İzmir’de kaldığı süre zarfında günde iki okul ziyaret eden Brenifier, öğrencilerle yaptığı atölye çalışmalarının ardından öğretmenler ile bir araya gelerek “çocuklar nasıl daha etkili bir şekilde eğitilir” konulu seminer programlarında akademik ve mesleki birikimlerini paylaştı. Oscar Brenifier’nin 3, 4 ve 5. sınıf öğrencileri ile gerçekleştirdiği atölyeler İzmir genelindeki 10 okulda düzenlendi.
Biz de bu fırsattan yararlanarak, Oscar Brenifier'e sorularımızı ilettik.
Türkiye’deki takipçileriniz için öncelikle kısaca özgeçmişinizden bahseder misiniz?
Cezayir’de dünyaya geldim. Kanada’da yaşarken ilk olarak biyoloji okudum, daha sonra felsefe okumak için taşındım. Doktora çalışmalarımı Paris’teki Sorbonne Üniversitesi’nde tamamladım.
Felsefe kitapları yazmaya başlamanız nasıl oldu? Neden özelikle bu alanı seçtiniz?
Felsefeyi herkese ulaştırabilmek, hayatla ilişkilendirebilmek ve sadece okul dersi kavramından daha ileriye taşıyabilmek için bu konuda yazmayı tercih ettim. Felsefe ile daha iyi bir yaşam sürebileceğimizi ve daha makul bir şekilde düşünebileceğimizi savunuyorum.
Neden çocuk kitapları?
Çocuklarla ilk olarak deneysel kaidelere bağlı olarak çalışmaya başladım. Ama çocuklarla felsefe yapma fikri bir anda o kadar popüler bir hal aldı ki, ben de çocukların işbirliği ile bu konu hakkında çeşitli kitaplar yazamaya karar verdim. Bu kitaplar kısa sürede büyük başarı kazandı ve dünyanın pek çok ülkesinde birçok değişik dilde yayımlandı.
Kitaplarınızı çocuklar kaç yaşlarında okumalılar? Okurken takip etmelerini önerdiğiniz bir sıra var mı?
Farklı yaşlar için birçok değişik kitap kaleme aldım. Okul öncesi döneminden yetişkinliğe uzanan geniş bir yelpazede okuma alternatifleri sunuyorum. Bu serilerden biri de anasınıfı öğrencileri için hazırladığım kitaplardan oluşuyor. Bunlar, 3 yaş ve üzerindeki çocukları temel alıyor. Ama tabii ki bu kitaplar için asıl hedeflenen, ebeveynlerin bunları çocuklarına okuması ve kitaplar üzerine çeşitli tartışma konularını gündeme getirmesidir.
Yaşamla ilgili soru sormak çocuklara ne sağlar?
Yetişkinler gibi, çocukların da varoluş durumları ile ilgili çeşitli kaygıları bulunmaktadır. Tam olarak bunun farkında olmasalar, hatta bunun hakkında konuşmasalar bile… Ama eğer bu sorular çocuklara yöneltilmez ve üzerinde tartışılmaz ise, daha sonra patolojik bir şekilde geri dönüş yapabilirler.
Kitaplarınızın yanı sıra, atölye çalışmaları da düzenliyorsunuz. Bu atölyelerde çocuklarla çalışırken ne gibi gözlemleriniz oluyor?
Yetişkinler gibi çocukların da hep kendilerini düşündüğünü ve başkalarını dinleme ve onları umursama sürecinde zorluklar yaşadıklarını gözlemliyorum. Çocuklar çok sabırsızlar, her şey hemen olsun istiyorlar. Dolayısıyla, felsefe atölyeleri büyüme sürecini geliştirmek için iyi bir yol. Duyguları ve düşünceleri eğitmek için bir fırsat. Çocukların idrak yetenekleri, kimlik ve sosyal ilişkileri üzerine etkide bulunduğunu belirtebilirim.
