Kim Kimdir?

Winnie The Pooh (Jim Cummings’in Sesiyle)

“Bazı şeyler komik geliyor” dedi Pooh. “Belki daha fazla düşünmeliyim”. Winnie the Pooh kendisini “aklı kıt ayı” olarak tanımlıyor ama tüylerle kaplı sevimli ayının dünya genelinde hayranlık uyandıran, sıra dışı ve sağlam bir felsefesi var. “Winnie the Pooh’nun son derece zekice bir yolla kendini belli eden bir bilgeliği var” diyor Yapımcı Peter Del Vecho. “Bu, arkadaşların, ailenin ve hayatın tadını çıkarmakla ilgili. Bu bizi daha basit bir döneme götürüyor”.

“O, en mutlu adamla, en tatlı çocuğun bir kesişimi” diyor Pooh’a sesini veren Jim Cummings. “Bence Pooh, dünyaya bal rengi gözlüklerle bakıyor”. Pooh her zaman yardım elini uzatmaya hazır. İsteyen her kim olursa olsun bir kavanoz balı paylaşmaktan mutluluk duyuyor. Aslında Winnie the Pooh bala ya da doymak bilmeyen açlığını yatıştırmak için el altında bulunacak atıştırmalık bir şeylere bitmek bilmeyen bir özlem duyuyor.

Yazar A. A. Milne’nin oğlu Christopher Robin’in oyuncak ayısından ilham alınarak yaratılan karakter, adını Londra Hayvanat Bahçesi’nde yaşamış gerçek bir ayıdan aldı. O ayı Kanadalı bir subay olan Harry Colebourne tarafından hayvanat bahçesine bağışlandı. Colebourne’un doğduğu kasaba Winnipeg şerefine kendisine Winnie ismi verildi.

A. Milne, Winnie the Pooh’la ilgili olarak ilk kez 1925 yılının sonunda, London’s Evening News’deki bir makalede yazdı. Yüz Dönüm Ormanı’ndaki diğer arkadaşları ise, Pooh ile birlikte ertesi yıl takdim edildi.
Winnie the Pooh’nun simgeleşmiş tasvirlerinin arkasındaki isim ise çizer E.H. Shepard. Onun karakter canlandırmaları, kendi oğlunun oyuncak ayısına dayanıyor.

Piglet (Travis Oates’in sesiyle)

“Ah o-o-o-olamaz, ko-ko-ko-korkmamalıyım” dedi Piglet. “Yapılacak çok önemli bir şey var”.
Piglet tatlı dilli ve korkak küçük bir dost. Onun cömertliği ve alçakgönüllülüğü küçük cüssesine oranla çok büyük. Titiz hareketleri, endişelendiğinde ellerinde oluşan ıslaklık ve tapılası kekemeliği -“Ah o-o-o-olamaz”- onun ürkekliğini ve bilinmezden duyduğu korkuyu iletiyor. “Piglet’le ilgili en müthiş şey, her şeyden korkmasına rağmen, yine de arkadaşlarıyla birlikte dışarı çıkıp dünyayla yüzleşmesi” diyor Piglet’e sesini veren Travis Oates.

“Piglet, Pooh’nun ortağı, onun kankası” diyor Animatör Süpervizörü Bruce Smith. “Ama bu olayda, ‘Döncem’ ile savaşmak için kendi başına kalıyor. Piglet’e daha önce hiç zorlu bir görev verilmemiş. Erkek gibi davranmak zorunda. Piglet’i savaşa hazır bir şekilde görmek çok eğlenceli”.
Orijinal Piglet, Christopher Milne’in oyuncakları arasındaydı ve günümüzde Robin’in orijinal oyuncak ayısının yanı sıra, Tigger, Eeyore ve Kanga ile birlikte New York Halk Kütüphanesi’nde bulunuyor.

