Selçuk Erdem – Erdil Yaşaroğlu

Türkiye’nin ilk çocuk mizah dergisi Süper Penguen Kasım 2014’ten bu yana yayın yapıyor. Kısa sürede, geniş bir kitleye ulaşan ve çocukların sevgilisi haline gelen Süper Penguen Dergisi’nin çizerleri Selçuk Erdem ve Erdil Yaşaroğlu ile çocuklar ve mizah hakkında keyifli bir röportaj yaptık.

(Selçuk Erdem (SE), Erdil Yaşaroğlu (EY))

Süper Penguen Türkiye’deki ilk çocuk mizah dergisi. Mizah alanında çocuklara yönelik bir çalışma yapma fikri nasıl gelişti?

SE: Türkiye’de belli yaş grubundaki çocuklara hitap eden pek çok dergi var ancak direkt olarak mizahı onların hayatına sokmayı hedefleyen bir yayın yok. Süper Penguen fikrinin çıkış noktası bu oldu. Bir başka büyük etken de bugüne dek ürettiklerimizi çeşitli yayınlardan takip eden okurlarımızdan anne baba olanların, çocuklarına yönelik bir mizah dergisi olmayışından yakınmalarıydı.

EY: Karikatür okur yazarlığının küçük yaşta başlamasını önemseyen bir ekibiz. Bizler gibi bunu önemseyen ve talep eden çok sayıda okurumuz vardı çünkü böyle bir kaynak yoktu. Biz de Süper Penguen ile bu eksiği gidermek üzere yola çıktık. Z kuşağı için görsellik her anlamda daha önemli ve hayatlarında, bizim hayatlarımıza oranla, çok daha fazla yer kaplıyor. Biz de Süper Penguen projesinde bu görsel dilden güç alıyoruz.

Şubat ayında derginin dördüncü sayısı çıktı. Şu ana kadar çocuklardan ve ebeveynlerden nasıl tepkiler aldınız?

SE: Derginin her sayısında, çocuklardan çizim yapıp bize göndermelerini istiyoruz. Onların çizimleri için ayırdığımız bir sayfa var. Bu sayfa için aldığımız geri dönüşler bizi çok mutlu ediyor. Bunun yanı sıra zaman zaman ebeveynler ve hatta ebeveyn olmayan, bizi diğer yayınlarımızdan da tanıyan mizah okuyucuları da “Buna ben de çok güldüm” diyerek sosyal medya üstünden sıkça paylaşımlarda bulunuyorlar.

EY: Selçuk’un bahsettiği kitle sanırım içindeki çocuğu kaybetmemiş olanlar, çok seviyoruz onları!

Türkiye’de çocuk dergileri, genellikle çocukların ilgisini çekecek oyuncaklar hediye eden ve çizgi karakterler ya da süper kahramanların serüvenlerini anlatan içeriklere ağırlık veriyor. Süper Penguen’in içeriği nasıl devam edecek?

SE: Bizim de dergimizin yanında verdiğimiz şeyler var. “Şey” diyorum çünkü bunu “promosyon”, “oyuncak” gibi kelimelerle sınırlandıramayız. Bizim “şey”lerimiz genelde okuyucuların kaliteli vakit geçirmesini sağlayacak, ailenin tamamının işine yarayacak şekilde kurgulanıyor. Örneğin Ocak sayısında verdiğimiz hafıza kartları, anne babanın çocuklarıyla bir arada oynayabileceği bir mini zeka oyunu gibi.

EY: Bizim de süper kahramanımız var; her şeyden önce Süper Penguen bir kahraman zaten! Penguen haricinde Selçuk’un uzaylı kız çocuğu Loo karakteri ile uzak bir gezegenin taş devrinden başlayarak tarihteki ilerlemelerini yaşıyoruz. Feyzi Özşahin’in çizdiği Robotika macerasında, sevimli robotların heyecanlı hikâyelerini okuyoruz. Editörlerimizden Selin Feldman’ın yazdığı Arıza Pelin’den eğlenceli korku hikayeleri dinliyoruz. Bir diğer editörümüz Pınar Denizer’in yazdığı Kerem’de ise ergen bir çocuğun maceralarını okuyoruz.

Dergideki içerik şu anki haliyle oturdu mu, yoksa bu aşamada geliştirmeler ve yenilikler devam edecek mi?

EY: Süper Penguen yeniliklere açık bir dergi. Şu anki halini okurlarımız çok seviyor ama biz yine de sürekli yeni konular, fikirler geliştirerek içeriğimizi genişletiyoruz.

Çocuklar karikatür okumaya olduğu kadar çizmeye de meraklılar. Siz karikatür çizmeye nasıl başladınız? Karikatür alanında kendini geliştirmeyi isteyen çocuklar ya da ebeveynleri için önerileriniz neler?

SE: Okuma yazma öğrenmeden çizmeye başladım. Asterix’lere falan bakarak çiziyordum ve çok seviyordum çizmeyi. Ortaokulda henüz ne olmak istediğime karar vermemiştim ama lisedeyken çizim işine iyiden iyiye eğilmeye başlamıştım. Lise son sınıftayken artık karikatürlerim yayınlanıyordu. İyi yorumlar da alıyordum. Çizimlerim önce Limon’un amatör köşesinde çıktı sonraları iç sayfalarda yer almaya başladı. 2001’de Penguen’i kurana kadar Limon, Deli, Leman, LeManyak gibi mizah dergilerinde çizdim.

EY: Çizmeye 8-9 yaşlarımda başladım. Ama çizgiyle tanışmam daha eskidir. Anaokulundayken başladım çizmeye. Klasik çocuk resimleri çiziyordum. Sonra okumayı öğrenince çizgi romana merak sardım. Bununla birlikte çizgim değişmeye başladı. Artık resimlerimi konuşma balonlu yapıyordum. Çizdiğim her şey konuşuyordu. Ama komik değildi çünkü karikatür nedir bilmiyordum. Sonra karikatürle tanıştım. Benim çizdiğim şeyler gibiydi ama karikatürdeki çizgiler daha komikti. Balonları da komikti. Onu okuyunca insanlar gülüyordu. Resimden çok farklıydı ve ben bunu çok sevdim.

Çocuklara karikatür çizmeyi öğretmek için, Süper Penguen dışında çocuklarla bir araya gelerek workshop ya da benzer çalışmalar düşünüyor musunuz?

SE: Evet birtakım fikirlerimiz var. Bunları, yakın zamanda en eğlenceli şekilde hayata geçirmek için çalışıyoruz.

Çocukların mizaha olan ilgilerinin artması sizce çocuk gelişimi üzerinde nasıl bir etkiye sahip?

EY: Ben kariyerimi karikatürün ve mizahın verdiği “saçmalama” özgürlüğümün üstüne inşa ettim. Sanıyorum bu, çocuklara neler kazandırabileceği ile ilgili iyi bir referans olacaktır. Burada vurgulamak istediğim kendi başarım değil, bir profesyonel kariyerin özgürlük üstüne kurgulanabileceği gerçeği aslında. Çocukların özgürce saçmalayarak öğrenebileceklerini hiç unutmamak gerek. Şimdiki çocuklar dilerim teknolojinin mesaj karmaşasında kendilerini kaybedip hayatın içindeki mizahı kaçırmazlar. Süper Penguen projesi ile çocukların hayatına mizah katmayı ve bunu sürekli kılmayı planladık. Tüm anne babaların, çocuklarının saçmalamaları için onlara alan ve durumlar yaratmaları gerektiğini düşünüyorum. Profesyonellerden oluşan bir ekiple ortaya konan dergimiz de bizim onlar için hazırlayıp sunduğumuz güvenli bir alan.

SE: Ayrıca ebeveynçocuk iletişiminde mizahın olumlu etkilerini Süper Penguen’deki esprilere birlikte gülerken deneyimleyebilirler.

Çocuklar ile ilgili mizah yapmak daha zor olsa gerek. Bu noktada ebeveynlerin endişelerinin giderilmesi de önemli. Çocuklar için çizerken temel aldığınız noktalar neler? Süper Penguen’in öğretici bir tarafı da var. Bu noktada konuları nasıl seçiyorsunuz?

EY: Biz çocukken ders kitaplarının altında “eğlenelim öğrenelim” diye bir satırlık yazılar vardı. Şimdi bu kavram o bir satırdan taştı ve eğitim sistemine dönüştü. Öğrenmek sıkıcı değil aksine öğreten bunu başarırsa çok eğlenceli bir sürece dönüşebilir. Biz de eğlenerek öğrenmeye aracı olmak için çalışıyoruz. Aslında biz çocuklarla ilgili değil, çocuklar için mizah yapıyoruz. Çünkü onların da gülmeye ihtiyacı var. Süper Penguen’in komik ve haylaz olmasının yanı sıra akıllı ve duyarlı olmasını da istedik. Yazı işleri ekibimizin ve danışmanlarımızın da bu güvenceyi sağladığını düşünüyorum.

Derginin içeriği oldukça doyurucu. Çocukların gelişimlerine katkıda bulunmak için ağırlık vermeyi hedeflediğiniz bölümler var mı? Dergide sizin dışınızda da çizerler var. Süper Penguen ekibinde eğitmen ya da çocuk psikoloğu da var mı?

SE: Çocukların her konuya ilgisi var, önemli olan dünyayı onlara en doğru biçimde aktarabilmek. Bu sebeple çocuk dergileri konusunda uzman iki isim, Selin Feldman ve Pınar Denizer yazı işleri ekibi olarak bizimle birlikte. Ayrıca Uzman Klinik Psikolog Deniz Bolsoy Erdem ve Prof. Dr. Adnan Ökten’e danışarak hazırlıyoruz dergimizin her sayısını. Avukat Ayşegül Yiğit ise her sayıda, hem içerik hem de ilanlar konusunda hukuki danışmanlığımızı yapıyor. Erdil, Erdil’in Çizgi Dünyası ile çocuklara çizmeyi öğretiyor. Ben de çizim sanatının gizli sırlarını veriyorum onlara. Ayrıca Bemaddy de çocuklar için özel bir ajanda hazırlıyor; gezip, izleyip, okuyabilecekleri şeyler üzerine. Gördüğünüz gibi Süper Penguen’deki her şey hem mizahla hem de bilgiyle bağlantılı.