Kültür Sanat

Tan Sağtürk

-Öğrencilik hayatınızdan bahseder misiniz? Bale eğitimi almaya nasıl karar verdiniz? Sizi teşvik eden en önemli unsur neydi?

İlkokulda yapılan bir müsamerede, tesadüfen beni gören bir koreografın, aileme bu durumu iletmesinden sonra, 10 yaşlarında devlet konservatuarında sınava girdim. Bu sınavı kazanarak, devlet konservatuarında eğitim görme hakkı elde ettim.

-Bu konuda profesyonel çalışmalarınıza ne zaman başladınız?

1979-1980 yılları arasında İzmir Devlet Konservatuarı’nda başlayıp, Ankara Devlet Konservatuarı’nda devam ettim. 10 yıllık uzun ve ciddi bir eğitim sürecim oldu. Bu sırada hiç hedef belirlemeden ilerledik. Sadece bize verilenleri uygulamaya çalıştık. Ama sınıf arkadaşlarım, sınıfım hep başarılı kabul edildi. Bu yüzden hocalarımız, bize her zaman yüksek hedef limitleri koydular. Biz de hep bu hedeflere ulaşmaya çalıştık. Ancak bir süre sonra bu hedeflerin de ilerisine geçtik. Hocalarımızın da bunu görmüş olması gerçekten mutluluk vericiydi.

-Fransa Devlet Balesi’ne kabul edilmeniz nasıl oldu?

Fransız Genç Balesi, Ankara Devlet Konservatuarı Yüksek Bale Bölümü’nün son senesinde bana bir teklif getirdi. Ankara turnesiyle Türkiye’ye geldiklerinde, bizi de görmek istediler. Biz de onlara bir gösteri sunduk.  O gösteriden sonra, Paris için çok önemli sayabileceğimiz bir kontrat teklif ettiler. Fransız Genç Balesi ‘Le Jeune Ballet De France’ Fransa’nın geleceğini planlayan bir topluluk. Fransız Genç Balesi’nden sonra Fransız Devlet Balesi’ne geçtim. Ve uzun yıllar gerek koreograf, gerekse dansçı olarak orada bulundum. Daha sonra da İstanbul Devlet Opera ve Balesi’ne gelip, uzun yıllar baş dansçı olarak hizmete devam ettim.

-Devlet Opera Balesi’nden ayrılmaya nasıl karar verdiniz?  Tan Sağtürk Bale ve  Dans Okulları’nı kurmaya nasıl karar verdiniz?  Okullar hakkında detaylı bilgi verir misiniz? Bale eğitimi konusunda en önem verdiğiniz faktörler nedir?

Yurt dışı platformda sanatçılar çok yorucu ve yıpratıcı bir şekilde çalıştırılıyorlar. Ben de Türkiye’ye gelmeden önce, Fransız Devlet Balesi’nin bir mensubu olarak, çok yoğun bir şekilde çalıştım. Yurt dışında bu hep böyle. Bu yüzden, dans etmiş olmanın doyumu, devlet opera ve balesinde daha fazla kalmamamı sağladı. Dışarıda sadece okul değil, okullardan sonra kurulacak topluluklar ve belki onların vakıflaştırılması ile beraber yeni bir dünya oluşturmak istedim. Bunu devlet balesindeyken yapamazdım. Çünkü oradayken çok yoğun bir şekilde çalışmaya devam edecektim. Bu yüzden devlet opera ve balesinden istifa ettim.

-Türkiye’de ebeveynlerin bale eğitimi konusunda yaklaşımı nasıl?

Genel olarak bir çok insanın çocuklarına bale ve dans eğitimi aldırmak istediklerini gözlemliyorum. Bunu kendi okullarımızda da görüyoruz. Ancak bu istekler çocuk estetik kazansın, disiplin kazansın, biraz da deşarj olsun gibi ana başlıklar üzerinde sınırlanmış durumda. Bana göre bu başlıklar balenin verdiklerinin yanında sığ kalıyor. Bale, elbette mesleğimiz, bu özellikleri de kazandırıyor, ama neredeyse bir kitaba sığabilecek kadar avantajlar sağladığını da görüyorum.