Tigger (Jim Cummings’in sesiyle)

“Üzerine atlayacaksan zıplamayı bilmelisin” dedi Tigger. Tigger, esnek kuyruğuyla türünün tek örneği olan neşeli bir yaratık. Karşıdan gelen etkilere göre davranıyor ve taşkın mizacı onu sık sık dikkat etmeden olaylara dalmaya sevk ediyor. Tigger’ın zıplaması, yaşama coşkusunu olduğu gibi ifade ediyor. Her zaman arkadaşlarıyla bu keyfi paylaşmaya hevesli olsa da, Tavşan gibi bazı karakterler bunu her zaman paylaşmak istemiyor. “Tigger her zaman işleri kendi yöntemiyle yapmak istiyor” diyor Tigger’in animatör süpervizörü Andreas Deja. “O, sözde Christopher Robin’i kaçıran yaratığı, Dönem’i bulmak için Eeyore’yi ikna etmeye çalışıyor. Eeyore’nin bir Tigger enerjisine ihtiyacı var. O, üzgün ve travmatik karakter Eeyore’yi, zıplayan bir Tigger’a dönüştürmeye çalışıyor”. Tigger’ın orijinal dil kullanımı, onun benzersiz kişiliğinin bir parçası. Bu dil kullanımı sık sık kendine özgü deyişler üretmesi ve sözcükleri uygunsuz bir şekilde kullanmasıyla sonuçlanıyor. Tigger, Eeyore’ye şöyle söylüyor: “Sadece seni Tiggerize etmemiz gerek!”. Tigger ilk olarak 1928 yılında A. A. Milne’in “The House at Pooh Corner”da takdim edildi.
Tigger türünün tek örneği: “Tigger’larla ilgili olan en harika şey, benim tek olmam”.

Eeyore (Bud Luckey’in sesiyle)

“Daha kötüsü de olabilirdi” dedi Eeyore. “Nasıl olacağından emin değilim ama olabilirdi”.
Eeyore kendisini kasvetli biri olarak görmüyor; sadece beklentileri düşük. O, “Winnie the Pooh”nun merkezinde yer aldığını öğrense, büyük olasılıkla şok olur, muhtemelen bir parça da hayal kırıklığına uğrardı. Animatör Süpervizörü Randy Haycock’a göre : “Eeyore aslında bu filmde son derece önemli bir rol oynuyor, belki diğer filmdekilerden çok daha önemli bir rol. Çünkü ana hikayenin merkezi, onun kuyruğunu kaybetmesi ve herkesin ona yeni bir kuyruk bulmak için yardım etmeye çalışması etrafında dönüyor”.

Eeyore’nin hayata bakışı tamamen aydınlık değil ama mutluluk belirtileri de gösteriyor. Dostlarından gelen hoş jestler ve devedikenlerini çiğnemek, onun tipik karamsar modunu yükseltiyor. Ama sıkılgan tutumuna rağmen Eeyore, çoğunluğun kalbini kazandı. “Bana göre Eeyore’yi komik yapan şey, kendisinin komik olduğunu bilmemesi” diyor Haycock.

Eeyore’yi seslendiren isim, deneyimli animatör/karakter tasarımcısı Bud Luckey. Yer aldığı filmler arasında “Toy Story/Oyuncak Hikayesi”, “Monsters, Inc./Sevimli Canavarlar”, “Finding Nemo/Kayıp Balık Nemo” ve televizyon yapımı “Sesame Street/Susam Sokağı” bulunan Luckey, Pixar’ın kısa filmi “Boundin”i yönetti. Bu çalışmasıyla Oscar’a aday gösterilen Luckey, Eeyore’nin yumuşak ruhunu somutlaştırıyormuş gibi görünüyor. “O, sakin biri ama arkadaşları onunla ilgileniyor”. Eeyore pek bayılmasa da devedikenlerini yemekten keyif alıyor. A. Milne tarafından “yaşlı gri eşek” olarak tarif edilen Eeyore, hayata karşı kasvetli yaklaşımıyla özdeşleştirilebilir olduğunu ve hayranlara sahip olup, onlar tarafından sevilebilir olduğunu kanıtladı.

