Topkapı Sarayı Hakkında Bilgi

Topkapı Sarayı hakkında bilgi edinmek ister misiniz? Bu yazıda size Topkapı Sarayı’nı anlatacağız. Haydi birlikte okuyalım.

Bu yazıda sizler için Osmanlı Dönemi’nden bu yana ayakta kalan ve o dönemin yaşantısını tüm ihtişamıyla bizlere yansıtan Topkapı Sarayı’nı anlatacağız.

İstanbul’un fatihi II. Mehmet (Fatih Sultan Mehmet) tarafından inşa ettirilen Saray’ın yapım çalışmaları 1460 yılında başlamış ve 1478 yılında bitmiş. Zaman içerisinde bazı ilavelerin yapıldığı Saray’da Osmanlı padişahları ve Saray halkı, 19. Yüzyılın ortalarına kadar yaşamış. Saray aynı zamanda, devletin yönetildiği ve eğitim verildiği önemli bir merkez haline gelmiş.

Aslında Saray’ın ilk ismi “Yeni Saray”mış. İsminin Topkapı Sarayı’na dönüştürülmesi şu şekilde olmuş: Sultan I. Mahmut tarafından Bizans surlarının yakınına yaptırılan ahşap ‘Topkapusu Sahil Sarayı’ bir yangında tamamen kül olunca, bu sarayın ismi Yeni Saray’a verilmiş.

Çeşitli avlular, bahçeler, devlet işlerine ayrılmış daireler, hükümdarın yaşadığı bina ve köşkler ve Saray görevlilerinin yaşadığı binalardan oluşan Topkapı Sarayı, 3 Nisan 1924 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle, müzeye dönüştürülmüş.

Topkapı Sarayı hakkında bilgi edinmeye başladık. Şimdi, sizlerle beraber Topkapı Sarayı’nın bölümlerini inceleyelim.

Topkapı Sarayı’nın Bölümleri

Bab-ı Hümayun

Bab-ı Hümayun, Topkapı Saray’ının giriş kapılarından biri. Sultanahmet’te bulunan Saray’a gittiğimizde karşımıza çıkan ilk ihtişamlı kapı, bu kapı.

Fatih Sultan Mehmed döneminde yaptırılan kapının hemen üzerine baktığımızda bir kitabe görüyoruz. Kaynaklardan araştırdığımızda ise, kitabede “Bu mübarek kale, Allah’ın desteği ve rızası üzerinde, güvenliği sağlamak maksadıyla, Sultan Mehmed Han’ın emriyle, 833 yılının mübarek Ramazan ayında imar ve inşa edildi” ifadesinin yer aldığını öğreniyoruz.

Bab-ı Hümayun’den içeri girdiğimizde ise hemen karşımıza I. Avlu çıkıyor.

I. Avlu / Alay Meydanı

Bu avlu, Osmanlı döneminde, halkın girmesine izin verilen tek saray bölümüymüş. Avluda, askeri törenler ve alaylar yapılırmış.

I. Avlu’dan girdiğimizde sağ tarafımızda saray fırınını; sol tarafımızda ise, Aya İrini Kilisesi’ni görüyoruz. Bizans döneminde yaptırılan Aya İrini Kilisesi, bu avlunun en eski yapısıymış. 3 adet kapısı olan kilise, günümüzde askeri müze olarak kullanılmaya başlanmış.

Oldukça geniş bir alana yayılmış avluda dikkat çeken yapılardan biri ise, ‘Cellat Çeşmesi’. Bab-üs Selam kapısına gelmeden hemen sağ tarafta yer alan ‘Cellat Çeşmesi’nde, eskiden sarayın ısınma ihtiyacını karşılayan odunluklar bulunurmuş.

Bu üç yapı dışında avluda: Hasırcılar Ocağı ve Ambar Ocağı, Darphane-i Amire, Maliye Nezareti, Enderun Hastanesi ve Has Fırın Camii bulunuyor.

I. Avlu’nun sonuna geldiğimizde ise, karşımızda Bab-üs Selam kapısını görüyoruz. Fatih Sultan Mehmed döneminde yaptırılan bu kapı, Topkapı Sarayı’nın belki de en ihtişamlı ve en etkileyici kapısı. Zamanında bu kapıdan sadece padişah atıyla geçer, sadrazamlar ve devlet adamları atlarından inerek geçebilirmiş.

III. Murat tarafından tekrardan inşa ettirilen iki kuleli kapı, Saray’ın gerçek girişi. Yani buradan içeri girdiğimizde, artık Topkapı Sarayı’nı tüm güzelliğiyle görebiliyoruz. İçeride yol 5’e ayrılıyor: Saray mutfağı, Bab-üs Saadet, Divan, Harem ve Saray Ağırı.

“Zamanında bu yollarda padişahlar yürümüş” diyerek gezerken, Osmanlı Dönemi yaşantısını ve halkını daha da merak ediyorsunuz.

II. Avlu / Divan Meydanı

Osmanlı Dönemi’nde Divan, bürokratik meselelerin görüşüldüğü yerdi. İşte, Bab-üs Selam’dan içeri girdiğimizde karşımıza çıkan II. Avlu’da bu meseleler tartışılırdı.

Avludaki Divan Meydanı’nda devlet yönetimi gerçekleştirilirmiş. Tahta geçiş, bayramlaşma, elçi kabulü ve yeniçerilere maaş verme törenleri burada yapılırmış.

