Sanat, dünyayı anlamlandırmanın, hayal gücümüze yeni kapılar açmanın yanı sıra, terapi ile birleştiğinde iyileştirici bir yön de kazanabiliyor.
Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı Yaratıcı Sanatlar Terapisti Nilgün Türkcan, çocuk ve gençlerle yaptığı çalışmalarda resim, drama, dans ve müzik yoluyla bir ifade alanı yaratmaya çalışıyor.
Felsefe, psikoloji ve tiyatro eğitimlerinin ardından Yaratıcı Sanatlar Terapisi (YST) alanında uzmanlaşan Türkcan; “Çocuk ve gençler için YST birçok alanda çok etkili. Konuşma ve iletişim, ilişki kurabilme, sosyal yaşama katılabilme, problem çözme, kendilerini dış tehlikelere karşı koruyabilme kazandırdığı becerilerden sadece bazıları” diyor.
Nilgün Türkcan ile çocuklar ve gençlerle gerçekleştirdiği Yaratıcı Sanatlar Terapisi çalışmaları hakkında konuştuk.
Yaratıcı Sanatlar Terapisi’ni tanımlar mısınız? Özellikle sanatın bu çalışmada kullanılmasının nedeni ve çocuklara etkisi nelerdir?
Yaratıcı Sanatlar Terapisi (YST), çeşitli sanat dallarının (drama, sanat, dans-hareket, müzik, vb.) kullanımı yoluyla, insanların psikolojik, kişisel-duygusal gelişim ve iyileşmelerine hizmet eden bir çeşit terapi olarak tanımlanabilir. YST, yaratıcılığa ve farklı biçimlerde dışavuruma izin vererek düşünceleri ve duyguları sözel ve sözel olmayan bir dille ifade etmede çok çeşitli olasılıklar sunuyor. Yani kelimelerin kifayetsiz kaldığı durumlarda YST, kişilere duygu ve düşüncelerini sanatlar yoluyla ifade etme imkânı veriyor.
Yaratıcı drama ve sanat terapisi çocuklara neler katıyor?
Özellikle çocuk ve gençler için YST birçok alanda çok etkili. Konuşma ve iletişim, ilişki kurabilme, sosyal yaşama katılabilme, problem çözme, kendilerini dış tehlikelere karşı koruyabilme kazandırdığı becerilerden sadece bazıları. Bunlara ek olarak, kişilerin kendilerine ve yaşamlarına pozitif bakışlarını ve kendilerine olan güvenlerini de arttırmakta.
Günümüzde çocuk ve gençler kendilerini ifade etmede problemler yaşıyorlar. Kendi olabilmek ve kişiliğimizi ortaya koyabilmek, düşünce ve duygularımızı dışa vurabilmekle bağlantılı. YST yaratıcılığa ve farklı biçimlerde dışavuruma izin vererek düşünceleri ve duyguları sözel ve sözel olmayan bir dille ifade etmede, resim, drama, dans ve müzik yoluyla çok çeşitli olasılıklar sunuyor.
Katılımcıların ve yaşamlarının pozitif yanlarını keşfetmelerine olanaklar sağlayan YST’de bireyler yaratıcı sürece katılarak cesaretlenip, koşullara yenik düşmek yerine, yaşamın aktif katılımcısı olduklarını deneyimlerler. Aktif olarak katılarak, yargılanmadıkları bir ortamda, özgürce, kendi içsel güç ve potansiyellerini keşfedip, yapabildikleri şeyleri keşfederler. Bu da kendilerine olan güvenin artmasına neden olmakta.