Baykuş (Craig Ferguson’un sesiyle)

“Sanatsal yetenek bizde aileden geliyor” dedi Baykuş. “Aslında, bu pratikte panik yaratıyor”.
Herkes baykuşların tüm canlılar içinde en bilge olanı olduğunu bilir. Baykuş her şeyi biliyor, en azından o her şeyi bildiğini düşünüyor, bildiklerinin (ve imlasının!) sık sık pek doğru olmadığı ortaya çıksa bile. Baykuş ukala olabiliyor ama o dostlarına yardım etmek istiyor. Ama onun yardım etme çabaları, sıkı sık Yüz Dönüm Ormanı’nda sorunların baş göstermesine neden oluyor. Baykuş bunu “Winnie the Pooh”nun şimdiye kadar yayımlanmış tiyatral bölümlerinde hiç olmadığı kadar iyi başarıyor. “Baykuş, Tanrı onu korusun. ‘Bilmiyorum’ demeyi bilmeyen o tiplerden biri” diyor Baykuş’a sesini veren komedyen Craig Ferguson. “Bir şeyler uyduruyor. Arkadaşlarının onun ne kadar umutsuz olduğunu görmemesi için anında uyduruyor, aynı benim gibi”. Baykuş tamamen orijinal. Winnie the Pooh karakterleri Tigger, Piglet ve Eeyore’de yazar A.A. Milne’nin oğlunun oyuncaklarından ilham alınırken, Baykuş sadece hayal gücüyle oluşturuldu.

Tavşan (Tom Kenny’nin sesiyle)

“İhtiyacım olan son şey, bir ayı tarafından ziyaret edilmek” dedi Tavşan. Tavşan, Yüz Dönüm Ormanı dostlarının muhtemelen en zekisi (en azından o öyle olduğunu düşünüyor) ve kendi kendini lider ilan etmiş bir grup üyesi. Tavşan gibi Sünger Bob Kare Pantolon’u da seslendiren Tom Kenny, “Tavşan’ı tarif etmek için bir kelime seçmek zorunda kalsaydım, onun titiz olduğunu söylerdim. Son derece titiz, düzenli, bahçesini belli bir düzende seviyor, evini belli bir düzende seviyor ve davetsiz misafirlerden hoşlanmıyor. Kapısında biten insanlar onun programını bozuyor ve onun için her şey program demek” diyor.
Tavşan inatçı ve sık sık da aşırı reaksiyon gösteren biri olabilir ama arkadaşları onun aslında her zaman aksiyona dalmaya hazır, gerçek bir tavşan olduğunu biliyor. “Aslında Döncem’i tuzağa düşürüp, Christopher Robin’i kurtaracak bu harika planı ortaya atan kişi Tavşan” diyor Yönetmen Stephen Anderson. Animatör Süpervizörü Eric Goldberg ekliyor: “Tavşan orijinal filmlerde olduğundan çok daha gergin. Biz herkesin bildiği bir şeyi alıp mizah katmak için biraz daha ileri ittik”.
Tavşan da Christopher Robin Milne’in bir oyuncağından ilham alınarak yaratılmış bir başka karakter. Ama Milne tarafından orijinal hikayelerde diğer karakterleri tamamlamak için ortaya konulmuş.

Kanga (Kristen Anderson-Lopez’in sesiyle)

“Güzel bir şeylere ne dersin? Sıcak bir kucaklaşma gibi mesela” dedi Kanga. Roo’nun annesi Kanga, sıcak, korumacı bir kanguru. Elleri (ve kesesi) her zaman genç Roo ile dolu ama Kanga onu sevgi ve sabırla terbiye ediyor. Eğer Kanga bir insan olsaydı, evde oturan, mükemmeliyet uğruna aynı anda birden fazla işle uğraşan bir anne olurdu. Kristen Anderson-Lopez, Kanga’yı seslendirmenin yanı sıra, orijinal şarkıların birçoğunu da seslendirdi (ortak yazar kocası Robert Lopez’le birlikte).

Roo (Wyatt Hall’un sesiyle)

“Harika bir şeylere ne dersiniz?” dedi Roo, “Mesela bir fişek gibi!” Roo, her yere gitmek ve her şeyi denemek isteyen vahşi, genç bir maceraperest. Durumun ne olduğu ya da annesinin karşı çıkması pek fark etmiyor, Roo kendisini aksiyonların ortasına atıyor. Bazen Kanga’nın fazla korumacı bir şekilde annelik yapması, Roo’nun sabrını zorluyor ama nihayetinde onun için, kendisini sarıp sarmalayan annesinin kesesinden daha iyi bir yer yok.

