Film yapımcıları için “Canavarlar Şirketi”nin dünyasını yaratmak, en zorlayıcı ve en eğlenceli görevlerden biriydi. Bu, hayal güçlerini serbest bırakmaları, aynı zamanda akla gelebilecek her şekilden ve büyüklükten yaratığın yaşadığı bir dünyanın nasıl görüneceğini gözlerinin önüne getirmeleri için bir şanstı.
Yapım tasarımcısı Harley Jessup ve Bob Pauley film için Canavarya’yı, sakinlerini ve insan dünyasını görselleştirmeye yardım etti. Sanat yönetmeni Tia W. Kratter ve Dominique Louis bu görselliği renkler, ışıklar ve diğer sanatsal seçeneklerle destekledi. Film için, Boo’nun yatak odasından, popüler suşi restoranı “Harryhausen’s”e ve Yeti’nin karla kaplı ücra bir bölgedeki evine kadar toplamda 22 farklı set tasarlandı.
Prodüksiyon sürecinde Pete Docker şunları söylüyor: “Canavarya’da sınır yok, biz de tasarıma yönelik hemen hemen her şeyi yapabileceğimizi biliyorduk. Hareket edebilen, konuşabilen binalardan başladık ve gerçekten garipleşen tuhaf bir mimariye sahip olduk. John Lasseter bizi, çok daha bağlantı kurulabilir, bizim şehirlerimiz gibi ama sadece canavarlar için tasarlanmış olan bir canavar dünyası planlamaya zorladı. Çelikten ve taştan yapılmış devasa binaları var çünkü onların, etrafta dolaşan 3 tonluk adamlara ev sahipliği yapmaları gerekiyor. Ve 2,4 metrelik canavarlardan 5 santimetrelik küçük adamlara kadar herkesin kullanabilmesi için, kapılardan telefonlara ve arabalara kadar her şeyin çok amaçlı olması gerekiyor”.
Canavarya’nın tarzı ve görünüşüyle ilgi yapılan araştırma çalışmasının ilk aşamalarında Jessup ve Pauley, tasarımlarına ilham kaynağı olabilecek yerel fabrikalara, rafinerilere, montaj fabrikalarına, balon hangarlarına ve diğer endüstriyel sitelere gittiler. Pixar’ın Point Richmond’daki eski stüdyosunun yakınlarındaki Chevron rafinerisi, boru labirenti ve gaz iletimi için oluşturulan yapılarıyla iyi bir araştırma imkânı sağladı. Lasetter’in ısrarıyla yapım tasarımcıları, fabrikalarla çevrili eski bir şirket şehrinin nasıl görünebileceği konusunda gözlem yapmak için Pittsburgh’a bir gezi yaptılar. Korkutma katındaki bireysel çalışma yerlerinde, klasik bowling pisti tasarımlarından ilham alındı.
“Canavarlar Şirketi fabrikasını bir nevi 60’ların yenilikçi binası olarak düşündük. Etrafını çevreleyen şehir, 100 yaşın üzerinde binalara sahip” diyor “Arabalar 2”nin yapım tasarımcısı olan Jessup. “Yeni yüzyılın başlangıç döneminde fabrika yıkılmış ve bu fabrika 1960’larda, bebek patlamasının en parlak döneminde dikilmiş, temel fikir buydu. Canavarlar Şirketi şimdi yaklaşık 40 yaşında, köhne ve biraz dökülmüş bir his veriyor. Şu anda bir enerji sıkıntısı yaşanıyor ve işler eskisi gibi değil. Tasarımını yaparken aklımızda olan hikâye buydu”.
Pauley ekliyor: “Yürüyen bantlı kapı mekanizmasını tasarlarken harika vakit geçirdik. Bunun inandırıcı görünmesi için temeline bir mantık oturtmak gerekiyordu. Bu mantığa göre, öcüler banttan bir kapı çekip, onu bir istasyona kilitliyor ve bir odadan çığlık çekmek için o kapıdan geçebiliyor. Kapı, başka bir dünyaya açılan bir portaldı ve bizim bu sihri desteklememiz gerekiyordu”.
“Kapıların depolandığı alanda 5,7 milyondan fazla dolap kapısı var ve bazı sahnelerde pratikte her birini görebiliyorsunuz” diye devam ediyor Pauley. “Bir hikâye toplantısının ardından Pete’den notlar aldık. Notlarda, kapıların takip etmesi gereken belli yollara ve orada bir çıkmaz yol olup olmaması gerektiğine dair öneriler vardı. Bu, kapılar için ayırıcı bir şablon yaratmak anlamına geliyordu ve bu, ortaya lunapark treni tarzında bir sekans çıkarmamız için harika bir fırsat sundu”.
Jessup, karakterler ve mekânlarda renk paletini ve gölgeleme dokularını belirlemek için, daha sonra Disney•Pixar’ın “Brave/Cesur” filminde gölgeleme sanat yönetmeni olarak görev alan sanat yönetmeni Kratter’le çok yakın bir şekilde çalıştı. Kratter’in yaptığı geniş çaplı araştırmalar arasında, fabrika sahneleri için kaynak yapılmış metalleri analiz etmek üzere araba mezarlıklarını ziyaret etmek de vardı. Sanat yönetmeni ayrıca, karakterler için renklerin tamamlanmasına yardım etti. Filmde diğer sanat yönetmeni olarak görev yapan Dominique Louis, filmin tüm ambiyansını belirlemeye yardım etmek için ışıklandırma çalışmaları ve güzel pastel çizimler yaptı.