Bireyler özgürce kendilerini ifade imkânı bulamamalarından dolayı sosyal yaşamda da çok daha pasif bir hale gelebiliyor.YST’de çocuk ve gençleri yargılamayan güvenli bir ortamda daha başarılı ve daha etkili sosyalleşmenin aşamalarını özellikle drama terapisi sayesinde deneyimleyerek yaşayarak öğreniyorlar. Kazanımlarını grup içerisinde deneme-sınama fırsatı bulan çocuk ve gençler, bu becerileri kendi yaşamlarında nasıl kullanabileceklerinin ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı nasıl davranabileceklerinin provasını da yapma fırsatı buluyorlar. Grup içerisinde bu becerileri deneme-sınama fırsatı bulduktan sonra öğrendiklerini kendi yaşamlarına aktarmaları için destek veriyoruz.
Kendilerini ifade edebilen, yaratan, üreten, başarıları olan, hobileri olan, ilişkiler kurabilen, gülebilen, kendilerine ve yaşamlarına daha pozitif bakabilen ve kendini koruyabilen ve en önemlisi her şeye rağmen kendini sevebilen ve çevresi tarafından sevilen çocuk ve gençler çok daha sağlıklı, mutlu bir topluma ve hep birlikte ‘engelsiz’ yarınlara kucak açabilirler.
Yetişkinlerden farklı olarak çocuklar sanat ile nasıl bir ilişki kuruyorlar?
Çocuklar aslında doğuştan yaratıcılar. Fakat eğitim ve sosyal etkilerle bu yönlerini kaybediyorlar. Bir çocuğa boya verdiğinizde düşünmeden renklerin ahengine kapılıp rengarenk bir dünya yaratıyor. Ya da kendiliğinden her an her karaktere bürünmeye hazır. Gelişimsel bir bakış açısından hareketle söylemek gerekirse, rol yaratma ve drama, çocuğun tanınabilir ve adlandırılabilir olan ayrı bir kendilik olarak kendi bedeninin farkına varmasıyla birlikte başlar.
Önünde bir müzik aleti olup ta onu çalmadan durabilen çocuk var mıdır? Fakat yetişkinler sanatla ilişkilerinde hep dışarıdan yargılandıkları korku ve kaygısıyla kendilerini kontrol ederler. Kendilerini bırakamadıkları için yaratıcılık konusunda çok daha tutuklar. Bütün bunlara iyi sanat ya da iyi sanatçı olmanın kriterleri de eklenince yetişkinin işi çok zorlaşıyor. O yüzden önemli olan çocukluktan itibaren o yaratıcı ruhu ve çocuğun sanatla ilişkisini aktif kılmak.
Bugüne kadar çocuklarla ne gibi çalışmaları yürüttünüz? Yaratıcı sanatlar terapisinde en çok kullandığınız sanat dalları hangileri?
Terapilerde bütün sanat dallarını kullanıyorum. Ama özellikle drama çok ama çok etkin.
Kariyerimin ilk dönemlerinde özel gereksinim ile yaşayan çocuklarla çalıştım. Fakat son dönemlerde çocuklarla yaptığım en önemli çalışmalardan biri Amerika’daki 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra çok sayıda travma hissi yaşamış çocuklarla yaptığım çalışmalardı. Örneğin Dünya Ticaret Merkezi saldırısında annesiyle babasını kaybeden bir erkek çocuğu, yaşadığı travmaya aleni ve düşmanca saldırganlıklarda bulunarak tepki geliştirmişti. Kısaca Joe diye adlandıracağım on yaşındaki bu çocuğu teselli etmek imkânsızdı. Joe’nun drama terapi eğitimi görmüş terapisti, Joe’yla gerçekleştirdiği terapide kum havuzu ve minyatür nesneler kullanmanın iyi bir fikir olacağını düşünmüştü. Joe havuzu görür görmez içine atılıp, içindeki bir avuç dolusu asker ve itfaiyeci oyuncağını kuma gömmeye başlamıştı. Oyuncakların hepsini gömene kadar tam bir dikkatle hareket etmişti. Terapisti ona sonraki aşamada ne yapacağını sorunca, Joe tereddüt etmeden, gömdüğü oyuncakları aramaya koyulmuş ve onları kumdan tek tek dışarı çıkarıp, temizleyerek raftaki yerlerine geri koymuştu.
