Ayşe Selen’in yazdığı, Şehsuvar Aktaş’ın tasvir ve kukla tasarımını yaptığı, müzik danışmanlığını Muammer Ketencoğlu’nun üstlendiği, Ayşe Selen ve Şehsuvar Aktaş’ın oynayan ve oynatıcı olduğu “Lahana Sarma”, kukla, illüzyon, ortaoyunu, gölge oyunu gibi geleneksel gösteri türlerden yola çıkılarak oluşturulmuş bir gösterim. Tiyatrotem’in sahnelediği “Lahana Sarma”, 1 Mart, 8 Mart, 22 Mart ve 29 Mart Pazar günleri saat 14.00’te İstanbul Modern Sinema Salonu’nda görülebilir. Gösterileri müze ziyaretçileri ücretsiz olarak izleyebilecek.
Oyunun çıkış cümlesini “Renkli tasvirler herhangi bir nedenle hayal perdesinden çıkmak zorunda kalsalardı, ne olurdu?” sorusu oluşturuyor. Oyunda sahnenin sağında ve solunda birer gölge oyunu perdesi, iki perdenin ortasında ise masaüstü kuklalarının oynatıldığı masa bulunuyor.
Gölge oyunu perdelerinde oynatılan deriden kesilmiş özgün tasvirler, beyaz perdeye yansıyan “renkli gölgeler”dir. İki perdenin ortasındaki masanın üzerinde oynatılan kuklalar ise beyaz kartondan kesilmiş figürlerden oluşan bir tür “düşsel alan”da devinen üç boyutlu “beyaz kuklalar”dır. Oyunun açılışını yapanlar, hem oyuncu, hem anlatıcı, hem de oynatıcıdır.
Sağdaki perde Herşeyiyer Hanım’ın, soldaki perde ise Boliştah Hanım’ın evi. Ortadaki masa da düşsel bir alandır. Herşeyiyer Hanım’ın uşağı Tavtati’yle Boliştah Hanım’ın uşağı Dümteka mutfaklarında yemek yapmaktadırlar. Ancak her ikisinin de birer malzemesinin eksik olduğu ortaya çıkar. Muzip ve şakacı bir yaratık olan Yeşil Tüylü Ocak Böceği bu malzemeleri gizlice kaçırmıştır. Uşaklar “evleri”nden çıkarak eksik malzemelerin ardına düşerler. İşte bu arayış onları ortadaki “düşsel alan”a, Lahana Sarma’ya getirir. Ancak orada Yeşil Tüylü Ocak Böceği’nin kendileri için hazırladığı beklenmedik sürprizlerle karşılaşırlar.
Öykünün akışı içinde tasvirlerin/kuklaların “renkli gölgeler” olmakla “beyaz kuklalar” olmak arasındaki ikilemleri, oynatıcı-oynatıcı, oynatıcı-kukla, kukla-kukla, kukla-tasvir çatışması ya da çakışması öykünün arka planını oluşturuyor.