Türkiye’deki çalışmalarınız ile ilgili yorumlarınız nedir? Türkiye’deki eğitim sistemini ve çocukların hayata hazırlanışını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye, diğer pek çok ülke gibi geleneksel eğitim modelinden mağdur olmaya devam ediyor. Öğretmenlerin sadece müfredatı uyguladığı, her şeyin sınıfta yapıldığı, öğrencilerin ise yalnızca anlatılanları dinlediği ve tekrarladığı bir eğitim modeli… Bu sebeple, oluşturmacı eğitim modellerini yaymak ve teşvik etmek için UNESCO ile çalışıyorum. Öğretmenlerin ve öğrencilerin sürekli soru sorduğu bu eğitim modelinde, çocukların çok daha fazla düşündüğünü ve interaktif davranışlar sergilediklerini gözlemleyebiliriz.
Çocuk yetiştirirken, felsefeyi hayatın bir parçası haline getirmek için ebeveynlerin ne yapmalarını önerirsiniz?
Ebeveynlere önerim, kendilerine biraz zaman tanıyarak bu konu hakkında etraflıca düşünmeleri ve duygular, ahlak, okul vb. konularda, çocukların hayatta karşılaşacakları önemli sorunlar üzerine tartışmalar gerçekleştirmeleridir. Tartışmalar saklanıp örtbas edilerek problem haline dönüştürülmemelidir. Aksi halde, çocuk bir yetişkinle tartışmaktan korkabilir. Bununla birlikte, çocuk azarlanabileceğini düşünerek savunmaya çekilir ve yalan söylemeyi öğrenir.
Sizce çocuk nasıl yetiştirilmelidir?
Çocuk nasıl yetiştirilmelidir konusunda tavsiyede bulunmak bence biraz mantıksız bir davranış olur. Çünkü şartlar, kültür ve aileye göre değişiklik arz edebilir. Ama çocuğun kendisi için önemli olan soruları sorabilmesi için ona fırsat tanımak, onu kendi hipotezini üretebilmesi için yüreklendirmek gerekir diye düşünüyorum. Tabii bunu yaparken çocuğun etrafındaki yetişkinler son derece yumuşak başlı bir tavır sergilemelidir.
Çocuk eğitimindeki başlıca sıkıntıların neler olduğunu düşünüyorsunuz?
Çocukların eğitim sürecinde birçok değişik sıkıntıyla karşılaşılmaktadır. Ama bunlardan biri var ki diğerlerinden daha baskın olduğunu düşünüyorum. Pek çok ebeveyn evlerini daha “huzurlu” kılmak veya çocuklarının “sevgisini” satın almak için elinden gelen her şeyi yapıyor. Böylece, internet başında, bilgisayar oyunlarında vb. zaman kaybeden bir sürü çocuk görüyoruz. Pek çok uzman bu aşırılıkların çocukların davranışsal ve bilişsel yetenekleri üzerinde oluşturduğu zararlar için endişe ediyor. Çünkü tüm bunlar, çocukları yalnız bıraktığı gibi ailesinin de gözetimi dışında tutuyor.
Geleceğe yönelik plan ve projelerinizden kısaca bahseder misiniz?
Pek çok yeni kitap projem var. Ve ümit ediyorum zamanla hepsi okurların beğenisine sunulacak. Yaptığım tüm seyahatlerde, özellikle, çocuklarla felsefe yapma fikrine ilgi duyan eğitimciler ve ebeveynler ile ortak bir iletişim ağı kurmak istiyorum. Böylece tekniğimi hem yayma, hem de uygulama fırsatı yakalamış olacağım. Şimdi Türkiye’de de böyle bir ağ kurma çabası içerisindeyiz. Ve eğer benim yazdığım kitaplarla veya felsefe tekniğimle ilgili birileri varsa, www.brenifier.com adlı web siteme göz atabilir ve benimle buradan iletişime geçebilirler.