Zeynep Cemali Edebiyat Günü 2012 – Konuşmacılar ve Konular

Yalvaç Ural:
Çocuk edebiyatının çok yönlü yazarı, 2012 Zeynep Cemali Edebiyat Günü'nün açış konuşmasını yaptı.
•Çocuk edebiyatımıza ve yayıncılığına genel bir bakış
•Bugünün çocuklarını, gençlerini anlamak
•Günümüzde çocuklar için yenilikçi edebiyat kitapları yazılıyor mu?
•Dünyadan çocuk kitaplarında dikkati çeken gelişmeler
•Çocuklar için yazmak neden daha zor? Başlıklarını inceledi.

-Türkiye’de çocuk kitapları yayıncılığının ve dergiciliğinin yanı sıra haberciliğinin de en önemli isimlerinden Yalvaç Ural, Mırnâme, Müzik Satan Çocuklar, Uçurtmam Çaylak Kuyrukları Yarka gibi, çok sayıda dile çevrilen 100’ü aşkın kitap yazdı. Korkuluğun Kalbi Almanya’da 1995’te en çok satan kitaplardan biri oldu. Televizyon için çizgi filmler, programlar hazırladı, sunuculuk yaptı. 2001’de, Hollanda’daki 5. Uluslararası Çocuk Şiirleri Festivali’nde Türkiye’yi temsil etti, “Dünya Çocuk Şiirinin Şampiyonu” olarak adlandırıldı. Yurtiçinde ve yurtdışında, Milliyet Sanat Dergisi Oyun Yarışması Ödülü (1980), Türk Yunan Dostluğu Abdi İpekçi Dostluk ve Barış Ödülü Yarışması’nda Şiir Başarı Ödülü (1983), dünya çocuk edebiyatına yaptığı katkılardan ötürü Polonya Uluslararası Gülümseme Nişanı ve Şövalyelik Ödülü (1986), TRT Yılın En İyi Çocuk Kitabı Yazarı Ödülü (1986), Kosova-Yılın Yazarı Ödülü (2003) gibi ödüller aldı.

Prof. Dr. Üstün Ergüder:
4+4+4 okuma kültürümüzü geliştirmek için bir fırsat olabilir mi? Başlığı altında:
•4+4+4 nedir, ne değildir?
•Yeni sistemde edebiyat kitaplarının yeri ne olacak?
•4+4+4 kitapla öğrenci arasındaki bağı nasıl etkileyecek?
•Öğretimin 12 yıla çıkması kitap okuruna neler sağlayacak?
•Fatih Projesi’ndeki “kültür kitapları” linki nasıl işleyecek? alt başlıkları irdelendi.

4+4+4 sisteminin, siyasi bir yapısı olduğuna değinildi. Şu an anlaşılmaya çalışıldığını ve getirdiği yenilikler ve uygulamalarda gözlemleyeceğimiz söylendi.

Okul türlerindeki fazlalığın, karmaşaya sebep olduğunu söylendi ve yeni sistemin bu duruma düzen getirebileceği belirtildi. Diğer bir olumlu gelişme olarak ise, ilk önce 60 aylıkların okula başlaması düşünülürken, 66 aylıkların okula başlamasına karar verilmesi eklendi. Okulların yeni sisteme adapte olması gereğinden bahsedilirken; 66 ve 80 aylıkların aynı sınıfta yer almasından doğabilecek sorunlar, lavabo ve tuvaletlerin yenilenmesi gibi ihtiyaçlar olduğu belirtildi. Bu ihtiyaçların, özel okullar tarafından kolaylıkla karşılanabileceği ve asıl sıkıntıyı Anadolu’da, varoşlarda yaşayan, düşük gelirli ailelerin çocuklarının çekeceği eklendi. Bu gibi durumlar açısından değerlendirildiğinde, sistemde bazı acele uygulamalar olduğuna dikkat çekildi. Seçmeli ders sayısının artması ve bu konuda esneklik tanıma gibi, sistemin planladığı başka olumlu gelişmelerin de olduğu vurgulandı. Seçmeli ders ve diğer konularda getirilen yeniliklerin, 8 yıllık eğitim sistemi içerisinde değişim yapılarak da gerçekleştirilebileceği söylendi. Bu sene okula başlayanlar zorluklar çekse de, süreçte sistemin oturacağına dair inanç da olduğu belirtildi.