Joe bu seanstan sonra daha bir rahatlamıştı. Televizyonda gördüğü ve kulak misafiri olduğu parçalı konuşmalarda duyduğu korkunç ritüelleri dolaylı olarak tekrar canlandırmak yoluyla, belli bir anlayış ve yetkinliğe ulaşmıştı. Kurban rolündeyken, kendi yolunu kaybetmiş ve allak bullak hissetmişti. Karşı-rol olan kurtarıcı rolünde ise, kontrolün elinde olduğunu duyumsamıştı. Terapist yine bir rehber figürü olarak iş görmüş ve sıkıntı verici kişisel dramıyla başa çıkabileceği hayali oyun alanında Joe’ya kılavuzluk etmişti.
Yaratıcı sanat terapisinin çocuklarda, özellikle etkili olduğu durumlar var mı (Engelli çocuklar, öğrenme güçlüğü çeken çocuklar gibi)?
Özetle ‘engeller’ fiziksel olsun, bilişsel olsun ya da duygusal olsun, bunları deneyimleyen bireyler, tüm yaşamlarında bir engellenmişlik duygusu içerisinde olma eğilimindedirler.
Ayrıca özel gereksinime ihtiyaç duyan ve CP (CerebralPalsy-SerebralPalsi) ile yaşayan çocuklar ve çevresindekiler onların yapabildiklerinden çok yapamadıklarına yoğunlaşabilmektedirler. Bu da çoğu zaman ne yazık ki kendilerine ve yaşamlarına daha negatif bir gözle bakmaya neden olabilmektedir. Katılımcıların ve yaşamlarının pozitif yanlarını keşfetmelerine olanaklar sağlayan Sanatlarla Terapi’de bireyler yaratıcı sürece katılarak cesaretlenirler, koşullara yenik düşmek yerine, yaşamın aktif katılımcısı olduklarını deneyimlerler. Bu da kendilerine olan güvenin artmasına neden olmakta.
Bütün bunlara ek olarak YST, bireylere yargılamayan güvenli bir ortamda daha başarılı ve daha etkili sosyalleşmenin aşamalarını öğretirken, daha sonra bunların provasını yapma şansı da verir. Grup içerisinde bu becerileri deneme-sınama fırsatı bularak kendi yaşamlarına aktarmalarını sağlar.
Yaratıcı Sanatlar Terapisi kimler tarafından uygulanabiliyor? Çocuklarla çalışma deneyimin ve örnek bir çalışmanın işleyişi hakkında bilgi verir misiniz?
Öncelikle Yaratıcı Sanatlar Terapisinin bu alanda eğitimini tamamlamış uzman kişiler tarafından uygulanması şart. Bu alanda uzmanlaşmak için Yüksek Lisans düzeyinde üniversite eğitim programları ve çok sayıda doktora programları ve mesleki dernekler tarafından tanınan sertifika programları var. Öğrenciler, teorik ve pratik dersleri içeren 2-4 yıllık yoğun bir programa tabii olmakta. Teorik eğitimin yanı sıra klinik uygulamalar da tüm eğitim programlarının önemli bir parçası. En az iki farklı popülasyon ile 600-800 saatlik klinik stajın tamamlanması zorunlu. Kısaca, eğitim şart.
Her yaratıcı sanatlar terapisi çalışması ister grup ister bireysel 3 aşamadan meydana gelir; ısınma, ana aktivite, kapanış çalışması. Bireysel seanslar 45 dakika ile 1 saat arasında değişim gösteriyor. Grup çalışmaları, gruba (yaş, süre, amaç) göre değişiklik göstermekle birlikte ortalama 6 ile 10 kişilik gruplar arasında değişiyor. Yine hangi sanat dalının (drama, dans, resim, müzik) kullanılacağı grup katılımcıları ve belirlenen amaçlar doğrultusunda değişir.
