Anneler, babalar, öğretmenler, çocukları “çok” seven tüm yetişkinler… Bu kitap aslında bize…

 

Fatih Erdoğan kahramanı Memo aracılığıyla hepimize ayna tutuyor. Ayrıntılara dikkat eden, olaylara farklı yaklaşan, hayal gücü gelişmiş bir çocuk bakış açısıyla yetişkin dünyasını tarif ediyor.

 

Memo’nun evi, yaşadığı mahalle, okulu birbirinden renkli karakterlerle dolu. Fatih Erdoğan uzun uzun betimlemeler yapmadan karakterlerini şıp diye tanıtıyor.

Kitabın dili türünün gerektirdiği biçimde günlük konuşma diline çok yakın. Bu da metni okura yakınlaştırmak için iyi bir yöntem.

 

Memo her birey gibi kendi yaşının gerektirdiği sorunlarla boğuşuyor. Serviste yanında oturan Erhan’ın onu sıkıştırıp durması, anne babasının sürekli kavga etmesi, öğretmeninin verdiği acayip ödev ve bu ödevi yaparken görüştüğü insanları anlama çabası… Bir de aşk… Tüm sorunları kendine has bakış açısıyla yorumlayan ve çözmeye çalışan Memo biz yetişkinlere gerçekleri hatırlatıyor: Çocuklar başka bir boyutta her şeyden yalıtılmış bir şekilde yaşamıyorlar. Onların da herkes kadar sorunları, dertleri, sıkıntıları, hayalleri, beklentileri var… Onları ciddiye almalıyız.

 

Ama şimdi bütün bunları bırakın ve kitabı okumaya başlayın. Çünkü Fatih Erdoğan nasıl yapıyorsa yapıyor ve çok önemli konulardan söz ederken bile sizi kahkaha krizine sokabiliyor.