Sistem değişiklikleri olsa da, Türkiye’deki çocukların eğitimdeki asıl sorununun, “okulu sevmemeleri” olduğu vurgulandı. Farklı eğitim sistemlerinden örnekler verilerek, çocukların 1. sınıfta iken kütüphaneden kitap alma, eve getirme, okuma ve iade etme alışkanlığını edindikleri, seçmeli derslerde ve hobilerde; tiyatro, buz pateni gibi geniş ve teşvik edici bir çeşitliliğe sahip oldukları belirtildi. Çocukların “çok iyi öğretmenler” sayesinde, kitaba, sanata ilgi duyacağı ve tüm hayatlarının değişeceği söylendi. MEB kaynaklı bir istatistik ile; ülkemizdeki sanat eğitiminde, MEB içerik kapsamının belirsizliğine ve seçimlik derslerin sınırlı sayıda olmasına, sanata ve spora uluslararası ortalamanın yarısı kadar az zaman ayrılmasına, yıllık ders saatlerinin sınıf değişimlerine rağmen sabit kalmasına dikkat çekildi. Bu istatistikten yola çıkarak, çocukların okulu sevmeleri için; iyi öğretmenlere sahip olmaları, eğitimde sanata ve spora daha çok zaman ayrılması, seçmeli ders sayısının ve süresinin arttırılması, yaş ve ders saatinde denge yaratılması ile, 4+4+4’ün bir fırsata dönüşebileceği vurgulandı.

-Yükseköğretimin kalitesi ve akademik özgürlük konularında hem yurt içinde, hem de uluslararası alanda üretken akademisyenlerden biri olan Prof. Dr. Üstün, 1992-2000 yılları arasında iki dönem Boğaziçi Üniversitesi Rektörü olarak görev yaptı. Bugün, Eğitim Reformu Girişimi (ERG) Direktörü olan Ergüder, Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV) Mütevelli Heyeti ve Yönetim Kurulu Başkanı; Vehbi Koç Vakfı Yönetim Kurulu üyesidir. Robert Kolej Mütevelli Heyeti’nde, Avrupa Kültür Vakfı (ECF) ve Avrupa Vakıflar Merkezi (EFC) yönetim kurullarında da çalışıyor. Magna Charta Gözlemcilik Konseyi Başkanlığı görevi sayesinde, akademik özgürlükleri savunan Avrupa Üniversiteler Birliği’nin ilk Türk başkanı oldu.

Behçet Çelik , Aslı Tohumcu, Müge İplikçi:
Gençlik edebiyatı bizde de yazılabilir mi, yoksa zaten yazılıyor mu? Ana başlığında;
•Edebiyat bağlamında genç nüfuslu bir toplum olmak ne demek?
•Edebiyat, gençliği güruhlaşmaktan birey olmaya çekebilir mi?
•Gençlik edebiyatı için de bir “kanon” düşünmek mümkün mü?
•Gençlik edebiyatı yazarının yazım kılavuzuyla işi olmalı mı?
•Kurumsallaşma ve gençlik arasında edebiyatın işlevi konularını değerlendirdiler.

Behçet Çelik, gençlik edebiyatı yazarı olmasında, kendi gençliğine duyduğu özlem ile; 13-18 yaş aralığındaki insanlara hitap eden, onların dilini kullanabilen, ruhunu ifade edebilen bir metin ortaya çıkarmasının etkili olduğunu söyledi. Aslı Tohumcu, en başından beri, aslında eğlence için yazdığını belirtti ve genç okuyucuların, zorluklara henüz yenik düşmedikleri, muhalefete ihtiyaç duydukları ve birlikte söyleyecek sözleri olduğu için, bu edebiyat türüne ilgi duyduklarını ekledi.

