Prof. Dr. Sedat Sever, uzun yıllarını çocukların kitaplarla ve yazınsal kültürüyle ilişkisini araştırmakla geçirmiş bir isim.
Sever’in, geçtiğimiz günlerde Tudem Yayınları’ndan çıkan kitabı “Çocuk Edebiyatı ve Okuma Kültürü”, çocuk edebiyatı yapıtlarının özellikleri, okuma kültürü sürecinde temel sorunlar ve çözüm önerileri, çocuk edebiyatı öğretimi ve eleştirisi gibi önemli konularda hem ebeveynler hem de eğitimciler için bir başucu kitabı niteliği taşıyor.
Ankara Üniversitesi Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (ÇOGEM) kurucusu ve müdürü de olan Sever, çocukların 1 yaşından itibaren kitaplarla tanıştırılması gerektiğini vurguluyor.
Çocukların okuma kültürünün gelişmesi için anne babaların ve eğitimcilerin, çocuğun yaşına, görsel ve zihinsel gelişimine uygun kitaplar seçmesinin önemine değinen Prof. Dr. Sedat Sever’le, Cicicee için bir röportaj gerçekleştirdik.
Çocuk ve edebiyat konusuna bir akademisyen olarak yoğunlaşmanız nasıl ilerledi?
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Ana Bilim Dalı öğretim üyesiyim. Prof. Dr. Suut Kemal Yetkin‘in kurucusu olduğu bu bölüm, çocuğun sanat eğitimini 1965’ten bu yana tümel bir anlayışla inceleniyor.
1980’li yıllardan başlayarak da çocuğun eğitim sürecindeki yeri benim bilimsel çalışma alanım içerisinde oldu.
2000 yılında 1. Ulusal Çocuk Kitapları Sempozyumu, bu alandaki çalışmalarımı tetikledi. Bu sempozyumun ilk iki yılda konuğu, Türkçenin büyük ustası Fazıl Hüsnü Dağlarca oldu. Çocuk edebiyatı konusu o sempozyumda ilk kez, üniversite çatısı altında evrensel bir anlayışla bilimsel düzlemde incelenmeye başlandı. Çocuk edebiyatı, bundan önce pek ilgi duyulan bir çalışma alanı değildi.
Özellikle 1 yaşında başlayarak ‘tekerlemeler, bilmeceler, maniler, öyküler, anlatılar, çocuk şiirleri ve masalların işlevi nedir?’ sorusu, belleğimde hep yanıt bekleyen sorular olarak oluştu. Anadolu Üniversitesi öğretim üyesi arkadaşlarımla yazdığımız “Okulöncesi Çocuk Edebiyatı” eserinin binlerce öğretmene ulaşması, beni en mutlu eden bilimsel eylemlerden biridir.
Okuma kültürünü, “Yazılı kültürle dost olmak” olarak tanımlıyorsunuz. Çocukların okumayla ilişkisi ne zaman başlar ve onlara neler katar?
Okuma kültürü edindirmenin temelleri 1 yaşında atılmaya başlanır. Görsel okuma döneminde, başlangıçta, çocukla kitap arasında ilk iletişimi sağlayan oyuncak ya da özel kesimli resimli kitaplar çocuğun yaşam alanına sokulmalıdır.”
Okulöncesi dönemdeki çocukların 1 yaşından başlayarak nitelikli kitaplarla buluşturulması; çocuğa kendini, çevresini ve insan ilişkilerini tanıması için doğal bir öğrenme ortamı hazırlar. Çocuğa, kendisini çizgiyle, dille anlatabilmesi için öykünebileceği ilk örnekleri sunar.
Çocuğun edebiyat metinleriyle kurduğu iletişim, okul türü öğrenmenin, doğrudan öğretmeye dayalı anlayışından farklıdır. Bu iletişim, çocuklara kendi duygu ve düşünce birikimlerini kullanma olanağı sağlar. Onu, yazınsal ipuçlarıyla, anlam oluşturmaya; yaşamı ve insanı anlamaya çağırır; sezinletici öğrenme sürecinin öznesi kılar. Bu özneleşme; çocuğun öğrenme, bilme, anlama özgürlüğünü yaşaması; insanlaşması demektir.
