Masal Kahramanları

Pinokyo

Pinokyo, İtalyan yazar Carlo Collodi’ nin 1881 yılında yazdığı ünlü çocuk klasiğinin kahramanıdır. Yalan söyledikçe burnunun uzamasıyla meşhurdur.

Pinokyo, Kiraz adında usta tarafından sıradan bir odun olarak bulunur. Kiraz Usta konuşan kütüğü bulunca hayretler içinde kalır. Bu yüzden arkadaşı Gepetto Usta, kendisinden kütük isteyince hiç düşünmeden hem ağlayan hem gülen kütüğü ona verir.

Gepetto Usta, bu konuşan kütükten bir kukla yapar. Adını da Pinokyo koyar. Pinokyo yaramazlıklarıyla babası Gepetto Usta’yı çok üzse de bir gün gerçek çocuk olmayı başarır.

Hansel ve Gretel

Jacob Grimmm ve Wilhelm Grimmm tanınmış iki Alman masal yazarıdır. Kısaca Grimmm Kardeşler olarak anılırlar. Jacob Grimmm (1785-1863), Wilhelm Grimmm (1786-1859).

Grimm Kardeşler’e ait bu masalın, açlık nedeniyle meydana gelen gerçek terk edilme vakalarından esinlenerek ortaya çıktığı öne sürülmektedir.

Hansel ve Gretel, fakir bir oduncunun çocuklarıdır. Oduncunun karısı, Hansel ve Gretel’in üvey annesidir. Oduncunun karısı aç kalmaktan korktuğu için eşini çocukları ormana götürüp bırakmaya razı eder. Planı duyan Hansel ve Gretel, eve dönüş yolunu bulabilmek için beyaz çakıl taşları biriktirir. Üvey annesi, Hansel ile Gretel’in çakıl taşları takip ederek geri döndüğünü anlayınca çok sinirlenir. Üvey anne, oduncuyu tekrar ikna eder ve Hansel ile Gretel’i tekrar ormana bırakırlar. İki kardeşin bu defa yollara bıraktığı kuru ekmek kırıntısı maalesef işe yaramaz. Ekmek kırıntılarını, ormandaki hayvanlar yiyince, Hansel ve Gretel ormanın derinlerine doğru yol alır…

Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler

Grimm Kardeşler’e ait olan bu masalda da orman ve üvey anneye değinilir. Grimm Kardeşler, Hansel ve Gretel’de olduğu gibi bu masalda da yabancıların görünürdeki cömertliklerine aldanmamaları gerektiğini vurgulamaktadır.

Kraliçenin biri pencerenin önünde dikiş dikerken eline iğne batar. Kraliçe o anda “Teni pamuk kadar beyaz, dudakları kan damlası kadar kırmızı ve saçları kapkara olan bir kızım olsa” der.

Kraliçenin dileği yerine gelir. Bir kız dünyaya gelir, aynen annesisin istediği gibi… Kraliçe, bebeğinin adını “Pamuk Prenses” koyar. Kraliçenin hayatı bebeğine bakacak kadar yeterli değildir ve bir gün hayatını kaybeder. Kral zaman içerisinde yeniden evlenir. Kralın evlendiği kadın çok güzeldir ama maalesef çok kötü kalplidir. Bütün gün aynanın karşısına geçip, “Ayna ayna dile gel, söyle bana kim daha güzel” diye sorar. Ayna da ona “Bundan kuşku duyan var mıdır bilmem, tabi ki en güzel sizsiniz kraliçem.” der.

Günlerden bir gün ayna, kraliçenin bu sorusuna farklı bir yanıt verir. Kötü kalpli kraliçenin sorduğu soruya “Bunu nasıl söyleyeceğim bilemem ama Pamuk Prenses sizden güzel kraliçem” der. Bunun üzerine çok sinirlenen kraliçe hemen bir avcı bulur. Avcıya derki; “Pamuk Prensesi al ve ormana götür ve öldürüp yüreğini bana getir” der. Avcı, Pamuk Prensesi alır ve ormana götürür fakat öldürmeye kıyamaz. Pamuk Prenses, “Beni ormanda bırak, bir daha geri dönmem” diyince de adam prensesi öldürmekten vazgeçer. Onu öldürmek yerine, ormandaki bir hayvanın kalbini söker ve kraliçeye götürür.