Doğa ile Barış iyi arkadaşlardı. Aynı sınıfa gidiyorlardı. Oturdukları semt de aynıydı. Okul, evlerine yakındı. Her sabah yürüyerek okulun yolunu tutarlardı. Zeki, çalışkan, araştıran, sorgulayan, etraflarında olup bitenlere karşı meraklı, çevrelerine karşı duyarlı, özgüvenli çocuklardı ikisi de. Derslerinden artakalan zamanlarda semtin oyun parkında alırlardı soluğu.
Doğa'nın hep gülümseyen bir yüzü, akıllı akıllı bakan iri kahverengi gözleri, bazen atkuyruğu yaptığı bazen de kulaklarının üstünden süslü tokalarla topladığı kumral saçları vardı. Kendisine çok yakışan keten pantolonlar, sade ama şık gömlekler içinde çok cici görünürdü.
Barış ince yapılı, uzunca boyluydu. Alnında hep bir tutam siyah perçem olurdu. Kalın kaşlarının altında zeki ışıltılar saçan mavi gözleri, etrafa daima soru sorar gibi bakardı. Araştırılacak konular, çözüm bekleyen sorular onun için hiç bitmezdi. Olmasa da bunu kendi yaratırdı. Çoğu zaman Doğa'yı da peşinden sürüklerdi. İki arkadaş, türlü serüvenler içinde bulurlardı kendilerini…