-Balenin çocuklarının gelişimi konusunda etkisi sizce nasıl?

Genel anlamda bale, insanın algılarını çok daha fazla açan ve empati kurmasını sağlayan, daha disiplinel çalıştıran bir eğitim sunuyor.  Katkılarını kendi üzerimizden görmek, bu eğitime çok ufak yaşlarda başladığımız için çok zor.  Diğer türlü nasıl olunur bilemiyoruz. Bunu ancak kendi öğrencilerimizde gözlemleyebiliyoruz. Senelerdir çocuklarını okulumuza getiren aileler  de, bu eğitimin çocuklarının  hayatlarında, derslerinde, evin toplanmasından tutun da, çok az bir çalışma ile bile yüksek not alınmasına kadar, çok çeşitli noktalarda olumlu yönde belirgin farklar yarattığını söylüyorlar.

-Çocuklar baleyi seviyor mu? Erkek çocukların katılımı nasıl?

Eğer erkeklerden bir bale sınıfı kurabilirseniz, bu sınıftaki erkeklerin hayatlarında başka mesele kalmayıp, sadece ve sadece mesleklerine odaklandıklarına şahit oluyorsunuz. Ancak 16 kişilik bir kız sınıfına bir erkek koyuyorsanız, doğal olarak o erkek de, o yaşta bu sınıfta olmak istemeyebiliyor. Eğer 20 yaşlarında bir sınıf olsaydı, sanıyorum erkekler o sınıfta bulunmak için can atarlardı. Ancak 10 yaşında tek başına kalmış bir erkek çocuğu, o sınıfta doğal olarak bulunmak istemiyor.

-Bale eğitimi verirken klasik müzik mi, yoksa çocukların daha çok dinlediği popüler müzikleri mi tercih ediyorsunuz?

Tabii ki tercihimiz klasik müzik. Çünkü çok sesli müziğin kendi boyutlarının, balede kullanımı da söz konusu.

-Bale ve dans arasındaki ilişkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Farklı dans türlerine geçiş çocuklar için nasıl oluyor?

Bale ve diğer danslar arasında çok ciddi bir bağ var. Örneğin okullarımızda klasik bale öğrencilerine belli bir seviyeye geldikten sonra, street jazz dersi vermeye başlıyoruz. Orada görüyoruz ki klasik bale temeli olan bir kişi, zorlanmadan bir başka dans türünü de yapabiliyor ve hatta dansa farklı bir boyut kazandırıyor. Bu dans türleri de baleye son derece katkıda bulunuyor. Balenin lineer yapısını diğer dans türleri ile kırıp, biraz daha çocuğun dans edebiliyor hale gelmesi lazım ki, klasik balede daha fazla performans elde edebilelim.

-Bale eğitiminin piyano ile desteklenmesi gerekir mi? Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?

Konservatuarda okuduğumuz dönemde, bale eğitiminin yanı sıra piyano, yardımcı meslek eğitimi olarak kabul edilmiş bir dersti. 10 yıllık bale eğitiminde, 6 yıl boyunca piyano, yardımcı meslek olarak alınır. 100 üzerinden 70 puanın altına düşerseniz, ikmale bile kalmadan direkt sınıfta kalırsınız. Dolayısıyla piyano eğitiminin son derece önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü üzerinde çalıştığımız müziğin analizini, solfejle ve aynı zamanda piyano ile yapabiliyoruz ki, bu çok önemli. Kompozitörler o müzikleri yazıp, bize emanet ettiklerinde ve biz bu müzikle dans ettiğimiz zaman, müziğin çok iyi tanımlanmış olması gerekir. Hatta biraz daha ileri götürmek istiyorum, özellikle konservatuarda bir öğrencinin bir müziği dinleyip, o müziğin notalarını yazabilmiş olması mutlaka gerekli.