“Canavarların Canavarya’daki en renkli şeyler olacağından emin olmaya çalışıyorduk” diye açıklıyor Jessup. “Bu yüzden şehri biraz sessiz, fabrikayı da biraz soğuk yaptık. Göze çarpmaları için daha parlak renkler karakterlere ayrıldı. Fabrika, parlak ışıkları ve yeşil döşemeleri olan, tamamen betonarme bir bina. Bizim amacımız, filmdeki renk uyumunu değerlendirmek ve belli renkleri ve ışık özelliklerini en etkileyici anlar için sakladığımızdan emin olmaktı”.
Canavarya’nın kendisi, Hollywood’da dış çekimlerin yapıldığı, aşağı yukarı üç yerleşim sokağı olan bir alan gibi inşa edildi. Daha büyük bir ticari alan izlenimi yaratmak için sokaklar farklı biçimlerde tekrar düzenlenebiliyordu.
Kratter ve Louis, hem canavar hem de insan çalışmaları için renklendirme ve ışıklandırma yönergelerini belirleme amacıyla çizerler ve teknisyenlerden oluşan bir ekiple çalıştı. Kratter tüm objelerin, donanımların ve karakterlerin görünümünün belirlenmesine yardım etti ve gölgelendirme ekibiyle çok yakın bir şekilde çalıştı. Louis, ışıklandırma süpervizörü Jean-Claude J. Kalache’yle birlikte film için ambiyansı oluşturma ve ışıklandırma yaklaşımı üstünde yoğunlaştı.
“Sulley için, kürkün nasıl görünebileceğiyle ilgili olarak yaklaşık 60 resim önerdim. Her tür örneği toplamıştık, lama, sığır, koyun ve ayı postlarına bakıyorduk. Keçeleşmiş bir tür kürkte karar kıldık. Karakterin oyuncu özelliğini korumak Pete [Docter] için çok önemliydi. Sulley’nin hiçbir şekilde huysuz görünmesini istemiyordu. Gerçekten onun kocaman sevimli bir ayı olmasını istedik. Sulley’nin; bir leopar, bir zürafa gibi görünen, renkli çizgili meyveli sakızlar gibi görünen versiyonlarını tekrar gözden geçirdikten sonra Pete, mor benekleri olan mavi-yeşil renkte karar kıldı” diyor Kratter.
“Mike aslında turuncu olacaktı ve bir süre bu şekilde kaldı” diye devam ediyor Kratter. “Prodüksiyon sürecinde farklı zamanlarda o da mor oldu, şeytanı çağrıştıran kırmızı bir ateş topu renginde oldu, ta ki biz misket limonu yeşilinde karar kılana dek. Bu son seçim, Sulley’nin mavi-yeşil rengiyle birlikte çok iyi iş çıkarıyormuş gibi görünüyordu ve sonuçta birbirlerini çok iyi tamamladılar”.
Louis’in pastel çizimleri, tüm film için ana ışıklandırma tarzı ve yaklaşımı oluşturmaya yardım etti. Yapım tasarımcıları, Kalache ve ışıklandırma ekibiyle birlikte çalışan Louis, her sahneye görsel bir heyecan hissi katmaya yardım etti. “Pete [Docter] ekranda görmek istediği şeye dair harika bir anlayışa sahip biri, kendisi bu filmin bir sürü kontrast ve renk yoğunluğuna sahip olmasını istedi” diyor Louis. “Hikâyeyi ve duyguyu desteklemek için mod ve ışıklandırma açısından bu değerleri zorladık. Bir sürü ilginç atmosfer sağlamak için korkutma katında ve diğer her yerde ışık demetlerini ve pusu kullanabildik”.
Filmin görüntüsünü oluşturmaktaki başka bir önemli bileşen de yenilikçi sahne ve plan kullanımıydı. Ewan Johnson bu önemli departman için süpervizörlük görevini üstlendi.
Johnson, filmin orijinal vizyona giriş zamanı yaklaşırken konuyla ilgili olarak şunları söylüyor: “Hikâyeyi görsel açıdan oyunculuk olmadan, kaba pandomim kullanarak anlatmaya çalışıyoruz”. “Buna en iyi örnek, korkutma katıyla ilk tanışma. Sekansın sonunda fabrikanın neyle ilgili olduğunu, işçilerin kim olduğunu, işlerinin ne olduğunu ve fabrikanın nasıl işlediğini bilmiş oluyoruz”.
“Bu filmde kamerayı çok fazla hareket ettirdik ve bilhassa odaklanmaya önem verdik” diye devam ediyor Johnson. “Odaklanma gözünüzü yönlendirmenin ayrılmaz bir parçasıdır, ayrıca kendi modunu ve atmosferini taşır”.