Anneler ve babalar çocuklarının 1 yaşından itibaren, sanatçılar tarafından hazırlanmış, çocuğun dil ve anlam evrenine uygun kitapları onların yaşam alanına katarak çocuğun, kavram tasarımı sürecini desteklemeli, duyu algılarını eğitmelidir. Biz buna görsel okuma dönemi diyoruz. Çocuk kitaplarda gördüğü renk ve çizgilerin kılavuzluğunda belleğindeki kavramları yapılandırmaya başlar. Kavramlarla düşünürüz ve herkes belleğindeki kavram sayısı kadar özgür ve özgün düşünür.
Çocukların gelişim dönemlerine göre okumayla ilişkisi nasıl bir seyir izliyor?
Okul öncesi dönemde, 1-3 yaşında renk ve çizgilerle oluşturulmuş, sözcüklerle de desteklenmiş resimli kitaplar seçilmelidir. Ancak bu kitaplar sanatçılar tarafından kurgulanmış kitaplar olmalı. Bir düşünceyi, bir inancı çocuğa belleten kitaplar olmamalı.
3 yaşından 6 yaşına kadar kısa şiirler, kısa ve resimli öyküler çocuğa sunulmalıdır. Bu kitaplar kolayca yıpranmayan kağıttan oluşacak, renk ve çizgileriyle çocuğun duyu algılarını uyaracak, fotoğraf gerçekçiliğinden arındırılmış olacak. Çocuk resme baktığında düşsel ve düşünsel bir serüvene çıkacak.
İlkokul birinci sınıfa geldiğinizde bu kez resim ve yazı oranı dengelenecek. Türkçenin yaratıcı anlatım olanaklarıyla kurgulanmış kısa öyküler, şiirler ve 4 yaşından başlayarak masallar çocukla buluşturulmalı.
Düşünen, duyarlı anne babalara somut önerim; her hafta bir bilmeceyi çocuğun yaşam alanına katın, bir bilmece sorun çocuğunuza. Bilmeceler çocuğun birden çok kavramı belleğinde somutlaması demektir. Bilmeceler saklı anlamlarıyla, uyaklı yapılarıyla Türkçenin somutlama gücünü ortaya çıkarır. Çocuğun yaşamına her hafta üç dört bilmeceyi katarsanız onun sözcük dağarcığını zenginleştirirsiniz, bilişsel yetilerini harekete geçirir, çocuğun sürekli bilme ve öğrenme isteğini harekete geçireceksiniz.
Okul öncesinden başlayarak sanatçılar tarafından çocuk gerçekliğini önceleyerek kurguladıkları yazınsal ve nitelikli öğretici metinler; çocukların okuma kültürünü yapılandıran her evrenin temel araçları olmalı; çocuklar, yaşam ve insan gerçekliğini duyumsatan bu araçlarla birlikte güzel sanatların diğer olanaklarıyla da sürekli beslenmelidir.
Çocuk edebiyatı bir köprü edebiyattır. Eğer çocuk 1-2 yaşında edebiyat yapıtlarıyla buluşmamışsa ileriki yaşlarında Türk edebiyatının klasikleriyle buluşma olasılığı, onları okuma olasılığı çok zayıftır.
Çocuk kitapları seçiminde yaş grubuna, çocuğa uygun kitap ne derecede önemli?Anne babalara ve öğretmenlere kitap seçimi konusunda tavsiyeleriniz nelerdir?
Ebeveynler ve eğitimciler çocuğun fiziksel sağlığına nasıl önem gösteriyor, onun üzerine titriyor ise, çocuğun duygu ve düşünce sağlığına en az onun kadar önem göstermek zorundalar.
Duygu ve düşünce sağlığının en önemli değişkenlerinden birisi de çocuk edebiyatı yapıtlarıdır. Ama her kitap çocuğa göre değildir. Çocukların büyüme sürecinde bilişsel, dilsel, kişisel ve toplumsal gelişimleri farklı özellikler gösterir.
Çocuğun yaşına, dil ve anlam evrenine, gelişim özelliklerine uygun, o gelişim özelliklerini destekleyecek kitapların çocuğun yaşam alanına katılması gerekir.
Anne babalar çocuğa kitap sevgisi ve okuma kültürü kazandırmak için doğru kitap seçimi dışında başka neler yapabilir?
