NASA: A Human Adventure – Bir Uzay Yolculuğu

İnsanlık, belki de varoluşundan bu yana gökyüzüne bakarak evreni, dünyayı ve başka yaşamları hayal ediyor.

18. yüzyılda Jules Verne, “Aya Seyahat” kitabını yazdığında, diğer gezegenlere yolculuk yapılabileceği fikrini belki de birçok kişinin aklında canlandırmıştı.

Geçtiğimiz yılın Ekim ayında, Marmara Forum‘da kapılarını açan ve 14 Nisan’a kadar gezilebilecek olan “NASA: A Human Adventure – Bir Uzay Yolculuğu” sergisi, insanın uzay macerasını anlamak için bulunmaz bir fırsat sunuyor.

Uzay çalışmalarına yön veren Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi – NASA‘nın, insanlığın uzayla ilgili önemli adımlarını bir araya getiren sergisi, 2500 metrekarelik Expo Center içinde yer alıyor.

Sergide yer alan 300’den fazla parçanın yaklaşık 100 kadarı NASA koleksiyonuna ait, uzaya gitmiş gelmiş alet ve aksesuarlardan oluşuyor.

Astronotların kıyafetleri, kullandıkları aletler ve uzaya giden araçların orijinal bölümlerinin yer aldığı sergi, 50 yıllık uzay macerasını gözler önüne seriyor.

Bugüne kadar 220 bin kişi tarafından gezilen sergi, ekranlarda dönen videolardan gelen astronotların sesleri; uzayda bulunmuş ve geçmiş yılların teknolojisiyle sizi şaşırtacak parçalar ile benzersiz bir atmosfer kazanıyor.

Sergi, astronotların uzay mekiğine girdikleri bölümün birebir kopyası olan giriş bölümüyle açılıyor. Sergiyi sesli
rehber, okul grupları için rehberli turlar, ya da her parçaya ilişkin ayrıntılı açıklama sunan bilgiler eşliğinde gezebiliyorsunuz.

“Köprüye Giriş” adı verilen bu bölümün ardından, “Uzayı Düşleyenler” bölümüne geçiliyor. Bu bölümde
binlerce yıl boyunca gökyüzünün ilerisini hayal eden ressamlar, yazarlar ve film yapımcılarının hayatlarına
ilişkin bilgiler yer alıyor.

Yunanlı yazar Lucian, M.S.2yy’da Ay’a yolculukları ve Dünya dışında yaşayan diğer canlılarla buluşmaları
hayal etmiş.

Fransız yazar Jules Verne ise gökyüzüne çıkmayı ve Uzay’a yolculuk hayallerini kitaplarında
konu ediyor. Jules Verne’in “Ay’a Yolculuk” kitabı, aslında uzay çalışmalarına da esin kaynağı olmuş.

İleriki yıllarda Verne’in hayal gücü bilim insanları tarafından teknoloji ile birleştirilmiş ve kitapta
yer alan pek çok kurgunun, bugün uzaya çıkış macerasına benzediği söyleniyor. Serginin bu bölümünde
“Aya Yolculuk” kitabından yola çıkan, Georges Méliès‘in yönettiği, uzayla ilgili çekilmiş ilk sessiz film izlenebiliyor.

 

Uzay çalışmaları, ABD ile eski adıyla Sovyetler Birliği’nin rekabeti de demek. İki ülkenin bilim ve diğer alanlarda süren çekişmesinin uzaya çalışmalarına yansıyan kısmı, “Uzaya Yolculuk” bölümünde anlatılıyor.

Her iki ülkenin çalışmalarının mavi ve kırmızı renkle ayrılan panolarda anlatıldığı bölümde, Soğuk Savaş’ın tarihini de takip etmek mümkün.

Kafanızı kaldırdığınızda ise Rusların, uzay yarışını başlatan ilk çalışması, 4 Ekim 1957’de uzaya gönderilen ilk uydu Sputnik‘in birebir kopyasını görebiliyorsunuz. 4 ay sonra ise ABD uzaya Explorer 1 adlı ilk uydusunu gönderiyor. Bir ay sonra ise Sovyetler Birliği, Laika isimli köpeği uzaya gönderiyor ama Laika, roketin aşırı ısınmasından dolayı hayatını kaybediyor.

Bölümün ABD tarafında, serginin içinde orijinal kıyafetlerini görebileceğiniz Mercury yedilisi
astronotlarının büyük bir resmi yer alıyor.

