk fazladır. Yaşadığı yetersizlik duygusundan kurtulmak için; sosyal yaşama olabildiğince çabuk karışmak, günde hiç değilse birkaç saati bebeğinden ayrı geçirmek, bebekten önceki yaşamına ait bazı alanları koruyabilmek, kendini iyi hissettiği aktiviteleri ve ilişkileri sürdürebilmek gereklidir.

Yeni annenin kendi annesiyle olan ilişkisi ve çocukluğunda karşılanmamış olan duygusal ihtiyaçları, bazen bebeğiyle sağlıklı ilişki kurmasına ve doğru bağlanmasına engel olabilir. Böyle bir durumda da psikolojik yardım çok yönlü yarar sağlar.Hamilelik depresyonu

Eş ve yakın çevreden aldığı “onay” annenin yeterlik duygusunu çok etkilemektedir. Bu nedenle zaman zaman yapılan çift ve aile görüşmeleri, annenin ihtiyaç duyduğu onayın çevresindekiler tarafından fark edilmesini sağlayacaktır. İyi niyetle de olsun genç anneye “bebeği öyle değil böyle tut”, “aman çocuğu düşüreceksin”, “çocuğu üşüteceksin” gibi eleştirel geri bildirimler verilmesi yanlıştır. Bu eleştirilere maruz kalan anneye de, böyle durumlarda karşısındakini durdurma becerisi ve olumsuz duygularını bu kişilere doğru biçimde ifade etme becerisi kazandırılmaya çalışılır.

Ayrıca, annenin bebekli yaşamı doğru biçimde planlaması ve kontrolü eline alması, yaşadığı yetersizlikten kurtulması için çok işe yarayacaktır. Haftalık program yaparak; amaçlarına uygun, yapabileceği adımlar belirleyebilecek ve hızını bu adımlara uygun olarak ayarlayabilecektir.

Hamilelik Sonrası için Öneriler

  • Arkadaşları ile buluşmalılar
  • Dışarıda yalnız zaman geçirmeliler
  • Bakımlarına zaman ayırmalılar
  • Evde de yalnız zaman geçirmeliler
  • Bebeğin sorumluluğunu eş ve diğer yakınlarıyla paylaşmalılar
  • Egzersiz, yürüyüş yapmalılar
  • Eskiden hoşlandıkları birkaç şeyi sürdürmeliler
  • Eksik yaptıklarına odaklanmamalılar
  • Kendilerini başkalarıyla karşılaştırmamalılar
  • Gülebilecekleri aktiviteler gerçekleştirmeliler

Çiftlere öneriler

İyi bir iletişim sahip olmak: İyi bir iletişim, açıklığı ve çatışmalarla baş etmeyi içermelidir. İyi bir iletişim, birçok sıkıntılı durumda olduğu gibi hamilelik ve yeni bebek sahibi olunan durumda da, çiftin en önemli sorun çözme enstrümanıdır.

  • Hamilelik ve lohusalık konusunda bilgi sahibi olmak: Öncelikle lohusalık zor bir yaşam sürecidir. Hele ki ilk bebekte, bu süreç anne için hem fiziksel hem de duygusal olarak zorlayıcı olabilmektedir. Bu dönemde farkındalık ile eşinin yanında olan erkek, bebeğin sorumluluklarını olabildiğince paylaşmalıdır. Ayrıca; annenin olası duygusal hassasiyeti konusunda gerçekçi beklentileri olan bir eş, bu sürecin kolay atlatılmasına çok yardımcı olur.
  • Eşler arası iş bölümü, görev ve sorumluluk hazırlığı yapmak (adalet duygusunu sağlamak): Özellikle ilk bebekten sonra birçok çiftin ilişkisi olumsuz etkileniyor. Bu tehdidin farkında olan ve önceden önlem alan çiftler; ya hiç sıkıntı yaşamıyor ya da kısa sürede ilişkilerini toparlıyorlar. Özellikle ev işleri, bebeğin sorumlulukları çok fazla kadına kaldığında çiftin arasındaki mesafe açılmakta, kadında adaletsizlik duygusu gelişebilmektedir. Bu da bir ilişki için önemli bir engeldir.
  • Bireyselliğe zaman ayırmak: Hamileliğin son döneminde ve bebek dünyaya geldikten sonra yaşamı çok değişen anne bu duruma adapte olmak konusunda mutlaka zorluklar yaşayacaktır. Annenin (ve babanın) yaşamı ne kadar az etkilenirse, bireysel haz aktiviteleri ne kadar sürdürülebilirse o kadar iyidir.
  • Çift olarak birbirine zaman ayırmak: Özellikle bebek dünyaya geldikten sonra aralarındaki ilişkiyi ihmal etmeyen, birbirine vakit ayıran ve baş başa geçirdiği zamanın kalitesini yüksek tutmaya çaba harcayan çiftler bu süreçten ilişkileri olumsuz etkilenmeden, hatta güçlenerek çıkmaktadırlar.
  • Annelik ve babalık duygusunun farklı süreçlerde olgunlaştığının farkında olmak: Baba olma duygusu annelik duygusundan çok sonra olgunlaşır. Çünkü anne adayı 9 ay bebeği karnında taşırken annelik duygusunu yoğun biçimde yaşamakta ve bebek dünyaya geldikten sonra da gerek süt vererek gerekse onunla çok daha yoğun vakit geçirerek anneliği çok önce benimsemektedir. Baba ise, yeni doğan bebekle sınırlı bir birliktelikle başlayan ilişkisini bebek büyüdükçe geliştirebilmektedir. Bu gerçeğin her iki ebeveyn tarafından bilinmesi, anne ve babanın birbirini anlamasını kolaylaştıracaktır.
  • Gerçekçi beklentilere sahip olmak ve beklentileri eş ile (veya kimden bekleniyorsa) açıkça konuşmak: Gerçekçi olmayan beklentiler hayal kırıklığı getirecektir. Beklentilerinin gerçekçi olup olmadığını kişi karşısındakini tanıdıkça analiz etmeli ve gerçekçi olmayan beklentilerini değiştirmelidir. Ayrıca konuşmadan anlaşılmayı ya da istemeden isteğinin karşılanmasını beklemek son derece yanlış ve değiştirilmesi gereken bir yaklaşımdır. (“Ben isteyince bir kıymeti olmaz. Ben istemeden/söylemeden istediğim şeyi yapmalı.” Anlayışını değiştirmek.)
  • Kök aileler konusunda çift olarak ortak kararlar almak ve gerektiğinde birlikte sınır koymak: Kök ailelerin, yeni doğan bebeğe karşı olası tutumları konusunda çift önceden konuşmalı ve endişelerini belirtmelidir. Bu aşamada ortak kararlar alınmalı ve daha sonra tutarlılıkla uygulanmalıdır. Ancak kök ailelere de bebek/çocukla zaman içinde kuracakları ikili ilişkilerde bir özgürlük alanı sağlamak ve bu alana müdahale etmemek gerekir.
Yorumları Göster

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir