Prof. Dr. Yonca Tabak, “Çocuklar ve Alerji” adlı kitabında; ‘Alerji neden gelişir?’, ‘Neye karşı gelişir?’, ‘Ne zaman gelişir?’ Sorularına yanıt vererek, ebeveynlere rehberlik ediyor. Tabak, en çok çocukları etkileyen alerjinin doğumda başladığını, genellikle aileler tarafından geç fark edildiğini ve bu yüzden de kısa sürede astıma çevirdiğini; sağlıklı beslenme ve evde yapılacak bir takım değişikliklerle bu hastalığın üstesinden gelinebileceğini vurguluyor.
“Bebeklikten Ergenliğe Alerjiyle Başa Çıkma Rehberi” alt başlığı ile yayımlanan ve Doğan Kitap tarafından okuyucuya sunulan kitapta Tabak, alerjiyi ‘bağışıklık sisteminin olmaması gereken yerde verdiği aşırı bir tepki hali’ olarak tanımlıyor. Alerjinin, çocuklarda geçmeyen solunum yolu hastalıklarının ana kaynağı olarak her geçen gün daha fazla karşımıza çıktığını söylüyor.
Prof. Dr. Tabak kitabında, “Günümüzde her 5 çocuktan birisi alerjik, her 10 çocuktan birisi astım teşhisi ile tedavi almaktadır. Çoğu aile çocukları büyüdükçe geçer umuduyla beklemektedir. Ancak alerji doğumdan itibaren başlayan ve zamanla şekillenen kronik bir süreçtir. Bekleyerek geçmemektedir. Erişkin yaştaki alerjik hastalıkların tohumları çocuklukta atılmaktadır. Alerji ne kadar erken tanınır ve tedavi edilirse o kadar başarılı bir şekilde durdurulabilmektedir” uyarısında bulunuyor.
Çocuk beslenmesinin alerji ve bağışıklık sistemiyle yakından ilgili olduğunu belirten Tabak, beslenmenin yapay ve paketli gıdalardan uzaklaştırılarak, doğal ve sağlıklı hale getirilmesi gerektiği konusunda ailelere önemli mesajlar veriyor. Akdeniz mutfağından yola çıkarak alerjiden koruyan beslenme önerilerinin de yer aldığı kitap, yıllar boyu başvurulacak bir rehber niteliği taşıyor.
Kitaptan:
“Alerji vücuda bir ağ gibi yayılmış kendi aralarında konuşan, adeta kendi beyinleri olan yüzlerce hücrenin etkileşimi ile ortaya çıkar. Göz, burun, boğaz, ses telleri, soluk borusu, akciğerler, mide, bağırsak, cilt gibi dışarıya açık birçok organ bu karışık mekanizmadan payını alır. Etkilenen tüm organlar aynı zamanda birbirine de etki eder. Genelde bozulan bir organ bir domino taşı ağı gibi birçok organın bozulmasına yol açar. Bu yüzden alerji sadece bir göğüs, burun ya da bir cilt hastalığı olarak algılanamaz. Alerji tüm vücudu etkileyen genel bir hastalık halidir. Bu yüzden ancak bir bütün olarak algılanıp, anlaşıldığı zaman tedavi şansı yakalanır.
Alerjik astım tedavisi birbiri ile paralel yürümek zorunda olan 4 ayaktan oluşur. Bu ayakların aynı anda, eksiksiz yürütülmesi çok önemlidir. Biri eksik bırakıldığında tedavi bütünüyle aksar ve başarı şansı azalır.
Tedavinin ilk ayağını hastalığa ve alerjiye uygun alınacak çevre önlemleri oluşturur.
İkinci aynı anda hızlı bir şekilde hastalığı kontrol altına alacak ilaç tedavisinin düzenlenmesinden oluşur.
Üçüncü ayak, solunum yolu alerjilerinin tek kökten çözümü kabul edilen ve bağışıklık sistemine etki ederek kökten çözüm sunan dilaltı aşı tedavisini kapsar.
Son olarak dördüncü ayak ise astımlı çocuklarda yüzde 80 var olduğu bilinen atak tetikleyici mide reflüsüne karşı alınacak önlemleri ve sağlıklı beslenmeyi kapsar.”