Ali ile Yorgo'nun arkadaşlığı anlatılacak gibi değildi. Kardeşler bile birbirine bu kadar candan olamazlardı. Onların arkadaşlıkları kardeşlikten de ileriydi. Görenler imrenirler, duyanlar kıskanırlardı. Koyunları birlikte güderler, oyunları birlikte oynarlardı. Ağaçların dalları, kovanların balları hiç ayrı görmemişti ikisini. İnsanlar sevgilerini ilmek yapıp dostlukları dokurken yıllar geçip gitti. Yıllar geçip giderken insanlar, hayvanlar, bitkiler âlemi Birinci Dünya Savaşı'nı gördü. Atılan topları, patlayan bombaları, batan gemileri, düşen uçakları gördü bitkiler. Savaştan yengi ile çıkan sömürgenler toplandılar. Yenik ülkelerin altın, petrol, demir, kömür yataklarını ve öteki zenginliklerini paylaşmak için görüştüler. Bu paylaşımda Ege kıyıları Yunan'a, Akdeniz yöresi İtalyan'a, Doğu Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu yöresi de Fransız ve İngiliz'e düştü. Ya sonra? Anadolu insanının haklı direnişine tanık oldu bütün dünya. “Gül Açtı Şafakta”, savaşın anlatıldığı bir romandan daha çok insanlık dramının anlatıldığı bir belgeseldir.