Okulöncesi dönemde, düzenli olarak, nitelikli görsel ve dilsel uyaranlarla (resimli kitaplarla) buluşturulan çocukların 2-3 yaşlarında 900 sözcüklük; 4-5 yaşlarında 3000 sözcüklük bir dağarcığa ulaştıkları bilinmektedir. Bu durum, çocuğun kavram tasarımı sürecini yapılandırmaya, anadilini etkili bir iletişim ve düşünce aracı olarak kullanma becerisi edinmeye başladığını gösterir.
Evde anne, baba ve diğer yetişkinlerin kılavuzluğunda gerçekleştirilen etkinlikler; çocuklara kuramsal olmayan, onları da yapmaya, yaratmaya, keşfetmeye yönelten özellikleriyle çocuğun bir özne olarak öğrenme sürecine istekle katılmasına katkı sağlar.
Çocukların duygu ve düşünce eğitimlerini yaparak yaşayarak gerçekleştirecekleri doğal öğrenme ortamları hazırlar. Çocuğun çevresindeki yetişkinler, her gün düzenli olarak 20-30 dakika çocuklarla birlikte, kitapların tanıklığında yaratıcı serüvenlere çıkmalı; çocukların, okulöncesi dönemden başlayarak sağlıklı bir duygu ve düşünce eğitiminden geçirilmesi; resmin ve dilimizin estetik anlatım olanaklarıyla buluşturulması anne, baba ve tüm eğitimcilerin öncelikli sorumluluğu olmalıdır.
Ülkemizde televizyonun, kitaplardan daha çok hayatımızda yer ettiğini düşündüğümüzde, okuma kültürü ve alışkanlığı olmayan anne babaların çocuklarına okumayı aşılaması zor değil mi?
Bu ülkemizde aşılması gereken temel bir sorun ama aşılabilir. Ben diyorum ki, sevgili anneler babalar; Okulda çocuğunuzun başarılı olmasını istiyor musunuz? Çocuğunuz üniversiteyi bitirdikten sonra başarılı, kendi duygu düşünce birikimiyle yaşamını yöneten insan olmasını istiyor musunuz? Yanıtınız ‘evet’ ise, siz sürekli televizyon izleyerek bunu gerçekleştiremezsiniz. Anneler, babalar, anneanneler, babaanneler, dedeler 1 yaşından başlayarak kesintisiz her gün yarım saatlerini çocuğun duygu ve düşünce eğitimine ayırmalı. O eğitim içinde edebiyatı temel bir araç olarak çocuğun yaşamına katmalı. Bu, temel, yaşamsal bir zorunluluktur. Sonra feryat etmenin hiçbir anlamı yoktur.
Çocuklar ders kitaplarıyla okuma kültürü kazanabilir mi? Peki ders kitapları ve çocuk edebiyatının farkı nedir?
Ders kitabı bize, kullanmalık bilgiler sunar. Bize yaşamla ilgili, doğayla ilgili somut verileri, bilgileri öğrenmemize olanak sağlar. Edebiyat ise bize, insana ilişkin çeşitli duygu durumlarını uyandırmaya dayalı bir evren sunar.
Çocuklarınızı edebiyat metinleriyle, bilmecelerle, tekerlemelerle buluşturun. Ona yaşamı ve insanı öğretin. Edebiyat insanın yaşamı ve insan gerçekliğini öğrenmesine dayalı sezinletici dönütler sunar. Siz hiç insanı tanımayan, ben kimim sorusuna kendi duygu düşünce birikiminin tanıklığında yanıt vermeyen insana, siz insan der misiniz? İnsan, kendi gerçekliğinden uzaklaştıkça, başka gerçekliğe yaklaşır, sorunlarını şiddet kullanarak çözmek ister.
100 Temel Eser de. çocuklara okuma alışkanlığı kazandırabilecek kurgusal özelliklerden, o dönemdeki çocuklar için söylüyorum, uzaktır. Öğretmenler yalnızca ders kitaplarına bağlı bir eğitimi temel amaç olarak görmemeli, çocuğa yaşamı ve insanı duyumsatmak, eğitim ve öğretim dizgesinin temel amacı olmalıdır.
