Cinselliğin sık konuşulmadığı bir toplumda, anne babalar için rehber hazırlama düşüncesiyle yola çıkan gazeteci ve yapımcı Nur Onur ile pedagog Duygu Çalışır, iki yıl önce “Cinsel Eğitim & Çocukluktan Ergenliğe” kitabını yayınladı.
Anne babaların çocuklarının cinsel gelişimini takip edebileceği kitap, Nur Onur’un, pedagog Duygu Çalışır’la yaptığı söyleşiden oluşuyor.
Kitap, çocukların ebeveynlerine sordukları sorulara, yaşlara göre verilecek yanıtlar konusunda kapsamlı bilgiler içeriyor. Ebeveynler için “Çocuklara cinsel eğitim nasıl verilir?” sorusunun cevabı da, anne babaların sık karşılaştıkları durumlar üzerinden anlatılıyor.
Nur Onur ve Duygu Çalışır ile hem kitabı hazırlama süreçleri, hem de ebeveynlerin cinsellik konusunda çocuklarıyla sağlıklı ilişki kurabilmesinin yollarını konuştuk.
Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Nur Onur: Marmara Üniversitesi Gazetecilik Bölümünden mezun oldum ve aynı okulda Radyo Televizyon dalında yüksek lisans yaptım. 1993 yılında TRT İstanbul televizyonunda başlayan basın maceram, çeşitli kanallarda asistanlık, yönetmenlik, yapımcılık ve sunuculukla devam etti. Halen yönetmenlik ve yapımcılık yapmaya devam ediyorum. İstanbul Aydın Üniversitesinde Radyo Televizyon Bölümü’nde program yapımı dersleri veriyorum. İstanbul Drama Sanat Akademisi’nde ise, kamera önü ve arkası birikimlerimi genç arkadaşlarımla paylaşıyorum.
Duygu Çalışır: 1995 yılında İstanbul Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü’nden mezun oldum. Öğrencilik yıllarımdan bu yana yaygın gelişimsel bozukluk ve gelişim geriliği tanıları almış olan çocuklarla çalışıyorum. Son 8 yıldır özel eğitim çalışmalarının yanı sıra, okul öncesi ve okul dönemi çocuklarda görülen dikkat sorunları ve duygusal sorunlar konusunda, 0-6 yaş çocuklarının anne babalarına danışmanlık yapmaktayım.
Böyle bir kitap çalışması yapmaya nasıl karar verdiniz? Toplumumuzda cinselliğin ‘ayıp’ olarak görülmesinin çıkış noktanız olduğunu söylüyorsunuz.
Nur Onur: 2004-2008 yılları arasında TV8’de, Banvit sponsorluğunda “Adım Adım Çocuğum ve Ben” adlı programları hazırlayıp sundum. Bu süre zarfında çocuk sağlığı, eğitimi, psikolojisi ilgi alanıma girdi. O dönemde cinsel eğitimle ilgili izleyicilerimin meraklı soruları beni yönlendirdi. Kitap projesi bu dönemde netleşti ve Duygu Çalışır ile hayata geçirmeye karar verdik.
Duygu Çalışır: Cinsellik halen üzerinde konuşulması zor konulardan biri. Ancak yeni yetişen nesil hem bizlere göre daha sorgulayıcı, hem de ellerinin altında sonsuz ve sınırsız kullanabildikleri teknolojik olanaklar var. Teknoloji bilgilendirici olduğu kadar tehlikeli de.
Çocuklar tüm konularda olduğu gibi, cinsellikle ilgili konularda da merak ettikleri soruların yanıtlarını bulmaya çalışıyorlar. Kitap projesi, anne babaların çocuklarını doğru şekilde bilgilendirmelerini sağlamak ve cinselliğin konuşulabilecek bir konu olduğu mesajını verebilmek amacıyla hayata geçti.
Çocukların cinsel eğitiminde, önce anne babaların bilgi sahibi olması gerektiğini belirtiyorsunuz. Çocukların cinsel gelişimi ne zaman başlıyor? Ebeveynler bu konuda bilgi sahibi olmaya ne zaman başlamalı?
