Güzel Atlar Ülkesi’ne Yolculuk
Çocuk ve gençlik edebiyatımızın üretken kalemlerinden Ekrem Güneş, düşçü binicilerin yağız kısrakları şaha kaldırdığı Antik Kapadokya’nın destansı tarihine saygı duruşunda bulunduğu yepyeni romanı Kapadokya’nın Perileri ile hayalden gerçeğe uzanan gizem dolu bir serüvene sürüklüyor okurlarını.
Uzun zamandır Aşkın’ın aklı fikri Kapadokya’dadır. Güzelliklerini belgesellerde izlediği, efsanelerini kitaplarda okuduğu bu düşler diyarını bir de kendi gözleri ile görmek için yanıp tutuşmaktadır. Nicedir gitmek için fırsat kollamasına rağmen bir türlü eyleme dönüştüremediği bu hayalini can arkadaşı Emre’nin sayesinde gerçekleştirme fırsatı bulur. Emre’nin anneannesi ve dedesi, Nevşehir’de yaşamaktadır. Emre de tatillerini genellikle onların yanında geçirmektedir. Arkadaşı Aşkın’ın Kapadokya sevdasını iyi bilen Emre, bir dahaki gidişinde onu da dedesinin evine davet edeceğine dair söz vermiştir. Okulların kapanmasından bir süre sonra Emre Nevşehir’e gider. Onun hemen ardından da Aşkın soluğu ilk uçakla Emre’nin yanında alır.
Ve Aşkın en sonunda Kapadokya’dadır. “Güzel Atlar Ülkesi” olarak da anılan Kapadokya; destansı tarihi, doğal güzellikleri ve akıl almaz efsaneleri ile binlerce yıl boyunca sayısız medeniyete kucak açan bereketli toprakların başkentidir. Ancak her şey gibi bu cennet diyar da değişimden üzerine düşeni almıştır. Dillere destan peri bacaları, gizem yüklü mağaraları, esrarengiz dehlizleri, tünelleri ve yer altı kentleri ile Kapadokya; dünya çapındaki turistik değerine gölge düşürecek bazı karanlık işlere ev sahipliği yapmaktadır.
Bu masal kentin derinliklerinde saklanan gizlerden habersiz bir şekilde şehrin tadını çıkarmaya koyulan Aşkın ve Emre’nin keyifli ruh hallerine rağmen sanki bir yanları eksik kalmıştır. İzmir’deki kız arkadaşları Ezgi ve Pınar’ın anne babalarını ikna edip onların da Nevşehir’e gelmeleri için bir plan yaparlar. Emre’nin dedesi Erdem Bey’in de araya girmesi ile delifişek gençlerimizin bir rüyaları daha gerçek olur. Göreme Vadisi’ne, peri bacalarına, Hititlerden kalma antik kalıntılara ve daha pek çok yere yapacakları geziler artık çok daha eğlenceli geçecektir. Günler geçtikçe dört arkadaşın çıktıkları geziler başlı başına bir serüvene dönüşür. Bir süre sonra bu maceraya Aşkın’ın uçakta tanıştığı Zeynep ve dört kafadarımızın İzmir’den arkadaşları Cem de katılır.
Kanları kaynayan altı genç zamanda yolculuğa çıkmış gibidir. Oysa, Kapadokya’nın güneş vuran yüzünün ardında bazı korkunç sırlar yatmaktadır. Güle oynaya çıktıkları gezilerde peşi sıra başlarına gelen gizemli olaylar ve karşılarına çıkan esrarengiz kişiler kahramanlarımızı heyecan dolu bir maceraya sürükler.
Ekrem Güneş’in doğup büyüdüğü topraklara karşı hissettiği minnet duygusunu ifade etmesine olanak sağlayan bu sürükleyici roman, gerçekçi karakterleri ve olay örgüsü ile uzun ve detaylı bir araştırma sürecinin olgun bir meyvesi olarak hafızalarda yer edecek etkileyici bir okuma deneyimi sunuyor.