Kültür Sanat

“Kayıp Balık Nemo”nun Yapım Hikayesi

Su, bilgisayar animasyonunda verimli ve ekonomik açıdan oluşturulması en zor şey olmuştur.

Büyük oranda su altında geçen bir film olan ‘Kayıp Balık Nemo’nun teknik ekibinin, prodüksiyonun büyük taleplerini karşılayabilmek için yeni yollar bulması ve geçmişte diğer filmlerin yaşadığı sorunları çözmesi gerekti. Stanton ve ekibine tam olarak istediğini vermek için, kendilerine idari teknik yönetmen Oren Jacobs yardımcı oldu.

Stanton anlatıyor: “Başlangıç noktası olarak su altı sahneleri olan birçok film izledik ve su altında olduğunuz hissiyatını neyin verdiğini analiz ettik. Onları havadaymış gibi göstermeyen neydi? Bu, bir pastayı alıp parçalarına ayırarak nasıl pişirildiğini çözmeye çalışmak gibiydi. Sonunda, su altı ortamını sağlayan beş ana öğe olduğuna kanaat getirdik: Işıklandırma, parçacık madde, dalgalanma ve kabarma, karanlık ve yansımalar ve ışık kırılması.”

Jacob ekliyor: “Senaryo daha bitmeden, mercan kayalığındaki bir balıkla ilgili bir hikâyemiz olduğunu biliyorduk. Bu, global teknoloji grubumuzun, suyun ileri-geri hareketini sağlayacak aletler bulmaya başlaması için yeterliydi. Başlangıç aşamalarında, filmin ana oyuncularıyla Hawaii‘de dalmaya gittik. Daha sonra bulabildiğimiz her Jacques Cousteau, National Geographic ve ‘Blue Planet’videosunu izledik. Aynı zamanda, film yapımcılarının neyi karikatürize etmeyi seçtiklerini anlamak için deniz altında geçen her filmi inceledik. Seyircinin denizde ne görmek istediğine dair kendi fikrimizi bulduk ve kendi oranlarımızı geliştirdik.”

Jacob’ın gözetiminde, filmde gördüğümüz farklı öge ve ortamlarda uzmanlaşmış altı teknik ekip vardı. Lisa Forssell ve Danielle Feinberg, Okyanus biriminden sorumlu bilgisayar grafiği süpervizörleriydi.

David Eisenmann ve ekibi, mercan kayalığı birimi için maketler, gölgelendirme, ışıklandırma ve simülasyon yapıyordu. Steve May, köpek balıkları ve Sydney biriminin başındaydı. Onlar da denizaltı sahnesi, balinanın içinde geçen sahneler ve limanda geçen su üzerindeki sahnelerin çoğundan sorumluydu. Jesse Hollander, akvaryum biriminden sorumluydu. Bu birim, akvaryumun içindekilerin yaratmakla yükümlüydü. Michael Lorenzen, okul ve sürü ekibinden sorumluydu. Bu birim, yüz binlerce balık ve kaplumbağa sekansı için ana unsurlar yarattı. Brian Green, karakter biriminin başındaydı. Onlar da yaklaşık 120 su altı, kuş ve insan karakterlerin görüntüsünü ve karmaşık kontrollerini oluşturdu.

Okyanus Birimi, ay balığı okulu, fener balığı kovalamaca sahnesi ve Doğu Avustralya Akıntısı’ndaki kaplumbağa yolculuğu gibi sahnelerden sorumluydu. Fakat ekibin en zor ve etkileyici sahnesi, deniz anası ormanıydı. Bu zengin ve renkli anda, Marlin ve Dorykendilerini kocaman ve gittikçe tehlikeli olan ölümcül bir pembe deniz anası denizinde buluyor.

Forsell anlatıyor: “Bu sahnede birkaç bin denizanası vardı. Birimimiz, tek bir denizanası için maket oluşturdu ve denizanası yoğunluğunu çözmek için çok uğraştı. Buna filizlerin hareketlerini, ne kadar hızlı ve ne yöne yüzdüklerini kontrol eden ekip için simülasyon yaratmak da dâhildi. Harika referans görüntülerimiz vardı ve Moneterey Akvaryumu‘nda bulduğumuz Palau’dan bir türe özellikle odaklanmıştık. David Batte, ‘transblurrency’ dediğimiz yepyeni bir gölgelendirme sistemi yazdı. Saydamlık, bir pencere gibidir ve içini görebilirsiniz. Yarısaydam, ışığın geçmesine izin veren ama bakınca içeriği göremediğiniz plastik bir perde gibidir. “Transblurrency” dediğimiz şeyse buzlu cam gibidir. Ötesini görebilirsiniz ama şekiller bozuk ve bulanıktır.”