ABD 1966’da Maymun Ham’ı uzaya gönderiyor.  Buna karşı 12 Nisan 1961’de kozmonot Yuri Gagarin  uzaya çıkan ilk insan sıfatını kazanıyor. 23 gün sonra ABD tarafından astronot Alan Shepard uzaya gönderiliyor.

Bu bölümün çıkışında, uzay çalışmalarının Amerikalıların yaşamını nasıl etkilediğine ilişkin, çocukların uzay temalı oyuncak ve eşyaları, Life dergisi kapakları, dönemin başkanı John F. Kennedy’nin konuşması izlenebiliyor.

 

Serginin bundan sonraki bölümü “Öncüler”. Modern roketleri bugüne getiren bilim insanlarının tanıtıldığı bölümde, 1903’de uzay yolculuğu üzerine ilk bilimsel eseri yayınlanan matematik öğretmeni Konstantin Tsiolkovsky‘i, ilk uzun menzilli balistik füze olan V-2’yi geliştiren Alman bilim adamı ve mühendis Wernher von Braun‘u, 1926’da, dünyanın ilk sıvı yakıtla çalışan roketini fırlatan Amerikalı bilim adamı Robert Goddard’ı tanıyorsunuz.

Uzay keşfinin kalbi “Yenilikler” bölümü ile, uzay yolculuğunun yapıldığı çeşitli parçaların birebir
kopyalarını göreceğiniz bölüme adım atıyorsunuz. Amerika’nın ilk insan taşıyan uzay mekiği Mercury kapsülü, Ay’a inmesi için ileri teknikler gereken Gemini kapsülü, ve Ay’a insanları taşıyan Apollo Komuta Modülü’nün gerçek boyutta replikaları bu bölümde yer alıyor.

Uzaya gidip gelmiş Jüpiter roketinin ön tarafındaki cam kısmında, fare deneyi modülü yer alıyor. Bu modül ile fareler üzerinde, uzayda canlı yaşama ilişkin deneyler yapıldığı belirtiliyor.

Bu bölümde, ABD Uzay Programı’nın en önemli isimlerinden Alman bilim adamı Wernher Von Braun’un eşyaları sergileniyor. 2. Dünya Savaşı’nda Nazilerin tarafında yer alan Von Braun, Almanlar yenilince Amerika’ya teslim oluyor ve uzay çalışmalarında yer alıyor. Von Braun, Ay’a insan gönderilmesini sağlayan Apollo projesinin roketi Saturn V’in arkasındaki isim olarak biliniyor.

Rus bilim adamı Sergei Korolev’in 1966’daki erken ölümü ise Rusların aya insan yollayamamasına neden oluyor.

Bu bölümde uzaya gidip gelen Titan roketinin gerçek kalkış motorları görülebiliyor. Dünyanın en büyük ve en ağır roketi olan Satun V’in roketinin maketi de serginin bu bölümünde görülebiliyor.

 

110 metre boyunda 3 bin ton ağırlındaki roket, Apollo 8’den Apollo 17’ye kadar bütün ay görevlerinde kullanılmış. Roketin ilk kalkış tankı, saniyede 2,7 ton sıvı yakıt harcıyor ve uzaya giderken parça parça bölünüyor.

İlk kalkış tankı 9 bin kilometrede, ikinci tank ise 24 bin kilometrede roketten ayrılıyor ve Atlas
Okyanusu’
na düşüyor. Roketin aya çıkmasından sonra, üç astronotun bulunduğu Apollo kumanda kapsülünün ay modülüne kenetlenmesiyle aya yolculuk başlıyor. 2-3 gün süren yolculukta astronotlardan ikisi aya iniş yapıyor, dünyaya dönebilmeleri için bir astronot da, onları kumanda kapsülünde bekliyor. Sergideki videolarda tüm bu süreç izlenebiliyor. Ay modülünün ayak kısmının fırlatmasıyla iki modül tekrar birleşip dünyaya dönüyor.

Serginin en çok ilgi çeken bölümlerinden biri, olan orijinal astronot giysilerinin yer aldığı bölümün adı
“Dayanıklılık”. Uzay mekiğinin dışında hareket etmeye çalışan astronotları; ısı ve yer çekiminin yokluğu gibi nedenlerle zor bir süreç bekliyor.