Gençlik edebiyatının kanonlaşmış bir yazım kılavuzu olmadığını, gençlerin kendilerini görebilecekleri bir dili olduğu belirtildi.

Yazarlar, edebiyatın genç kitleye bakışını değerlendirdi. Aslı Tohumcu, “gençliği özne alarak alan” edebiyat tanımlamasıyla, kendi benimsediği düşünceyi ifade etti. Edebiyatı esas olarak genç kitlenin takip ettiğini, yetişkinlerin zamanla edebiyattan uzaklaştığını belirterek, edebiyat bağlamında genç nüfuslu bir toplum olmanın önemli olduğunu söylediler. Edebiyat kitaplarındaki genç kahramanların, o yaş grubundaki gençlere, “özdeşleştirme” imkanı sağladığını belirttiler.

Türkiye’nin bu alanda henüz olgunlaşmadığını; dergilerde çocuk, gençlik ve edebiyat üzerine yazma eğiliminin düşük olmasıyla açıkladılar. Gençlik edebiyatının bir alt tür değil, “tür” olduğa dair vurgu yaptılar. Dergilerin, ekonominin, devletin, eğitim sisteminin ve ailenin, yaklaşım tarzının değişmesi gerektiğini belirttiler.

Kitaplar üzerindeki, “özetini çıkarmak üzere verilen sıkıcı nesneler” düşüncesini değiştirmek için, kaliteli gençlik kitapları yazmanın etkisinden bahsettiler. Çocukların ve gençlerin kitaptan soğumaması adına, yeni bir kapı açabileceğini söylediler.

-Öyküleri ve romanlarıyla tanınan Müge İplikçi, Vatan gazetesinde köşeyazarlığı yapıyor; Bilgi Üniversitesi’nde ders veriyor. Perende, Kafdağı, Civan gibi kitapları çeşitli dillere çevrildi. Çocuk kitaplarının yanı sıra gençler için Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği (ÇGYD) tarafından verilen Yılın En İyi Gençlik Romanı 2010 Jüri Özel Ödülü’nü alan, Yalancı Şahit’i (2010) yazdı.
-Behçet Çelik, Varlık dergisinde yayımlanan ilk öyküsünün (1987) ile, 1989 Akademi Kitabevi Öykü
Başarı Ödülü’nü kazandı. Gün Ortasında Arzu (2007) ile 2008 Sait Faik Hikâye Armağanı’na, Diken Ucu (2010) ile 2011 Haldun Taner Öykü Ödülü’ne layık görüldü. “Köprü Kitaplar” dizisi için, Sınıfın Yenisi (2011) adlı gençlik romanını yazdı. -Aslı Tohumcu, değişik yayınevlerinde editörlük, TRT’de muhabirlik yaptı. Vatan Kitap ve Akşam Kitap’ın çıkışında yer aldı. Radikal Kitap’ta çocuk ve yetişkin edebiyatı üzerine yazıyor. Özellikle kadına yönelik şiddeti işlediği öykü kitapları Abis (2003), Yok Bana Sensiz Hayat (2006) ve Şeytan Geçti’nin (2010) ardından, Taş Uykusu (2011) romanı da çok ses getiren yazar, çocuklar ve gençler için de kitaplar yazıyor.

Selim İleri:
Edebiyattan yaşama süzülen öyküler başlığında, romanları, öyküleri ve deneme yazılarıyla gençlerin dikkatini edebiyata çekti. Tolstoy’dan Reşat Nuri Güntekin’e, Behçet Necatigil’den Federico Fellini’ye, etkileyici bir edebiyat yolculuğu yaptı.