Çalışmalarımızda özellikle çocuklarda çok ciddi gelişmeler ve geri bildirimler alıyoruz.Örneğin davranış problemleri olan çocuklarımızın tüm davranış problemleri çözülüyor, konuşmayan çocuklarımız konuşuyor ve ailelerimiz durumu büyüleyici olarak tanımlıyor çoğu zaman.
Sizce yaratıcı sanatlar ve drama terapisi örgün eğitimde, sık olarak kullanılmalı mı? Okullarda bu alanda ne gibi çalışmalar yapılabilir? Öğretmenlerin, öğrenme sürecinin içine dahil etmesi için neler önerirsiniz?
Aslında "Yaratıcı Sanatlar Terapisi" ve "Eğitimde Sanat Kullanımı" iki farklı uzmanlık alanı. Çünkü ikisinin de amaçları çok farklı.
En basit ifadeyle Yaratıcı Sanatlar Terapisi'nde amaç terapi, Eğitimde Sanatlarda amaç ise bir şeyi öğretmek.Ama tabii ki sanatların eğitimin içinde olması çocukların hem duygusal, hem sosyal gelişimi için çok önemli. Bu anlamda öğretmenleri yetiştirmek de oldukça önemli.
Daha önce belirttiğim gibi çocukları oyun oynarken izlerseniz, kendilerinde var olan yaratıcılık potansiyellerini olağanüstü kullanabildiklerini rahatlıkla görebilirsiniz. Eğer biz onlara yeterli zaman ve uygun ortamlar sağlayabilirsek, çocuklar bu gizli güçlerini ortaya koyma fırsatı bulurlar ve potansiyellerini sonuna kadar gerçekleştirme imkanı elde ederler. Kısaca sanat hem çocuklar, hem de biz yetişkinler için yaşam kalitesini iyileştirici ve zenginleştirici bir kapasiteye sahiptir ve yaşama farklı bir pencereden bakmamızı sağlayacaktır.
Robert Landy Drama Terapisini Anlatıyor
Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı, Mayıs ayında Drama Terapisi’nin dünyadaki öncülerinden Robert Landy’yi ağırladı. Kariyerine, özel ihtiyaçlı gençlere drama yoluyla eğitim vererek başlayan Landy, “Drama terapisti olarak, yaş sınırlaması olmaksızın herkese, kendi hikayelerini anlatma ve sahneleme konusunda destek oluyorum” diyor.
Landy, İstanbul’da katıldığı programda “Kahraman’ın Yolculuğu” (the Hero’s Journey) isimli drama terapisiyle; katılımcıları, hareket, resim, hikaye, şarkı ve dramatizasyon gibi farklı yaratıcı teknikleri kullanarak, aşkı ve sevgiyi yeniden keşfetmelerini sağladı.
Landy ile İstanbul’daki ziyareti sırasında kısa bir röportaj gerçekleştirerek, Drama Terapisi konusunda bilgi aldık.
Drama Terapisiyle nasıl tanıştınız?
Genç bir adam olarak önceleri aktör, sonrasında yönetmen ve bunlara ek olarak da oyun yazarıydım. Halen Drama terapisi konusunda yazdığım oyun ve makalelerin yanında tiyatro için de yazmaya devam ediyorum. Bunlara ek olarak, 30 yılı aşkın bir süredir şarkı sözü yazıyorum ve besteler yapıyorum. Yaptığım son CD “The Vulture and the Lamb” (Akbaba ve Kuzu) adını taşıyor. Üniversitede edebiyat, psikoloji, tiyatro pedagoji gibi çeşitli konularda eğitimler aldım. Özel Eğitim üzerine yüksek lisansım var. Ayrıca dört farklı alanda -İngilizce, Psikoloji, Tiyatro ve Eğitim- doktoram var. Kendimi eğitmen, terapist ve tiyatro sanatçısı olarak görüyorum.