İlk uzay giysileri, Amerikan Hava Kuvvetleri pilotlarının yüksek rakımda vücudu basınca karşı koruyan giysilerden yola çıkarak yapılmış. Mercury ile uzaya çıkan yedi astronotun giydiği “Mercury Uzay Giysisi” kapsülün içinde giymek üzere tasalanmış. Gemini uzay giysisi ise, astronotlar kapsülden çıkıp, uzay ortamında bulunduklarından daha fazla donanıma sahip.

 

Astronotların ayda giydiği ve diğer uzay giysileri gibi orijinallerini görebileceğiniz “Apollo Ay Giysisi” büyüklüğü ile sizi şaşırtabiliyor. Ağırlığı 80 kilo olan bu giysi 15 katmadan oluşuyor. Giysinin üzerindeki kapaklar, oksijen ve karbondioksit kanalları için boruların geçmesini sağlıyor. Giysi aynı zamanda güneşten gelen ve 180 dereceye ulaşabilen sıcaklığa karşı astronotları koruyor. Giysinin içindeki borulardan akan serin sular ise vücut sıcaklığını düşürerek astronotun terlememesini sağlıyor.

Serginin bu bölümünde astronotların besin kaynakları kurutulmuş ve toz halinde yiyecekler görülebiliyor. Bu yiyecekler hemen kana karışıyor ve tuvalet ihtiyacını da geciktiriyor. Günümüzde astronotlar uzayda, taze meyve ve sebzeler, hamburger, hatta dondurma bile yiyebiliyor. Astronotların tuvalet ve diş fırçalama gibi ihtiyaçlarını giderdikleri donanımlar da bu bölümde görülebiliyor.

 

Bu bölümde astronotların aya indiklerinde keşif yaptıkları Moonrover ay aracının birebir kopyası da görülebiliyor. Gerçeği ayda bırakılan araç, elektrik enerjisi ve akülerle çalışıyor. Bu araç sayesinde
astronotlar ay yüzeyinde uzak mesafelere gidip, bilimsel çalışmalar yapabilmiş.

Astronotların aya indiği Ay Modülü’nün, içi gerçek düğmelerden oluşan kopyası da, serginin dikkat çekici bir parçası. Ruslar aya insan gönderememiş ama Lunokot isimli insansız keşif aracıyla uzayda keşif yapıyorlar. 1970 ve 1973’te iki kez aya gönderilen bu aracın orijinali de serginin bu bölümünde görülebiliyor.

Ayda astronotların çektikleri slayt fotoğraflar da serginin bu bölümünde görülebiliyor.

Uzay görevi sırasında hayatını kaybetmiş astronotların hayatlarının anlatıldığı video ile sona eren bölümün ardından serginin, “Yenilik” bölümüne geçiliyor.

Alan Shepard’ın uzaya çıktığı Mercury Kapsülü’nün birebir kopyası bu bölümde yer alıyor. Tek bir
astronotun sığabileceği kapsül, çok dar ve astronotlar sadece ellerini ve kollarını hareket ettirebiliyor.

İki astronotun uzaya çıktığı ve uzay ortamında bulunduğu Gemini Kapsülü’nün içi orijinal olan kopyası da serginin dikkat bir çekici parçası.

Aya ayak basan ilk insan, Neil Amstrong ilk uzay görevini Gemini8’de David Scott’la birlikte gerçekleştiriyor. İki astronot uzayda yedi gün kalıyor. Astronotlar bu kapsülle dünyaya geri dönüyor, atmosferden aleve alan bir kapsülle ve düşerken açılan üç büyük paraşütle okyanusa iniş yapıyorlar. Bu paraşütlerden birinin orijinali de serginin tavanını süslüyor.

Serginin bu bölümünde NASA’nın 1970’lerdeki kumanda merkezi bilgisayarları da görülebiliyor. Günümüz bilgisayar teknolojisi ile karşılaştırıldığında, izleyicilere basit gelebilecek bu bilgisayarlar ile ay görevlerinin yönetilebildiğini bilmek, o dönemdeki teknolojiyle yapılanlara hayran bırakıyor.

Ay görevleri 1972’de sona eriyor ve Amerika’nın bu tarihte uzay çalışmalarını sürdürdüğü, Skylab uzay istasyonunda 9 astronot görev yapıyor. Skylab’in içinde astronotların yaşadığı ortama ilişkin eşyalar da, bu bölümde sergileniyor.

Serginin en büyük parçası olan, Atlantis Uzay Mekiği’nin burun kısmı gerçek boyutlu bir kopya, sergi salonunda sizi karşılıyor.

