Tuz gibi iyilik ve kötülükleriyle en alttakilerin; kapkaççıların, tinercilerin, işçilerin, dilencilerin, dolandırıcıların, hırsızların, koca katillerinin arasında gezinen anlatıcı, insanı yazınsallığın sağladığı büyülü bir serüvene sürüklüyor. Nasıl başarıyorsa trajedik olanı alımlanır kılarken karnavalesk bir aura yaratıyor ama, kaşını gözünü yarmıyor dilin; eli yüzü düzgün bir anlatımla okumayı yazınsal bir şenliğe dönüştürüyor. Üstelik ilginç kurgu denemeleriyle gerçekleştiriyor bunu. Öykücülüğümüzde zevkle okunacak bir yer açmaya doğru ilerleyen Serap Gökalp’in üçüncü kitabı Tuz Saraylar’ını okuyuncu bir yazarınız olacak; yeni kitaplarını merakla bekleyeceksiniz. Edebiyat dünyası da bu merağı duyacak.