Duygu Çalışır: Cinsel eğitim doğumdan başlayan bir süreç, ancak çocuklar genellikle 3-4 yaşlarında cinsellikle ilgili sorular sormaya başlıyor. Bu yaşlar çocukların hem kendilerine hem de çevrelerine olan farkındalıklarının gelişmeye başladığı yaşlar. Farkındalığın artmasıyla birlikte merak da artıyor. Diğer konularda olduğu gibi cinsellikle ilgili merak ve sorular başlıyor. Ebeveynler, çocuk soru sormaya başlamadan önce bilgi sahibi olmalılar. Böylece çocuğun sorusu karşısında şaşkınlık yaşayıp bocalamazlar.
Nur Onur: Cinsellik konusunda ebeveynlerin ayıplayan tavırları ya da konuşulmaz tutumları çocukları da şekillendiriyor. O çocuklar anne baba olup aynı öğrenilmiş tutumları sergilediğinde, bu kısır döngü de sürüp gidiyor. Bu nedenle öncelikle ebeveynler, cinselliğin utanılacak bir konu olmadığı gerçeğini algılamalı ve örnek oluşturup konuşmalı. Böylece kendi yaşadıkları sıkıntıları yeni kuşaklara taşımadan onlara yol gösterici ve bilgilendirici bir tutum sergileyebilirler.
Çocukların cinselliği kişiliklerinin bütünü olarak kabul etmesi ve cinsellikleriyle barışık hale gelebilmesi için neler yapılmalı? Sizce anne babalar kendi cinsellikleri hakkında bilgi sahibi mi? Cinsel gelişim sürecinin yaşam boyu devam ettiğini düşünürsek, bireyler bu konuda kendilerini tanıma ve bilgilenme amacıyla nasıl bir yol izlemeli?
Duygu Çalışır: Çocukların cinsellikle barışık hale gelebilmeleri için cinselliğin rahat konuşulabilen bir konu olduğunu bilmeleri, ayıp ya da pis olarak algılamamaları gerekir. Bunun için de öncelikle anne babalar cinsellik konusundaki bilgi ve değerlerini göz önüne almalı, yetersiz olduklarını düşündükleri konular hakkında bilgi sahibi olmalılar. Güvenilir olduğunu düşündükleri kaynaklardan yararlanarak hem yetişkin cinselliği hem de çocuk ve ergen cinsel gelişimi hakkında bilgi sahibi olmaları çocukların meraklarını giderebilmek açısından önemli.
Çocukların cinsellikle ilgili en önemli kaynağı ebeveynlerdir diyorsunuz. Çocuğun ailede aldığı cinsel eğitimin önemini açıklar mısınız?
Duygu Çalışır: Çocukların hemen her konuda ilk başvurdukları kişiler; anne babaları. Dolayısıyla cinsellikle ilgili sorularının yanıtlarını da ilk olarak anne babalarından bekliyorlar. Tıpkı diğer merak edilen konularda olduğu gibi, cinsellikle ilgili sorularda da anne babalarından doğru ve yeterli bilgi alan çocuğun ebeveynleriyle olan iletişimi ve onlara olan güveni artarken, doğru ve yeterli bilgi alamayan, hatta ebeveynleriyle rahat bir şekilde konuşamayan, onlara soru soramayan çocuklar da, güvenilir olmayan kaynaklardan eksik ya da yanlış bilgiler edinebiliyorlar.
“Önce ebeyvenler bilgilenmeli”
Ebeveynler çocuğa doğru cinsel eğitim vermek için nereden başlamalı? Kitaplar dışında interneti kullanma, uzmanlara danışma konusunda nasıl bir yol izlenmeli?
Duygu Çalışır: En sağlıklısı öncelikle ebeveynlerin bilgilenmeleri ve bu doğrultuda çocuklarına eğitim vermeleri olacaktır. Bunun için de çocuk henüz cinsellikle ilgili soru sormaya başlamadan konu hakkında yazılmış kitaplara başvurmak ya da bir uzmandan yardım almak önemli. Anne babalar genellikle çocuklarıyla ilgili bir sorun yaşadıklarında uzman yardımı almayı düşünüyorlar. Oysa her yaş döneminde çocuk gelişimi hakkında bilgi sahibi olmak, aile içi iletişimi arttırmak, büyüme süreci içerisinde karşılaşılabilecek sorunlar hakkında bilgi sahibi olmak amacıyla uzman desteği almak, mutlu ve sağlıklı çocuk yetiştirmek için en önemli kural.