Öncü Drama Terapisti olarak drama terapisi alanındaki yolculuğunuzdan biraz bahseder misiniz?
Kariyerime özel ihtiyaçlı gençlere drama yoluyla eğitim vererek başladım. O zamanlar, 1960’ların sonlarında, Drama terapisi adında bir alan yoktu. Yıllar boyunca çok farklı alanlarda çalıştım; zihinsel ve psikolojik hastalıklar, travmatik beyin hasarı, organize bozukluk, öğrenme güçlüğü, travma sonrası stres bozukluğu, yeme bozukluğu ve birçok diğer klinikte çalıştım. Hastaneler, hapishaneler, okullar ve özel merkezlerde bireyler, aileler ve gruplarla çalıştım. 1984’te New York Üniversitesi Drama Terapisi Yüksek Lisans programının kurulmasına öncülük ettim. 1980’lerin başlarından beri alanın gelişmesinde klinik ve teorik destek sağlamak için drama terapisi alanında temel kitapları yazdım. Son iki kitabım “The Couch and the Stage” (2008) (Kanepe ve Sahne) ve “Theatre for Change” (2012) (Değişim için Tiyatro) olarak adlandırılır. Dünya üzerindeki yeni nesil drama terapistlerini eğitiyor ve yetiştiriyorum.
Drama Terapisi nedir ve kimlerle bu çalışmayı yapıyorsunuz?
Drama Terapisi kendi hayat koşullarını anlamlı şekilde değiştirmeye ihtiyacı olan kişilere yardım etmek için drama ve tiyatro’yu kullanan bir uzmanlık alanıdır. Drama terapisti olarak, yaş sınırlaması olmaksızın herkese, kendi hikâyelerini anlatma ve sahneleme konusunda destek oluyorum. Drama terapisini travma, ağrı bozukluğu, yeme bozukluğu, depresyon ve ilişki sorunları gibi zor hayat şartlarına meydan okuyan ve deneyimleyen insanlara uyguluyorum.
Bireysel ve grup drama terapi seanslarını biraz tarif eder misiniz?
Seanslarıma insanlara bir hikâye anlatmalarını isteyerek başlıyorum. Daha sonra onlara hikâyeyi sahneleştirmelerinde yardımcı oluyorum. Bunun ardından hikâye üzerinde düşünmelerini ve hikâyenin kendi günlük hayatları ile nasıl bağlantıları olduğunu görmelerini istiyorum.
Yetişkinler drama ve terapi ile nasıl ilişki kuruyorlar?
Yetişkinler çok iyi uyum sağlıyor. Bazen hikâye uydurmak ya da oynamak konusunda korkuyorlar. Sürecin bir parçası da onlara dirençlerini ve oyun ve sahneleme konusundaki mukavemetlerini kırmak konusunda yardımcı olmak. Bu aslında onları özgürleştiriyor.
Eğer birisi drama terapist olmak isterse ne yapmalı?
Yerel ve uluslar arası atölyelere katılmalı. Eylül’de Paris’te Avrupa konferansı (ECARTE) ve Ekim’de Epidavros’ta Yunan Drama Terapisi konferansı olacak. Drama terapisi konusundaki İngilizce ve çevirisi yapılmış kitap ve makaleleri okusunlar. Klasikler arasındaki benim kitaplarım; son çıkanlardan “Drama Terapisi-Kavramlar, Teoriler ve Uygulamalar” (Drama Therapy—Concepts, Theories and Practices) ve “Karakter ve Gösteri” (Persona and Performance) , ayrıca “Kanepe ve Sahne” (2008) (The Couch and the Stage) ve “Değişim için Tiyatro” (2012) (Theatre for Change).
Kişi bir kere motive olduktan sonra, profesyonel drama terapisti olmak için kabul görmüş bir yüksek lisans programına katılabilir ya da alternatif eğitim için BCT unvanına sahip diplomasını alabilir.