“Çocuk Edebiyatı ve Okuma Kültürü” isimli son kitabınızda şiddeti bir çözüm yolu olarak sunan, çocuklara yönelik yazılmış metinlere ilişkin kapsamlı bir incelemeniz var.
Çocuk edebiyatı yapıtı ile her konu işlenebilir. Ama işlenen her konu her yaştaki çocuğa sunulmaz. Şiddet eğer kahraman tarafından olumlanıyorsa, kahraman şiddet uygulayarak amacına ulaşıyor ise ve siz bunu bir çocuk edebiyat formatı, kitabı içinde çocuğa sunuyorsanız bunda sorun vardır. Çocuğun temel gereksinmesi sevmek ve sevilmektir. Erken dönemden başlayarak çocuğun bu gereksinmesini kitapla, edebiyat yapıtıyla sürekli beslenmesi gerekir.
Edebiyat ötekileştirmez, edebiyat bize ders vermez. Edebiyat bize insana özgü duygu durumlarını yaşamamıza olanak sağlayan, dille, çizgiyle, renkle kurgulanmış bir evren sunar.
Edebiyat bize yaşam ve insan gerçekliğine ilişkin sezinletici dönütler sunar. Çocuğun yaşamında edebiyat yoksa, çocuk yaşamı tam anlayamaz. Yaşamı eksik anlayan insanlar da demokratik bir toplum kurgulanamaz.
Okulöncesi dönemde kitapların çocukların gelişimine istenilen katkıları sağlayabilmesi için taşıması gereken özellikler:
1. Çocuğun el yapısına uygun olmalı; çocuk, kitabını bir oyuncağı gibi istediği yere kolayca taşıyabilmelidir.
2. Kitaplardaki resimler, başlangıçta çocuğun çevresindeki nesneleri tanıtmalı; gittikçe yazıyla anlatılanlara, renk ve çizgilerle yeni anlamlar katmalıdır. Çocuklar, kitaplardaki resimlerin kılavuzluğunda, duygu ve düşünce birikimini harekete geçirebilmeli, düş kurabilmelidir.
3. Kitaplardaki 2-3 sözcüklü kısa ve yalın anlatımlar, gittikçe, çocukların dillerini bir iletişim ve düşünme aracı olarak kullanmalarına olanak sağlayacak özellikler taşımalıdır.
4. Kitaplarda, birer anlatım aracı olarak resmin ve dilin yarattığı uyum, çocuklarda resim yapma isteği uyandırmalı; onlara, dillerini bilinçle ve özenle kullanmalarına yönelik bir duyarlık edindirmelidir. Çocukların kendilerini çizgiyle, sözcüklerle anlatmalarına katkı sağlamalıdır.
Okulöncesinde, ailenin ve okulun duyarlı çabalarıyla kitaplarla tanışan çocuklar için, “kitap sevgisi” edinme sürecinin ilk duyarlı evresi de tamamlanmış olur. Kitap sevgisi edinmiş çocuklara, ilköğretimin ilk yıllarından başlayarak ilgi ve gereksinmelerine seslenen yapıtlarla okuma alışkanlığı becerisi kazandırılmalıdır.
İlköğretim dönemindeki kitapların çocukların gelişimine istenilen katkıları sağlayabilmesi için taşıması gereken özellikler:
1. Kitaplar, çocuklara, Türkçenin sözvarlığını ve anlatım olanaklarını, yazınsal kurgular içinde duyumsatmalıdır.
2. Yazınsal kurgular, yaş ve gelişimlerine uygun olarak çocukları da duygu ve düşünce birikimlerini kullanarak anlamın oluşturulmasına ortak etmelidir.
3. Kitaplar, çocuklara, yaşamda karşılaşabilecekleri sorunların çözümüne yönelik, yazınsal nitelikli ipuçları sunmalıdır.
4. Kitaplar, değişik kişilik özelliklerinden ilginç kesitler sunmalı; çocuklar, (gerektiğinde) kitaplardaki kahramanlarla düşsel ve düşünsel serüvenlerine çıkabilmelidir.
Not: Bu bölüm için Sedat Sever’in izniyle Çoluk Çocuk Anne Baba Eğitimci Dergisi‘nin 102. sayısından (s.24-26, 2013) yararlanılmıştır.