Nur Onur: Ebeveynler için, geleneklerle taşınan ve toplumsal verilerle şekillenmiş bir takım bilgiler her zaman hazırda bekler. Ancak en doğrusu bilinçli yaklaşımla bilgiye ulaşmak. Sağlık konusunda merak edilenler için hekim, psikolog veya pedagoga danışarak yardım almak. Kitaplar doğru kaynaklar olabilir, ancak internet kullanımı için bilgi kirliliği nedeniyle aynı şeyi söylemek biraz zor.
Doğru bir şekilde verilen cinsel eğitimin çocuğun yaşamına katkısı nedir? Cinsel eğitimde sık karşılaşılan yanlışlar ve bunların çocuğa etkisi nasıl oluyor?
Duygu Çalışır: Doğru şekilde verilen cinsel eğitim anne babaların çocuklarıyla kurdukları iletişimin kalitesini arttırırken, çocukların da cinsellik konusundaki meraklarının giderilmesini, istenmeyen durumlarla karşı karşıya kalmamalarını sağlar.
Nur Onur: Üniversitede imaj yönetimi, topluluk önünde konuşma, özgüven, özsaygı gibi konularda ders veriyorum. Kişinin kendine güveni ve öz saygısı, ailenin cinsellik konusundaki yaklaşımıyla ilişkili. Öğrencinin davranış ve tutumlarından, üç aşağı beş yukarı nasıl bir ortamdan geldiğini algılayabiliyorum. Öğrencilerime kendilerini sevmelerini, cinselliğin ayıp ya da utanılacak bir konu olmadığını söylüyorum. Gelişim dönemlerinde göğüsler büyürken, ayıp diye saklandığında, skolyoz eğrilikleri hatta kamburluklar görülebiliyor. Aile içi iletişim o kadar önemli ki, giderilmesi en zor yaralar bu kopukluktan ileri geliyor.
“Cinsel eğitim çocuğun soru sormasıyla başlar”
Çocuğa verilen cinsel eğitim kaç yaşlarında başlar?
Duygu Çalışır: Cinsel eğitim çocuğun soru sormasıyla başlar. Çocuğa öncelikle kendi vücudu hakkında bilgi vermek ve karşı cinsle olan farklılıkları anlatmak gerekir. Her yaşın cinsellikle ilgili merak ettiği konular farklıdır. Anne babalar bunların neler olduğu ve nasıl yanıtlanması gerektiği ile ilgili bilgiye kitaptan ulaşabilirler.
Nur Onur: Sorular başlayınca “Eğitime ihtiyacım var, merakım başladı anne baba” çığlığını atmaya başlamıştır çocuk. Gerisi ebeveynlerin tutumları ve bilinç düzeyi ile ilişkili olarak yol alır. Soruların hepsinin cevabının ebeveynde olması gerekmiyor, bilmediğimiz konularda yardım alıp bilinçlenmek, doğru bilgileri aktarmak mühim olanı.
“Çocuklara erken yaşlarda bu bilgileri vermek, çocuğun merakını uyandırabilir” düşüncesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Duygu Çalışır: Bunu doğru bulmuyorum. Aksine zamanında ve yeterli bilgi ile donatılan çocukların öncelikle anne babalarına olan güvenleri artıyor. Üstelik cinsellik konusunda doğru ve yeterli bilgiye sahip olan çocukların ileride bu konuda daha sorumlu davrandıkları görülmekte. Okul öncesi dönemde cinsellikle ilgili konuşmak, okul ve ergenlik dönemlerinde cinsel konular hakkında konuşabilmenin zeminini hazırlar.
Nur Onur: Sizce böyle bir şey olabilir mi? Tabii ki durup dururken çocuk iki-üç yaşındayken karşınıza alıp konuşun demiyor uzmanlar. Merak duygusu gelişip sorular ürettiği ve sorduğu zaman zaten çocuğa aktarım başlıyor. Algılarının açık olduğu dönemde sorularına yanıt bulabilmeleri mühim.
Çocuklar yaş gruplarına göre en çok hangi cinsel davranışları sergiliyor ve hangi soruları soruyorlar? Yaşa uygun olmayan cinsel davranışlara karşı ebeveynler nasıl bir tutum sergilemeli?
