Kategorisiz

Yaman Kahramanlık Peşinde

Okul: Kunutay İ:Ö:O

Katıldığı İl: Kurtalan/Siirt
Doğum Tarihi: 05.07.1995
Okuduğu/etkilendiği yazar ve kitap: Aytekin Mehmet Arslan-Kelebeklerin Ölümlüğü
Öykünün Başlığı: Yaman Kahramanlık Peşinde

YAMAN KAHRAMANLIK PEŞİNDE

Hava güneşli… Gökyüzünü, güneşin yakıcı ışınları sarmıştı. Denizler dalgalıydı. Tabiat ana ilkbaharla ahenkteydi. Yaman denizin kıyısındaki küçük kulübesinden dışarıyı seyrediyordu. Aklını yine cevapsız sorular kurcalıyordu.: “Ne zaman, neler ve nasıl olacaktı?” İşte bu sorular Yaman’ı adeta kuytu bir yere sürüklüyordu. Yaman aklındaki sorulara cevap aramaya çalışıp gökyüzünü izlemeye devam ederken, birden yabancı bir ses duydu. Yaman bu sesi daha önce hiçbir yerde duymamıştı. Hemen dışarıya çıkıp etrafına göz gezdirdi.; ancak etrafında hiç kimse yoktu. Yaman hiçbir şey göremediğinden emin ama duyduğuna da bir o kadar emindi. Yaman sanki yolu hiç bitmeyecek gibi görünen ancak bittiği zaman zafere ulaşacağını bilen bir yolcu gibi kararlıydı.

Hep yeni maceralara konu olmak ve perde arkasındaki yüzleri ortaya çıkarmak istemiştir. İşte bu an onun için vazgeçilmez bir fırsattı. Yaman yavaş fakat emin adımlarla yürümeye başladı. Sesin geldiği yere doğru ilerledi. Ses hiç susmayacak gibi görünüyordu. Yaman o kadar kararlıydı ki havanın karardığının farkına bile varmıştı. Hava karardığı zaman etrafta hiçbir şey görünmüyordu. Yaman hemen bir ağaca yaslanmak için biraz daha ilerledi; ancak tam o sırada dengesizce aşağı düştü. Ne yapacağını bilemeyen Yaman mağara gibi bir yerde olduğunu anlayınca geriye çekildi. Birden arkasından bir el uzandı. Yaman korkudan titriyordu. Yumuşak ve insanın ruhunu okşayan bir sesle “Sen kimsin?” diye sordu. Yaman o kadar ürkütücü bir yerdeydi ki adını bile unutacak bir hale gelmişti. Şaşkınlık içerisinde “Şey, şey… Ben Yaman.” , diye bir yanıt verdi. Elini uzatan kişi konuşmaya devam etti ve : “Ben de Rüzgar, burada köle olarak çalışıyorum.. Peki senin burada ne işin var?” , diye sordu. Yaman’ın cevap vermek için zorlandığı görülüyordu. Rüzgar elini Yaman’ın üzerinden çekti. Hemen onu bir köşeye götürdü. Yaman meraklı bir gözle Rüzgar’ın gözlerinin içine bakarak: “Beni buraya neden getirdin?” , diye sordu. Rüzgar alçak bir sesle: “Birkaç kişi hızlı adımlarla buraya geliyor,” , dedi. Yaman şaşkınlık duyguları içerisinde, ses tonunu alçaltarak:“Peki ama…” diye sözlerine başlamışken Rüzgar Yaman’ın sözünü kesti. Korkulu bir ses tonuyla Yaman’a: “Tamam, sus buraya yaklaşıyorlar.” , dedi. Bir süre ikisi de sessiz durmayı başarınca Rüzgar buranın nasıl bir yer olduğunu uzun uzun anlattı. Yaman anlatılanları can kulağıyla dinlemişti fakat aklını kurcalayan bir soru vardı. Bu soruyu hemen sordu: “Sen beni onlardan neden korudun?” Rüzgar: “Ben seni onlardan değil kendimi onlardan korudum.” diye cevap verdi.

Yaman hiç konuşmadan sessiz bir biçimde mağarayı gezdi. Duvarda asılı olan tabloya göz gezdirdi. Tablonun güzelliği Yaman’ın dikkatini çekmişti. Yaman meraklı adımlarla Rüzgar’ın yanına gitti. Yaman heyecanlı ve meraklı bir edayla: “Duvarda asılı olan tablo kime ait?” , diye sordu. Rüzgar: “Tablo asırlardan beridir bu duvarda asılıdır. Tablonun kime ait olduğunu kimse bilmiyor. Rivayete göre bu tabloda bir mesaj verilmek isteniyor. Halk da bu mesajı bulabilmek için birbirleriyle olan dostluk bağını kopardılar. Herkes bu tablodaki mesajı bulmaya çalışıyor ; fakat tablo o kadar sade bir dille anlatılmış ki, insanlar tablodan hiçbir mesaj çıkaramadılar.

Yaman yüksek bir ses tonuyla: “Buldum! Evet ben buldum.”, dedi. Rüzgar Yaman’a “Ne buldun?” diye sordu. Yaman: “Tabloda verilmek istenen mesajı buldum diye yanıt verdi. Rüzgar: “Peki bunu nasıl bulabildin?”, diye sordu. Yaman: “Tablo sade bir dille anlatılmış. Tabloda gördüğün gibi beyaz bir kağıt var. Buradaki halk o kağıdı çizilmiş olarak görüyor ancak dikkatli bakıldığı zaman o kağıdın tablonun arkasında olduğu fark edilir. Verilmek istenen mesaj o kağıtta yazılıdır.”, diye cevap verdi. Rüzgar hemen kağıdı alıp okudu. Kağıtta eskiden yaşamış bir adamdan bir tavsiye vardı. Rüzgar bu kağıdı Yaman’a verip buradaki halka okumasını istedi ancak Yaman bir yabancı olduğu için Rüzgar’ın okuması gerektiğini söyledi. Rüzgar kağıdı okumaya başladı: “Mutlu yaşayabilmeniz için sevgi ve barışı öne çıkarmanız gerekiyor.” Cümlesi yazıyordu. Rüzgar bu cümleyi halka okuduktan hemen sonra herkes sevgi ve barış içinde yaşayacaklarına dair yemin etti.

Yaman kulübesine bir kahraman ama hiç tanınmayan bir kahraman olarak döndü.

Yorumları Göster

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir