Bugünlerde pek çok ailede okul telaşı başladı. Aileler okulla yeni tanışacak çocuklarına heyecan ve endişeyle “en uygun okul”u seçmeye çalışıyor.
Era Kolejleri eğitimcilerinden Füsun İkizoğlu, ilkokulların öğrenci ve veli için önemli bir basamak olduğunun altını çizerek “Ana kucağından çıkıp ilk sosyal etkileşimini sağladığı, bireysel olarak özgüvenini kazandığı ve bunları, tanıdığı ilk öğretmeniyle başaracağı bir dönemdir. Bu nedenle okul seçiminin aile ve çocuk açısından önemli olduğu bilinmektedir. Okul çağına gelen çocuğumuza ideal okulu bulabilmek için araştırmalar yapar, okullar gezeriz. Birkaç okulu ziyaret eden ebeveyn, okullar arasındaki farklılığı kolayca görebilmekte ve kendi imkanları doğrultusunda en iyi tercihe yönelmektedir” diyor.
İkizoğlu, ailelerin bazen okul beğenirken kendi ölçülerine göre okul seçtiklerini çocuğa uygunluğunu dikkate almadığını vurguluyor:
“Okul arayışında, en değerli varlıklarımız olan çocuğumuz için daha okul bahçesine ya da okul lobisine girdiğimizde, okulun fiziki görselliğiyle, çalışanıyla oluşan okul içindeki atmosfer, ilk fikrimizin oluşmasında önem taşıyarak kararımızı olumlu ya da olumsuz yönde etkiler. Genellikle aileler tarafından arzulanan, pozitif enerjiyi alacağı sağlıklı ve hedeflere uygun bir fiziki ortam ile bu ortamda sıcaklık ve güven karacak akademik ve kültürel birikimli güler yüzlü çalışanlardır. Okul deyince genellikle ilk bakış açımız, sosyo-ekonomik çevrenin uygunluğu, okulun fiziki yapısı, yeterliliği, sağlıklı ve güvenli olması söz konusudur. Daha sonra çalışanın güler yüzü, samimiyeti, akademik ve kültürel donanımı gelmektedir. Bu sayılanlar okulun iklimini oluşturmaktadır. Bu özellikler aileleri mutlu edecek güvenli yaşam alanlarını oluşturabilir. Oysa ailelerin bizlerin bakış açısıyla çocuklarımızın beklentileri aynı olmayabilir.”
İkizoğlu, çocuklar için okulda kendisini rahat hissetmelerinin önemli olduğunu belirterek şunları söylüyor:
“Çocuklar, ilk tanıştığı sosyal çevreyi ikinci bir evi gibi benimseyerek öncelikle korku ve kaygılarından uzak kendini mutlu ve güvende hissetmek isterler. Aksi halde okula gitmek istemeyen, okul kaygısı oluşan öğrencilere ortam hazırlanmış olabilir. Eğitimin sevgiyle geldiği ve kalıcı olduğu deneyimlerle kanıtlanmıştır. Bu nedenle okul seçerken asıl hedef; çocuğun kendini güvende ve mutlu hissedeceği, aidiyet ve başarı duygusunu tadacağı, öğrenmeyi keyifli tarafıyla keşfedeceği, sosyal beceriler geliştireceği, bedensel ve zihinsel gelişimine katkıda bulunan bir ortamda büyümesi ve eğitilmesidir. Okul iklimi, okuldaki öğretmen, öğrenci, okul yöneticileri ve veliler dahil olmak üzere herkesin etkilediği ve etkilendiği örgütsel bir özelliktir. Öğrenci de öğretmen de okula severek, isteyerek gelmelidir. Çocuk bulunduğu ortamdan zevk almalı ki performans yüksek olsun, verim alınabilsin. Aile açısından durum böyleyken, çalışan olarak da okullar, hayatın büyük bir kısmın geçirildiği yaşama alanlarıdır. Okuldaki atmosfer öğretmenler ve öğrenciler ile beraber bir aile gibi olarak tasvir edilebilir. Nasıl ki evimizde yaşayan aile fertlerinden birinin huzursuzluğu, mutsuzluğu tüm aileye yansıyorsa, okullar ya da örgütlerde de durum aynıdır. Olumlu örgüt ikliminde her birey, kendini değerli, önemli ve saygın hissetmelidir. Bu ekibi oluşturan personelden birinin memnuniyetsizliğinin, önce kendisine, arkadaşlarına, öğrencilerine ve dolayısıyla görevine yansıdığı bilinmektedir.”