Duygu Çalışır: Her yaş grubuna özgü cinsel davranışlar ve merak edilen sorular var. Genellikle okul öncesi dönem çocukları herkesin içerisinde cinsel organına dokunmak, annelerinin ya da diğer kadınların göğüslerine dokunmaya çalışmak, insanları çıplak görmek istemek, karşı cinsten bir akranını öpmek, elini tutmak, kendi cinsel organları hakkında konuşmak ve karşı cinsten yaşıtının cinsel organını görmeye çalışmak gibi cinsel davranışlar gösterirler.
Okul çağı çocuklarında ise mastürbasyon, cinsel içerikli oyunlar, çıplak fotoğraflara bakmak gibi davranışlar görülür. Tüm bu davranışlar belirtilen yaş dönemleri içerisinde gözlendiğinde normal kabul edilir. Ancak yaşa uygun olmayan cinsel davranışların ve bunların yoğunluğunun artması çocukta bir sorun olduğunu düşündürebilir.
Sorular da yine yaşlara göre farklılık gösteriyor. Okul öncesi dönemde çocuklar daha çok bebeğin nereden geldiğini merak ederlerken, okul çağı çocukları bebeğin annenin karnında nasıl oluştuğu konusunu merak ederler. Ergenlik döneminde ise daha çok aşk, sevgi, romantizm, cinsel ilişki ve doğum merak edilen konulardır.
Okul öncesi ve okul döneminde cinsel eğitim
Çocuğa okul öncesi ve okula başladıktan sonra verilen cinsel eğitimin kapsamını açıklayabilir misiniz?
Duygu Çalışır: Okul öncesi dönemde çocuklara hem kendileri, hem de karşı cinsin fiziksel özellikleri hakkında bilgi vermek, farklılıkları aktarmak, iyi ve kötü dokunuşları ayırt etmeyi öğretmek yeterli olacaktır. Bu dönemde sordukları sorulara çok fazla ayrıntıya girmeden, yaş düzeyine uygun yanıtlar verilmesi çocuklar için yeterli olmaktadır. Okul dönemi ve ergenlik döneminde ise yaş dönemlerine özgü fiziksel ve duygusal değişimlerin konuşulması ve yine sorulara uygun ve yeterli yanıtlar verilmesi çocuğu rahatlatacaktır. Zaman zaman da çocuğun soru sormasını beklemeden cinsellikle ilgili neler bildiği, neler düşündüğü sorulup, merak ettikleri hakkında rahatça konuşulabileceği mesajı verilmelidir.
Nur Onur: Her şeyden önce bir anne olarak kızım Mina sorular sormaya başladığında dersimi çalışmış hazır bekliyor vaziyetteydim. Dozunda bilgi aktarımları ile okul öncesi dönemi belirli kalıplar içinde çok güzel atlattık. Bazen cevabını bilemeyeceğiniz enteresan sorular da olabiliyor. Kızıma “Bilmediğim yerden sordun ve cevabını birlikte bulalım” derdim. Hele nasıl doğduğu hikâyeleri. Her çocuğun defalarca anlattırıp, sonra “anne ne olur bir daha anlat deyip” başa sarması inanılmaz bir dönemdir. Papağan anne evresi diyorum ben buna…
Cinsel kimliğin gelişimi 5 yaşlarında oturur ve çocuğun kimliğine uygun şekilde isim, kıyafet, mobilyalar ile desteklenme yapılmalıdır diyorsunuz. Günümüzde mavi-pembe gibi keskin ayrımlar artık uzmanlar ve ebeveynler arasında da kabul görmüyor. Ebeveynler sizce bu yaklaşımı sürdürmeli mi? Kitabın yayınlanmasından bu yana geçen sürede bu konuda sizin yaklaşımınızda bir değişiklik oldu mu?
Bu süreçte cinsel kimlik uyumsuzluğu yaşayan (transseksüel) çocuklara karşı nasıl bir yaklaşım sergilenmeli?
Duygu Çalışır: Çocuklar 2-3 yaşlarına geldiklerinde cinsel kimlikleri ile ilgili düşünceleri oluşmaya başlar. Kendilerini “kızım” ya da “erkeğim” diye tanımlamaya başlarlar. Kız ya da erkek olduklarına dair duygu ve düşünceleri ise 5-6 yaşında netleşir. Çocukların kız ya da erkek olduklarına dair duygu ve düşünceleri cinsiyete ve cinsiyetin özelliklerine ait farkındalık ile ilgilidir.