David Eisenmann’a ve Mercan Kayalığı Birimindeki ekibine göre, en büyük zorluk mercan kayalığın karikatürize hâlini çizmekti. Filmin zengin ve canlı açılış sekansıyla Marlin ve Nemo’nun anemon evinin yapımından onlar sorumluydu.

Eisenmann anlatıyor: “Yönetmen, ekranda gördüklerinizin yaklaşık yüzde 30’unun su altındaymış hissiyatı verecek şekilde hareket etmesini istedi. Mercan kayalığı sahneleri için, süngerler, yosunlar, otlar ve başka bitkilerin hareket simülasyonunun yapılması gerekiyordu.

Sorumlu yapımcı Walters anlatıyor: “Mercan kayalığı inşa etmek ve kamera kullanmak yerine, David ve Mercan Kayalığı Ekibi, sahnelere göre kayalığı oluşturan bir sistem geliştirdi. Yosunlar, bitkiler, farklı konfigürasyonlar hâlinde kullanılabilecek her şey vardı. Çekime göre gereken şeyleri özel olarak tasarlayıp inanılmaz bir iş çıkardılar.”

Mercan Kayalığı Ekibinin bıraktığı yerden işi, Steve May’in yönetmenliğini yaptığı Köpek Balıkları/Sydney Birimi devraldı. Bu grup farklı lokasyonlarda çeşitli sahnelerden sorumluydu. Bunlara yüz binlerce balığın olduğu balık ağı sahnesi, mavi balinanın içindeki sahne ve köpek balıklarının toplandığı Sydney Limanındaki deniz altı sahnelerin tümü dâhil.

May anlatıyor: “Deniz altı, perili bir ev gibi olacaktı. Çok korkutucu ve ürpertici bir yer. İçi vanalar, valf ve boru dolu. Bizim kendi model ve maketçilerimiz olduğu için, süreç esnasında deniz altını çabucak giydirebiliyorduk. Neye ihtiyacımız olduğunu biliyorduk ve parçaları özel olarak inşa ettik.”

May ve ekibinin karşılaştığı en büyük zorluklardan biri de, mavi balinanın içindeki sıçrayan suyun simülasyonunu yapmak olmuş.

May anlatıyor: “Pixar, daha önce sıçrayan su yapmamıştı. Üç boyutlu su yapmanın bir yolunu bulup, yazılımı geliştirip, suyun hareketini bilgisayarda oluşturarak simülasyon yapmak için yeni teknikler bulmalıydık. Daha sonra bunu gerçekçi bir hâle getirmeliydik. Baştan sonra balina yüzüyor, yukarı çıkıp aşağı iniyordu. Balinanın devasa dili Marlin’i ve Dory’yi sudan kaldırdığı zaman su, patlar gibi olmalı, her yere su sıçramalıydı. Bu, filmin su altındaki sahnelerinden daha farklı bir su dinamiğiydi. Farklı çözünürlükler elde etmek zordu. O sahnenin ışıklandırması, yaptığımız ışıklandırmalar içinde en zoruydu çünkü setin tamamı hareketli, organik ve sıçrayan suyla doluydu.”

Jesse Hollander ve Akvaryum Birimi; diş hekiminin muayenehanesi ve akvaryumun ışıklandırma, modelleme, gölgelendirme, dönüştürmesinden sorumluydu. Akvaryumun kendisini yapmak ve yansıma ve ışık kırılması gibi sorunlarla uğraşmak, bu becerikli ekibin karşılaştığı en büyük zorluklardanmış. Aynı zamanda, diş ekipmanları, maskeler ve akvaryumdaki volkan ve zeminindeki 120 bin çakıl taşına kadar birçok set parçası yapmışlar.

Tüm Pixar filmlerinde olduğu gibi, detaya çok önem verilmiş. Hollander anlatıyor: “Akvaryumdaki nesnelere, ucuz, kitsch bir Vegas havası katmaya çalıştık. Çok renkli ve ucuz plastiktendiler. Plastik nesnelerin kalıplarını çıkarmak için çok uğraştık.”

Filmin genel olarak teknik gelişmelerine büyük katkılarda bulunan bir başka isim de, Okul ve Sürü Birimindeki animasyon ve teknisyen grubunun sorumlusu Michael Lorenzen olmuş. Birim, 10 binlerce balığın bulunduğu görkemli kalabalık sahnelerin yaratılmasına yardımcı olmanın yanı sıra arka planda 200 kaplumbağayla da, kaplumbağaların bulunduğu sahneyi kalabalıklaştırarak doldurdu.

Yorumları Göster

Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir