Sözcükler, birbirimizi anlamamızı sağlayan, dilin anlamlı en küçük parçalarıdır. Sözcükleri belirli bir düzen içinde bir araya getirerek cümleler kurarız. Kullandığımız sözcükler kurduğumuz cümlelere göre değişik anlamlar kazanabilir.
Örnek: “Ağır” sözcüğünü farklı cümlelerde kullanalım.
- Benden iki kilogram daha ağırsın. (tartıda çok gelen)
- Önümüzdeki araba ağır ilerliyor. (yavaş)
- Odada çok ağır bir koku vardı. (hoşa gitmeyen, kötü)
- Sınavdaki sorular çok ağırdı. (zor)
- Kardeşine neden o kadar ağır konuştun? (kırıcı, dokunaklı)
1. Gerçek Anlam
Bir sözcüğün tek başınayken de (cümle dışında) taşıdığı, söylendiği zaman zihnimizde oluşturduğu ilk anlamdır. Buna sözlük anlamı da deriz.
Örnek:
- Kışın çorbayı sıcak içmeyi severim. (ısısı fazla olan, soğuk karşıtı)
- Kibritle oynayan çocuk elini yaktı. (ısı ve ışık yayarak kül durumuna geçip, yok olmak)
- Aile çadırını ormanın içine kurdu. (bir şeyi oluşturan parçaları birleştirerek, bütün durumuna getirmek)
- Kalemlerini lütfen yerden kaldır. (bulunduğu yerden almak)
2. Yan Anlam (Yakıştırmaca)
Sözcüğün, gerçek anlamından tam olarak soyutlanmadan önce, cümle içinde kazandığı anlamdır. Yan anlamla gerçek anlam arasında, her zaman bir anlam ilişkisi bulunur.
Örnek:
- Bu sıcakta güneşin altında adres aramak beni çok yordu. (havadaki yüksek ısı)
- Hava kararınca bütün sokak lambaları yandı. (ısı, ışık veren bir konuma geçmek)
- Her sene yaz sonunda tarladan buğdayları kaldırırlar. (ürün toplamak, taşımak)
- Bir plan kurdukları her hallerinden belli oluyordu. (gizlice hazırlamak, tasarlamak)
3. Mecaz Anlam
Sözcüğün gerçek ve yan anlamlarından uzaklaşarak, yeni bir anlam kazanmasıyla mecaz anlam oluşur. Sözcükler genellikle soyut yan anlam kazandığında, mecaz anlam ortaya çıkar.
Örnek:
- Televizyondaki böyle haberleri yüreğim kaldırmıyor. (Katlanmak, tahammül etmek)
- Beni anlamadın ya ona yanarım. (çok üzülmek)
- Davette bütün konukları sıcak karşıladılar. (dostça, sevgi dolu)
- Her dediğimi ters anlıyorsun, seni bana karşı kim kurdu? (bir kimseyi dedikodu ve telkinlerle başkasına karşı öfkelendirmek)
4. Terim Anlam
Bilim, sanat ya da bir uzmanlık alanıyla ilgili kavramları karşılayan özel anlamlı sözcüklere terim denir.
Örnek:
- Matematik: dikdörtgen, üçgen, paralel, kare
- Edebiyat: şiir, roman, kompozisyon, düz yazı
- Müzik: nota, güfte, akor, beste
- Futbol: penaltı, gol, şike, ofsayt
SÖZCÜKLER ARASI ANLAM İLİŞKİLERİ
1. Eş Anlamlı (Anlamdaş) Sözcükler
Yazılışları farklı, anlamları aynı olan sözcükler, eş anlamlı sözcüklerdir.
Örnek:
- Değerli eşyalarınızı arabada bırakmayın!
- Kıymetli eşyalarınızı arabada bırakmayın!
Not: Bir sözcüğün eş anlamlısını ararken, o sözcüğün bulunduğu cümle dikkate alınmalıdır.
2. Zıt Anlamlı (Karşıt Anlamlı) Sözcükler
Anlamca birbirinin karşıtı olan sözcüklerdir.
Örnek:
- “Doluya koysam almıyor, boşa koysam dolmuyor.”
- Gerçek dost iyi günde de kötü günde de yanınızda olandır.
Not: Bir sözcüğün olumsuzu onun karşıt anlamlısı değildir.
Örnek:
“ Gelmek” sözcüğünün karşıt anlamlısı “gelmemek” değil; “gitmek” tir.
3. Eş Sesli (Sesteş) Sözcükler
Yazılışı ve okunuşu aynı, anlamı farklı olan sözcüklerdir.
Örnek:
- Konserde yüz kişi vardı.
- Milli atlet olduğu için çok iyi yüzer.
- Dünyadaki en sevimli yüzle bana bakıyordu.
- Bir saatte üç koyunun derisini yüzdü.
Not: Sesteş sözcükler, bir sözcüğün değişik anlamlarından oluşmaz.
Not: Sesteşlik birbirinden apayrı sözcükler arasında görülür.
SORULAR
- Aşağıdaki cümlelerde altı çizili sözcüklerin eş anlamlılarını yazınız.
*Biz konuklarımızı burada ağırlarız.
*Bana karşı olan duygularından asla şüphe duymadım.
- Aşağıdaki cümlelerde karşıt anlamlı olan sözcüklerin altını çiziniz.
* Bu ince iğneden o kalın ip geçer mi?
* Duru, kapıyı açıp kapama kızım!