Kitabın hazırlanma sürecinde de şimdi de pembe-mavi gibi keskin ayırımların uygun olmadığını düşünüyorum. Çocuğun kimliğine uygun kıyafet ya da mobilya seçiminden kastettiğim kızlara pembe, erkeklere mavi renk değil. Burada vurgulamak istediğim konu anne babaların bebeğin cinsiyetine dair beklentilerinin çocuğun cinsiyeti ile uyumlu olması. Örneğin erkek çocuk beklentisi, isteği olan babanın kızını erkek gibi yetiştirmesi ya da kız çocuk hayali olan bir annenin, oğlunun saçını uzatıp toka takması, süslü yatak odası alması türünde davranışlar. Ayrıca cinsel kimlik kazanımında en önemli etkenin özdeşim olduğunu da düşünürsek, ebeveynlerin de kendi cinsiyetlerine dair olumlu duygu ve düşünceler içinde olmaları, çocuğun hem annesiyle. hem de babasıyla sağlıklı özdeşim kurması önemli.
Transseksüellik ise daha farklı ele alınması gereken bir konu. Transseksüellik kişinin yanlış bedende olduğuna dair hissedilen güçlü ve kalıcı bir istektir. Kadının kendisini erkek, erkeğin ise kendisini kadın olarak görmesi ve hissetmesi durumudur. Transseksüelliğin nedenleri halen tam olarak bilinemese de bunun bir farklılık olduğu ve bazı bireylerin transseksüel olarak dünyaya geldikleri düşünülmektedir. Transseksüel çocuklar genellikle diğer cinsiyetin oyunlarını ve giyimlerini tercih ederler ve kendilerini bu şekilde tanımlarlar.
Aileler çocuklarının cinsel kimlikleriyle ilgili bir farklılık durumunda mutlaka uzman yardımı almalıdırlar. Durumun cinsel kimlik karmaşasından mı, yoksa cinsel kimlik uyumsuzluğundan mı kaynaklandığı, içerisinde çocuk psikiyatrı, psikolog, pedagog ve endokrinoloji uzmanlarının yer aldığı bir ekip tarafından değerlendirilmelidir. Aileler bu durumda çocuklarına karşı eleştirel, aşağılayıcı ya da yargılayıcı bir tutum içerisinde olmaktan kaçınmalıdırlar. Transseksüelliği bir farklılık olarak görmeli ve ikincil problemler olan kaygı, depresyon, benlik algısı ve benlik saygısı konularında psikolojik destek almalı ve süreç boyunca çocuklarına destek olmalıdırlar.
Çocukların vücutlarını keşfetme sürecinde yaş gruplarına göre gizli yerlerini göstermeleri, bu konularda konuşmaları, kendilerine dokunmaları ve tatmin etmeleri konusunda ebeveynler nasıl bir yaklaşım sergilemeli? Bu noktalarda yaş gruplarına göre sağlıklı cinsel gelişim davranışları nelerdir?
Duygu Çalışır: Merak ve keşif çocuğun temel dürtülerindendir. Çocuk kendi bedenini keşfederken, cinsel organlarını da tanımaya başlıyor. Dokunmanın hoş olduğunu hissettikçe bu davranışı tekrar edebiliyor. Merakı yeterince giderilmeyen çocuk daha fazla bilgi edinmek amacıyla hem kendi cinsel organını göstermeye, hem de başkalarınınkine bakmaya çalışıyor. Sürekli cinsel organlar hakkında konuşuyor. Bu durumda çocuğun merakını gidermek, yaşı doğrultusunda gerekli bilgileri vermek ve sonrasında da dikkatini başka konulara çekmek temel yaklaşım olmalıdır.
Çocuk, cinsel organına dokunduğunda, mastürbasyon yaptığında kızmamak, suçlamamak, cinsellikle ilgili sorduğu soruları geçiştirmemek gerekir. Her yaşta görülebilen mastürbasyon, çocuğun başka aktivitelerle ilgilenmesini etkileyecek boyutta olmadığı sürece normal olduğu kabul edilmelidir. Ayrıca, küçük yaştaki çocuklara herkesin yanında cinsel organlarına dokunmanın, cinsel organını göstermenin uygun bir davranış olmadığı anlatılmalıdır.
Çocuklarda ve ergenlerde mastürbasyon gibi, ebeveynlerin nasıl bir tutum izleyecekleri konusunda kararsız kaldıkları, sık karşılaşılan durumlar için nasıl bir yol izlenmeli?
