Kızılderililer En Sadık Dostları Olan Köpeği Nereden Buldular?


Ucu bucağı görünmeyen bembeyaz karlı ovalardan birinde usta avcı bir Kızılderili varmış. Eşi ve dört yaşındaki oğluyla birlikte bir çadırda yaşayan

Kızılderili bütün gün karlı ovalarda dolaşır, bir şeyler avlamaya çalışırmış. Ama kar öyle yoğun yağıyormuş ki bu havada av bulmak çok zormuş.

Bir keresinde yine hiçbir şey yakalayamadan çadırına geri dönerken, çadırın önünde, karısının oğluyla konuşmasını duymuş:

“Yavrum, ağlama artık. Bak baban geç kaldı, demek ki bir şeyler avlamış şimdi onu çadıra taşıyordur. Bir süre sonra yiyecek getirecek, hemen pişirip yiyeceğiz!”

Kızılderili, bu sözleri duyunca o kadar üzülmüş ki çadıra girememiş, dönüp gece karanlığında av aramaya devam etmiş. Bir yandan da Manitu’ya kendisine yardım etmesi için dua ediyormuş.

Sabaha karşı karlar üzerinde bizon izlerine rastlamış. İzleri takip etmeye başlamış ama izler sonsuza kadar uzanıyor gibiymiş. Sanki bu ava hiç ulaşamayacakmış. Kızılderili avcının gözlerinden yaşlar akıyormuş. Tam ümidini kaybederken birden karşısına bir kurt çıkmış. Kurt insan sesiyle seslenmiş:

“Kızılderili neden ağlıyorsun?”

“Çok zor durumdayım. Günlerdir çocuğumun ve eşimin boğazından bir lokma geçmedi. Şimdi bu bizonları da bulamıyorum! Bugün de eli boş dönersem çocuğum artık dayanamaz.”

“Sen şimdi şu çalılıkların ardına saklan,” demiş kurt ve şöyle devam etmiş:

“Bak bu yayı ve okları sana bırakıyorum. Ben şimdi karşı taraftan bizonları bu yana süreceğim. Sen onları avla ama sakın ola ki kendi oklarını kullanma, benimkilerle avlanabilirsin!”

Kurt, alacakaranlıkta kaybolmuş.

Avcı kurdun bıraktığı yayı ve okları incelemeye başlamış. Kendi elindeki ok ve yaya göre bunlar çok daha ilkel silahlarmış. Ama kurdun tembihlerini de çok iyi hatırlıyormuş. Bu nedenle bizonların dörtnala koştuğunu duyar duymaz kurdun verdiği yayla okları eline almış.

Biraz sonra sürüyü görmüş. Kurdun yayını kullanarak arka arkaya altı tane bizon vurmuş. Son bizonu da kendi okuyla vurmak istemiş ama bizonu tutturamamış.

Birkaç dakika sonra kurt görünmüş:

“Nasıl geçti? Bir şeyler vurabildin mi?”

Kızılderili avcı olup biteni bir bir anlatmış. Yedinciyi kendi okuyla vurmak istediğini ama ıskaladığını da söylemiş.

“Ben sana benim yayımı kullan demedim mi?” diye sormuş kurt. “Ama olsun, yine de yeteri kadar kışlık etimiz var!”

Birlikte hayvanların derisini yüzmüşler. Avcı iki bizonun etini kurdun ailesi için ayırmış. Kendi de çadıra götürebileceği kadar et yüklenmiş. Gerisini de saklamışlar.

Akşam çadırda bizon ziyafeti varmış. Yiyebildikleri kadar et yemişler, ertesi gün de çadırı söküp etleri sakladıkları yöreye gelmişler.

O sırada kurt da ailesini oraya getirmiş. Dost olmuşlar ve bir daha da birbirlerinden hiç ayrılmamışlar. Kızılderili’nin eşi kurdun ailesini etle beslemiş. Kurt ve avcı da birlikte avlanmışlar. Sonunda kurtlar ehlileşip Kızılderililerin en sadık dostları haline gelmiş. Kızılderililer onlara köpek adını vermiş.