Çocuğun hayal dünyası ve gerçekleri iç içedir. Çocuk, dış dünyasındaki olaylardan etkilenince, taklit yeteneğini kullanarak canlandırma yapar ve hayal dünyasından kattıklarıyla da oyunlarını zenginleştirir.Hayale dayalı oyunlarında, etrafında bulunan ve dikkatini çeken kimseleri taklit eden çocuğun, kimi zaman cansız varlıkları canlıymış gibi düşünmekten çok hoşlandığı gözlenmektedir. Bu nedenle çocuk kuklaları konuşturmayı çok sever ya da trenleriyle, arabalarıyla ve bebekleriyle oynarken onlara ait sesler çıkarır. Bir nevi, kendi vücudunu devreden çıkararak, kullandığı nesnelere canlılık kazandırır. Çocuğun ruh ve beden gelişimi için bu ve buna benzer oyunların olabildiğince zenginleşmesi gereklidir.Çocuk tek başına oynadığı gibi, yaşıtlarıyla da çeşitli oyunlar oynar. İki ve daha çok çocuğun bir arada oynadıkları oyunlarda, oyun o anda belirlenir ve uygulamaya geçilir. Çocuklardan birisi de oyunun yönetmeni olur. Hemen rol dağıtımı yapılır ve diğer çocuklar da oyunu yönetmenin belirlediği sınırlar içinde oynarlar. Oyun esnasındaki diyaloglar ise, oyunun konusuna göre şekillenir. Bu tür oyunlar, çocuğun çevresi ile olan ilişkilerini geliştirmede çok büyük katkı sağlamaktadır.Çocuğun hayatında önemli bir yer tutan oyunların canlandırılması ile bir tiyatro eserinin hazırlanıp sahnelenmesi arasında büyük bir benzerlik olduğu kolayca gözlemlenebilir. Tiyatro, diğer bir deyişle ‘dramatizasyon’, çocuğun çok yönlü gelişmesinde önemli bir rol oynar. Çocuk, aktif, kendine güvenen, çevresi ile sağlıklı ilişkiler kuran, öğrendiklerini hayata geçiren bir insan profili olarak çok yönlü gelişir.Tiyatronun çok üzerindeki pek çok olumlu etkisinden birisi de ona dayanışmayı öğretmesidir. Tiyatro, birlikteliğe dayanan bir sanat faaliyeti olduğu için, tiyatroda görev alan çocuklar, birlikte bir işi başarmanın yanında, dayanışmanın ve birbirlerine destek olmanın önemini de kavrarlar. Çocuğun daha sonraki dönemlerinde paylaşımcı olması ve bir ekip içinde rahatlıkla çalışmasında, tiyatro faaliyetlerinin yeri oldukça fazladır.Çocuk ve tiyatro oyunlarıyla ilişkisi aşağıdaki üç ana grupta incelenebilir:
1. Okul Öncesi Grup (0-6 yaş): Bu yaş grubundaki çocuklar, bir oyunu seyretmek yerine, oyuna katılmak isterler. Bu yüzden tiyatro sahnesi, ortada ve çocuklarla iç içe olabilecek şekilde düzenlemelidir. Oyuncular çocuklara sevgiyle yaklaşmalıdır. Oyunda kullanılacak kostüm ve dekorlarda çocuğun kendi hayal dünyasını da kullanmasına imkân tanımak ve kendini oyun içinde hissetmesini sağlamak için sadelik tercih edilmelidir.
2. İlköğretim Birinci Kademe (8-12 yaş): Bu yaştaki çocuklar çevreleriyle uyum içinde olma ve ilişki kurma isteğindedirler. Paylaşımcı yönleri ön plana çıkmaya başlamıştır. Etraflarında olup bitenleri nedenleriyle birlikte öğrenmeye ve kendilerince bir sonuca bağlamaya çalışırlar. Bu nedenle oyunları sadece gözlemlemekle kalmazlar, aynı aktif olarak oyunlara katılırlar. Öğrenme istekleri çok yoğun olduğu için, akıllarına gelen veya kafalarına takılan her türlü soruyu sorup cevabını öğrenmek isterler. Bu nedenle, bu yaş grubundaki çocukların tiyatro ile uğraşmaları, onların dışa dönük olmalarında önemli bir adım olacaktır. Bu yaş grubu için yazılan oyun metinleri, kurgu yönünden sağlam ve aşırı çocuksu davranışlardan uzak olmalıdır.
3. İlköğretim İkinci Kademe (12-15 yaş): Bu yaş grubundaki çocuklar, büyüklere yönelik tiyatro ile çocuk tiyatrosu arasındaki geçiş dönemini yaşamaktadırlar. Diğer yaş grubuna dâhil olan çocukların oyunları genellikle doğaçlama ve hayal ürünüyken, bu yaş grubunda oynanan oyunlar daha gerçekçidir. Bu gruptaki çocuklar değişken bir ruh yapısına sahiptirler. Bu nedenle, kimi zaman olgun, kimi zaman da çocuksu bir karaktere büründükleri gözlemlenebilir. Oyunların akışı da ruh hallerine göre inişli çıkışlıdır.
Yaşları kaç olursa olsun, kendi yaptıkları işlerin beğenilmesini isteyen çocuklar, sahneledikleri oyunları büyüklerin izlemesinden ve onların beğenilerini almaktan büyük mutluluk duyarlar. Bu, onların özgüvenlerinin gelişmesini sağlar. Daha küçük yaşta oynadıkları oyunlarla farkında olmadan tiyatroyla tanışan çocuklar, tiyatroyla büyüdükleri zaman kişilik ve kimlik kazanmış sağlıklı bireyler olacaklardır. O halde ne bekliyoruz? Haydi, çocuklarımızı tiyatroyla tanıştıralım!