ABD bugüne kadar uzay çalışmaları için 5 mekik kullanmış; Discovery, Columbia, Endeavour, Challenger ve Atlantis. 

Columbia ve Challenger’ın patlaması sonucu 14 astronot hayatını kaybediyor. 2003’te Columbia
Uzay mekiği dünyaya doğru inerken patlıyor ve yedi astronot hayatını kaybediyor. Sergide, bu facianın nedenini araştıran bir video da izlenebiliyor. Mekiğin dünyaya inişi sırasında sıvı tankından çıkan köpük kanadı kesiyor ve mekik dünyaya dönerken, bu kısımdan giren hava, mekiğin patlamasına neden oluyor. 1981’den 2011’e kadar kullanılan bu roketler, tehlikeli ve masraflı olduğu için mekik görevleri kapatılıyor.

Ayda yapılan bilimsel çalışmalardan alınan sonuç nedeniyle, 1970’lerden bu yana aya gidilmiyor. Yalnızca Mars’a keşif araçları gönderiliyor.

Serginin son bölümünün adı “Uzayda Gelecek”. İnsanlığın Ay’ı hayal etmesinden Ay’a ayak basmasına, sonra da başka gezegenleri keşfine uzanan süreç, bugün uzaya turizm amacıyla insan gönderilmesi noktasına ulaşmış. Üç bağımsız firmanın üstlendiği uzay turizmi çalışmalarında bugüne kadar 7 kişi uzaya çıkmış. Marsa ise turistik yolculuğun 2018’de yapılması planlanıyor.

Serginin son bölümünde ayrıca, 18 ülkenin katkısıyla yapılan ve günümüzde uzayçalışmalarının yürütüldüğü Uluslararası Uzay İstasyonu’na ait bilgiler yer alıyor. İstasyon 1998’den itibaren uzaya çıkarılan parçaların birleştirilmesiyle oluşturulmuş.

Hubble Uzay Teleskopu’nun küçültülmüş bir örneği ve teleskopun çektiği fotoğraflar bu bölümde
görülebiliyor. 1990 yılında Discovery Uzay Mekiği ile uzaya çıkan ve gerçek boyutu 13 metre olan teleskop, enerjisini güneş panelleriyle sağlıyor.

Serginin çıkışında ise, uzay deneyimi yaşamak isteyen ziyaretçileri bir sürpriz bekliyor. Astronotların uzaya giderken mekik içinde maruz kaldıkları basıncın bir benzerini yaratan simülatöre, 7 yaş üstü çocuklar yanlarında bir kişi ile binebiliyor. Darlığı ve basıncın yanı sıra, sarsıntısı nedeniyle, simülatörü denemek isteyen çocuklar ve ebeveynler için sergi görevlilerine danışılması gerekiyor.

NASA’nın şapka ve tişörtleri gibi ürünlerin bulunduğu hediyelik eşya dükkanı ile sona eren ve yaklaşık 1 saatte gezilebilen sergi, NASA’nın orijinal parçaları, sergi sırasınca duyduğunuz astronotların videodan sesli anlatımları ve uzay macerasına ilişkin birçok öğeye yer veren anlamlı kurgusuyla, meraklıları tatmin edecek.

14 Nisan’a kadar sürecek ve Marmara Forum’un “Bir bilet alana, bir bilet bedava” kampanyasının da sürdüğü sergiye, tüm bilim ve uzay meraklıları davetli.

Adres: Expo Center Marmara Forum / Bakırköy

Ulaşım: Ulaşım krokisi için http://www.nasasergisi.com/ziyaret.aspx

Ziyaret Gün ve Saatleri: Pazartesi – Cuma: 10.00-21.00
Cumartesi – Pazar: 10.00-22.00

Hafta içi 10.00-16.00 saatleri arasında okul gruplarına rehberli turlarımız mevcuttur.
Sergiye gezi düzenlemek ve rehberli turlara katılmak için rezervasyon zorunludur.

Okul ve grup gezileriniz için alttaki telefondan rezervasyon yaptırınız.
Tel: 0212. 674 44 30

Biletler: Tam 25 Öğrenci: 20 TL (14 Nisan’a kadar bir bilet alana bir bilet bedava kampanyası mevcut)
Sesli tur ücreti: 5 TL, Simülatör: 10 TL

Not: Sergi rehberimiz Erhan Kordel’e teşekkür ederiz.