Duygu Çalışır: Çocuklar mastürbasyon davranışı ile birlikte anne babalarının cinsel davranışlara karşı olan tutumlarını da öğrenmeye başlarlar. Yetişkinler olumsuz bir tepki verdiğinde, eleştirme, yargılama, suçlama gibi davranışlarda bulunduklarında çocuk cinsel duyguları ve davranışlarından utanabilir. Bu nedenle mastürbasyonun normal bir davranış olduğu, çocuğun merak, keşif ve duygusal tatmin olmak üzere birçok farklı nedenlerle mastürbasyon yapabileceği unutulmamalı.
Genç kızlar için adet dönemiyle ilgili toplumumuzda yanlış bilgiler mevcut. Âdet dönemine giren çocuk ya da ergenler ile nasıl bir bilgi paylaşılmalı?
Duygu Çalışır: Bu konuda da yine öncelikle kapsamlı bilgiye sahip olmak gerekir. Âdet görmenin büyüme ve gelişmenin bir parçası olduğu anlatılmalıdır. Özellikle hastalık ya da kirlenme olarak tanımlanmamalıdır. Bu tanımlar kadın olmakla ilgili olumsuz mesajlar verir. Bu olumsuz mesajları alan genç kız ise kadın olmanın utanılacak, aşağılayıcı bir durum olduğu inancına kapılabilir. Bunun yerine âdet görmenin bir sağlık belirtisi olduğu, vücudun anneliğe hazırlandığının işareti olduğu söylenmeli, hijyen konusunda nelere dikkat etmesi gerektiği aktarılmalıdır.
Ebeveynlerin ergenlik çağına giren çocuklara cinsel eğitim konusundaki yaklaşımı nasıl olmalı? Bu konuda çok açık bir tavır sergileme ve çocukla cinselliği çok açık şekilde konuşma yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Duygu Çalışır: Ergenlik döneminde çocukla sağlıklı iletişimin kurulabilmesi ve her konu hakkında konuşabilmenin temeli küçük yaşlarda atılmalıdır. Cinsellik konusunda konuşabilmek için de durum budur. Bütün bir çocukluk dönemi boyunca çocuğuyla cinsellik hakkında hiç konuşmayan anne baba ergenlik döneminde konuşmakta, ergen de onları dinlemekte zorlanacaktır. Çocuk her zaman anne babasıyla merak ettiği her konuyu açıklıkla konuşabileceğini bildiğinde, ergenlik döneminde onları dinlemekte ve söylenenleri dikkate almakta sorun yaşamaz.
Ergenlik döneminde fiziksel ve ruhsal değişimlerle birlikte çocuğun sorduğu sorular doğrultusunda cinsel ilişkinin ne olduğu, doğum kontrolü ve cinsel hastalıklar konusunda ergeni bilgilendirmek gerekir.
Çocukların sorularını yanıtlarken…
Ebeveynler çocukların sorularını yanıtlarken temel olarak nelere dikkat etmeli (çocuğun yaş grubu vb. gibi)? Çocukların sorularını yanıtlayamadıkları durumlarda ne yapmalı?
Duygu Çalışır: Burada en önemli nokta çocuğun yaşına uygun şekilde ve sadece sorduğu soru kadarını yanıtlamak. Anlayabileceğinden fazla açıklama yapmak, konuyu detaylandırmak hem çocuğun kafasını karıştırır, hem de kaygılanıp korkmasına yol açar. Anne babalar çocuklarının sorularına hazırlıksız yakalandıklarında ve nasıl yanıtlayacaklarını bilemedikleri durumlarda kızmak, eleştirmek, konuyu geçiştirmek ya da kapatmak gibi davranışlar sergileyebiliyorlar. Bu tutumlar çocuğa cinselliğin konuşulması uygun olmayan bir konu olduğu mesajını iletiyor. Bu durumda çocuk sadece cinsellikle ilgili değil, başka konularda da merak ettiklerini sormaktan çekinebilir. Bu neden cinsellikle ilgili bir soru yanıtlanamayacağı zaman ebeveynlerin bunu açıklıkla dile getirmeleri önemli. Bu durumda en uygunu “Bu sorunu nasıl yanıtlayacağımı bilemiyorum ama en kısa zamanda öğrenip sorunu yanıtlayacağım” denmesi ve gerçekten de üzerinden çok zaman geçmeden konunun açılarak çocuğun sorduğu soruya uygun bir yanıt verilmesidir.