-Çağdaş edebiyatımızın önemli temsilcilerinden Selim İleri, ünya gazetesinin sanat sayfasını ve Argos dergisini yönetti. On dokuz yaşındayken yayımlanan Cumartesi Yalnızlığı (1968) adlı ilk öykü kitabıyla dikkatleri çekti. İleri; Dostlukların Son Günü (1975) adlı eseriyle 1976 Sait Faik Hikâye Armağanı’nı ve Her Gece Bodrum (1976) adlı romanıyla 1977 Türk Dil Kurumu Roman Ödülü’nü aldı. Daha sonra, Yaşarken ve Ölürken’le 1981 Milliyet Sanat Dergisi Yılın Romanı Ödülü’nü aldı. Kırık Bir Aşk Hikâyesi (1981) adlı senaryosuyla 1982 Sinema Yazarları Derneği En İyi Senaryo Ödülü’ne, Bu Yaz Ayrılığın İlk Yazı Olacak (2001) adlı romanıyla 2002 Orhan Kemal Roman Armağanı’na, Uzak, Hep Uzak’la 2003 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’ne, İstanbul’un Sandık Odası (2004) adlı çalışmasıyla da 2005 Türkiye Yazarlar Birliği Hatıra Ödülü’ne layık görüldü. Türk edebiyatına yaptığı katkılar nedeniyle, 2012’de “öykü” dalında verilen Aydın Doğan Ödülü’nün sahibi oldu.

Semih Gümüş:
Edebiyat cephesi ve yaratıcı yazarlık ana başlığı altında;
•Yaratıcı yazarlık ne demek?
•Kurmaca ile uydurma arasındaki farklar
•Edebiyatla gençler arasında yeni köprüler kurmak
•Edebiyat okumadan edebiyat yazmak mümkün mü?
•Yazarın her yazdığı kitaplaşabilir mi? konularını inceledi.

-Yazar ve eleştirmen Semih Gümüş, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden 1981’de mezun oldu. Roman Kitabı (1991), Kara Anlatı Yazarı (1994), Öykünün Bahçesi (1999), Yazarın Yalnızlık Burcu (2005), Eleştirinin Sis Çanı (2008), Modernizm ve Postmodernizm (2010) ile Yazar Olabilir miyim? (2012) adlı eleştiri ve deneme kitapları yazdı. Başkaldırı ve Roman (1996) adlı eseriyle 1997 Cevdet Kudret Eleştiri Ödülü’nü aldı. Bir dönem Radikal gazetesinde spor yazıları yazdı, futbola ilişkin çeşitli konulardaki denemelerini Futbol ve Biz (2000) adlı kitapta bir araya getirdi. 2006 sonunda yayın hayatına başlayan NotosÖykü (sonra Notos) dergisinin ve Notos Kitap Yayınevi’nin genel yayın yönetmenliğini sürdüren Gümüş, Günışığı Kitaplığı’nın 2011 Memet Fuat Yayıncılık Ödülü’ne değer görülen “Köprü Kitaplar” dizisinin de editörlüğünü yapıyor.

Zekeriya Kaya:
Türkçe sorunları ve ders kitaplarımız ana başlığında;
• Dil duyarlığı, okuma alışkanlığı ve ders kitapları arasında nasıl bir bağ var?
•Ders kitaplarımızın durumu aslında nelere işaret ediyor?
•Türkçeyi öğretmek mi, öğrenmek mi daha zor?
•Türkçe ve edebiyat dersi kitaplarındaki hatalar
•Ders kitaplarındaki edebiyat metinleri nasıl kazalara neden oluyor? konularını işledi.

-Zekeriya Kaya, edebiyatçı yönü ve oyun yazarlığıyla da tanınıyor. İlk kitabı, Sırtımdaki Semer 1985’te yayımlandı. 1986’da TBMM’nin açtığı çocuk oyunları yarışmasında ikincilik ödülü alan, Yonca Sevmeyen Kralla Bilge Tavşan adlı oyunu, Devlet Tiyatroları tarafından sahnelendi. Birçok ödüle layık görülen çocuk oyunlarının yanı sıra, roman ve öykü kitapları yazdı. Türkçe ve ders kitaplarındaki kullanımı üzerine çalışmalarıyla tanınıyor.