Avluda ilerlerken hemen sol tarafımızda Adalet Kulesi ve Kubbealtı’nı görüyoruz. Adalet Kulesi’nde, Divan-ı Hümayun toplantıları yapıldığı için burası, oldukça önemli bir yapı.

Adalet Kulesi, bakıldığında bu avlunun en değerli bölümü olarak görülüyor. Avluda, kule dışında, silahların sergilendiği Dış Hazine Binası, Has Ahir Avlusu, Baltacılar Koğuşu ve Harem Dairesi Arabacılar Koşuğu bulunuyor.

III. Avlu / Enderun Avlusu

Enderun Avlusu, Saray’ın sıkı koruma altında olan bir avlusu. Bu avlunun dış kapıları kapatıldığında, buraya girmek mümkün değil.

Daha çok koğuşların bulunduğu avluda karşımıza çıkan ilk bina, Divan toplantılarından sonra sultanın, vezirleri kabul ettiği Arz Odası binası. Fatih zamanında inşa ettirilen bu bina yıkılmış ve I. Selim döneminde tekrardan inşa ettirilmiş.

Arz Odası’nın arkasında 1719 yılında inşa ettirilen Sultan III. Ahmet Kütüphanesi, sağ tarafında Meşkhane, Fatih Köşkü, Enderun Mektebi ve Seferi Koğuşu bulunuyor.

Sol tarafında ise, avlunun önemli yapılarından biri olan ve Hz. Muhammed’in hırkasının sergilendiği Hırka-i Saadet Dairesi var.

Bu yapıların haricinde avluda, Ağalar Camisi, Has Oda Koğuşu, Büyük oda ve Küçük oda isimli koğuşlar, Kuşhane, Akağalar, Kilerli ve Hazine Koğuşu ile Silahdar Hazinesi bulunuyor.


IV. Avlu / Sofa-i Hümayun

Sofa-i Hümayun, Topkapı Sarayı’nın en huzur verici yerlerinden biri.

Mermer Sofa olarak da bilinen bu terastan baktığımızda, olduğu gibi Marmara denizini görüyoruz.

Burada Sofa Köşkü, Revan Köşkü, Bağdat Köşkü, Sünnet Odası ve Hekimbaşı Odası bulunuyor. Köşklerde hep İznik çinileri kullanılmış. Büyük avlunun ortasında, fışkiyeli bir havuz yer alıyor.

Bronzdan yapılmış İftariye Köşkü ise, buranın en dikkat çekici yapısı. Marmara denizine tepeden bakan Köşk, özellikle turistler tarafından büyük ilgi görüyor.

Mermer Sofa’dan üç metre uzunluğundaki merdivenlerden indiğimizde karşımıza, ağaçlarla çevrelenmiş Lale Bahçesi çıkıyor. Lale Bahçesi’nde aynı zamanda Sofa Köşkü ve Hekimbaşı Kulesi de bulunuyor.Harem

Harem, Topkapı Sarayı’ndaki padişahların, hanımları ile birlikte yaşam sürdüğü yerdi. Burada ‘gizlilik’ son derece önemli bir unsurdu.

Topkapı Sarayı Haremi, II. Avlu’nun arka bahçesinde konumlandırılmış. Osmanlı zamanında oldukça önemli bir yere sahip olan daire, 16. Yüzyıl’dan 19. Yüzyıl’a kadar birçok dönemin mimarisini bünyesinde barındırmış.

İçerisine girdiğimizde insanda farklı bir etki yaratan Daire, Saray’daki selamlık ve diğer avlulardan yüksek duvarlarla ayrılarak gizlenmiş.

Harem’de, 250’den fazla oda, 9 hamam, 2 camii, bir hastane, koğuş ve çamaşırhane yer alıyor.
Harem Dairesi, birbiri ardına sıralanmış birçok avludan meydana geliyor. Bu avluların hepsi birbirinden ayrılmış. Odalar ve avlular ise oldukça büyük.

Harem, Kanuni Sultan Süleyman’ın Haseki Hürrem Sultan ve ailesiyle birlikte hareme taşınması sonucu daha da önem kazanmış.

Tüm görkemiyle ayakta kalan ve günümüze ulaşan en eski saray olan, Topkapı Sarayı’nda aynı zamanda, Osmanlı ve Avrupa Gümüşleri, İstanbul Cam ve Porselenleri, Has Oda-Mukaddes Emanetler Dairesi, Silahlar, Bakır ve Tombak Eserler, Çin ve Japon Porselenleri, Padişah Elbiseleri, Padişah Portreleri gibi birçok eser sergileniyor.

Saray’ın Hazine koleksiyonunda, dünyada en çok bilinen 22 elmas arasında yer alan ‘Kaşıkçı Elması’ da bulunuyor. Bu elmas 86 karat olup, çevresinde çift sıra 49 tane elmas barındırıyor. Siyah kadife bir fon üzerinde bulunan dünyanın en ünlü elmaslarından, ‘Kaşıkçı Elması’, bakanların gözlerini kamaştırıyor.

Topkapı Sarayı hakkında bilgi ve görseller böyle. Peki saraya nasıl gidilir?

Topkapı Sarayı’na Nasıl Gidebilirim?

Topkapı Sarayı, Cankurtaran Mahallesi’nde yer alıyor. Ayasofya Müzesi’nin önünden geçtikten sonra, sola doğru dönen yoldan devam ettiğinizde, Saray karşınıza çıkacaktır.