Arslan Sayman çocuklar için çok neşeli kitaplar yazan bir yazar. Şiir ve tiyatronun belirleyici rolü hemen fark ediliyor yazdıklarında. Bruni’nin Avlusu kitabında olduğu gibi Barba ile Rabarba’da da tiyatro ve gösteri sanatı öne çıkıyor. Ama bu defaki kahramanlarımızın ömrü yollarda geçiyor. Barba ile Rabarba, durakladıkları yerde kurdukları sahnede gösterilerini yapıyorlar. 

Barba ile Rabarba, hayatları karda, kışta, yağmurda, güneşte hep yollarda geçen kahramanlarının hem hüzünlü, hem neşeli ve sıcak hikâyesiyle çocukların unutmayacağı bir kitap… Deniz kıyılarında, derin vadilerin ortasına kurulmuş yemyeşil kentlerde, bozkırın ortasında kasaba kasaba gezerek çocuklara oyunlar sergileyen Barba ile Rabarba’nın dostluğu her okuyanın gönlünde derin izler bırakacak. Rabarba’nın ağzından anlatılan ve beklenmedik, sarsıcı sahnesiyle hikâyenin burkulup yeniden düğümlendiği bu yol ve dostluk hikâyesini Deniz Üçbaşaran resimledi.

 

 

“Bence Barba çok iyi bir müzisyendir. Çalamadığı müzik aleti yoktur. Piyano, gitar, keman çaldığını gördüm, yaptığı besteleri çalarken izleyip dinledim. Ama mızıkasını hiçbir müzik aletine değişmez. Mızıkasını neredeyse konuşturur. Bestelediği en iyi şarkıları da hep mızıkasıyla yapmıştır. Hele betelediği şarkılardan biri benim için o kadar önemli ve değerlidir ki… ‘Arkadaşlıklar’ şarkısından söz ediyorum. 

 

Benim bayıldığım, dinlemeye doyamadığım şarkılardan biridir bu. Hatta en sevdiğim şarkı diyebilirim, çünkü bu şarkının bende derin izler bırakan bir anısı var…”