Çocuğa cinsel eğitimle ilgili kitap vererek kendi başına öğrenmesinin teşvik edilmesi yararlı bir yöntem midir?
Bu kesinlikle uygun bir yöntem değil. Bu davranış cinselliğin konuşulması uygun olmayan bir konu olduğu mesajı almasına yol açar. Konuşmakta zorlanan ebeveynler kitabı çocukla birlikte okuyarak çocuğun ne bildiği ve onun düşünceleri hakkında bilgi sahibi olabilir, soruların yanıtlarını kitaptan birlikte bulabilirler.
Çocukların cinsellikle ilgili soru sormadığı durumlarda nasıl davranılmalı?
Duygu Çalışır: Sağlıklı gelişen her çocuk cinselliği merak eder. Cinsel konularla ilgili soru sormayan çocuklar ya daha önce sordukları sorulardan dolayı ayıplanmışlardır ya da ebeveynleriyle olan ilişkileri soru sormalarını engelleyecek kadar sınırlı ve sorunludur. Hamile birini ya da yeni doğmuş bir bebeği görmek gibi günlük yaşamda karşılaşılan durumlar cinsellik hakkında konuşmak için uygun fırsatlardır. Çocuk hiç soru sormuyorsa, anne babalar çocuğun sorabileceği sorular konusunda yeterli bilgiye ulaştıklarını düşündükleri zaman konuyu açıp soru sormasını sağlamalılar. Anne babası tarafından bilgilendirilmeyen ve merakı giderilmeyen çocuk, arkadaşlarından ya da yaşça kendinden büyük olanlardan yanlış bilgiler edinebilir.
Çocukların günümüzde medya ve internetten cinsellikle ilgili çeşitli mesaj ve bilgileri aldığını düşünürsek, ebeveynler bu konuda nasıl bir yaklaşım sergilemeli?
Her şeyden önce aile içi iletişim çok önemli. Anne baba çocuk iletişimi sağlıklı olduğunda çocuk küçük yaştan itibaren merak ettiği soruları rahatlıkla sorabiliyor ve uygun yaşta yeterli bilgileri alıyor. Anne babalar çocuklarıyla medya ve internetteki cinsel içerikli mesajlar hakkında gördüklerini, düşündüklerini paylaşabilirler.
Toplumumuzda televizyonda öpüşme sahneleri bile aileler arasında huzursuzluk yaratabiliyor. Ailelerin bu tarz durumlarda yaklaşımı nasıl olmalı?
Televizyonda öpüşme sahnesi olduğunda ebeveynler kafalarını çeviriyorlar, başka şeylerle ilgileniyorlar ya da kanal değiştiriyorlarsa, bu yaklaşım çocuğa öpüşmenin utanılacak bir durum olduğu mesajını iletiyor. Bunu yerine “birbirlerini gerçekten çok seviyorlar sanırım” demek ve çocuğun bu konudaki düşüncelerini paylaşması için zemin oluşturmak daha sağlıklı bir yaklaşım olacaktır.
Cinsel eğitimin okul ya da başka kurumlar tarafından – özel eğitimler, projeler – tarafından verilmesi konusunda ne düşünüyorsunuz?
Cinsel eğitim son yıllarda aile dışında, okullarda ders olarak ve çeşitli kurumlar tarafından sosyal sorumluluk projeleri kapsamında işleniyor. Bu eğitimlerin yararlı ancak yetersiz olduğunu düşünüyorum. Çoğunlukla karma olarak verilen cinsel eğitimler, çocuklar ergenlik çağına geldiklerinde kızlarla erkeklere ayrı ayrı veriliyor. Ergenlik dönemine kadar merak ettikleri birçok konuyu doğru ya da yanlış öğrenmiş oluyorlar.
Kızlarla erkeklere birbirlerinden ayrı verilen cinsel eğitim, bir yandan diğer gruba ne anlatıldığına dair merakı arttırırken, diğer yandan cinselliğin birlikte konuşulmasının uygun olmadığı mesajını veriyor. Bunun dışında çocuklar merak ettiklerini sormaya çekinebiliyorlar ya da arkadaşlarının ilgisini çekmek adına uygun olmayan davranışlar sergileyebiliyorlar.