Servet Aybar

Sizi tanıyabilir miyiz? 

 

Servet Aybar. Devlet Tiyatroları’nda ”dramaturg” olarak görev yapıyorum. ”Dramaturg” kısaca, tiyatro oyunlarının metinleri üstünde çalışan ve oyunların sahnelenme aşamasında yönetmenlere metinlerin incelikleri konusunda bilgi sunan kişidir. Dramaturglar ayrıca tiyatroların repertuarlarının hazırlanmasında, başka bir deyişle; sahnelenecek oyunların seçiminde görev alırlar. Örneğin çocuk oyunu sahnelemek isteyen bir yönetmene, arşivde yer alan çocuk oyunları içinden önerilerde bulunurlar. Yönetmen bu oyunlardan birini seçer ve isterse oyunun provaları sırasında dramaturgdan yardım alabilir. 

 

Tiyatro ile ilgilenmeye nasıl başladınız? 

 

Çocukluğumda izlediğim güzel tiyatro oyunları, tiyatro sevgimin filizlenmesine neden oldu. Gençlik yıllarımda okul tiyatrolarında yaptığım amatör oyunculuk çalışmalarıyla bu filiz gelişti, büyüdü. “Sahne tozu yutmak” ifadesi doğrudur. Bir kere sahneye çıkıp tiyatro dünyasının bir parçası oldunuz mu, bu dünyadan kopamıyorsunuz. Özellikle çocuk oyunlarının ve çocuklara yönelik sanatsal faaliyetlerin, benim tiyatro dünyamın özel bir yerinde durduğunu söyleyebilirim. 

 

Neden çocuk oyunlarını tercih ediyorsunuz? 

 

Tiyatronun özünde “oyun oynama” duygusu vardır. Tiyatro yüzyıllar önce insanların yemek, barınmak, iletişim kurmak gibi temel ihtiyaçlarını oyun oynayarak karşılamalarından doğmuştur. Fantezi ve kurgusallık da iyi tiyatro yapabilmek için gereklidir. Çocukların fantezi dünyalarındaki zenginlik ve oyun oynama arzularının gücünü göz ardı etmek mümkün değil. Tiyatronun, özellikle de Devlet Tiyatroları çatısı altında yapılan çocuk tiyatrosunun, onların dünyasına katkıda bulunması ve içlerindeki zenginliği verimli, doğru kanallara yönlendirmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle çocuk oyunları benim için özeldir. 

 

Çocuklar için oyun yazıyor musunuz? Çocuk oyunlarının yetişkin oyunlarından ne farkı var? 

 

Masaya oturup çocuk oyunu yazmıyorum. Ancak belli bir durumdan ve düşünceden yola çıkarak, oyuncuların doğaçlamalarına dayanarak çocuk oyunu metinleri oluşturuyorum. Bir de yabancı dillerden yaptığım çocuk oyunu çevirilerim var. Başka ülkelerin çocuk oyunu metinlerinin dilimize kazandırılması gerektiğini düşünüyorum. Çocuk oyunlarını yetişkin oyunlarından ayıran bir fark var bence. O da, onların yaş guruplara özel ilgi alanlarına hitap edebilmek. Genel düşünce ne yazık ki böyle değil. Çocuk oyunlarının “basit” ve “eğlenceli” oyunlar olduğuna inanılır. 

 

Çocuklar için yazılan oyunlarda nelere dikkat edilmesi gerekir? 

 

Yaş grubu önemli. Genel sınıflandırma; 3-5, 5-7, 7-9, 9-11, 11-13 yaş aralıklarına işaret ediyor. Hatta dünyada 0-3 yaş arası, bebeklere yönelik çalışmalar da var. 13 yaş üstü de gençlik oyunları olarak nitelendiriliyor. Her yaşın kendine özgü koşulları var. Çocuk oyunu yazımında bir pedagogdan yardım almak veya yaş aralıklarının koşullarına dair okumalar yapmak doğru olacaktır. Bunun dışında ele alınan konunun anlaşılır bir dille aktarılması ve sahneleme aşamasında çocukların dikkatini cezb edecek bir atmosfer yaratılması da önemlidir. Oyun metinleri, böyle bir atmosfer için ipuçları taşıyabilir. Bir de 7’den 70’e herkese hitap eden oyunlar vardır. Dünyada “aile oyunu” olarak nitelendirilen bu oyunlar, çocuklar ile yetişkinlerin birlikte severek izleyecekleri oyunlardır. Çocuk oyunları daha geniş bir seyirci kitlesini kavrar ve hem yazım, hem sahneleme aşamasında büyük emek ister. 