Kenan Kocatürk:
Dijital haklardan “Fatih Projesi”ne yayıncılık sektöründe yeni gelişmeler başlığı altında;
•Teknolojik gelişmeler, yayıncılığı nasıl etkileyecek?
•Dijital yayıncılıkta yaşanan gelişmeler ve dijital haklar
•Türkiye’de ve dünyada kitap pazarı ve e-ticaret, dijital kitap satışları
•Sektörümüzün yurtdışı açılımında son durum
•MEB’in, Eğitimde Fatih Projesi’ndeki çocuk kitapları linki nasıl işleyecek? konularını işledi.

-Türkiye Yayıncılar Birliği Genel Sekreteri ve Literatür Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Kenan Kocatürk, yayıncılık sektörünün ve dijital yayıncılığın uzman isimlerden. Edebiyat ve İlim Eseri Sahipleri Meslek Birliği (EDİSAM) ve Jeofizik Mühendisleri Odası gibi sivil toplum kuruluşlarının da üyesidir. Yürütme Komitesi Eşbaşkanlığı’nı yaptığı ve 2009’da toplanan 5. Ulusal Yayın Kongresi’nin İzleme Komitesi Eşbaşkanlığı’nı halen sürdürüyor.

Dr. Müren Beykan:
•Çocukları anadilimizin büyüsüne yakınlaştıracak bir yarışmayı kurgulamak
•Adaylar önümüze hangi açılardan düşündürücü bir resim koyuyor?
•Yazmanın harekete geçirdiği duygular: “Hoşgörü” nasıl algılanıyor?
•2012 sonuçlarının ışığında günümüzün çocukluğundan kesitler başlıklarını elde aldı.

-Günışığı Kitaplığı’nın kurucularından, yayın yönetmeni; arkeoloji doktorası sahibi, mimar Müren Beykan bugüne dek çağdaş çocuk ve gençlik edebiyatının önemli yüzlerce kitabının yanı sıra, 2010 Memet Fuat Yayıncılık Ödülü’nü alan “Köprü Kitaplar” dizisini ve günümüzün 31 önemli yazarının anı, şiir ve öykülerinden oluşan 15 adlı seçki gibi birçok özgün projeyi yayına hazırladı. 1980’den bu yana, Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi’nin yanı sıra, HABITAT II kültür sergilerinin katalogları Tarihten Günümüze Anadolu’da Konut ve Yerleşme (Housing and Settlement in Anatolia: A Historical Perspective), Dünya Kenti İstanbul (World City İstanbul) gibi büyük yayınlarda yayın yönetmeni olarak görev aldı. Günışığı Kitaplığı’nın alt markası ON8’in de yayın yönetmenliğini sürdüren Beykan, Vatan Kitap’ta yazıyor.

Onur Caymaz:
Çocuk ve gençlik edebiyatı konferansının yönetimini bu yıl, şair ve yazar Onur Caymaz üstlendi.

-1999’da Gençlik Kitabevi’nin yarışmasında birinci oldu. 2000’de Orhon Murat Arıburnu Şiir Ödülü’nü alan Kâh ve Rengi kitaplaştı. 2002’de Haldun Taner Öykü Ödülü ikincisi seçilen “Nokta” Ezilmiş Leylaklar Kitabı’nda yayımlandı. Bak Hâlâ Çok Güzelsin 2005 Behçet Aysan Şiir Ödülü’nü kazandı. 2004’te Seni Hatırlatan Yıldızlar (roman), 2005’te Sanki Yarın Nisan (öykü), 2008’de Kalbin ve Tenin Bütün İstekleri (öykü); 2009’da Yaz Tarifesi (şiir), 2010’da Gece Güzelliği (öykü) yayımlandı. “Pervaneyle Yaren” adlı dosyasıyla 2011’de Bedri Rahmi Eyüboğlu Şiir Ödülü’ne değer görüldü. Şiirleri çeşitli dillere çevrilen Caymaz, halen bir reklam ajansında çalışıyor ve Birgün gazetesinde yazıyor.