Söğüt Ağacı ile Elma Ağacı

Öğretmenin Adı-Soyadı: İbrahim Güler
Öğrencinin Adı-Soyadı: Zeynep Sert
Okul: Kunutay İ:Ö:O
Doğum Tarihi: 23.08.1996
Öykünün Başlığı: Söğüt Ağcı ile Elma Ağacı

SÖĞÜT AĞACI İLE ELMA AĞACI

Bir adam elma ağacını çok severmiş. Onun için bahçeye hep elma ağacı dikmiş. Ama bahçede bir tane de söğüt ağacı varmış. Bu adam bu ağacı kesmek istiyormuş. Ama bir türlü fırsat bulamıyormuş. Bir gün bu adam bahçeye inip “Bu ağacı yarın keseyim.”, diye söylenmiş. Bunu duyan söğüt ağacı ise çok üzülmüş. Daha sonra yanındaki elma ağacı da ona şöyle demiş.

—Demek yarın kesiliyorsun…

—Evet…

—Senden ayrılmak çok zor olacak, sana çok alışmıştım.

—Ben de sana çok alışmıştım.

—Keşke seni kesmese.

—Keşke!

—Seni neden kesmek istiyorsa…

—Bahçenin görüntüsünü bozuyormuşum da ondan…

—Ama biz seninle hep dertleşiyorduk.

—Ah bir de bunu o anlasa!

—Eğer kesecekti ise niye dikti?

—Beni o dikmedi.

—Peki seni kim dikti?

—Beni onun babası Ahmet Amca dikmişti.

—Bana onu anlatsana… O da ağaçları keser miydi?

—Hayır! O hiç ağaç kesmezdi. Eskiden burada her türlü ağaç vardı. Hem de ikişer taneydi.

—Sana dikildiği zamanı anlatayım mı?

—Evet anlat.

—Bak şimdi… Ben o zamanlar tam bir yaşındaydım. Ahmet Amca beni pazardan satın aldı ve dikti. Benimle çok ilgilenirdi ve düzenli olarak sulardı. Ha ayrıca o zaman ben tek ağaçtım.

—Nasıl yani?

—Yani o zaman bahçede hiç ağaç yoktu.

—Ha anladım! Neyse devam et.

—Sonra bu adam bahçeye on beş ağaç daha dikti. Ahmet Amca bize çok önem verirdi. Onun için bizimle çok ilgilenirdi. Bize düzenli bakım yapardı. Aradan dört yıl geçti. Ben beş yaşına geldim. Bu arada Ahmet Amca’nın oğlu da yirmi beş yaşına gelmişti. Ahmet Amca’yı verem hastalığından 1930 yılında kaybettik. Oğlu ise bize hiç bakmadı. Onun için de bütün ağaçlar kurudu ve öldü. Bu zamana kadar ben dayandım. Sonra bir gün adam sizi getirdi. Her tarafa sizi dikti. Bu adam bana hiç su vermezdi.

—Neden?

—Çünkü benim de öbürleri gibi ölmemi istiyordu. Ama ben size gelen sulardan alıyordum.

—Sonra?

—Sonra siz büyüdükçe ben de büyüdüm ve bu yaşa kadar geldim.

Ağaçlar konuşurken sabahın geldiğini bilmiyorlardı.

—Ah, hayır sabah olmuş!

Sonra söğüt ağacı diğer ağaçlarla vedalaşmış. Birden adam gelmiş. Ve hızarı çalıştırıp ağacı kesmiş. Buna sinirlenen ağaçlar da hiç meyve vermemiş. Bunu gören adamsa söğüt ağacını kestiğine çok pişman olmuş. Sonuçta o söğüt ağacı babasının diktiği ve bu zamana kadar yaşayan tek ağaçmış. Hem de diğer ağaçların dostuymuş. Adam bu hatasını geç anlamış ve bu pişmanlıkla ölmüş. Daha sonra bu bahçeyi bir adam almış. Bu adamsa bahçede boş yerlere değişik ağaçlar dikip büyütmeye başlamış. Elma ağaçları çok mutluymuş ama söğüt ağacı olmadığı için üzgünmüşler. Bu adam bahçede söğüt ağacı olmadığı için gidip büyük bir söğüt ağacı alır ve eski söğüt ağacının yerine diker. Bu söğüt ağacı da eski söğüt ağacı gibi elma ağaçlarının dostu olmuş.

Bir gün bazı ağaçlar kurumaya başlamış. Oradaki ağaçlar:
—Ne oluyor, demişler. Söğüt ağacı eğilip evin camına vurmuş. Adam:
—Ne oluyor, diyerek balkona çıkmış. Bir de bakmış ki beş ağaç kuruyor. Adam söğüt ağacına:
—Bunlara ne oluyor?

—Bilmiyorum, sabah kalktığımda kuruyorlar.

—Peki sizde bir şey var mı?

—Allah’a şükür yok.

—Tamam, ben hemen ziraat odasına gidip bir yetkili getireyim.

—Tamam, ama çabuk ol.

Adam hemen arabaya atlayıp gitmiş ve bir yetkiliyi kaptığı gibi hemen getirmiş. Yetkili beş dakika bakmış ve:
—Ağaç kurdu var, demiş.

—Nasıl olur? Daha dün akşam sapasağlamdılar.

—Bu kurtlar yarım saatte oluşurlar.

—Peki, çaresi yok mu?

—Var.

—Hemen gidelim.

Yetkili adama ilacı verir. Adam hemen arabaya atlayıp eve gelir ve ilacı sıkar. Aradan yedi gün geçer ağaçlar iyileşmeye başlar. Adam bunu görünce söğüt ağacına:

—Ben gidip yetkiliye teşekkür edeyim, der.

—Tamam git.

Adam gidip yetkiliye çok teşekkür eder. Ağaçların iyileşmesine sevinen adam ağaçlar tekrar kurumasın diye bazen ilaç sıkar. Ama ağaçları ilaç değil adamın sevgisi verimleştirir. Tabi bir de söğüt ağacının dostluğu ve desteği iyileşmelerine yardım etmiştir.