Günlerden bir gün gökyüzünde kuzey rüzgarı ve güneş tartışmaya başlamışlar: ‘Ben en güçlüyüm’ demiş kuzey rüzgarı. ‘Ben senden daha güçlüyüm’ demiş güneş. Kimin daha güçlü olduğu konusunda tartışıp, dururlarken, yoldan geçen bir adam varmış, adamın sırtında bir pelerin varmış. ‘Bak, yoldan geçen şu adamı görüyor musun?’ demiş rüzgar, ‘Kim bu adamın sırtındaki pelerinini çıkarmasını sağlarsa, o en güçlüdür’ demiş. ‘Tamam’ diyerek kabul etmiş güneş.
Çok geçmeden rüzgar tüm gücüyle esmeye başlamış; öyle güçlü esiyormuş ki, hava iyice serinlemiş ve adam soğuktan korunmak için pelerinine daha da sıkı sarılmış. Uçup gitmemesi için de iyice tutmuş pelerinini, soğuktan titreyerek. Sonunda rüzgar esmekten yorulmuş. ‘Ben başaramadıysam, sen hiç başaramazsın’ demiş güneşe kibirle.
Güneş rüzgarın sözlerine aldırış etmeden havayı yavaş yavaş ısıtmaya başlamış. Bir süre sonra hava o kadar ısınmış ki adam şıpır şıpır terlemeye başlamış. Adam sıcaktan bunalarak hemen sırtındaki pelerinini çıkarmış. Rüzgar da güç kullanarak ve zorla hiçbirşey yaptırılamayacağını, herşeyin tatlı tatlı, güzellikle yaptırılabileceğini anlamış.