Winnie the Pooh’nun doldurulmuş esin kaynakları, Piglet, Tigger, Eeyore ve Kanga, New York Halk Kütüphanesi’nde ikamet ederken, Roo 1930’larda bir elma bahçesinde kaybolmuş.
Yönetmenin yedi yaşındaki oğlu Wyatt Hall, ekibe Roo’nun geçici sesi olarak katıldı. Hall başlangıçta oğlunun ilgilenmediğini ama sonunda teklifi kabul ettiğini, sonra da Roo’nun sesi olarak rolü kazandığını söylüyor. “Belli replikleri nasıl söyleyeceği yönünde onu yönetmeye çalışıyorduk. O da bize, ‘Roo’nun bunu bu şekilde söyleyeceğini sanmıyorum’ diyordu”.

Christopher Robin (Jack Boulter’in sesiyle)

“Sersem yaşlı ayı” dedi Christopher Robin. Christopher Robin, Yüz Dönüm Ormanı’ndaki tek insan ve küçük bir çocuk olmasına rağmen, tüm canlılar onun öğütlerine ve arkadaşlığına saygı duyuyor. Kimse ona Winnie the Pooh kadar yakın değil. İkili beraber birçok maceraya atılmış. Christopher Robin, Pooh’un kendisini güç durumların içine sokma alışkanlığının son derece farkında. Robin, arkadaşına sık sık “Sersem yaşlı ayı!” diye sesleniyor. Çetenin nasıl bir zorlu işe giriştiğinin önemi yok, Christopher Robin her zaman dahil olmaya hazır. Bu onları kurtarmak için bir yarışın içine girmek anlamına gelse bile… Elbette onlar da her zaman Robin için orada, tıpkı arkadaşların yapması gerektiği gibi. Aslında Christopher Robin onlardan daha iyi dostlar hayal edemezdi.

Christopher Robin, adını A.A. Milne’nin oğlu Christopher Robin Milne’den alıyor. Klasik hikâyelerin ilham kaynağı olan onun oyuncak ayısı Winnie ise adını Londra Hayvanat Bahçesi’ndeki bir ayıdan aldı.
Gerçek Christopher Robin 1920 yılında doğdu ve 75 yaşına kadar yaşadı. Christopher Robin’in hayali dostlarına gösterdiği büyük bağlılık, 1926 yılında takdim edildiği günden beri okuyuculara ve izleyicilere esin kaynağı oldu.

Döncem (Huell Howser’in sesiyle)

Döncem, Christopher Robin’i ele geçirdi. En azından Baykuş’a göre… Baykuş, Döncem’in keskin boynuzları ve kızıl saçları olan kabarık tüylü, dev bir yaratık olduğunu söylüyor. O, hiç güzel kokmuyor -yani maymunların ayağı ne kadar güzel kokuyorsa ancak o kadar- ve hayatta karşılaşılan en büyük hüsranların arkasında o var: Duran saatler, delinmiş çoraplar, kırılmış mum boyalar, dökülen çaylar ve niceleri… Peki ama Döncem gibi bir şey var mı yoksa Baykuş, Christopher Robin’in üzerinde “Dışarıda. Meşgul. Yakında döneceğim” yazan notunu çok daha ciddi bir şey olarak yanlış mı yorumladı?
Eric Goldberg, Dönem şarkısının animatör süpervizörüydü. “Baykuş, Döncem’in ne olduğunu ve ne yaptığını tüm arkadaşlarına resimleyerek göstermek için, bir yazı tahtasına çizmeye başlıyor” diyor Goldberg. “O çizmeye başladığında, tebeşir dünyasına giriyoruz. Bu sahne, izleyiciler bunu gerçekten Baykuş’un çizdiğine inansın diye son derece ham bir halde görünecek şekilde anime edildi ve çizildi”.
“Döncem’in Şarkısı”, Baykuş’un dostlarının seslerinin yanı sıra, Baykuş’u seslendiren Craig Ferguson tarafından seslendirildi.

Müzikleri anime etmek iyi bir kulak gerektiriyor ve Goldberg buna sahip olmadığını itiraf ediyor. Ama o bunu başarılı bir şekilde yapmanın bir yolunu buluyor, tıpkı “The Princess and the Frog/Prenses ve Kurbağa”da Tiana’nın şarkısı “Almost There”de yaptığı gibi.