 

İyi bir çocuk oyunu nasıl olmalı? 

 

Her şeyden önce bu işi yapan kişilerin basit bir iş yapmadıklarını bilmeleri gerekir. Türkiye’deki genel kanının aksine; çocuk oyunu yapmak, yetişkin oyunu yapmaktan daha zordur. Belli bir düşünceyi hem anlaşılır, hem de fantezisi güçlü bir yolla aktarmanız gerekir. Bunun için ön koşul elbette iyi bir sanatçı olmaktır. Ayrıca, çocukları sevmeniz ve onların kişiliklerine saygı duymanız gerekir. Onların imgelerinin hep sizden bir adım önde olduğunu düşünmekle işe başlamalısınız. Çocukların sözden çok görsel, harekete dayalı oyunlara ilgi duydukları akıldan çıkarılmamalı. Özellikle küçük yaşlardaki çocuklar için geçerli bir durum bu. Bunun için nitelikli hareket kullanımının, güzel tasarımların ön planda olduğu oyunlar yaratılmalı. Tabi bu söylediklerim özellikle profesyonel yetişkinlerin çocuklar için hazırladıkları çocuk oyunlarıyla ilgili. Bir de çocuk oyuncuların hazırladıkları çocuk oyunları var. Burada da eğitmen yönetmenin çocukları yönlendirme gücü, hem ekonomik, hem güzel olanı bulma yeteneği ve sanatçılığı devreye giriyor. 

 

Çocuklar neden tiyatro izlemeli? 

 

Her şeyden önce kişilik gelişimini desteklediğinden, sanatın her dalı çocuk için gerekli. İşte bu nedenle çocuk oyunu hazırlarken, çok titiz davranılmalı. Diğer yandan elbette eğlenebilmek, iyi vakit geçirmek için de tiyatro izlemeliler. 

 

Bundan 20 sene önceki çocuk oyunları ile şu an sahnelenen çocuk oyunları arasında ne fark var? 

Dünya tiyatrosunda çocuk tiyatrosunun gelişimine baktığımızda, yirmi yıl içinde önemli adımların atıldığını söyleyebiliriz. Hem oyun yazarlığı, hem oyunculuk, hem sahne tasarımı, hem de yönetmenlik alanlarında… Çocuk tiyatrosu ile yetişkin tiyatrosu arasındaki sınırların neredeyse kalktığı bir çağda yaşıyoruz. Çocuk tiyatrosu son derece ciddiye alınan bir alan ve birçok tarzda uygulama yapılıyor. Türkiye’de de elbette adımlar atıldı. Bu alanda oyun yazımı ve sergileme potansiyeli arttı. Ancak tıpkı yetişkin tiyatrosunda olduğu gibi, çocuk tiyatrosunda da belli tarzların dışına çıkılamadığını söyleyebilirim. Halbuki Türkiye, çocuk ve genç nüfusun yoğun olduğu bir ülke. Konunun daha ciddi biçimde ele alınması gerektiğini düşünüyorum. 

 

Ebeveynlerin çocuklar için oyun seçerken, nelere dikkat etmesini önerirsiniz? 

 

Öncelikle oyunun hedeflediği yaşa grubunu öğrenmeleri gerekir. Ayrıca oyunun konusunu araştırıp, çocuklarının ilgilerini çekip, çekmeyeceklerini kendilerine sorabilirler. Oyunun konusunu çocuklarına aktarıp onların görüşlerini alabilirler. Ama her şeyden önce, oyunu sahneleyen ekibin kalitesini ön planda tutmalıdırlar. Artık biliyorsunuz internetten hemen her türden bilgiye ulaşabiliyorsunuz. Oyunun fotoğrafları, varsa tanıtım videoları; yazar, yönetmen ya da oynayan oyuncular hakkında küçük bir araştırma, birçok şeyi açıklar… Elbette bunun için düşüncelerine değer verilen bir tiyatrocudan da yardım alınabilir. Ancak ebeveynin kendini bu konuda eğitmesinin daha değerli olduğunu düşünüyorum. 