-Çok iyi bir balerin ya da balet olmak isteyen bir çocuk nasıl çalışmalı? Neler yapmalı? Özellikle nelere dikkat etmeli?

Bale bir disiplin işi. Dolayısıyla çok iyi bir balerin ya da balet olmak isteyen bir çocuk çok, programlı ve disiplinli çalışmalı. Her geçen gün kendisini geliştirmeli ve bunu fark ettirmeli. Bunların yanı sıra başarı için, şans ve kendi şansını yaratabilmek için, biraz da zaman gerekiyor. Aynı zamanda kendi mesleğinin süpervizörlüğünü yapabilmek de önemli.

-Koreografi çalışmalarınızdan bahseder misiniz? Koreografi sizin için ne ifade ediyor?

Birinci derecede önemli olan, önce yapabilme kapasitesi. Bu yüzden kapasitemizi artırabilmek için, sürekli çalışıyoruz. Koreografinin kuvveti ve müziğin duygusu da birleşince, ortak bir dil oluşturuyor.

-Türkiye’de bale eğitimi vermenin sıkıntıları var mı? Türkiye genelinde balenin tanıtımı için çeşitli çalışmalar yapıyorsunuz. Genel olarak nasıl tepkiler alıyorsunuz?

Okullarımızın çalışanlarıyla ve eğitmenleriyle öylesine ciddi bir çizgi tutturduk ki, çocuğunu bize emanet eden bir ebeveyn, uzun yıllar çocuğunun okulumuzda kalması için ellerinden gelen çabayı gösteriyor. Dolayısıyla şunu görüyorum ki, eğer sağlam yapılanmış bir okulsa, içeriği de sağlamsa ve son derece güven veriyorsa, bu güvenin karşılığında geleni de hiç yanıltmıyorsa, doğal olarak o insanlar da, uzun bir süre boyunca çocuklarını bale eğitimine getirmek istiyorlar.

Gelgelelim  bir çok bale ve dans okullarına bakıyorum. Çok da içeriklerini bilmemekle beraber, kriz dönemleri gibi zor dönemlerde, kapanmak durumunda kalıyorlar.  Ben bunun tamamen hem idari tarafın, hem de stüdyodaki eğitim tarafının, son derece kuvvetli ve birbirinden haberdar, paralel gidilerek aşılabileceğini düşünüyorum. Biz okullarımızı bu şekilde kurduk. Bir tarafta zayıflık olunca, eğitimde de çökmeler oluyor.

-Kimsesiz çocuklar yurtlarındaki potansiyel çocuklar için burslu sınıf açmak gibi, gerçekleştirdiğiniz sosyal sorumluluk projelerinizden bahseder misiniz?

Evet, böyle bir proje gerçekleştirdik ve bunun devamlılığını sağlamaya çalışıyoruz. Bundan büyük mutluluk duyuyoruz. Eğitim kurumlarının ana prensiplerinden bir tanesi, ticari kurum olarak görülmemesi, diğer yandan da kazandıklarını böyle şeylere yatırmasıdır diye düşünüyoruz.

-Orta ve uzun vadede plan ve projelerinizden bahseder misiniz? Varsa, gelecek ile ilgili bir hayalinizi paylaşır mısınız?

Bundan sonraki projemiz, açtığımız tüm okulların bir vakıf çatısı altında toplanması olacak. Kurmayı düşündüğümüz dans, tiyatro ya da müzik topluluklarımız ile okullarımız arasında, köprü vazifesi görecek bir yapıya ihtiyacımız var. Ciddi anlamda, bunu yapabilecek boyutta eğitim ve yönetici kadromuz oluştu. Bu yüzden topluluklarımızın oluşması ve vakıflaşmak bizi son derece mutlu edecek, çok önemli bir proje ayağıdır.

Yorumları Göster

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir