Her birimizin mutlaka bir hikayesi vardır çocukluktan kalma minik dostlarıyla. Bu belki bir köpek, kuş ya da belki bir tavşan olmuştur, ama mutlaka vardır böyle bir ev arkadaşlığı. Hele ki bu arkadaşlık bir kediyle kurulmuşsa işimiz daha zor değil midir? Evlerimizin minik “sahipleri” onlar, bu gerçeği kim hafife alabilir ki?
Bu yüzden Nemne’nin işi çok zor, çünkü o hep Tetila’nın peşinden koşuyor, Tetila ise ona hiç yüz vermiyor. Henüz adını bile telaffuz edemeyen yaşlardaki minik Nemne ile yine Nemne’nin deyişiyle Tetila adındaki bir kedinin hikayesi.
“Koskocaman da, elleri yok. Sabah kapıya gitmiş, tırmalıyordu. Dışarı çıkmaz pek ama eve misafirler dolunca sıkılmış, çıkayım demiş herhalde.
Fırsatı kaçırmaya Nemne, arkasından koştı, parmağını sallayarak:
‘Sen tapıyı açamasın Tetila’ dedi. ‘Senin elleyin yok.’
Yok tabii de ikide bir yüzüne söylememek gerekir. Kalbi kırılır belki.”