 

Çocuklara tiyatro sevgisi aşılamak için neler yapılmalıdır? 

 

Çocukları nitelikli oyunlara götürmek bir başlangıçtır ama yetmez. Ebeveynler ya da öğretmenler çocuklarla birlikte tiyatroya gittiklerinde; oyunu gerçekten izlemeli, oyundan zevk almaya çalışmalı ve oyundan sonra çocuklarla düşünce alışverişi yapmalıdır. Bu hem çocuğun kendine saygı duyulduğunu hissetmesini sağlar, hem de kendini ifade etme yeteneğine katkıda bulunur. Elbette kalabalık öğrenci gruplarıyla tiyatroya gitmek öğretmenlerin omuzlarına belli sorumluluklar yükler ve kimi zaman öğretmen çocuklarla ilgilenmekle meşgul olduğundan oyunu izleyemez olur. Bunun önlemlerinin alınabileceğini düşünüyorum. Tiyatro salonundaki çocuğun konsantrasyon bozukluğunun en önemli nedeni, oyunun dikkatini çekmemesidir. İyi oyun seçimi önemli. Diğer yandan çocuğun salonda hiç ses çıkarmamasını beklemek doğru değil. Eğer çocuk oyundan dolayı heyecanlandıysa, bu heyecanını ifade etmekte özgür olmalı. Okullarda tiyatro kulüplerinin kurulması, yaratıcı drama derslerinin konulması, eğitimde dramatizasyondan yararlanmak gibi faaliyetler de çocuklarda tiyatro sevgisini filizlendirecektir. Öğretmen ve ebeveynlere diğer bir tavsiyem; yaşadıkları şehirde eğer çocuklara yönelik tiyatro festivalleri düzenleniyorsa, bunları takip etmeleridir. Farklı şehir ya da ülkelerden gelen tiyatro oyunlarını izlemek, çocukların ve yetişkinlerin ufkunu açacaktır. Biz Devlet Tiyatroları olarak Ankara, Van, Adana, Trabzon gibi birçok şehrimizde festivaller düzenliyoruz. Örneğin her yılın Nisan ayında Ankara’da düzenlenen “Küçük Hanımlar, Küçük Beyler” Uluslararası Çocuk Tiyatroları Festivali’nde, birçok yerli ve yabancı çocuk oyununu seyirciyle buluşturuyoruz. Bu ve benzeri festivallerin de çocuklardaki tiyatro sevgisinin gelişimine katkısı olacağını düşünüyorum. 

 

Meslek hayatınızda unutamadığınız bir anınız var mı? 

 

Hollanda’da görevli olarak bulunduğum zamandı. Bir çocuk oyununu Hollandalı çocuklarla birlikte salonda izliyordum. Oyun hiç sözün olmadığı, çocuklara yönelik bir dans tiyatrosuydu ve salonda 9 yaş ve üstü seyirciler vardı. Oyunun bir yerinde sahnede sürpriz bir gelişme oldu. Işıkla sahnenin arkasına çizilen şekil birden bire bir güneşe döndü. Önümde oturan çocuklardan biri ile ben aynı anda hayran hayran “güneş” dedik. Elbette kendi dillerimizde. Çocuk arkasına dönüp şaşkınlıkla bana baktı ve “güneş” diye yineledi. Ben de gülümsedim ve Hollandaca “Evet güneş” dedim ve Türkçe “güneş” diye ekledim. Çocuk da Türkçe “güneş” sözcüğünü dilinin döndüğünce yineledi ve gülümseyerek önüne döndü. Eğer çocuklarla oyun izleme zevkini paylaşırsanız, mutlaka bir şekilde bu onları mutlu edecektir. 

 

Sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı? 

 

Sorularınız için teşekkür ederim. Umarım bir nebze aydınlatıcı olmuşumdur. Buradan çocuk tiyatrosuna gönül verenlere ve çocuklara sevgilerimi gönderiyorum.